Sual: Efendim, gencim ama ben ölümden çok korkuyorum. Bana ne tavsiye 
edersiniz?
CEVAP 
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Ölmek felaket değildir. Öldükten sonra başına gelecekleri bilmemek, tedbirini 
almamak felakettir.
Senin yaşta iken günahı azken ölmek elbette büyük nimet olur. Bizim her gün 
günahımız artıyor. Ölümü günde yirmi kere düşünen şehid olarak ölür. Hep ölümden 
bahsetmek sünnettir. Ölümden kaçış olmaz. Ölüm, sevgiliyi sevgiliye kavuşturan 
köprüdür.
Ölüm müslümana hediyedir. Ölüm, ölmemek üzere doğuştur. Ölüm olmasaydı bu hayat 
hiç çekilir miydi? Ölüm, müslümanın teselli kaynağıdır, hasretidir. Hatta bir 
evliya zat buyurur ki, (Ben Azrail aleyhisselamı Cebrail aleyhisselamdan daha 
çok seviyorum). Derler ki efendim hikmeti ne? (Çünkü o beni Rabbime 
kavuşturuyor) cevabını verir.
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki: 
Allahü teâlâya kavuşturduğu için, ölüm sevilir. Sevdiğim kimsenin kalmasını da, 
ölmesini de severim. Dost dosta kavuşmak istemez mi? Azrail aleyhisselam, 
İbrahim aleyhisselamdan ruhunu almak için izin istediğinde, (Nasıl olur, 
Dost, dostun canını alır mı hiç?) dedi. Allahü teâlâ, Azrail aleyhisselam 
ile haber gönderip, (Dost dosta kavuşmaktan kaçınır mı?) buyurunca, 
(Ya Rabbi, Ruhumu hemen al!) diye dua eyledi.
Sual: Ölüm acısından çok korkanın, ne yapması gerekir?
CEVAP
Müslüman, Allah’ın dostudur. Dostlara ölüm acısı olmaz. Acı olmayınca, 
korkmak lüzumsuz olur. Allahü teâlâ, Azrail aleyhisselama buyurdu ki:
(Dostlarımın canını kolay al, düşmanlarımın canını güç al!) [Cennet Yolu 
İlmihali]
Yasin-i şerif okumak, çok faydalıdır. Faydalarından birisi de, eceli gelen hasta 
ölüm acısı duymaz. Ayrıca, her zaman abdestli bulunmaya çalışmalı. Abdestli iken 
ölenlere, şehit sevabı verilir. Peygamber efendimiz, (Abdestli olarak ölen, 
ölüm acısı çekmez. Çünkü abdest, imanlı olmanın alametidir. Namazın anahtarı, 
bedenin günahlardan temizleyicisidir) buyuruyor. Şehitler, ölürken, kabirde 
verilecek olan Cennet nimetlerini görerek, çok sevinir, çok neşelenir. Ölürken 
hiç acı duymaz ve Cennet nimetlerine kavuşurlar. Bir hadis-i şerif meali 
şöyledir: 
(Müslümanın kabri, Cennet bahçesidir.) [Tirmizi]
Sual: Ölmeyi istemek günah mıdır?
CEVAP
Dünya sıkıntılarından kurtulmak için, ölümü istemek mekruhtur. Fitnelerden 
uzak kalmak ve günaha düşmemek için istemek caiz olur. (Hindiyye)
Sual: Kâfirlere de ölüm faydalı olur mu?
CEVAP
Evet, küfrün devamına, azabın artmasına mani olur.
Aynı şeyler için ya Cennete ya Cehenneme gideceksin
[Büyüklerin sözleri] 
* Dünya, zıll-i zâildir, yani yok olan bir gölge, bir görüntüdür. Aynadaki 
görüntü gibi. Bu görüntü ahiretin görüntüsüdür. Ahirette ne var, Cennet, 
Cehennem. İbadetlerimiz, iyiliklerimiz, Cennetin dünyadaki görüntüsüdür. 
Günahlar, kötü yerler, karanlık sıkıntılı izbe yerler de Cehennemin 
görüntüsüdür. 
* Cennetlik, Cennetlik işleri, Cehennemlik olan da Cehenneme götürücü işler 
yapar. Demiri çürüten, kendi pası olduğu gibi, insanı Cehennemlik eden de kendi 
günahlarıdır. Mıknatıs demiri nasıl kendine çekiyorsa, haramlar Cehenneme, 
ibadetler Cennete çeker. Kıyamette nereye gitmek istiyorsak, ona göre hazırlık 
yapmalıyız. Ahirette Cennet ve Cehennemden başka yer yoktur. Cennete girmek 
için, doğru iman sahibi olmak ve dine uymak gerekir. Cehenneme götürücü 
tuzaklara yakalanmamalı. Bu tuzaklar şöyle bildiriliyor: (Dünya hayatı ancak 
bir laib [oyun], lehv [eğlence], ziynet [süs], aranızda 
tefahür [övünme] ve mal ve evlâdı çoğaltma isteğinden ibarettir.) 
[Hadid 20] Bunların bir tanesine yakalananın gönlü ölür. Çalışın ve 
nefslerinizi, içinde yer alacakları ölüm ötesi için hazırlayın. 
Önünüzde çözümü zorlaşan şeyleri Allah'ın ilmine havale edin. Öbür âleme 
geçmeden önce bir şey hazırlayın ki, oraya vardığınızda karşınıza çıksın. Çünkü 
Allahü teâlâ, buyuruyor ki: (O gün [kıyamette] herkes, dünyada ne 
hayır yapmışsa, onu karşısında hazır bulacak, ne kötülük yapmışsa, onlarla kendi 
arasında uzun bir mesafe olmasını arzu edecektir. Kullarına karşı şefkatli, 
esirgeyici olan Allah size kendinden korkmanızı emreder.) [Al-i imran 30]
O halde, Allah'tan korkun, yani Onun emir ve yasaklarına riayet edin. Sizden 
önce gelip geçenlerden de ibret alın. Unutmayın ki, yarın küçük büyük bütün 
davranışlarınızın karşılığını bulacaksınız.
* Rızk mukadderdir. Yani herkesin rızkı bellidir, artmaz eksilmez, rızkını 
almadan dünyadan ayrılmaz. İsteyene helalden gelir, isteyene haramdan. Gelen 
miktar aynıdır. Ecel mukadderdir. Yani herkesin ömrü bellidir, uzamaz kısalmaz, 
vakti dolunca dünyadan ayrılır. Kaza ve kader, hayır ve şer, zaten imanın 
şartlarındandır. Peki, daha ne diye isyan ediyorsun, daha ne diye 
şükretmiyorsun? Rızkın belli, ömrün belli, başına gelenler Allah'tan. İster 
isyan et, ister şükret. Değişen bir şey yok. İsyan edenin yeri Cehennem, 
şükredeninki Cennet. Yani aynı şeyler için, ya Cennete gideceksin ya Cehenneme.
* Dünya misafirhanedir. Dünyayı ele geçirmek için ahireti vermek ve insanlara 
yaranmak için Allahü teâlâyı bırakmak ahmaklıktır. Göğsünü kıbleden çevirenin 
namazının bozulduğu gibi, yüzünü İslamiyet'ten çevirenin hem dünyası hem ahireti 
bozulur. 
* Laf ile Müslümanlık olmaz. Dinin emir ve yasaklarına önem vermeyenin imanı 
gider. Önem vermemek, işlediği günaha üzülmemek demektir.
* Dinin en büyük düşmanı cehalettir. Cahillik Cehenneme götürür. 
* Kıyamet derdini bilseydiniz, dünyada dert diye bir şey tanımazdınız. Bütün 
geçimsizlikler, ölümü unutmaktandır. 
* İnsanların çokluğu, dilediklerini yapmaları, gaflet içinde yaşamaları sakın 
seni de gaflete düşürmesin. Sen tek olarak öleceksin, tek olarak kabre 
gireceksin, tek olarak hesabını vereceksin. Sen dini, imanı, Allah’ın emir ve 
yasaklarını unuttun. Sen unuttun ama unutulmadın.