Sual: Ölümü hatırlamanın fazileti nedir? Ölüm nedir, ölümden korkmalı 
mıdır?
CEVAP 
Her müslüman, Cennet ve Cehenneme inanır. Cehennemden kurtulmak, Cennete 
girmek isteyen akıllı kimsenin ölüme hazır beklemesi gerekir. Çünkü Peygamber 
efendimiz, (Akıllı kimse, kendisini hesaba çekip ölüm için hazırlanan 
kimsedir) buyuruyor. Bir şey için hazırlanmak, onu sık sık hatırlamakla olur. 
Hatırlamak ise, hatırlatıcı şeylere bakmakla, onları yapmakla mümkündür. Genel 
olarak bütün insanlar ölümden gafildir. Bir âyet-i kerimede, (Hesap görme 
zamanı yaklaşmasına rağmen, insanlar gaflet içinde, bundan yüz çeviriyorlar) 
buyuruluyor. (Enbiya 1)
Dünyanın faydasız zevklerine aldanan, ölümden habersiz yaşar. Yanında ölümden 
bahsedilince, nefret eder. Peygamber efendimiz, (Kim ölümden nefret ederse, 
Allah da ondan nefret eder) buyuruyor. Allahü teâlâ da, (Kendisinden 
kaçtığınız ölüme mutlaka yakalanacaksınız) buyuruyor. (Cuma 8)
Günahlardan kaçıp ibadetlerini yapan kimse, ölümü istemese, ölümden nefret 
etmiş sayılmaz. Çünkü, o kusurlarını telafi peşindedir. Bir kimseye sevgilisi 
hemen gel dese, o kimse de, yıkansa, tıraş olsa, yeni elbiseler giymekle, 
sevgilisine hediyeler almakla meşgul olsa, geciktiği için sevgilisine 
kavuşmaktan nefret etmiş sayılmaz. Yani ölümden hoşlanmamasında mazurdur. Çünkü 
ölüm için hazırlık yapmaktadır. 
Ebu Süleyman Darani hazretleri, saliha bir hanıma, (Ölümü sever misin?) dedi. O 
da (Hayır sevmem) dedi. Sebebini sorunca, (Birisine karşı bir kabahat işlesem, 
onun yüzüne bakmaya utanırım. Onu görmek istemem. Bu kadar günah içinde iken, 
günahlardan kurtulmadan, nasıl olur da Allahü teâlânın huzuruna çıkmayı 
sevebilirim?) dedi.
Arifler ise, ölümü devamlı hatırlar. Çünkü onlar ölüme her zaman hazırdır. 
Ayrıca onlar bilir ki, ölüm sevgili ile buluşma zamanıdır. Ölüm, dostu dosta 
kavuşturan bir köprüdür. Bu köprüden geçmeyen sevgiliye kavuşamaz. Arifler bunun 
için ölümü severler. 
Hazret-i Mevlana da Azrail aleyhisselama, (Tez gel, haydi canımı çabuk 
al, beni Rabbime hemen kavuştur) demiştir. Öyle ya, seven sevgilisi ile 
buluşacağı günü hiç hatırından çıkarır mı, o günün bir an gelmesini şiddetli 
şekilde arzu etmez mi? Hatta ölümün gecikmesine canı sıkılır. Bir an önce ona 
kavuşmaya can atar. 
Hazret-i Huzeyfe ölüm döşeğinde iken, (Dost ani bir baskınla geldi, 
pişmanlık fayda vermez. Ya Rabbi, yaşamak hakkımda hayırlı ise yaşamamı nasip 
eyle, ölüm, hakkımda hayırlı ise, ölüm yolunu bana kolaylaştır) diye dua 
etmiştir. Müslümanlar da böyle dua etmelidir.
Her zaman, iyi ve kötü hallerde de ölümü hatırlamanın fazileti çoktur. Çünkü 
dünyanın faydasız zevklerine sımsıkı sarılan kimse bile, ölümü ana ana dünyanın 
kirli işlerinden uzaklaşmaya başlar. Zamanla dünyanın külfeti, ona ağır gelir, 
zevklerinden hoşlanmaz. Böylece dünyanın faydasız işlerinden soğutan her şey, 
bir kurtuluş sebebidir. 
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Ölümü anmak, günahlardan korur.) [İbni Ebiddünya]
(Ölümü anmak sadaka vermek gibi sevaptır.) [Deylemi]
(Ölümü çok hatırlayanın kalbi ihya olur, ölümü de kolaylaşır.) [Deylemi]
(Ölümü çok anmak, insanı dünyadan çeker, günahlardan sıyırır.) [İbni Lâl]
(En akıllınız, ölümü çok hatırlayan, ahiret için azık toplamakta acele edendir. 
Ölümü çok hatırlayan dünya ve ahiret saadetine kavuşur.) [Taberani]
(Lezzetleri yok eden, ağız tadını bozan, ümitleri kıran ölümü çok anın! Ölümü 
darlıkta düşünen rahatlar. Bollukta düşünen, lüzumsuz işten, israftan kaçar 
kanaatkâr olur.) [İ. Hibban]
(Allah’tan utanan, ölümü düşünmeden yatmaz, haram lokma yemez, zinadan kaçar, 
dilini, gözünü ve kulağını haramlardan sakınır, öldükten sonra çürüyeceğini 
düşünür.) [Taberani] 
(Ölümü anmak, günahlardan korur ve dünyadan [Allahü teâlânın rızasına mani 
olan her şeyden] alıkoyar.) [İbni Ebiddünya]
(Demir paslandığı gibi, kalbler de günahla paslanır. Kalblerin cilası ölümü çok 
hatırlamak ve Kur'an-ı kerim okumaktır.) [Beyheki]
“Ölümü çok anıp günahlardan kaçanın kabri, Cennet bahçesi olur. Ölümü unutup 
günahlara dalan kimse kabri de Cehennem çukuru olur." (Süfyan-ı Sevri)
Bir zatı çok övdüler. Orada bulunan Resulullah efendimiz, (O kimse ölümü 
hatırlar mı?) buyurdu. (Ölümden söz ettiğini duymadık) dediler. (Ölümü 
anmayan değerli olmaz) buyurdu. (İ.Ebiddünya)