Sual: İnsanların organlarını, kanını satmak veya kullanmak haramdır.
Üstelik, (Haramda şifa yoktur) hadisiyle haramla tedavi de caiz
olmadığına göre, organ nakli nasıl caiz olur? Bir de, Müslüman birinin organı
kâfire takılsa ahirette, o organ nasıl cevap verecektir?
CEVAP
İnsan organları mülk olmadığı için, satılamaz, bağışlanamaz; fakat zaruret
halinde kullanılması için izin verilir. İzin verilince, organı paralı veya
parasız almak ve zaruret halinde kullanmak caiz olur.
Müslüman ve uzman bir doktor, bir hasta için, diri veya ölüden organ naklinden
başka çare olmadığını bildirdiği zaman, organ nakli caiz olur. Din ayrılığı
gözetilmez. (El-Hedyül-İslami)
(Ameliyat edilen insan eziyet görmüş olur. Eziyet ise haramdır. Şu hâlde
ameliyat haramdır) da diyenler çıktığı gibi, (Peygamber, “Ölünün kemiğini
kırmak, onu diri iken kırmak gibidir” buyurduğu için ölünün karnını kesmek,
dirinin karnını kesmek gibi haramdır. Ameliyat edilene ve organı alınan ölüye
böyle eziyet edilince de, “Müslümana eziyet eden, bana eziyet etmiş olur.
Bana eziyet eden de Allaha eza etmiş olur” hadisine göre, Allah’a eziyet
edilmiş olur) da diyenler olmuştur. Hâlbuki âlimlerimiz, (Bir organı
kurtarmak, hayatı kurtarmak gibi zaruridir) buyuruyorlar.
Zaruret olunca birçok yasaklar mubah olur. Ölünün de, dirinin de, bir yerini
kesmek haramdır, ona eziyettir; fakat zaruret olunca, bu haramlık kalkar; çünkü
dinimizde, (Zaruretler, yasak olan şeyleri mubah kılar) kaidesi vardır.
(Mecelle)
İnsanın parçalarını, mesela saçını, böbreğini, sütünü zaruretsiz kullanmak,
satmak haramdır; fakat zaruret olunca, bu parçaları kullanmak, yani organ nakli
caiz olur. (İ. Ahlakı)
Ölmüş bir kimsenin bir organını kesmek de ölüye eziyettir. Ancak kesilen organ,
bir Müslümana verilecekse, ölü bundan dolayı zevk alır. Bir kimse, birine iyilik
etmek için çok yorulsa, yorulmasından şikâyet etmez, aksine, (Hizmet ettim,
iyilik ettim) diye zevk alır. Parasını kaybeden kimse, üzülür; fakat bunu
isteyerek bir hayır kuruluşuna, bir fakire veren kimse ise buna sevinir. Çünkü
kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. İşte bunlar gibi, kurbanlık koyun da, bir
Müslümana faydam oldu diye sevinir. O acı, ona zevk verir. Hâlbuki hayvana da
eziyet etmek haramdır. Hem de, insana eziyet etmekten daha büyük günahtır. Demek
ki, dinimize uygun hareket edilince, eziyet edilmiş olmuyor; aksine faydalı iş
yapılmış oluyor.
Ölüm acısı, dünya acılarının hepsinden daha acıdır. Bir kimse uyku hapı içerek
veya narkozla her tarafı uyuşturulduktan sonra da ölse, çok şiddetli olan ölüm
acısını duyar; fakat mücahidler, kurşun yağmuruna tutulsa, bu acıyı duymaz. Bir
hadis-i şerif meali şöyledir:
(Şehid, ölüm acısını duymaz.) [Beyheki]
Çocuğun yaşayacağı ümit edildiği zaman, çocuğu annesinin karnından çıkarmak
için, ölmüş olan annesinin karnını yarıp ameliyatla almak caizdir; çünkü
müctehid âlimlerin en büyüğü olan İmam-ı a’zam hazretleri, bu sebeple,
ölmüş bir kadının karnının yarılmasını ve çocuğun çıkarılmasını emretmiş,
kurtarılan çocuk uzun seneler yaşamıştır. (Eşbah s.123) [Ölüye
eziyet olur diye, annenin karnı yarılmaktan vazgeçilmemiştir. Cahiller, imam-ı
azam hazretlerine, ölüye eziyet etti diye ateş püskürse de, o anne, yavrum
kurtuldu diye ne kadar çok sevinmiştir.]
İmam-ı a’zam hazretlerinin bu uygulaması, ameliyat ederek hastanın veya ölünün
bir yerini kesmenin, yani ölünün karnının yarılıp böbrek veya başka organın
alınmasının, yani organ naklinin caiz olduğunu, göstermektedir.
(Müslüman birinin organı kâfire takılsa, ahirette o organ nasıl cevap
verecektir? Müslümanın organı Cehennemde nasıl yanar?) deniyor. Hâşâ, Allahü
teala âciz değildir.
Her insan, aynı boy ve şekilde; fakat başka zerrelerden yapılmış bir bedenle
mezardan kalkacaktır. Şimdiki beden, çürüyüp toprak olacaktır. (Kimya-i
Saadet)
Cevap verecek olan, çürümüş organ değil, başka organdır. Nakledilen organ bile
olsa, (Ben Müslümandayken şu iyilikleri yapıyordum, kâfire takılınca, şu
kötülükleri işledim) diyemez mi? Allahü teâlânın hesap görmesinde hiç
âcizlik, yanlışlık olur mu? Organların konuşacakları Kur’an-ı kerimde
bildirilmektedir. (Nur 24, Yasin 65)
Ruh, sütte yağın bulunduğu gibi, bedende bulunmaz. Bunun için kolu kesilen
kimsenin ruhundan eksilme olmaz. Başkasının yüreği ile yaşayan bir insanın
ruhunda değişiklik olmadığı için, bu adama hiç tesiri olmaz.
Gönül de denilen kalb, et parçası olan yürekten ayrıdır. Yürek, hayvanda da
bulunur. İnsana mahsus olan kalbe, gönül denir. Gönül görünmez; fakat
tesirleriyle anlaşılır. Kalb, elektrik cereyanı, yürek de ampul gibidir.
Ampuldeki elektriği, ampul ışık verdiği zaman anlıyoruz. Elektrik gibi, kalb de
madde değildir, bir yer kaplamaz. Yürekte eserleri görüldüğü için, kalbin yeri
yürek denir. Yürek değiştirmek, sanki ampul değiştirmeye benzer. Yani takılan
yürek nasıl olursa olsun, takılan kimsenin kalb kuvvetinin tesiri görülür.
Ampulün değişmesiyle şehir cereyanında azalıp çoğalma olmadığı gibi, yüreğin
değişmesiyle, o kimsedeki kalb kuvvetinin tesiri değişmez. Ruh da, elektriğe
benzetilebilir. Yanmakta olan bir ampul, sökülünce, yani cereyanla olan irtibatı
kesilince, cereyanın bir miktarı kesilmiş olmaz. Başka bir ampul takılırsa, onun
da, rezistans telini ısıtıp ışık saçmasına sebep olur.
Salih bir kimsenin yüreği, kâfire takılınca, o kimsenin kalbi yine hep günah
işlemek ister, kötü düşünür. Tersine, kâfirin yüreği, salih bir kimseye
takılırsa, o kimsenin kalbi yine günah işlemek istemez, hep iyi düşünür. Yüreğin
manevî bir fonksiyonu yoktur. Öldükten sonra çürüyüp gidecektir. Yahut hayvan
yese veya yansa fark etmez; çünkü insan ruh demektir. Beden değişse de ruh
değişmez.
Bir başka misal de şudur:
İnsan, ruhu sayesinde ayakta durur. Aklı, düşüncesi, ruhu sayesinde vardır.
İnsanın vücudu, bir marangozun aletleri gibidir. İnsan ölünce, aletleri
olmadığından, ruh bir iş yapamaz. Bir kimseye, başkasının bütün organları
takılsa, o insanın aklında, düşüncesinde değişiklik olmaz. Marangozun eski
aletleri yerine, yeni aletleri gelmiş demektir. Alet değişmekle, marangozdaki
bilgi, kabiliyet değişmez. Kesmeyen bir testere yerine, iyi kesen bir testere
gelirse, daha kolay iş yapar. Görmeyen gözün yerine sağlam göz takılırsa görür.
Kanı, kalbi, beyni de değişse, yine düşünceye tesir etmez. Sağlam organ
takılmışsa, daha kolay iş görür; çünkü insan, ruh demektir.
Bir insan yanmakla yok olmaz. Sadece aletleri elinden alınmış olur. Ahirette ona
verilen yeni aletlerle, Müminse Cennete, kâfirse Cehenneme gider.
Ruh, kendisine verilen vücut sayesinde, ya nimete kavuşur veya azaba mâruz
kalır. Ruhun mahiyetini bilmeyen veya Allahü teâlânın kudretinden şüphe eden
kimse, insanın yanınca yok olduğunu, kabir suali ve kabir azabının olmadığını
zanneder. Hâlbuki hadis-i şerifte, (Kabir azabı haktır) buyuruldu.
(Buhari)
Zaruret olunca haram bir şey ilaç olarak kullanılıyor ve şifa hâsıl olabiliyor.
Zaruret olunca haram mubah hale geliyor. Mubahtan şifa hâsıl oluyor. Haram
olarak değil, mubah hale geldiği için şifa hâsıl oluyor. Haram olan şarap sirke
haline dönüşünce kullanılması mubah olur. Böbreği olmayana, birinin böbreği
takılınca, şifa hâsıl oluyor, böbrek çalışıyor. Bu iş mubah olmasaydı,
(Haramda şifa yoktur) hadis-i şerifi, hâşâ yanlış olurdu. Bu işte şifa
görüldüğüne göre, haram mubah hale gelmiş oluyor. Bu inceliği anlamayan
kimseler, haramda şifa olmaz diyerek organ veya kan nakline haram demek
cahilliğinde bulunuyorlar. İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Nihaye, Haniyye ve Tehzib kitaplarında, (Müslüman, uzman
doktor, şifa vereceğini ve başka ilacı olmadığını söyleyince, hastanın idrar,
kan içmesi, leş yemesi caiz olur. Şarap da böyledir denildi. Ölümden kurtulmak
maksadıyla olunca, sözbirliğiyle helal olur) yazılıdır. Feth-ul-kadir
kitabında, (Müslüman, uzman doktor, kadın sütünün muhakkak iyi geleceğini ve
başka ilacı olmadığını söylerse, hastanın, kadın sütü içmesi ve satın alması
caiz olur) yazılıdır. (Redd-ül-muhtar c.5 s. 249, c.4 s.215)
Açıkça görülüyor ki, içilmesi haram olan kadın sütünün, kanın veya idrarın
hastaya iyi geleceği biliniyorsa, içilmesi mubah oluyor ve mubah olduğu için de,
(Haramda şifa yoktur) hadis-i şerifinin kapsamına girmiyor. Kan içmek
veya kan alıp vermek haram olduğu halde, bu şartlarla mubah oluyor. Organ nakli
de bunun gibi caiz oluyor.
Sual: Zaruret olunca, böbrek nakli caiz mi?
CEVAP
Evet. Ayrıca ameliyatlar başarılı olduğu için caizdir.
Sual: Şarkıcı bir kadın, bütün organlarını bağışlıyor; fakat yüreğini
bağışlamıyor. Gerekçe olarak da, (Allah, bütün organları senin emrine verdim,
istediğin gibi kullan, ancak yürek bana ait dediği için yüreğimi bağışlamıyorum)
dedi. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Halk arasındaki bu sözün aslı yoktur. Organ nakli açısından yürek ile
böbreğin farkı yoktur. Bütün organlarımız, Allahü teâlânın bir emanetidir.
Hiçbirini günah işlemekte kullanmamalıdır! Günahta kullanmak emanete hıyanet
olur.