A (1114) | B (527) | C (326) | D (413) | E (571) | F (239) | G (275) | H (942) | İ (454) | J (19) | K (840) | L (165) | M (1275) | N (492) | O (286) | P (298) | R (355) | Ş (870) | T (498) | Ü (161) | V (201) | Y (198) | Z (205)
Başlıksıralama simgesi Yazı
Münzevî

İslâmiyet'in emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, kötülüklerden korunmak ve kalb huzûru ile ibâdet yapabilmek için bir köşeye çekilmiş olan kimse.

 

Murâbaha

Satın alınan bir malı, alış fiyatını söyleyerek ve üzerine kâr koyarak başkasına rızâsı ile satmak.
Murâbaha satışında eklenecek kârın belli olması şarttır. (İbn-i Âbidîn)

Murâd

1. İstenilen; arzû edilen şey.
Sizden biriniz sefere çıkmak murâd ettiğinde kardeşlerine (vedâ edip) selâm versin. Zîrâ Allah onların duâları sebebi ile o kimsenin hayrını artırır. (Hadîs-i şerîf-İbn-i Mâce)
Allah, bir kula...

Murâd Baba

Yaşadığı devir hakkında bilgi bulunamayan Murâd Baba'nın kabri, Elazığ Harput'ta Balak Gâzi bahçesindedir. Türbesi, kazılar sırasında cesedinin çürümemiş olarak bulunmasından sonra yapılmıştır.

Murâd-ı İlâhî

Allahü teâlânın murâdı; irâde buyurduğu, emrettiği.

Murâd-ı Münzâvî

İstanbul'da medfûn bulunan en büyük üç evliyâdan biri. 1644 (H.1054) senesinde Buhârâ'da doğdu.

Murâd-ı Velî

Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında yaşamış velîlerden. Babası Aliyyül Vukua, Türkistan'dan hicret edip Hicaz-Şam-Urfa yoluyla Çankırı'ya gelip yerleşmiş mübârek bir zâttır. Çankırı'nın Eldivan ilçesi Seydi köyünde medfun bulunan...

Mürâhık

Âkıl ve bâlig yâni ergenlik çağına ulaşmadığı hâlde ulaşmış gibi gösteren erkek çocuk.

Mürâhıka

Dokuz yaşına girdiği hâlde henüz bâliğa olmamış yâni ergenlik çağına gelmemiş kız çocuğu.
Mürâhıka, erkeklerle aynı safta namaza dursa, onun yanında bulunanın namazı bozulur. (İbn-i Âbidîn)

 

Mürâî

İki yüzlü, olduğunun aksine kendisini iyi gösteren, gösteriş yapan, riyâkâr. (Bkz. Riyâ)
Mürâînin üç alâmeti, işâreti vardır:1)yalnız iken tenbel olur. 2)İnsanlar arasında çalışkan ve hareketli olur. 3)Övüld...

Murâkabe

1. Kontrol etmek, inceleyip vaziyeti anlamak.
Ölmek üzere olanı üç şeyde murâkabe edin: Alnı terlediği, gözleri yaşardığı ve dudakları kuruduğu vakit. Bu kendisine inen Allahü teâlânın bir rahmetidir. Boğazı sıkılmış gibi horlarlar, y...

Murat

İstek, arzu, maksat. Seçilen.

Mürcie

"Günâh işlemek insana zarar vermez. Âsî (isyân eden), fâsık (açıktan günâh işleyen) azâb görmeyecektir" diyerek, Ehl-i sünnetten (Peygamber efendimizin ve Eshâbının yolunda olanlardan) ayrılan bozuk fırka.

Murdâr

Kendiliğinden ölmüş veya kasten besmelesiz kesilmiş olan hayvan, leş ve domuz eti gibi kendileri kat'î yâni kesin ve açık delîl ile haram olan şey (Bkz. Lâşe).
Haram olduğu açıkça bildirilmiş bir şeye helâl diyen kâfir olur. Şerâb...

Mürekkeb

Birleşik olan, parçalanabilen. Basitin zıddı.
Ruh basîttir. Mürekkeb değildir. Böyle olsaydı, basît olan bir şey bunda yerleşmezdi. Çünkü ruh parçalanırsa, bunda yerleşen basît şeyin de parçalanması lâzım gelir. Basît olan...

Müren

Akarsu, nehir, ırmak.

Mürevvic-üş-Şerîa

İnsanları dînin emirlerine uymaya teşvîk eden mânâsında Muhammed Ma'sûm-i Fârûkî hazretlerinin üçüncü oğlu Muhammed Ubeydullah Serhendî'nin lakabı.
Mürevvic-üş-Şerîa Muhammed Ubeydullah Serhendî...

Mürîd

Tasavvufta Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için evliyâ bir zâtın terbiyesi altına giren talebe.
Mürîd, mürşidinin (hocasının) yanında cenâze yıkayıcısının elindeki ölü gibi olmalıdır. (İmâm-ı Rabbânî)

Mûris

Mîrâs bırakan.
Verâsetin olabilmesi için mûrisin vefâtı, mûrisin vefâtı zamânında vârisin hayatta olması, verâset sebebinin bilinmesi şarttır. (Abdürreşîd Secâvendî)
Mûrisi öld...

Mürsel

Şerîatle (yeni bir din ile) gönderilen peygamber. (Bkz. Mürselîn)

 

 

Mürsel

Elçilikle gönderilmiş.

Mürsel Hadîs

Sahâbe-i kirâmın (Resûlullah efendimizin sohbetinde yetişen mübârek insanların) ismi söylenmeyip, Tâbiîn'den (Sahâbe-i kirâmı görüp, sohbetinde yetişen kimselerden) birinin, doğruca, Resûl-i ekrem buyurdu ki, diyerek bildirdiği had...

Mürselât Sûresi

Kur'ân-ı kerîmin yetmiş yedinci sûresi.
Mürselât sûresi Mekke'de nâzil oldu (indi). Elli âyet-i kerîmedir. Gönderilenler anlamına gelen Mürselât kelimesi ile başladığı için sûreye, Sûret-ül-Mürselât...

Mürselîn

Gönderilenler, şerîatle (yeni bir dinle) gönderilen peygamberler. Resûller. (Bkz. Resûl)

Mürşid

İrşâd eden, doğru yolu gösteren rehber zât. İyi bir müslüman olmaları için, insanları terbiye eden, âlim ve velî.

Mürşid

İrşad eden, doğru yolu gösteren.

Mürşîd-i Kâmil

Tasavvufta kemâle gelmiş, olgunlaşmış, evliyâlık mertebelerinin sonuna ulaşmış, kâbiliyeti olanları bu yolda yetiştiren rehber zât.
Mürşîd-i kâmilin bakışları, kalb hastalarına (kalbi Allahü teâlâdan başka şeylere tutulmuş olanlara) şifâ...

Mürşide

İrşad eden, doğru yolu gösteren.

Murtazâ Efendi

İstanbul'da yaşamış Nakşi büyüklerinden. Küçük yaşta gördüğü kuvvetli tahsilden sonra devlet kademelerinde görev yaptı. 1733'de Tophâne Nâzırı, 1734'de Tersâne Emîni oldu. Mekke-i mükerremede bulunduğu sırada Ahmed...

Mürtecî

İslâmiyet'in pâk ve temiz yolunu bırakarak, câhiliyet devri yoluna ve yaşayışına dönen; gerici, irticâ eden. (Bkz. İrticâ)

 

Mürted

Müslüman iken dinden çıkan, kâfir olan kimse. (Bkz. İrtidâd)
Allahü teâlâya Cebrâil aleyhisselâm gibi ibâdet etseniz, mü'minleri, Allah için sevmedikçe, kâfirlere ve mürtedlere, Allah için dü...

Mürted olmaktan korkmalı

Sual: Mürtedlik hakkında kâfi bilgi verir misiniz?
CEVAP
Müslümanlıktan ayrılıp, kâfir olana veya ana-babası müslüman olup da, kendisi müslüman olmayana mürted denir. Müslüman evladı oldukları halde, Müslümanlıktan haberleri olmadığından ve hiçbir din âliminin kitabını okumadıklarından ve...

Mürtezâ

Beğenilmiş, râzı olunmuş mânâsına hazret-i Ali'nin lakabı.
Âdem'in (aleyhisselâm) hilm sıfatını ve Yûsuf'un (aleyhisselâm) güzel ahlâkını görmek isteyen, Ali Mürtezâ'ya baksın. (Hadîs-i şerîf-Menâkıb-ı Çıh...

Mürtezâ

Beğenilmiş, seçilmiş.

Mürûr-ı Zemân

Zaman aşımı, zaman geçmesi.

Mürüvvet

Sual: Mürüvvetin dinimizdeki yeri nedir?
CEVAP
Mürüvvet, insanlık, yiğitlik, iyilik cömertlik faydalı olmak, iyilik yapmak arzusu gibi manalara gelir ki, hallerin en güzeline riayet etmek demektir. Hadis-i şerifte, (Kimseye zulmetmeyen, yalan söylemeyen ve sözünde duran,...