Sual: Eshab-ı kehf, ne yapmış da, keramet sahibi olmuşlar?
CEVAP
Eshab-ı kehf, mağara arkadaşları demektir.
Bu mübarek kimselerin isimleri, Yemliha, Mekselina, Mislina,
Mernuş, Debernuş, Şazenuş, Kefeştatayyuş ve köpekleri
Kıtmir’dir.
Hazret-i İsa’dan sonra, din düşmanları çoğalıp, her tarafı fitne kapladığı zaman,
Eshab-ı kehf, sarayda görevli iken, dinlerini korumak için her şeylerini terk
edip, Efsus=Tarsus’taki mağaraya hicret ettiler. Eshab-ı kehfin bu şerefe
kavuşmaları hicret ettikleri içindir. (Mektubat-ı Rabbani c.2, m.68)
O tarihte kral, Roma imparatorlarından Dokyanus olup, zalim biriydi. Putlara
tapardı. Daha sonra tanrılığını ilan etti. Putçuluğu kabul etmeyen müminleri,
işkence ile öldürtüp, şehrin girişlerine astırırdı.
Kral, bir ihbar üzerine, sarayda görevli, imanlı gençlerin durumlarını öğrendi.
Onları tehdit etti. Fakat onlar, putperestliği kabul etmeyerek, saray erkanı
içinde, Rabbimizin verdiği büyük bir cesaretle, “İlahımız, göklerin ve yerin
Rabbidir” dediler. Kral, Ninovaya gidiyordu. Dönüşüne kadar, onlara mühlet
verdi.
Bu esnada istişare edip, hicret imkanı elde ettiler. Şehre yakın bir dağa
gittiler. Giderken, yolda Kefeştatayyuş ismindeki bir çobana rastladılar.
Çoban da iman edip yedincileri oldu.
Çobanın köpeği Kıtmir de, bu gençleri bırakmayıp, arkalarından takip etti.
Köpek, salihlerin peşlerinden gitmek sadakatini gösterdiği için, [istisna olarak]
Cennete girmekle şereflendi.
[Büyüklerin peşinden, yolundan giden de kurtulur]
Gençler, dağda, çobanın gösterdiği mağaraya girip ibadet ediyorlardı. Yiyip
içeceklerini daha tecrübeli olan Yemliha, kıyafet değiştirip şehirden
temin ediyor ve oradan bilgi getiriyordu.
Bu arada Dokyanus, Efsusta onları aradı. Kaçtıklarını haber alınca, babalarına
sordu. Onlar da, dağa doğru gittiklerini söylediler. Dokyanus adamları ile gidip,
o mağarayı buldu. “Burada ölsünler” diye mağaranın ağzını sıkıca
kapattırdı.
Dokyanus’un yakınlarından iki mümin delikanlı, bu gençlerin kimliklerini ve
başlarına gelen olayları bir taşa nakşedip, mağaranın duvarına yerleştirdi.
Allahü teâlâ gençlere uzun bir uyku verdi. Üç asır uyuduktan sonra uyandılar.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Onların kalblerine metanet verdik. O yiğitler [kralın karşısında]
ayağa kalkıp, “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Ondan başkasını ilah
edinmeyiz” dediler.) [Kehf 14]
(Biz, onları [beden ve elbiseleri hiç değişmeden] uyandırdık ki,
birbirine sorup hallerini bilsinler. [Allah’ın kudretine olan yakînleri
artsın, nimetlerine şükretsinler.] Onlardan biri, “Ne kadar kaldık” dedi.
“Bir gün veya daha az” dediler. [Uzamış saç ve tırnaklarına bakınca]
“Ne kadar kaldığımızı Rabbimiz daha iyi bilir. Birinizi bu para ile şehre
gönderin de, temiz yiyeceklerden erzak getirsin, dikkat etsin, kimseye bir şey
hissettirmesin” dediler.) [Kehf 19]
Bunların en olgunu olan Yemlihanın yine kıyafetini değiştirip, kimseye
bir şey sezdirmeden gidip ihtiyaçlarını görüp gelmesini uygun gördüler.
Yemliha, Tarsusa gelince, şehri çok değişmiş buldu. Bir günde bir
şehir nasıl bu kadar değişir diye hayret etti. Nihayet bir fırına girdi.
Dokyanus zamanında, onun adına basılmış olan altın parayı verince, fırıncı, bu
adamın hazine bulduğunu sanıp hemen zaptiyeye bildirdi. Yemliha’yı tutup, “Bulduğun
hazineyi ver” diye tehdit ettiler. Yemliha ise, “Hazine falan bulmadım.
Bu parayı dün evden aldım, bugün çarşıya getirdim” dedi. Babasını ve
tanıdıklarını sordular. Yemliha söyledi. Onlar ise, “Burada öyle kimseler yok,
sen yalan söylüyorsun” dediler. Çok sıkıldı. “Dokyanusa gidelim, o beni
tanır” dedi. Onlar da “Dokyanus öleli üç asır oldu. Sen bizimle alay mı
ediyorsun?” dediler.
Padişahları olan Salih Melik Tendrusa götürdüler. Bu padişah mümin idi. Yemliha,
başından geçenleri anlatınca, padişah; yakın adamlarıyla birlikte, mağaraya
geldi, önceki halleri üzerine yazılan taşı okudu. İsimleri ve halleri anlaşıldı.
Hepsinin boynuna sarılıp, vedalaştılar. Eshab-ı kehf de, tekrar eskisi gibi
uykuya daldılar.
Eshab-ı kehf, Hazret-i Mehdi zamanında uyanacak ve Onun askerleri olacaklardır.
Hadis-i şerifte, (Eshab-ı kehf, Mehdi’nin yardımcıları olacaktır)
buyuruldu. (İ.Süyuti)
Eshab-ı kehfin isimleri yazılı kağıdı evinde, üstünde bulundurmak zararlardan
korur, bereket verir. Tarlanın bereketi için, Eshab-ı kehfin isimleri dört
kağıda yazılıp, her birini, tarlanın ayak basılmayan dört köşesine gömmelidir.
(Ruh-ul-beyan, Fevaid-i Osmaniyye)