Sual: Mürtedlik hakkında kâfi bilgi verir misiniz?
CEVAP
Müslümanlıktan ayrılıp, kâfir olana veya ana-babası müslüman olup da,
kendisi müslüman olmayana mürted denir. Müslüman evladı oldukları halde,
Müslümanlıktan haberleri olmadığından ve hiçbir din âliminin kitabını
okumadıklarından ve anlamadıklarından, yalnız bir lutfe, bir teveccühe ve
dünyalığa kavuşmak için ve akıntıya kapılmış olmak için, Müslümanlığı
beğenmeyenler, ilerlemeye engel diyenler de mürteddir.
Yeni müslüman olan kimsenin veya akıl-baliğ olan müslüman evladının, önce Kelime-i
şehadet söylemesi, bunun manasını öğrenip inanması, sonra, Ehl-i sünnet
âlimlerinin kitaplarında yazılı olan itikadı öğrenip, bunlara inanması, daha
sonra da İslam’ın beş şartını ve helal-haram olan şeyleri öğrenmesi, bunlara
inanıp uygun yaşaması gerekir. Bunları öğrenmek ve uymak gerektiğine inanmayan,
önem vermeyen mürted olur. Yani kelime-i şehadet getirerek müslüman olduktan
sonra, tekrar kâfir olur.
Bir müslümanın baliğ olan çocuğu imansız ise, mürted olur. Mürtedin baliğ çocuğu,
imansız ise kâfirdir, mürted değildir.
Nass veya icma ile bildirilmiş olan harama önem vermeyenin imanı gider, mürted
olur.
Dine önem vermemek
Bir müslüman, Allahü teâlânın emirlerinden birine bile uymak istemezse, yani
beğenmez, vazife olduğuna önem vermez ise, hafif görürse, imanı gider, mürted
olur. (Namaz kılmıyorsam, içki içiyorsam ne çıkar, sen kalbe bak, kalbim temiz)
demek veya, (Önce ekmek parası ve herkese iyilik, sonra namaz) gibi sözler,
emirlerin bir kısmını beğenip, bir kısmını beğenmemektir. Bu ise küfürdür. Her
müslüman bu inceliğe dikkat etmelidir. Emre uymamak başka, uymak istememek
başkadır.
Helal-haram ayırmayan, farzı yapmaya, haramdan kaçınmaya önem vermeyen mürted
olur.
Cahillerin de bildiği ve sözbirliği ile bildirilmiş olan bir inanışı veya bir
işi inkâr eden, kâfir ve mürted olacağı için, la ilahe illallah dese ve her
ibadeti yapsa ve her günahtan da sakınsa, buna ehl-i kıble denmez. Müşrik,
mürted ve dinsizin kestiği hayvan leş olur, yenmez. Mürtedin hiçbir ibadeti
sahih olmaz.
Nikahlı müslüman bir kız, baliga olduğu zaman, Müslümanlığı bilmezse, nikahı
bozulur. Yani mürted olur. Allahü teâlânın sıfatlarını ona bildirmelidir. O da,
tekrar etmeli ve (bunlara inandım) demelidir. (Dürr-ül-muhtar)
İbni Abidin hazretleri bunu açıklarken diyor ki:
Kız küçük iken, ana-babasına tâbi olarak müslümandır. Baliga olunca,
ana-babasının dinine tâbi olması devam etmez. İslamiyet’i bilmeyerek baliga
olunca, mürted olur. İman edilecek şeyleri işitip de, inanmamış kimse, kelime-i
tevhid söylese, yani (La ilahe illallah Muhammedün resulullah) dese, müslüman
olmaz. (Amentü billahi...) de bulunan altı şeye inanan ve (Allahü teâlânın
emirlerinin ve yasaklarının hepsini kabul ettim, beğendim) diyen kimse müslüman
olur.
Her müslüman, çocuklarına Amentü’yü ezberletmeli, manasını iyice öğretmelidir!
Çocuk bu altı şeyi öğrenmez ve inandığını söylemezse, baliğ olduğu zaman
müslüman olmaz, mürted olur.
Amentü şöyledir:
Âmentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rüsülihi vel yevmil ahiri ve
bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel ba'sü ba'del mevti hakkun.
Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü.
[Yani, Allah’a, meleklerine, gönderdiği kitaplarına, peygamberlerine, ahiret
gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, öldükten sonra dirilmeye
inanıyorum. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın da
Allah’ın kulu ve son Peygamberi olduğuna şehadet ediyorum.]
Bir kız, bir kâfirle evlenmeye karar verirse, hemen kâfir olur. İlerde kâfir
olmaya niyet eden ve küfre sebep olan şeye inanan da hemen mürted olur.
Mümin bir erkek, dinsiz bir kadınla evlenmeye niyet edince hemen mürted yani
dinsiz olur. Bir kız veya kadın da, müslüman olmayan bir erkekle evlenmeye karar
verince, hemen imanı gider. (Redd-ül-muhtar)
Kocası mürted olan kadın, iddet zamanı bitince, başkası ile evlenebilir.
Kadınların birbirlerine avret yeri, erkeğin erkeğe avret yeri gibidir. Şehvet
ile bakması haram olur. Müslüman kadının, gayrı müslim, mürted ve fasık
kadınların ve mürted amca ve dayının yanında örtünmesi üç mezhepte farzdır,
Hanbeli’de caizdir.
Müslüman ana-baba mürted olsa, çocuklarını dar-ül-harbe götürmezlerse, çocuklar
müslüman kalır. Dar-ül-harb, Fransa, İngiltere gibi kâfirlerin yaşadığı
yerlerdir. Kâfir ve mürted kadınların, baş, kol ve bacaklarına bakmak, dar-ül-harbde
de haramdır.
Mürted ana-babanın elini kerhen de olsa öpmek caiz değildir. (Redd-ül-muhtar)
Mürted, yahudi ve hıristiyandan daha kötüdür. Çünkü yahudi ve hıristiyanın
kestiği hayvan yenir, fakat mürtedin kestiği yenmez. Yahudi ve hıristiyan kız
ile evlenilebilir, fakat mürted olan kız ile evlenilmez. Mürted olan erkek,
müslüman kadınla evlenemez.
Küfürden sakınmalı!
Mürted, tevbe etmeden ölürse, Cehennemde ebedi olarak azap görür. Bunun için,
küfürden çok korkmalı, az konuşmalıdır! Hadis-i şerifte, (Hep hayırlı,
faydalı konuşun veya susun) buyuruldu. (Buhari)
Bir kimse, imanım var dese, fakat küfürden teberri etmese [uzaklaşmasa] mürted
olur. Buna münafık gözü ile bakılır. Kalbde iman bulunması için, küfürden
teberri gerekir. Bu teberrinin en aşağı derecesi kalb ile teberridir. En iyi
derecesi de, kalbdeki ayrılığı söz ile, hareket ile belli etmektir.
Mürtedin önceki ibadetlerinin sevapları yok olur. Tekrar imana gelirse, zengin
ise, yeniden haccetmesi gerekir. Malları kendisine geri verilir. Namazlarını,
oruçlarını, zekatlarını kaza etmesi gerekmez. Mürted olmadan önce, kazaya
bırakmış olduklarını kaza etmesi gerekir. Çünkü mürted olunca, önceki günahlar
yok olmaz. Mürted, imana gelirse, mürted iken kılmadığı namazlarını kaza etmez.
Çünkü kâfirler dinin emir ve yasaklarıyla mükellef değildir. (Hindiyye)
Mürted, La ilahe illallah demekle, namaz kılmakla, oruç tutmakla, hacca gitmekle,
hayrat ve hasenat yapmakla müslüman olmaz. Bunların ahirette hiç faydası olmaz.
İnkârından, yani inanmadığı şeyden tevbe etmesi, pişman olması gerekir. Mürted
olacak şeyi yaptığını inkâr etmesi tevbe olur. Tevbe etmeden ölürse, Cehennem
ateşinde ebedi olarak azap görür. (Hadika)
Rahmete kavuşabilmek için
Ahirette Allahü teâlânın rahmetine kavuşabilmek için, iman ile ölmek gerekir.
Kur'an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık bildirilenlere uygun imanı olmayan
ve haramlardan sakınmaya ve İslamın beş şartını yapmaya önem vermeyen, kulluk
vazifeleri olduklarına inanmayan, beğenmeyen kimsenin imanı gider. Mürted olur.
Duaları kabul olmaz. Ehl-i sünnet itikadında olmayana (Bid'at ehli) denir. Bunun
yaptığı ibadetleri sahih olup borçtan, azabından kurtulur ise de, vaad edilmiş
olan sevaplarına kavuşamaz. Ahirette, dünyada yapmış olduğu iyiliklerin, hayrat
ve hasenatının karşılığına kavuşamayacaktır. Dünyadaki iyiliklerinin
karşılıklarına kavuşmak isteyenin, hemen tevbe etmesi, imanını düzeltmesi
gerekir.
Farzları yapmayanın hâli
Sual: Farzları yapmayanın imanı gider mi?
CEVAP
Farzlara önem verip, tembellikle yapmayan kimse, mürted olmaz. İmanı gitmez.
Fakat, bir farzı yapmayan müslüman, iki büyük günaha girer.
Birincisi, o farzın vaktini ibadetsiz geçirmek yani farzı geciktirmek günahıdır.
Bunun affolması için tevbe etmek, yani pişman olmak, üzülmek, bir daha
geciktirmeyeceğine karar vermek ile olur.
İkincisi, bu farzı terk etmek, yapmamak günahıdır. Bu büyük günahın affolması
için, bu farzı hemen kaza etmek, yani vaktinden sonra hemen yapmak gerekir.
Kazayı geciktirmek de, ayrıca büyük günah olur.
Farzın vakti geçtikten sonra, bu farzı yapacak kadar zaman içinde bu farz
özürsüz olarak kaza edilmezse, geciktirme günahı bir misli artar. Bundan sonra,
yine bu kadar zaman içinde kaza etmezse, bir misli daha artar. Böylece, farzı
yapacak kadar zamanların herbiri geçtikçe, günahlar, kat kat artarak,
sayılamayacak ve düşünülemeyecek kadar çoğalır. Bir farzın kazası özürsüz olarak
yapılmayınca, günahı böyle artıyor. Mesela beş vakit namaz için, bir günde,
yukarıda bir farz için bildirilenin beş misli çoğalıyor. Aylarca, senelerce
kılınmayan namazların günahlarının ne kadar çok olacağı, buradan anlaşılabilir.
Bu müthiş, bu korkunç günahların altından kurtulabilmek için, her çareye
başvurmak gerekir.
İmanı olan ve aklı başında olan kimsenin gece gündüz kaza namazı kılarak,
Cehennemdeki namaz kılmamak azabından kurtulması için çalışması gerekir. Çünkü,
özürsüz olarak, tembellikle, üşenerek kılınmayan bir namaz için, yetmişbin sene,
Cehennemde azap çekileceği bildirildi. (İslam Ahlakı)
Küfre sebep olan şeyden tevbe etmedikçe
Sual: Müslüman olduğunu söyleyen, fakat sözlerinde veya yazılarında küfrü
gerektiren bir şey görülen kimseye karşı nasıl hareket etmek gerekir?
CEVAP
Müslüman olduğunu söyleyen veya cemaat ile namaz kılarken görülen bir
kimsenin müslüman olduğu anlaşılır. Sonra, bunun bir sözünde, yazısında veya bir
hareketinde, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri iman bilgilerine uymayan bir
şey görülürse, bunun küfür veya dalalet olduğu kendisine anlatılır. Bundan
vazgeçmesi, tevbe etmesi söylenir. Kısa aklı, bozuk düşüncesi ile cevap verip
vazgeçmezse, bunun sapık veya mürted olduğu anlaşılır. Namaz kılsa, hacca gitse,
her ibadeti ve iyiliği yapsa da, bu felaketten kurtulamaz. Küfre sebep olan
şeylerden vazgeçmedikçe, bundan tevbe etmedikçe, müslüman olamaz.
Her müslüman, küfre sebep olan şeyleri iyi öğrenerek, mürted olmaktan korunmalı,
kâfir olanları ve müslüman görünen yalancıları iyi tanıyıp, zararlarından
sakınmalıdır!
Bilmemek özür olmaz
Sual: Bir müslüman şaka olarak, bir din kitabına hurafe dese veya alay
ederek haram işleyene veya işletene "helal olsun" dese, mürted olur mu?
CEVAP
Muteber kitaplardan nakil yapalım. Mesela, birçok İslam âliminin
kitaplarından derlenen Herkese Lazım Olan İman kitabı için, bir kimsenin,
doğru olduğuna inandığı halde alay yolu ile hurafe dediğini kabul edelim. O
kitapta, (Allah vardır) diyerek imanın 6 esası bildiriliyor. Şaka olarak veya
alay maksadı ile veya ne maksatla olursa olsun buna hurafe demenin, haram
işleyene veya işletene (helal olsun) demenin hükmünü vesikaları ile bildirelim.
Muteber kitaplarda buyuruluyor ki:
(Küfre sebep olan bir sözü, tehdit edilmeden söyleyenin imanı gider. Çünkü her
müslümanın bilmesi gereken şeyleri öğrenmesi farzdır. Bilmemesi özür olmaz,
büyük günahtır. Küfre girenin önceki ibadetleri yok olur. Tevbe ederse, geri
gelmez. Tevbe için yalnız kelime-i şehadet söylemek kâfi değildir, küfre sebep
olan şeyden de tevbe etmesi gerekir.) (Berika, Hadika)
Burhaneddin-i Mergınani hazretleri, (Kur'an-ı kerimi teganni ile okuyan hafıza,
ne güzel okudun diyenin imanı gider. Tecdid-i iman ve tecdid-i nikah gerekir)
buyurdu. (Dürr-ül Münteka)
Ebu Nasr-ı Debbusi hazretleri, Kadi Zahireddin-i Harezmi hazretlerinden naklen
buyuruyor ki:
(Bir şarkıcıyı dinleyen veya herhangi bir haram işi gören kimse, haram olduğuna
inanarak veya inanmayarak, buna, ne güzel dese, o anda imanı gider.) (Müjdeci
Mek. 266)
(Kâfirlerin ibadet olarak yaptıkları ve kâfirlik alameti olan ve İslamiyet’i
inkâr etmek ve inanmamak alameti olan ve tahkir etmemiz vacip olan şeyleri yapan
ve kullanan kâfir olur. Bunlardan meşhur olanlarını bilmeyerek veya şaka olarak
veya herkesi güldürmek için yapan da, kâfir olur.) (Birgivi vasıyyetnamesi)
(Zaruri olan ve tevatür ile bildirilmiş olan din bilgilerine inanmayan kâfir
olur. İnanmamayı gösteren her söz, ister şaka olarak, isterse gönülden olmayarak
olsun küfür olur.) (Milel-nihal)
(Küfre sebep olan bir işi yapmak küfür olur. Mesela beline, zünnar denilen papaz
kuşağını bağlamak ve küfre mahsus şey giymek de böyledir. Bunları mizah için,
başkalarını güldürmek içi, şaka için kullanmak da küfre sebep olur. İtikadının
doğru olması fayda vermez.) (Berika)
(Filan müslüman benim gözümde yahudi gibidir demek küfürdür. Ahirette olacak
şeylerle alay etmek küfürdür. Kabirdeki ve kıyametteki azaplara akla, fenne
uygun değildir diyerek inanmamak, faiz helal olsaydı demek, İslam bilgilerini ve
din âlimlerini aşağılamak da, küfürdür.
Akıllı, bilgili, edebiyatçı olduğunu göstermek için veya yanındakileri güldürmek,
sevindirmek veya alay etmek için söylenen sözlerde küfre düşmekten çok
korkmalıdır. Bir kimse, küçük günah işlese, buna tevbe et denildiğinde, (tevbe
edecek bir şey yapmadım ki...) dese, kâfir olur.
(Filan şey, filan kimsede yoktur, varsa kâfir olayım) diye, yemin eylese, o şey,
o kimsede olsun veya olmasın, o kimse, kâfir olayım dediği için küfre girmiştir.
Kâfirlerin ibadetleri, İslamiyet’e uymayan işleri güzeldir demek de küfürdür.
Bir kadın, beline bir kara ip bağlasa, (bu nedir) deseler, (zünnardır) dese,
kâfir olur. Nasrani olmak, yahudi olmaktan, [amerikan kâfiri olmak, komünist
olmaktan] hayırlıdır demek küfürdür.
İlim meclisinde ne işim var veya din adamlarının sözü neye yarar demek küfür
olur. Biri diğerine, gel fıkıh kitabını okuyalım dese, o da, (Ben ilmi ne
yapayım) dese, ilmi hafife aldığı için kâfir olur.) (Miftah-ül-cenne)
Gülmek ve Küfür
Sual: Bazı cahiller, şaka ile (Ben hocaların bulunduğu Cennete değil,
artistlerin, dansözlerin şarkı çalıp oynadığı Cehenneme gitmeyi isterim) diyerek
gülüyorlar. Böyle söyleyenlere gülen de kâfir olur mu?
CEVAP
Cehennem gülüp oynama yeri değil, şiddetli azap çekme yeridir. Dinin bir
emrini böyle alaya almak küfrü gerektirir. İsteyerek buna gülen de küfre girer.
Yani kâfir olur. İradesi dışında gülerse küfür olmaz. Din ile alay edenler,
gülerek günah işleyenler cezalarını elbette ahirette görürler. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Gülerek günah işleyen, ağlayarak Cehenneme gider.) [Ebu Nuaym]
İnanmayanların alay ettikleri gibi, Cehennem gülüp oynama yeri değil, zalimlerin,
hainlerin şiddetli azap görecekleri bir ceza yeridir. Cehennem o kadar korkunç
bir yerdir ki günahsız olan melekler bile, onun dehşetinden korkarlar. Peygamber
efendimiz, Cebrail aleyhisselamı çok üzgün görünce sebebini sorar. O da, (Cehennemin
öyle kızgın bir alevini gördüm ki, onun tesirinden hâlâ kendime gelemedim)
diye cevap verir. (Taberani)
Bir kimse, Yunan felsefecileri gibi, (Dünya kadimdir, ezelidir) derse küfre
düşer. Yahut, (İnsanın ve bitkilerin yaratılışında, kirpiğimizin, saçımızın
uzamasında ilahi şuuru görüyoruz) derse, mahluk [yaratık] olan şuuru Yaratıcı
için kullanmış olur. Bu ise küfürdür. Çünkü şuur, akıl, fikir yaratıktır.
Abduhçular gibi, (İslam düşüncesi) demek de bu bakımdan küfürdür. Çünkü
İslamiyet bir düşünce sistemi değildir. İlahi emir ve yasaklara düşünce demekten
çok sakınmalıdır! İçinde (İslam düşüncesi), (İslam nazariyesi) gibi ifadeler
bulunan kitaplar çok zararlıdır.
Müslümana kâfir denmez
Sual: Kötü birinden, bid'at ehlinden bahsederken kâfir deniyor. Kâfir
olmayana kâfir denir mi?
CEVAP
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Müslümana kâfir diyenin kendisi kâfir olur.) [Buhari]
İtikadı bozuk olmadığı için, Cennete girecek olan kimse, yaptığı günahlar sebebi
ile Cehenneme girebilir. Eğer salih ise, yani günahına tevbe etmiş ise yahut
affa veya şefaate kavuşursa, Cehenneme hiç girmez. Cahillerin de bildiği ve
sözbirliği ile bildirilmiş olan bir inanışı veya bir işi inkâr eden, kâfir ve
mürted olacağı için, la ilahe illallah dese ve her ibadeti yapsa ve her günahtan
sakınsa bile, buna la ilahe illallah ehli ve ehl-i kıble denmez.
En şiddetli azap
Sual: Mürtedler Cehennemde hangi tabakada azap görürler?
CEVAP
En alt tabakada azap görürler. Cehennem 7 tabakadır. Her birinin azabı
üstündekinden daha şiddetlidir. (Feraid-ül-fevaid)
1. tabaka: Adı Cehennem’dir, azabı en hafiftir. Burada, günahkâr
Müslümanlar azap görür.
2. tabaka: Adı Sair’dir. Ateşi ve azabı şiddetlidir. Burada,
Yahudiler azap görür.
3. tabaka: Adı Sekar’dır. Bu daha şiddetlidir. Burada
Hıristiyanlar azap görür.
4. tabaka: Adı Cahim’dir. Burada, güneşe, yıldızlara tapanlar azap
görür.
5. tabaka: Adı Hutame’dir. Burada Mecusiler, Budistler, Brehmenler
azap görür.
6. tabaka: Adı Lazy’dir. Ateistler, müşrikler, dinsizler azap
görür.
7. tabaka: Adı Haviye’dir. En şiddetlisidir. Burada münafık ve
mürtedler azap görür.
Mürtedin tevbesi
Sual: Bir kimse, küfre düşürücü bir şey söylese, mesela peygamberlerden
birini inkâr etse, bütün küfürleri için tevbe etse, kelime-i şehadet getirse,
namazlarını da kılsa, fakat yine bu inkârında devam etse, kelime-i şehadetinin
ve namazının buna faydası olur mu?
CEVAP
Hayır faydası olmaz. Tevbe etmek için yalnız kelime-i şehadet söylemek
kâfi değildir. Küfre sebep olan şeyden de tevbe etmek şarttır. Amel değil, iman
bir bütündür, ya vardır ya yoktur. İman edilecek şeylerin birine bile inanmasa,
hepsine inanmamış sayılır.
Mürted, küfrüne sebep olan şeyden tevbe etmedikçe, (La ilahe illallah)
demekle ve İslamiyet'in bazı emirlerini yapmakla, mesela namaz kılmakla, oruç
tutmakla, hacca gitmekle, hayrat ve hasenat yapmakla Müslüman olmaz. Bu bozuk
itikadla ölürse imanla ölmez. Bu iyiliklerinin ahirette hiç faydasını görmez.
İnkârından, yani inanmadığı şeyden tevbe etmesi, pişman olması lazımdır. Yani,
İslamiyet'ten çıktığı kapıdan geri girmesi lazımdır.
Not: Küfre düşüren söz ve işler hakkında geniş bilgi, Doğru İman
Bilgileri maddesinde var.