Sual: Tevhidin aslı nedir?
CEVAP
İmam-ı a’zam Ebu Hanife hazretleri buyuruyor ki:
Tevhidin aslı, Amentü’ye inanmaktır. Allahü teâlâ, insanları kâfir veya mümin
olarak değil, bu ikisinden hâli olarak yaratmış, sonra onlara emirlerini ve
yasaklarını bildirmiştir. Kâfir olan; kendi arzusu ile hakkı inkâr ederek küfre
girmiştir. Mümin de kendi arzusu ile tasdik ederek iman sahibi olmuştur. İman,
inanmak demektir. İnanmakta azlık çokluk olmaz. (Fıkh-ı ekber)
İmam-ı Rabbani hazretleri de buyurdu ki:
İman, kalbin tasdiki, kabul etmesi, inanması demektir. İnanmanın azı, çoğu
olmaz. Azalan ve çoğalan inanışa, iman değil, zan ve vehim denir. Mümin büyük
günah işlese de imanı gitmez, kâfir olmaz. Günahı çok olan bir mümin, tevbe
etmeden ölmüş ise, Allahü teâlâ dilerse, günahlarının hepsini affeder, dilerse
günahları kadar azap eder; fakat sonunda yine Cennete koyar. Ahirette
kurtulmayacak olan yalnız kâfirlerdir. Zerre kadar imanı olan kurtuluşa kavuşur.
(Mektubat 2/67)
Abdülgani Nablüsi hazretleri buyuruyor ki:
İman, Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafından getirdiği emir ve
yasakların hepsine kalbin inanması ve inandığını dil ile söylemesi demektir.
(Hadika)
Müslümanlığın temeli, Allahü teâlânın birliğine ve Muhammed aleyhisselamın
bildirdiği belli olan emirlerin ve yasakların hepsini Allah tarafından getirmiş
olduğuna inanmak, tamamını beğenmektir. Yani emirleri yapmak ve yasak edilenleri
yapmamak imanın şartı değil ise de, yapmak ve yapmamak gerektiğine inanmak
imanın şartıdır. Böyle imanı olmayana, yani müslüman olmayana (kâfir) denir.
Kâfirler, ne kadar iyi iş ve faydalı buluşlar yapsa da, ahirette azaptan
kurtulamaz.
Sual: (Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, zındıklar hariç hepsi Cennete
gider) hadisi ile (Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak, bunlardan yalnız biri
Cennete girecektir) hadisi birbirine zıt değil midir?
CEVAP
Zıt değildir. İkisi de aynı şeyi ifade etmektedir. Cennete gider demek,
doğrudan gider demek değildir ki. Cehennemde cezalarını çektikten sonra
gidecek demektir. Ümmet kaç fırkaya ayrılırsa ayrılsın, bid’ati küfür olmayan
yani zerre kadar imanı olan elbette Cennete gidecektir. Bunun gibi açıklama
gerektiren birçok hadis-i şerif vardır. Birkaç örnek verelim:
(Din kardeşini ziyaret eden Cennettedir.) [Taberani]
(Cömert, Cennete gider.) [Ebuşşeyh]
(Yatağa girince yüz kere "İhlas" okuyan Cennete girer.) [Tirmizi]
Din kardeşini ziyaret etmekle, cömert olmakla ve ihlas okumakla diğer
günahlarının cezasını çekmeden Cennete mi gider? Açıklaması olması gerekir. Yani
itikadı düzgün ise, sevapları günahlarından çok ise, yahut affa veya şefaate
uğramışsa ancak o zaman din kardeşini ziyaret eden, cömert olan ve yüz ihlas
okuyan Cennete girer. Bir de iman şart. Ne kadar iyilik ederse etsin, insanlığa
ne hizmeti yaparsa yapsın, hatta namaz kılsın Müslüman değilse Cennete giremez.
İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Cennete Müslüman olan girer.) [Buhari, Müslim]
(Cebrail aleyhisselam, Allah’a şirk [ortak] koşmadan ölen herkesin
muhakkak Cennete gireceğini müjdeledi.) [Buhari]
Bu iki hadis-i şerifi bile açıklamak gerekir. Her Müslüman doğrudan Cennete
giremez. Günahlarının cezasını çektikten veya şefaate kavuştuktan sonra Cennete
girer. Bu bakımdan Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında aklımıza ters gelen bir
hadis-i şerif görünce, bu uydurma demekten çok sakınmalı. Biz o hadisin uydurma
olduğunu biliyoruz da o büyük âlimler bilemez mi? Onlardan öğrendiğimiz
bilgilerle, onları mı sorguya çekeceğiz? Bu fen bilgisi değil ki, zamanla daha
iyisi bulunmuş olsun. Muhaddis bir âlimin kitabındaki bir hadis-i şerife uydurma
demek, o âlimi cahillikle suçlamak olur.
(Halktan bir şey istemeyeceğine söz verenin Cennete gireceğine kefilim.)
[Nesai] (Çok günahkâr birisi günahlarının cezasını çekmeden veya şefaate
kavuşmadan elbette Cennete giremez.)
(Cennete temizler girer.) [Deylemi] (Bir kâfir de temiz olabilir, imanı
olmadan nasıl Cennete girer. Sonra her temiz olan Müslüman da doğrudan Cennete
giremez.)
(Kibirden de uzak olduğu halde ölen Cennete girer.) [Tirmizi] (Diyelim ki
bir canide kibir yok ama her kötülük var, bu adam doğrudan Cennete girebilir mi?
Demek ki bunları açıklamak gerekir.)
(İki kız evladına güzel muamele eden, mutlaka Cennete girer.) [İbni Mace]
(Bu kimse, kibirli, hain, kul ve hak borçları varsa veya imanı yoksa nasıl
Cennete girer?)
(Kocası razı olduğu halde ölen kadın Cennete girer.) [Tirmizi] (Bir kadın
her türlü melaneti yapsın, sırf kocası razıdır diye doğrudan Cennete gidebilir
mi? Burada kocaya itaatin önemi bildirilmektedir. Kocasını razı ederse, diğer
işleri kolaylaşır demektir.)
İmam-ı Rabbani hazretleri (şartsız bildirilen bir hüküm şartlı olarak
anlaşılır) buyuruyor. Mesela koyun eti yemek caizdir. Hüküm şartsız
bildirilmiştir. Koyun eti caiz diye canlı bir koyunun bir budunu kesip
yiyemeyiz. Ehl-i kitap hariç, gayrı müslim keserse veya kendiliğinden ölürse,
leş olur, yenmez. Besmelesiz kesilirse de yenmez. Bu anlaşılınca bid’at
fırkaların hangi şartlar altında Cennete gideceği anlaşılır.