Sual: Türbelerden şifa beklemek, şirk midir?
CEVAP
Şifayı veren Allahü teâlâdır. Türbeden şifa beklenmez. Ancak, orada yatan
evliya vasıtasıyla dua etmek ve onlardan yardım istemek gerektiğini Peygamber
efendimiz bildirdi. İbni Mace’nin bildirdiği hadis-i şerifte, kendisi de,
(Ya Rabbi, senden isteyip de verdiğin zatların hatırı için, senden istiyorum)
diye dua ederdi. Gazalarda ve sıkıntılı anlarda da, muhacirlerin fakirleri
hürmetine dua ederdi. (Taberani, Ebu Nuaym)
İki hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Çölde yalnız kalan kimse, bir şey kaybederse, “Ey Allah’ın kulları bana
yardım edin!” desin; çünkü Allahü teâlânın, sizin göremediğiniz kulları vardır.)
[Taberani]
(Hayvanı kaçan “Ey Allah’ın kulları bana yardım edin, Allah da size acısın”
desin!) [Hısn-ül hasin]
Evliya, enbiya yaratıcı değildir. Allahü teâlâ istenilen şeyi onların hürmetine
yaratır. Yani onlar vesiledir. Cenab-ı Hak, her şeyi yoktan yarattığı halde,
yaratmasına bazı şeyleri sebep kıldı. Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki:
Ölülerden bir şey isterken, yani sebeplere yapışırken; bu işleri sebeplerin
değil, Allahü teâlânın yaptığına inanmalıdır. (Hadika)
Türbeye gitmenin faydası
Müfti-yüs-sekaleyn olan, şeyhülislam Ahmed bin Kemal Paşa hazretleri
buyuruyor ki:
İnsanın ruhu, bedenine âşıktır. Ölüp, ruh bedenden ayrılınca bu sevgisi yok
olmaz. Ruhun bedene olan bağlılığı ve çekmesi, öldükten sonra yok olmaz. Ölünün
kemiğini kırmak ve kabir üzerine basmak, hadis-i şerifle, bunun için yasak
edilmiştir. Bir kimse, bir Velinin kabrini ziyaret edince, ikisinin ruhu
buluşurlar. Çok fayda hâsıl olur. Kabir ziyaretine izin verilmiş olması, bu
faydanın hâsıl olması içindir. Kabirdekinin ruhu ile ziyaretçinin ruhu, birer
ayna gibidir. Işıkları birbirlerine akseder. Ziyaret eden, kabre bakıp, Allahü
teâlânın kazasına razı olup, ruhu bunu duyunca, ilmi ve ahlakı feyzlenir. Bu
feyz, kabirdekinin ruhuna akseder. Meyyitin ruhuna, cenab-ı Hak’tan gelmiş olan
ilim ve feyzler de, ziyaret edenin ruhuna akseder. (Şerh-ı hadis-i erbain)
İbni Abidin hazretleri buyurdu ki:
İmam-ı Şafii, İmam-ı a’zam Ebu Hanife’ye karşı çok edepli, saygılıydı. Onun
hakkında, (Ebu Hanife’yle bereketleniyorum. Kabrine gidiyorum. Güç bir sual
karşısında kaldığım zaman, kabri yanında iki rekât namaz kılıp, Allahü teâlâya
dua ediyorum. Cevabı hemen hatırıma geliyor) buyurmuştur. (Redd-ül-muhtar)