Sual: Bid’at işlemekle meşhur bir arkadaş, Hak Sözün Vesikaları
isimli kitaptaki, (Ve mâ cevab-ül ahmak-ı illâ sükût) ifadesinin yanlış
olduğunu ve bunun, (Ahmağın cevabı ancak sükûttur) anlamına geldiğini
söyledi. Dediği doğru mudur?
CEVAP
Bu söz, hadis imamlarından İbni Hibban hazretlerine aittir. Bu sözün manası
şöyledir:
(Ahmağa verilecek hiçbir cevap, cevap olamaz; ona ancak susmak cevap olur.)
Türkçede o şekilde değil, (Ahmağa susmaktan iyi cevap olmaz) şeklinde
söylenir.
Kur’an-ı kerimde, böyle (Ve ma… illâ) ifadeli birçok ayet-i kerime
vardır. Birkaçını bildirelim:
1- (Ve mâ erselnâke illâ rahmet-el lil âlemin) [Enbiya 107]
Tercümesi:
(Biz seni göndermedik, ancak âlemlere rahmet için gönderdik.)
Türkçede şöyle söylenir:
(Biz seni, ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.)
Yani seni peygamber olarak göndermemiz, başka bir maksatla değil, müslüman
kâfir herkese rahmet içindir. (Beydavi)
2- (Ve me’l hayat-üd-dünyâ illâ metâ-ül gurûr.) [Al-i İmran
185]
Tercümesi:
(Dünya hayatı ancak bir gurur metaıdır.)
(Dünya hayatı, gurur metaından başka şey değildir.)
Meta = eğlence, mal, varlık.
Gurur = aldatıcı, yanıltıcı.
Meali şöyledir:
(Dünya hayatı aldatıcı bir menfaatten, bir eğlenceden başka bir şey
değildir.)
3- (Ve mâ yeıdühüm-üş-şeytânü illâ gurûrâ.) [Nisa 120]
Meali şöyledir:
(Şeytan, aldatmak için onlara vaatlerde bulunuyor.)
(Şeytanın vaatlerde bulunması, aldatmaktan başka şey değildir.)
4- (Ve mâ erselnâke, illâ mübeşşiren ve nezira) [İsra 105]
Tercümesi:
(Seni yalnız müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.)
Meali şöyledir:
(Seni yalnız [inanıp itaat eden Müslümanları Cennet nimetleri ile]
müjdeleyici ve [inkâr edip isyan eden kâfirleri cehennem azapları ile]
korkutucu olarak gönderdik. [Başka bir maksatla göndermedik])
5- (Ve mâ enzeler-rahmânü, min şey’in in entüm illâ
tekzibün) [Yasin 15]
Meali:
(Rahman hiçbir şey indirmedi. Siz, yalancılardan başkası değilsiniz.)
Ayet-i kerimenin tamamı şu mealdedir:
(Kâfirler dedi ki: Siz de bizim gibi bir insansınız, bizden ne üstünlüğünüz
var ki? Allah kitap falan göndermedi, siz yalandan başka bir şey
söylemiyorsunuz.)
6- (Ve ma yechadü bi âyâtinâ, ill-el kâfirun) [Ankebut 47]
Meali:
(Âyetlerimizi kimse inkâr etmez, ancak kâfirler inkâr eder.)
Türkçede şöyle söylenir:
(Âyetlerimizi kâfirlerden başkası inkâr etmez.)
[Ehl-i sünnet âlimlerinden yaptığımız nakilleri de, bid’at ehlinden başkası
inkâr etmiyor.]
7- (Ve ma yezîdühüm illâ nüfura) [İsra 41]
Tercümesi:
(Hiçbir şeylerini arttırmaz, ancak nefretlerini artırır.)
Mealleri şöyledir:
(Ancak onların nefretini artırır.)
(Onların nefretinden başka bir şeylerini arttırmaz.)
(Kur’anı kerimdeki öğüt verici açıklamalar, kâfirlerin, nefretlerini artırmaktan
başka şeye sebep olmaz.)
[Ehl-i sünnet âlimlerinden yaptığımız nakiller de, bid’at ehlinin
nefretlerini artırmaktan başka şeye sebep olmuyor.]
Bu yedi örnek gösteriyor ki, İbni Hibban hazretlerinin sözü çok güzeldir,
doğrudur. Yanlış olan bid’at ehlinin anlayışıdır. Zaten bid’at ehli, Kur’an-ı
kerimi de, âlimlerimizin sözlerini de doğru anlayamaz.
Biz yine İbni Hibban hazretlerinin sözünü tekrar ediyoruz:
Ve mâ cevab-ül ahmak-ı illes-sükût = Ahmağa verilecek en güzel, en
isabetli cevap, susmaktır.
Sual: Hadis imamlarından İbni Hibban hazretlerinin (Ve mâ cevab-ül
ahmak-ı illâ sükût) ifadesinin yanlış olmayıp doğru olduğunu, bir gence
çeşitli örnekler vererek açıkladım; fakat ikna olmadı. İkna için ne yapmamı
tavsiye edersiniz?
CEVAP
Bir hadis âlimin ifadesini sorgulayana, verecek cevap olmaz. Sonra
gelenlerin, önceki âlimleri suçlaması, üstelik bir muhaddisin sözünün yanlış
olduğunu söylemesi, haddini bilmemektir, ahmaklıktır ve kıyamet
alametlerindendir. İsa aleyhisselam, (Allah’ın izniyle baras hastalarını
iyileştirdim, anadan doğma körlerin gözünü açtım, hatta ölüleri dirilttim; ama
ahmakları ikna edemedim) buyuruyor. Bir peygamberin yapamadığı şeyi biz
nasıl yaparız? Böyle bir kimseye, susmaktan başka verilecek uygun cevap olmaz.