Sual: Günümüzde (Hayat müşterektir) denilerek, kadına zulmediliyor. En
ağır, en adi işlerde bile çalıştırılıyor. İslamiyet’te kadın ev içinde ve
dışında çalışmak, para kazanmak zorunda mıdır? Dinimizde kadın hakları hususunda
bilgi verir misiniz?
CEVAP
İslamiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri
diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı. Müslümanlık
gelince bu kötü âdetler son bulmuştur.
Bugün de dünyanın birçok yerinde kadınlar horlanmaktadır. Rusya’da da kadına
zulmedildi. Zorla Kolhozlara sokuldu. Erkek gibi, en ağır işlerde, erkek
şeflerin baskısı altında, insafsızca boğaz tokluğuna, hayvanlar gibi, en ağır
işlerde zorla çalıştırıldı. Fakat zulüm payidar olmadı. Bilinen akıbete uğradı.
Hür dünya dedikleri Hıristiyan ülkelerde ve İslam ülkeleri denilen Arap
ülkelerinde, (Hayat müşterektir) denilerek, kadınlar da, fabrikalarda,
tarlalarda, ticarette, erkekler gibi çalışıyorlar. Çoğunun evlendiklerine pişman
oldukları, mahkemelerin boşanma davaları ile dolu olduğu, günlük gazetelerde sık
sık görülmektedir.
Bir kadın yazar da diyor ki:
(Ne zaman bir fuara gitsem, bacaklarını açıp son model arabaların üstüne oturmuş
mini etekli mankenleri görsem içim kalkıyor, midem bulanıyor. Ve şaşıyorum: İyi
kötü birer kişilikleri olan bu kadınlar, orada öylece durup o arabaların birer
aksesuarı gibi pazarlanmayı nasıl içlerine sindiriyorlar? Hem, kadın cinsini bu
kadar aşağılatan o kadınlara karşı, hem de onları oraya oturtup müşteriyi
kandırarak mal satmaya çalışanlara karşı öfke doluyor içim.)
Kadınlar, İslam dininin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı, huzuru, hürriyeti
ve boşanma hakkına malik olduklarını bilmiş olsalar, bütün dünya kadınları,
hemen Müslüman olurlardı.
Müslümanlıkta kadın sultandır. Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok
mesuliyet yüklemiştir. İslamiyet’te kadın ev içinde ve dışında çalışmak, para
kazanmak zorunda değildir. Evli ise erkeği, evli değilse babası, babası da
yoksa, en yakın akrabası çalışıp onun her ihtiyacını karşılamaya mecburdur.
Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmayan kadına, devletin yardım sandığı bakar.
İslamiyet’te geçim yükü erkek ve kadın arasında paylaştırılmamıştır. Bir erkek,
hanımını tarlada, fabrikada veya herhangi bir yerde çalışmaya zorlayamaz. Eğer
kadın isterse ve erkek de razı olursa, kadın kendine uygun bir işte çalışabilir.
Fakat, kadının kazancı kendisinindir.
Müslüman kadının ev işi yapması bir ihsandır, çok sevaptır. Yapmazsa, günaha
girmez. Zorla yaptırılamaz. Resulullah efendimizin zamanından bugüne kadar,
Müslüman kadınlar bu ihsanı yapmıştır.
Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kardeşidir, yahut hanımı veya annesidir.
Kadınlara kötü şeyler reva görülmemeli, onlara layık olduğu değer verilmelidir.
(R. Nasıhin)
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak
olun, iyilik edin!) [Müslim]
(Bir mümin, kötü huylu diye hanımına kızmasın! İyi huyu da olur.) [Müslim]
(Kadın, zayıf yaratılışlıdır. Zayıflığını susarak yenin! Evdeki kusurlarını
görmemeye çalışın!) [İbni Lal]
(Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi
mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hazret-i Asiye
gibi sevaba kavuşur.) [İ.Gazali]
(Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, rızklarını artırır.)
[İ.Lâl]
(En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.)
[Tirmizi]
(En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi
davranan benim.) [Nesai]
(Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine, bir köle azat etmiş sevabı
yazılır.) [R.Nasıhin]
(Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.)
[Mürşid-ün-nisa]
(Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.)
[R.Nasıhin]
(Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve
aşağılık kimseler hor görür.) [İ.Asakir]
Sual: İslamiyet kadına değer vermiyor deniyor. İslam’da kadının yeri nedir?
CEVAP
Dinimizi bilmeyen bir kimsenin İslamiyet’in kadına verdiği değerden
bahsetmesi, körlerin fili tarif etmesine benzer. Körün biri, filin bacağına
dokunur. Fil direk gibi der. Biri karnına dokunur, Fil duvar gibi
der. Diğeri de hortumuna dokunur. Fil yılan gibi der. Görenle görmeyen
bir olmadığı gibi, bilenle bilmeyen de bir olmaz.
Erkek hep kendini kusurlu görmeli
Kur’an-ı kerimde, insana gelen musibetlerin, günahları sebebiyle geldiği
bildirilmektedir. Fudayl bin İyad hazretleri, (Hanımım huysuzluk yapınca, dine
aykırı bir iş yaptığımı anlardım. Hemen o işime tevbe edince, hanımın huysuzluğu
da giderdi. Böylece tevbemin kabul edildiğini de anlardım) buyurdu. O halde,
Müslüman erkek, hanımı ile iyi geçinir. Çünkü kadınların da, erkekler üzerinde
hakları vardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak
olun, iyilik edin!) [Müslim]
Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine ortak
olmalı. Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış bulunan
dostu, dert ortağı, kendinin neşelendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve
çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir.
Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı) diye
düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük nimeti
bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her
işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü teâlâya şükretmelidir. Çünkü,
uygun bir kadın büyük bir nimettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek
değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir. Yani bir erkek, ben
iyi bir kocayım diyorsa, hanımından gelen sıkıntılara katlanması lazımdır.
Hadis-i şerifte, (Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden
Hazret-i Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur) buyuruldu. İyi Müslüman olmak için
hanım ile iyi geçinmek şarttır. Kur’an-ı kerimde de mealen, (Onlarla iyi,
güzel geçinin!) buyuruluyor. (Nisa 19)
Aklı olan karı koca, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık
alametidir. Zalim, huysuz kimsenin eşi, devamlı üzülerek sinirleri bozulur.
Sinir hastası olur. Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar hasıl olur. Hayat
arkadaşı hasta olan bir eş, mahvolmuş, mutluluğu sona ermiş demektir. Eşinin
hizmet ve yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun dertlerini dinlemekle, ona
doktor aramakla, ona alışmamış olduğu hizmetleri yapmakla geçer. Bütün bu
felaketlere, bitmeyen sıkıntılara kendi huysuzluğu sebep olmuştur. Dizlerini
dövse de, ne yazık ki bu pişmanlığının faydası olmaz. O halde; eşine yapılacak
huysuzluğun zararı kendine olur. Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya
çalışmalı! Bunu yapabilen, rahat ve huzur içinde yaşar, Allahü teâlânın rızasını
da kazanır!
Kadınların yaratılışı
Sual: Kadınlar zayıf yaratıldığı için erkeklere emanet edildiği, erkeğin
evde aile reisi olması gerektiği, erkeklerin kadından mesul olduğu, fakat
kadının erkekten mesul olmadığı söyleniyor. Böyle bir âyet ve hadis var mıdır?
CEVAP
Evet vardır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ey iman edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu öyle bir ateşten koruyun ki,
onun tutuşturucusu insanlarla taşlardır.) [Tahrim 6]
(Erkeklerin kadınlar üzerinde, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır.
Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptir.) [Bekara 228]
(Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir. Çünkü Allahü teâlâ, bazı kullarını
bazısından üstün yaratmıştır.) [Nisa 34]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kadınları, Allahü teâlânın emaneti olarak aldınız ve onlara yaklaşmanız
Allah’ın emri ile helal kılındı. Sizin onların üzerinde hakkınız olduğu gibi,
onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Yatağınızı kimseye çiğnetmemeleri ve
maruf olan hususlarda size baş kaldırmamaları, onlar üzerindeki
haklarınızdandır. Onlar, bu haklarınıza riayet ederlerse, maruf üzere
rızıklandırılıp giydirilmeleri onların hakkıdır.) [İbni Cerir]
(Kadın, kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Hiç bir şekilde doğru olamaz. Onu
doğrultmaya çalışırsan kırarsın. Kadının kırılması boşanması demektir.)
[Buhari]
(Kadın zayıf yaratılmış ve avrettir. Kadınların avretlerini evde tutarak örtün!)
[İbni Lâl]
Sual: Kadın mı üstün yoksa erkek mi?
CEVAP
Bu soru yanlış. Bu mühendis mi üstün, avukat mı demek gibi bir şeydir.
Avukattan üstün mühendis, mühendisten üstün avukat olur. Erkekten üstün kadın
çoktur. Cinsleri, vasıfları farklı olanlar arasında mukayese olmaz. Mesela elma
armuttan veya armut elmadan iyidir denmez. Çünkü cinsleri farklıdır. Onun için
elma ile armut toplanmaz denir.
Yüz kiloluk pehlivan ile elli kiloluk pehlivanı birbiriyle güreştirmiyorlar. Her
pehlivan, kilosundaki pehlivanlarla güreşiyor. Ağır sıkletteki bir pehlivan,
rakiplerine yenilse, fakat elli kilodaki bütün pehlivanları yense madalya
alamaz. Aynı cinsler arasında bile bazı vasıflar aranıyor. Çalışan kadınların
maaşını öğrenmek üzere, Amerika’dan iki kişi gelse, birisi, bakanlık yapan bir
kadının maaşını öğrense, öteki de yeni işe giren ilkokul mezunu bir kadının
maaşını öğrense, verecekleri rapor elbette birbirinden çok farklı olur. İşçi
kadın ile bakan olan kadının maaşı mukayese edilmez.
Kadınla erkek mukayese edilerek, Kadın doğum yapıyor, erkek yapmıyor, böyle
eşitlik olmaz denemez. Allahü teâlâ, kadını, erkeği ayrı işler için
yaratmıştır. Fiziki yapısı birbirine benzemez. Birbirine benzemeyen iki şey,
birbiri ile kıyaslanamaz.
Bir erkek kalkıp da, Madem kadın-erkek eşitliği var, niye kadınlar da bizim
gibi yer altında, kömür ve maden ocaklarında çalışmıyor dememeli. Çünkü
kadının bünyesi buna müsait değildir. Bazı ülkelerde, kadın böyle zor işlerde
çalıştırılıyorsa da, bu bir hak değil, zulümdür. Herkese, bünyesine uygun iş
verilmelidir!
Cenab-ı Hak, kadını da, erkeği de her işe elverişli olarak yaratmamıştır.
Kadının boksör, güreşçi olmaması onun değerini düşürmez. Limonun ekşi olması
limon için bir eksiklik değildir. Çünkü limon ekşiliği için alınır. Allahü teâlâ
da kadını ağır işlere elverişli olarak yaratmamıştır.
Kadın ile erkek iki ayrı cinstir. Elma ile armut mukayese edilmediği gibi,
bunların da birbirine üstünlüğü söz konusu olmaz. Ancak vasıfları eşit olan iki
şey arasında kıyas yapılır. Vasıfları farklı olan şeyler arasında kıyas olmaz.
Mesela vapur, uçak ve otobüs binek vasıtası olduğu halde, birinin diğerine
üstünlüğü söylenemez. Uçak, denizde yüzemediği için vapurdan aşağı sayılmaz.
Vapur, karada gitmediği için bisikletten aşağı olduğu söylenemez. Vapur başka
bir vapurla, uçak başka bir uçakla mukayese edilebilir. İkisi de kara vasıtası
olduğu halde, bir tankla bir taksi mukayese edilemez. Tank taksi kadar hızlı
gitmediği için aşağı kabul edilemez. Her birinin görevi ayrıdır.
Boksta iki kadın, ancak bir erkek kadar dövüşebilir dense, bu, kadına
hakaret olmaz. Cenab-ı Hak, kadını akıl ve beden yönünden erkeğe göre farklı
yaratmıştır. Akıllı kadın yarattığı gibi, deli erkek de yaratmıştır. Kadınların
da, erkeklerin de akılları aynı değildir. Biri kalkıp da, Ya Rabbi insanların
aklını niçin eşit yaratmadın diyemez. Yaratıcı sorguya çekilemez.
Birçok bakımdan kadınla erkek, mukayese edilemez, ikisi de her yönden eşit
olmalı denemez. İki erkek de her yönden eşit değildir. İki kadın da böyledir.
Üstünlük, Allah indindeki kıymete göredir. Müslüman fakir bir zenci, gayri
müslim kraldan mukayese edilemeyecek kadar üstündür.
Dinimizin, zenginlerin ve kadınların çoğunun Cehenneme gideceğini bildirmesi,
zengine ve kadına hakaret değildir. Zenginlerin ekserisi, parasını faydalı
işlerde kullanmadığı, zararlı işlerde kullandığı, israf ettiği için, onları ikâz
etmek maksadı ile, (şunları yapmazsanız, Cehenneme gidersiniz) buyurulmuştur.
Keza kadınlar da, erkeklere nispetle daha fazla tesir altında kalarak daha fazla
günah işlediği için, (günah işlemeyin, Cehenneme gidersiniz) diye ikâz ediliyor.
İyi kadınları ve servetini iyi yolda harcayanları da Cenab-ı Hak övüyor. Malı
hayırlı şey olarak bildiriyor, saliha kadınları da övüyor. Kâfir erkeklerin
Cehenneme gideceğini bildirirken, Müslüman kadınların Cennete gideceğini haber
veriyor.
Şu halde, İslamiyet kadına fazla değer vermiyor demek, din düşmanlığından başka
şey değildir.
Allah’a isyan eden kadın veya erkeğin Cehenneme gitmesi normal değil midir?
Devleti yıkmaya çalışan anarşist kadınlar hapse atıldığı için, devlete, kadın
düşmanı denebilir mi?
Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok sorumluluk yüklemiştir. Kadın,
evde ve dışarıda çalışmak zorunda değildir. Evli ise kocası, evli değilse
babası, kadına gerekli şeyleri getirmeye mecburdur. (Hidâye, R. Nasıhin)
Kadınların şehid olması
Sual: Kadınlar cihad edemeyip şehid olamadıklarına göre, Cennete girmeleri
zor değil midir?
CEVAP
Müslüman kadının Cennete girmesi, şehid olması kolaydır. Bir kadın salih
kocasına itaat ederse cihad sevabı kazanır. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Müslüman bir kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar kocasına
itaat edip namusunu muhafaza ederse, Cennete istediği kapıdan girer.) [İbni
Hibban]
(Kadının cihadı, kocası ile iyi geçinmektir.) [Taberani]
(Koca hakkına riayet, Allah yolunda cihad etmek gibidir.) [Taberani]
(Hamile iken, doğururken veya lohusa iken ölen Müslüman kadın şehiddir.)
[Taberani]
(Müslüman kadın, hamilelikten doğuma kadar ve çocuğu memeden kesene kadar Allah
yolundaki mücahid gibi olup ölürse şehid sevabı verilir.) [Taberani]
(Müslüman kadın, hamile iken, gündüz saim, gece kaim ve Allah korkusu kendisinde
galip olan bir mücahid sevabı hak eder. Onu ağrı tuttuğunda kendisine verilecek
sevabı hiç kimse bilmez. Bebeğin her emişinde bir can ihya etmiş gibi sevap
alır. Sütten kestiğinde ise, bir melek, onu takdir ederek, “haydi bir daha”
der.) [Ebuşşeyh]
Saim = oruçlu demektir, kaim = gece kalkıp namaz kılmak, ibadet etmek demektir.
(Bir kadının kocası kendisinden razı olduğu halde hamile kaldığında Allah
yolunda gündüz oruç tutup gece ibadet eden bir kişinin sevabı kadar ona sevap
verilir. Doğum sancısı tutunca ona verilecek sevabı ancak Allahü teâlâ bilir.
Doğum yapınca çocuğun emdiği her yudum süte karşılık kendisine bir sevap
yazılır. Gece çocuk onu uykusuz bırakınca Allah rızası için 70 köle azat etmiş
gibi sevap kazanır. Ey Selame, bunları söylemekteki maksadımı biliyor musun?
Namusunu muhafaza eden, kocasına itaat eden ve kocasından gördüğü iyilikleri
inkâr etmeyen saliha hanımları kastediyorum.) [Taberani]
Kadına niye hitap yok?
Sual: Ben ateist ve feminist bir bayan değilim. Hikmetini bilmesem de
İslamiyet’in emirlerine inanırım. Ancak hem feministlere cevap verebilmek için,
hem de merakımın gitmesi için bazı sorularım var. Niçin Kur’anda, hadiste ve
İslam âlimlerinin yazılarında genelde hitap erkeğedir, kadına hitap yok. Kadın
insan değil midir? Bir de âyet ve hadislerde erkeğe kadından önce hitap
ediliyor. Mesela şu âyetlerde hitap hep erkeğedir:
(Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdir [evin reisidir.] Ey
iman edenler, hicret ederek gelen mümin kadınları imtihan edin. Eğer imanlı
iseler, kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü mümin kadının kâfirle evlenmesi helâl
değildir.) [Mümtehine 10]
(İman etmedikçe, müşrik [ateist] kadınlarla evlenmeyin. Kadınlarınızı da,
iman edinceye kadar müşrik erkeklerle evlendirmeyin!) [Bekara 221]
(Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı.) [Bekara187]
(Kitap ehli [Yahudi ve Hıristiyan] kadınlarla evlenmeniz helaldir.)
[Maide 5]
(Naşize kadınlara öğüt verin, yataklarına girmeyin.) [Nisa 34] Kadın naşize
olur da erkek naşiz olmaz mı? Ne diye, Allah, erkeğin kadına öğüt verip onu
terbiye etmesini emrediyor?
[Naşiz: Eşine zulmeden erkek. Naşize: Kocasının yatağına gelmeyen
ve ondan izinsiz evi terk edip giden kadın.]
CEVAP
Âyet ve hadisten din öğrenilmez. Din öğreniyorum derken, yanlış anlayıp
dinden çıkılabilir. İlk yazdığınız âyetin başında bildirildiği gibi, Allah,
erkeği âmir olarak yaratmıştır. Köpek ve yılan olarak da yaratabilirdi. Allah’ın
emrine razı olmak gerekir. Bir fabrikada, çeşitli kısımların müdürleri veya
âmirleri olur. Patron, her işçiye teker teker şunu yapacaksınız demez.
İdarecilere söyler. İşlerden idarecileri sorumlu tutar. İşte Allahü teâlâ da,
evin reisine emrediyor, onu sorumlu tutuyor. Erkeklerin işledikleri günahlardan
kadını sorumlu tutmuyor, fakat kadınların işledikleri günahlardan erkekleri
sorumlu tutuyor. Her nimet bir külfet karşılığıdır. Sorumlunun, idarecilik
görevini yapması da normaldir.
Maide suresinin 38. âyetinde, (Hırsızlık eden erkek ve kadın) ifadesi
geçiyor. Önce erkeğin bildirilmesi onun Allah katında yüksek olduğunu göstermez.
Belki de hırsızlık daha çok erkekler tarafından yapıldığı için önce söylendi.
Nur suresinin 2. âyetinde, (Zina eden kadın ve erkek) ifadesi geçiyor.
Burada belki kadının rolü daha çok olduğu için, kadın erkekten önce bildirdi.
Önce hitap edilmesi onun üstün veya aşağı olduğunu göstermez. Bir âyet meali de
şöyle:
(Erkek veya kadın, mümin olarak iyi işler yapan, cennete girer.) [Nisa
124]
Bu âyet de, erkeğin kadından üstün olduğunu bildirmiyor. Üstünlük mümin olarak
iyi iş yapmaktır.
Erkek olsun, kadın olsun, kâfirin iyi iş yapmasının kıymeti yoktur. Allahü teâlâ
kadını erkeğe emanet edip, emanete riayet etmesini de emretti. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
(Eşinizi üzmeyin. O, Allahü teâlânın size emanetidir.) [Müslim]
(En üstün mümin, eşine, en iyi, en lütufkâr davranandır.) [Tirmizi]
(Eşinin haklarını ifa etmeyen erkeğin namazları, oruçları kabul olmaz.)
[Mürşid-ün-nisa]
(Eşini döven, Allah’a ve Resulüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.)
[R.Nasıhin]
Daha az sevab mı?
Sual: Biz hayzdan dolayı orucu kaza edince ramazan sevabı alamıyoruz. Namazı
ise hiç kaza etmiyoruz. Erkeklerden daha mı az sevab kazanmış oluyoruz?
CEVAP
Hayır. Bayanlar da, kendi aralarında eşit sevab almaz, erkekler de eşit
sevab almaz. Aynı ibadeti yapan veya aynı günahı işleyen kişiler hep aynı sevabı
almaz veya hep aynı cezayı görmez. Peygamber efendimiz yemin ederek buyuruyor
ki:
(Bir kimse, Uhud dağı kadar altın sadaka verse, Eshabımdan birinin bir avuç
arpası kadar sevap alamaz) [Buhari]
Eshab-ı kiramın hepsi de eşit sevap almaz. Bu iman ve ihlâslarının kuvvetine
göre değişir.
İyi eş mutluluk sebebidir
Sual: Dinde uğursuzluk yoksa, (Kadın, at ve ev uğursuzdur) hadisi uydurma
değil mi?
CEVAP
İslamiyet'te uğursuzluk yoktur. O hadis-i şerifin aslı da şöyledir:
(Bir şeyde uğursuzluk olsaydı, atta, kadında veya evde olurdu.) [Buhari,
Müslim, Muvatta, İmam-i Ahmed, Ebu Davud]
Görüldüğü gibi, uğursuzluk var denmiyor, olsaydı deniyor. Atın da, evin de,
kadın veya erkeğin de iyisi makbul, kötüsü de elbette kötüdür. Aşağıdaki iki
hadis-i şerif de, yukarıdaki hadis-i şerifin açıklaması mahiyetindedir:
(Evin, hanımın ve atın kötü olması, talihsizliktir. Dar olan ve komşuları
kötü olan ev kötüdür. Bindirmeyen at kötüdür. Huysuz kadın kötüdür.)
[Taberani]
(Saliha bir hanım, iyi bir binek, geniş ve rahat ev mutluluğa sebeptir.
Huysuz kadın, kötü binek, dar ve sıkıntılı ev de bedbahtlığa sebeptir.) [Ebu
Davud]