Sual: Bütün insanlar, Hazret-i Âdemin neslinden geldiğine göre,
zenciler ve diğer ırkların nasıl meydana çıktığını açıklar mısınız?
CEVAP
Biyolojide modifikasyon denilen görünüş değişikliği yanında, mutasyon
denilen genlerde değişiklik olayı vardır. Beyaz insandan siyah, esmer veya sarı
insanların türemesi mümkündür. Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yeryüzünün her tarafından alınan topraktan
yarattı. Bu sebeple neslinden, siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar
olduğu gibi, bu renkler arasında bulunanlar da oldu. Bazısı yumuşak, bazısı sert,
bazısı da halis ve temiz oldu.) [Ebu Davud]
Dinimizde ırkçılık yoktur
Sual: Irkçılık nedir, ırkçılığın dinimizdeki yeri nedir?
CEVAP
İslamiyet, hangi ırk, dil ve ülkeden olursa olsun, bütün Müslümanların
birbirinin kardeşi olduğunu bildirir. Allah indinde herkes, insan olarak, bir
tarağın dişleri gibi birbirine eşittir. Namaz kılarken, en büyük rütbeli bir
Müslümanla en küçük rütbeli, en zenginle en fakir, bir beyazla bir zenci
Müslüman yan yana durur ve Allahü teâlâya birlikte secde ederler. Dinimizde ırk
ve millet üstünlüğü yoktur. Müslüman zenci bir hizmetçi, kâfir bir beyaz kraldan
üstündür. Kâfir kral ebedi Cehennemde, Müslüman zenci hizmetçiyse ebedi Cennette
kalacaktır.
Hiç kimse ana babasını seçemediği için, ırkını, milliyetini de seçemez. Ancak,
ceddinin dine hizmetlerinden dolayı ırkını sevmesi, suç olmaz. Mesela, Osmanlı
Türklerini sevmek kınanmaz. Hatta hizmetlerinden dolayı her zaman dua etmek
gerekir.
Yahudi kendini asil bilir. Hıristiyan, zenciyi aşağı görür. İslam dini, ırk,
renk, milliyet, siyasi inanç, lisan ve tahsil seviyesi ayırt etmeden, her
insanın şeref ve itibarına hürmet eder.
Kendi ırkını dinimizin üstünde tutmak veya kendi milletinden olan gayrimüslimi
başka milletten olan Müslüman’dan üstün tutmak, ırkçılık olur. Kur'an-ı kerim ve
hadis-i şerifler, ırkçılığı, ırk üstünlüğünü kesin olarak reddetmektedir. Bir
âyet-i kerime meali:
(Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle
tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz,
takvada en ileri olanınızdır.) [Hucurat 13] (Takva, Allahü teâlâya inanıp,
Onun emir ve yasaklarına riayet etmektir. Kısaca haramlardan sakınmak demektir.)
Bir önceki âyet-i kerimede, Ey iman edenler buyurulurken, bu âyet-i
kerimede Ey insanlar şeklinde hitap edilmektedir. Hitap yalnız inananlara
değil, bütün insanlaradır. Bütün insanlar, aynı ana-babadan, yani Hazret-i Âdem
ile Hazret-i Havva’dan meydana geldiler. Bu bakımdan bir ırkın diğerine üstünlük
taslamaya hakkı yoktur.
Âyet-i kerimede, tanışmakta kolaylık olması için, milletlere ve milletler
içinde kabilelere ayrıldığımız ve Allah indinde üstünlüğün, Müslümanlığa
bağlılıkla ölçüleceği bildirilmektedir. Araplar veya Yahudiler üstündür
denmiyor. Birkaç âyet önce de Müminler ancak kardeştir buyuruluyor.
(Hucurat 10)
Arapların veya başka bir ırkın değil, yalnız müminlerin kardeş olduğu açıkça
bildirilmektedir. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, cahiliyet övünmelerini sizden kaldırdı. Hepiniz Âdem
aleyhisselamın evlatlarısınız. Âdem ise topraktan yaratıldı.) [Tirmizi]
(Rabbiniz bir olduğu gibi, babalarınız, dininiz ve Peygamberiniz de birdir.
Arabın Aceme, [Arap olmayana] Acemin Araba üstünlüğü olmadığı gibi,
kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine
üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.) [İbni Neccar]
(Acemlerden, dininizi kabul edenler ve nesebinize katılanlar olacaktır.)
[Hâkim]
(Müslümanlar kardeştir. Takva hali hariç, kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur.)
[Taberani, Ebu Nuaym]
(Ey Kureyşliler, kıyamet günü herkes ameli ile gelir. Siz dünyayı omuzlayarak
gelmeyin! Bu halde gelip de, “Ya Resulallah” deseniz, tarafınıza bakmam.)
[Taberani]
(İnsanlar [insan olarak] bir tarağın dişleri gibi eşittir.) [İbni
Lal]
Peygamberimizin tevazuu
Peygamber efendimiz, (Ben sizin en iyiniz olduğum gibi, babam da
babalarınızdan daha iyidir) buyurmuştur. Böyle söylemek öğünmek değildir.
Peygamber efendimiz tevazu ehli idi. Böyle söylemesi hakikati bildirmek içindir.
(Ben evliyayım) demek öğünmek olur; fakat (Ben Peygamberim) demek böyle
değildir. Gerçeği bildirmek vazifesi olduğu ve vazifesini yapmak mecburiyetinde
de olduğu için böyle buyurmuştur. Nitekim imam-ı Rabbani hazretlerinin,
(Mektubat) kitabında bildirdiği hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kıyamette, önce gelenlerin ve sonra gelenlerin seyyidiyim. Hakikati
bildiriyorum, öğünmüyorum.)
(Allahü teâlânın habibiyim. Peygamberlerin reisiyim. Öğünmek için söylemiyorum.)
(Peygamberlerin sonuncusuyum, öğünmüyorum, ben Abdullah’ın oğlu Muhammed’im
“aleyhissalatü vesselam”. Allahü teâlâ insanları yarattı. Beni insanların en
iyisinde yarattı. Allahü teâlâ, insanları fırkalara [kavimlere, ırklara]
ayırdı. Beni, en iyisinde bulundurdu. Sonra bu en iyi fırkayı kabilelere
[cemaatlere] ayırdı. Beni, en iyisinde bulundurdu. Sonra, bu cemaati evlere
ayırdı. Beni, en iyi evden [yani aileden] dünyaya getirdi. İnsanların en
iyisiyim. En iyi ailedenim. Kıyamette, herkes sustuğu zaman, ben söyleyeceğim.
Kimsenin kımıldayamadığı vakitte, onlara şefaat ediciyim. Kimsede ümit kalmadığı
bir zamanda, onlara müjde vericiyim. O gün her iyilik, her türlü yardım, her
kapının anahtarı bendedir. Liva-i hamd benim elimdedir. İnsanların en hayırlısı,
en cömerdi, en iyisiyim. O gün emrimde binlerce hizmetçi vardır. Kıyamet günü,
Peygamberlerin imamı, hatibi ve hepsine şefaat edici benim. Bunu öğünmek için
söylemiyorum.) [Hakikati bildiriyorum. Hakikati bildirmek vazifemdir.
Bunları söylemezsem, vazifemi yapmamış olurum.]
Peygamber efendimizin ırkı
Muhammed aleyhisselam, Araptır. Arap, güzel demektir. Mesela, lisan-ı Arap,
güzel dil demektir. Coğrafyada Arap demek, Arabistan yarımadasında doğup büyüyen
ve onların kanından olan kimse demektir. Peygamber efendimizin akrabasını,
Arapları sevmek ve saymak ibadettir. Onları her Müslüman sever. Anadolu’ya
misafir gelen esmer fellahlar ve zenciler; saygı gösterilsin diye kendilerini,
Arap diye tanıttırmış. Anadolu’nun temiz, saf Müslümanları da Araba olan
hürmetlerinden dolayı, bunları sevmişlerdir; çünkü dinimizde siyah, beyaz
ayırımı yoktur.
İnsanın siyah olması imanın şerefini azaltmaz. Resulullahın çok sevdiği Bilal-i
Habeşi hazretleriyle Üsame bin Zeyd hazretleri siyahtı. Hazret-i Bilal’a
müezzinlik görevini vermişti, Hazret-i Üsame’yi de, daha 18 yaşındayken, birlik
komutanı yapmıştı. Bazıları, (Asiler Medine’ye gelip halifeyi öldürebilirler.
Çok genç olan Üsame’yi değiştirseniz nasıl olur?) dediklerinde Hazret-i Ebu
Bekir, (Resulullahın beğendiği komutanı değiştiremem) dedi.
Ebu Leheb ve Ebu Cehil kâfirleri beyazdı; fakat Allah indinde ve Müslümanların
gözünde çok aşağıydılar. Allahü teâlâ insanın rengine değil, iman ve takvasına
kıymet vermektedir.
Siyahların, esmerlerin kendilerini Arap olarak tanıtmaları, İslam düşmanlarının
işlerine yaradı. Bu düşmanlar, siyah insanları, aşağı ve iğrenç olarak
tanıttılar, köle olarak kullandılar. Arabı siyah olarak tanıtmaya, böylece
Müslümanları Peygamberimizden soğutmaya uğraştılar. Siyah resimlere, kara
köpeklere, resmin negatif filmine Arap dediler. Arap saçı, Arap sabunu, kara
Fatma böceği gibi uydurma isimlerle Arap milletini kötülediler. Aşağıda
Peygamber efendimizi öven hadis-i şerifler ayrıca Arap milletinin de üstünlüğünü
göstermektedir:
(Her asırdaki insanların en iyilerinden dünyaya getirildim.) [Buhari]
(Allahü teâlâ, İsmail aleyhisselamın soyundan Kureyşi seçti, Kureyşten de,
Haşimoğullarını sevdi. Onlardan da, beni süzüp seçti.) [Müslim]
(Allahü teâlâ, beni insanların en iyilerinden vücuda getirdi.) [Tirmizi]
(Allahü teâlâ, Arabistan’daki seçilmişler arasından beni seçti.)
[Taberani]
(Ensarı müminden başkası sevmez, münafıktan başkası da buğzetmez.)
[Buhari]
(Arabı sevmek imandan, onlara buğz etmek küfürdür.) [İ.Neccar]
(Bana buğz eden dinden çıkar, Arap’a buğzeden, bana buğz etmiş olur.)
[Hâkim]
(Şu üç şey için Arabı sevin:
1- Ben Arabım,
2- Kur’an Arabidir,
3- Cennet dili de Arabidir.) [Hâkim]
Şimdi gerçek Arap çok azalmıştır. Çoğu Asya’ya cihada gitmiş, bir daha
dönmemiştir. Arap bu kadar övüldüğü halde, ırkçılık yapanlarının Cehenneme
gideceği de bildirilmiştir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Arap, ırkçılık yüzünden sorgusuz sualsiz Cehenneme atılır.) [Ebu Ya’la]
Kâfir olan bir Arap, Müslüman Fransız’dan üstün olamaz. Böyle bir ırkçılık
dinimize aykırıdır. Dinimizde ırkçılık yoktur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Irkçılık yapan, ırkçılık için savaşan ve ırkçılık uğrunda ölen, bizden
değildir.) [Ebu Davud]
Vatanı sevmek imandandır
Sual: Vatan sevgisi imandandır hadisi uydurma mıdır?
CEVAP
Art niyetli kimseler İslam âlimlerine olan itimadı sarsmak için, iyi niyetli
kimseler de buradaki maksadı anlamadıklarından dolayı böyle hadisleri uydurma
sanıyorlar. Halbuki her dilde, çok zaman zarf söylenir, mazruf anlaşılır.
Mazruf, zarfın içindeki demektir. Mesela soba yanıyor dediğimiz zaman, sobanın
kendisi değil içindeki odun, kömür, gaz yanıyor demektir. Yoksa sobanın kendisi
değildir. Bu sınıf tembel dendiği zaman, sınıftaki öğrencilerin tembel olduğu
anlaşılır. Böyle örnekler Kur'an-ı kerimde de vardır:
(Köy halkına sor) yerine, (vese’lil karye = köye sor) ifadesi
kullanılmıştır. (Yusuf 82)
Zalim köylüler manasına (Karye-tiz-zalim = zalim köy) ifadesi
kullanılmıştır. (Nisa 75)
Vatanını seven herkese mümin denmez. Fakat mümin vatanını sever. Yani, vatanını
sevmek mümin olmanın alametlerindendir.
Temizlik imandandır buyuruluyor. Yani müminin alametlerinden biri de temiz
olmaktır. Fakat her temiz olana mümin denmez. Kâfirlerden de temiz olanlar
çıkar.
Haya imandandır buyuruluyor. Yani, imanlı olmanın alametlerinden biri de
hayalı olmaktır. Fakat her hayalı olana mümin denmez.
Arabı sevmek imandandır buyuruluyor. Her Arabı değil, Müslüman olan Arabı
sevmek gerekir. Ebu Cehil de, Ebu Leheb de Arab idi. Halbuki bu Arapları seven
kâfir olur. Vatan sevgisi de böyledir. Müslüman olan vatan sevilir. Vatanın
Müslümanlığı, halkının Müslümanlığı demektir. Vatanını sevmek, taşını, toprağını
değil, oradaki Müslümanları, yakınlarını, akrabalarını sevmek demektir.
(Vatan sevgisi imandandır) hadis-i şerifi, İslam âlimlerinin en
büyüklerinden ve ikinci bin yılın müceddidi olan imam-ı Rabbani hazretlerinin,
Mektubat kitabının 155. mektubunda ve hümanistlerin bile sevdiği
Evliyanın büyüklerinden Mevlana Celaleddin Rumi hazretlerinin Mesnevi’sinde
vardır.
Millet ve milliyetçilik
Sual: (Millet din demektir. Bunun için Fransız milleti, Türk milleti denmez.
Türk milliyetçisiyim demek de, Türkün dinindenim demek olur ki çok yanlıştır)
diyenler çıkıyor.
CEVAP
Millet kelimesi çeşitli manalara gelir. Birkaçı şöyledir:
1- Din manasında kullanılır. "Millet-i İbrahim", "Millet-i Resulullah"
gibi.
2- Ümmet manasında, bir din mensuplarının tamamına denir. "İslam milleti",
"Yahudi milleti" gibi.
3- Topluluk manasına gelir. "Kâfirler tek millettir", "Kâfir milleti
zalimdir" gibi.
4- Sınıf, cins, taife manasına kullanılır. "Kadın milleti", "Şoför milleti"
gibi.
5- Halk manasına kullanılır. "Bu millet, iyiye layıktır" gibi.
6- Kavim manasında kullanılır. Din, dil, tarih, gelenek, kültür, ideal ve
vatan birliği olan topluluk demektir. "Türk milleti", "Arap milleti" gibi.
Milliyetçi demek, aynı dine mensup, aynı dili konuşan, ortak tarihi olan, aynı
gelenekleri ve aynı kültürü olan, aynı ideale ve aynı vatana sahip olan kimse
demektir. "Ben milliyetçiyim" demek yanlış olmaz. Kelimenin yalnız bir manasını
düşünmek doğru değildir.
Sual: Fransa’dan yazıyorum. Mısırlı bir arkadaşım var. Bayrağını din gibi
kabul etmektedir. Bayrağıma paçavra diyen kâfir olur diyor. Böyle sevgi ve
ırkçılık olur mu?
CEVAP
Mısır bayrağının diğer bayraklardan farkı ne de, ona bez veya paçavra diyen
kâfir oluyor? İster Mısır, ister Libya veya diğer milletlerin bayraklarına
paçavra demek, uygun değilse de, kâfir olmayı gerektirmez. Her millet, kendi
bayrağını sevebilir. Fakat ırkçılık yaparak, (Hangi milletten olursa olsun benim
bayrağımı sevmeyen kâfir olur) demek çok yanlıştır.
Sual: Tesettüre riayet eden, namazlarını kılan Müslüman bir çingene
kızıyım. Müslüman bir Türk ile evleneceğim. Fakat babam, ırk ayrımı yapıyor,
(ileride sorun çıkar) diyor. Dinimizde ırk ayrımı var mıdır? (Çingene ile
evlenince, tuğla eriyinceye kadar yıkanılsa cünüplük çıkmaz) sözü doğru mu?
CEVAP
Türk, Arap, Ermeni, Fransız nasıl bir ırk ise, çingene de bir ırktır.
Türkün, Arabın Müslümanı ve başka dinden olanı olduğu gibi, çingenelerin de,
Müslümanları ve başka dinden olanları vardır.
Dinimizde ırk ve renk ayrımı yoktur. Allah indinde, Müslüman bir çingene,
Müslüman olmayan bir Türk kralından çok üstündür. Biri ebedi Cennetlik, öteki
ebedi Cehennemliktir. Hiç mukayese kabul eder mi? Siyah olan Bilal-i Habeşi,
beyaz Ebu Cehil'den çok üstündür.
(Çingene ile evlenince, tuğla eriyinceye kadar yıkanılsa cünüplük çıkmaz) sözü,
cahillerin uydurdukları çirkin bir iftiradır. Bir kimse nasıl cünüp olursa
olsun, gusledince, yıkanınca temiz olur.
İkiniz de İslamiyet’in emirlerine uyduğunuza göre, hiçbir sorun çıkmaz.
Evlenmeniz çok iyi olur. Mutluluklar dileriz.
Sual: (Irkçılık yapan bizden değildir) ne demek?
CEVAP
Biz Müslümanlarda ırk üstünlüğü yoktur. Buna rağmen, iyi kimseler geldiği
için Arabı severiz, Türkü severiz. Sevmemizin mahzuru olmaz. Fakat Müslüman bir
Arabı, Müslüman Fransızdan üstün tutamayız. Böyle bir ırkçılık yapmak dinimize
aykırıdır. Hele Hıristiyan bir Türk, Müslüman Araptan üstündür demeyiz. Böyle
söyleyen Müslümanlıktan çıkar.
İslamiyet hangi ırk, dil ve ülkeden olursa olsun, bütün Müslümanların birbirinin
kardeşi olduğunu bildirir. İslam dininde, Allahü teâlânın huzurunda herkes
birbirine müsavidir. Namaz kılarken, en büyük rütbeli bir Müslüman ile en küçük
rütbeli, en zengin ile en fakir, bir beyaz ile bir zenci Müslüman yan yana durur
ve Allahü teâlâya birlikte secde ederler.
Dinimizde ırk ve millet üstünlüğü yoktur. Müslüman zenci bir hizmetçi, kâfir bir
beyaz Türk kraldan üstündür. Kâfir kral, ebedi Cehennemde, Müslüman zenci
hizmetçi ise, ebedi Cennette kalacaktır.
Yahudi kendini asil bilir. Hıristiyan, zenciyi aşağı görür. İslam’da ise ırk,
renk ve dil ayrımı yoktur. İslam dini, ırk, renk, milliyet, siyasi inanç, lisan
ve tahsil seviyesi ayırt etmeksizin, her insanın şeref ve itibarına hürmet eder.
Bu sebepten de, yabancılar arasında Müslümanlık yayılmaktadır:
(İslam’da, ırk, renk ve dil farkı gözetilmediğini, herkesin eşit olduğunu,
namaz kılarken de rütbe ayrımı yapılmadığını gördüm. Müslüman oldum.)
(Thomas Clayton – Amerika)
Yunus Emre ve hoşgörü
Sual: Yunus Emre’yi kötüleyen biri, (Bir taraftan “Yaratılmışı hoş gördük,
Yaratandan ötürü” diyerek hoşgörülüğünü sergilerken, bir taraftan da, “Beş vakit
namaz kılmayan, bilin Müslüman olmadı, ol Cehenneme girse gerek” diyerek
müsamahasızlık çukuruna düşmüştür. Hoşgörünün zirvesine çıkmak gerekir) diyor.
Hoşgörü ne demektir?
CEVAP
TDK’nın sözlüğünde, (Her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş
görme durumu) deniyor. Dikkat ediniz, her şey deniyor. Her şeyi anlayışla
karşılamak diye tarif ediyor. Yine TDK’da, Mezhebi geniş ifadesini tarif
ederken, (Namus konusunda aşırı hoşgörülü davranan kimse) deniyor.
Yunus Emre’yi kötüleyen kimseye göre, hoşgörü denilen şeyin bir sınırı yoktur.
Ne kadar hoş görülürse, o kadar iyidir. Halbuki sınırsız hürriyet gibi, sınırsız
hoşgörü de çok yanlıştır. Kötüler hoş görülür mü? Anarşistler ve diğer suçlular
hoş görülürse, toplumun nizamı nasıl sağlanır?
Kâfirleri sevmemek gerekir ise de, dinimizin emri gereği, onlara eziyet etmek,
kalblerini incitmek haramdır. Zaruret olunca, onlara dostluk göstermek de
caizdir. Sevmemek ayrı, onları üzmek ayrı şeydir. Din adına, kâfirin,
kâfirliğini hoş görmek tehlikelidir. Allahü teâlâ, bu kimsenin anladığı manada
hiçbir Müslümanı hoşgörünün zirvesine çıkarmasın!
Tarak dişi gibi eşit
Müslüman, dinimizin izin verdiği ölçüde hoşgörülü olur. Bunun azı da, çoğu
da zararlıdır. Yunus Emre hazretlerinin, “Yaratılmışı hoş gördük, Yaratandan
ötürü” diyerek yetmiş iki millete aynı gözle bakması, dinimize aykırı değildir.
Çünkü dinimizde ırk üstünlüğü yoktur. Bir hadis-i şerifte, (İnsanlar
[insan olarak] bir tarağın dişleri gibi eşittir) buyurulmuştur. (İbni
Lal)
Bunun için kâfir de olsa, bir kimseden kendini üstün görmek caiz değildir. Çünkü
kâfir, Müslüman olup ebedi saadete kavuşabilir, Müslüman da, maazallah küfre
düşüp Cehennemlik olabilir.
Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretleri, (Gel, gel, her kim olursan ol gel, müşrik,
mecusi olsan veya puta tapsan da gel! Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı
değildir. Tevbeni yüz defa bozmuş olsan da gel) diyor. Manası, (Gel sana
Müslümanlığı öğreteyim de gerçeği gör) demektir. Çünkü Allah için olmayan sevgi
ve düşmanlığın hiç önemi yoktur. Hadis-i şerifte, (İmanın en sağlam temeli ve
en kuvvetli alâmeti, hubbi-i fillah, buğd-i fillahtır) buyuruluyor. [Ebu
Davud]
Yani, Müslümanları sevip, onlara yardım ve hayır dua etmek ve din-i İslam’ı
beğenmeyenleri, İslamiyet’e ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemek ve
imana, hidayete kavuşmaları için dua etmektir. Buğd, sevmemek, düşmanlık etmek
demektir. Buğd-i fillah, Allah için sevmemek, Allah için düşmanlık etmek
demektir. Bunun zıddı ise “Hubb-i fillah”tır. Allah için sevmek, Allah için
dostluk etmektir.
Allah için sevmek
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Cebrail aleyhisselam gibi ibadet etseniz, müminleri, Allah için sevmedikçe
ve kâfirleri Allah için kötü bilmedikçe, hiç bir ibadetiniz, hayrat ve
hasenatınız kabul olmaz!)
Allahü teâlâ, Hazret-i Musa’ya sordu:
- Ya Musa, benim için ne işledin?
- Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, zikrettim.
- Ya Musa, kıldığın namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk
vazifendir. Oruçların, seni Cehennemden korur. Verdiğin zekatlar, kıyamette,
sana gölgelik olur. Zikirlerin de, o günün karanlığında, sana ışıktır. Bunların
faydası sanadır. Benim için ne yaptın?
- Ya Rabbi, senin için ne yapmak gerekirdi?
- Sırf benim için dostlarımı sevip, düşmanlarıma düşmanlık ettin mi?
Musa aleyhisselam, Allahü teâlâyı sevmenin, Onun için olan en kıymetli
amelin, Hubb-i fillah ve Buğd-i fillah olduğunu anladı. (Mektubat-ı
Masumiyye)
Cenab-ı Hak, Hazret-i İsa’ya da vahyetti ki:
(Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlukların ibadetlerini yapsan,
dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiç faydası olmaz.)
[K.Saadet]
Irkçılık nedir?
Sual: (Irkçılık yapan bizden değildir) buyuruluyor. Ne yapmak, ırkçılık
olur?
CEVAP
Kendi ırkını dinimizin üstünde tutmak, kendi milletinden olan gayrimüslimi
başka milletten olan Müslümandan üstün tutmak, ırkçılık olur.