Sual: Bazı Almanlar, İslamiyet’i incelemek, Hıristiyanlıkla
karşılaştırmak istiyorlar. Onlara hangi kitabı tavsiye edelim? Bir de din ve
Hıristiyanlık hakkında bilgi verir misiniz?
CEVAP
Hakikat Kitabevi yayınlarından Herkese Lazım Olan İman ve Cevap
Veremedi gibi eserlerde Müslümanlığa ve Hıristiyanlığa ait çok bilgi vardır.
Müslümanlığı doğru olarak öğrenmek isteyen herkese bu değerli eserleri tavsiye
ederiz. www.hakikatkitabevi.com adresinden okunabilir ve temin edilebilir.
Rabbimiz önce Âdem aleyhisselamı, sonra Havva validemizi yarattı. Bunların
çocukları oldu. Bunlardan da çocuklar meydana geldi. Allahü teâlâ zaman zaman
Peygamberler gönderip insanları, doğru yola, Hak yola davet etti. Bu
Peygamberlerin hepsi bir Allah’a inanmayı, öldükten sonra dirilmeyi, Cenneti,
Cehennemi bildirdi. Yani bütün Peygamberler aynı imanı bildirdiler. Hazret-i
Nuh, neyi bildirmişse Hazret-i İbrahim, Hazret-i Musa, Hazret-i İsa ve Peygamber
efendimiz Hazret-i Muhammed de [aleyhimüsselam] aynı imanı bildirmiştir.
Hepsinin gayesi de insanları dünya ve ahiret saadetine kavuşturmaktır.
Allahü teâlânın bütün Peygamberlere bildirdiği dinlerde ırk ve millet üstünlüğü
yoktur. Allahü teâlâya ve bütün Peygamberlere inanan Müslüman zenci bir
hizmetçi, Allahü teâlâya inanmayan beyaz bir kraldan üstündür. Allah’ı inkâr
eden kral, ebedi Cehennemde, inanan zenci hizmetçi ise, ebedi Cennette
kalacaktır.
Cennete girmek için imanlı yani Müslüman olmak şartı vardır. İman, Muhammed
aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafından getirdiği emir ve yasaklara inanmak ve
inandığını dil ile söylemek demektir.
Din, insanları seadet-i ebediyyeye götürmek için Allahü teâlâ tarafından
gösterilen yol demektir. Din ismi altında insanların uydurduğu eğri yollara din
denmez, dinsizlik ve kâfirlik denir.
Her din, kendisinden önce gelen dini nesh etmiş, değiştirmiştir. En son gelen ve
her dini değiştirmiş, daha doğrusu dinlerin hepsini kendinde toplamış olup,
kıyamete kadar hiç değişmeyecek olan din, Muhammed aleyhisselamın dinidir.
Bugün, Allahü teâlânın sevdiği, beğendiği din de, bu ahkam ile kurulmuş olan
İslam dinidir.
İslam dini, insanın hem ruhi, hem de maddi refahını temin edecek bir ahlak
getirmiştir. Bu mukaddes din, sadece, fert ile Allah arasında rabıta kurmakla
kalmayıp, fertlerin birbirlerine, hatta insanlık camiasına karşı haklarını ve
vazifelerini şümullü olarak tanzim eder, hep ileriyi gösterir, ileriyi ister ve
ilericidir. İlericiliğin ve dinamizmin mümessilidir. Bu din, insan ruhunu ve
bütün insanlığı, saadete kavuşturacak prensiplerden ibarettir. İslamiyet’te
sınıflaşma yoktur. Herkes aynı haklara, aynı itibarlara sahiptir. Ferdin,
muayyen bir topluluğun, hatta yalnız Müslümanların değil, bütün insanlığın, hür
ve medeni bir hayat seviyesine ulaşmasını emretmekte, bunun için de, sosyal
adaleti esas tutmaktadır.
İslam dini, ırk, milliyet, siyasi inanç, lisan ve tahsil seviyesi ayırt
etmeksizin, her insanın şeref ve itibarına hürmet ettiği için, yabancılar
arasında Müslümanlık yayılmaktadır.
Yabancıların Müslüman olma sebepleri
Sual: Dinimizin diğer dinlerden farkı nedir? Yabancıların Müslüman
olmalarına sebep olan şeyler nelerdir? İslamiyet’i kabul edenler genel olarak
dinimiz hakkında ne diyorlar?
CEVAP
Birçok diplomat, devlet, ilim ve fen, hatta din adamlarının Müslüman
oluşları, İslamiyet’in büyüklüğüne hayran kaldıklarındandır. Misyonerler,
milyarlar harcayarak Hıristiyanlık propagandası yapıyorlar. Halbuki
propagandasız birçok yabancı, İslam’ı seçmiştir.
İslamiyet ilim ve akıl dinidir. Dinlerini değiştirip Müslüman olan insanların
çoğu, ilim adamı ve araştırmacıdır. İslam’ı inceledikten sonra Müslüman
olmuşlardır.
Bu sebeplerin birkaçı şöyle:
1- İslam’da tek ilah vardır. Hıristiyanlıktaki üç tanrı inancı, ilim
sahiplerince saçma görülmüştür.
2- İslam, sadece ahiret saadetini değil, dünyada da mutlu yaşamanın
yollarını bildirmiştir.
3- İslam’da, her çocuk günahsız doğar. Hıristiyanlıkta ise, günahkâr doğar.
Bu da, akla, ilme, aykırıdır.
4- İslam’da, ibadetlerin mabedde yapılma şartı yoktur. Her yerde ibadet
edilebilir. Hıristiyanlar, kilisede putu, papazı aracı yaparak ibadet eder.
5- İslam’da günahları yalnız Allah affeder. Hıristiyanlıkta, güya papazın,
günahları affetme ve dinden çıkarma yani aforoz etme gibi yetkisi vardır.
6- Yahudi kendini asil bilir. Hıristiyan ise, zenciyi aşağı görür. İslam’da
ise ırk, renk ve dil ayrımı yoktur.
7- İslam’da bütün Peygamberler beşer, yani insandır. Ancak seçilmiş,
günahsız insandır. Hiç kimse, diğerlerinin günahını çekmez. Hıristiyanlıkta,
Hazret-i İsa Oğul tanrıdır, günahkârların affolması için çarmıhta ölmüştür. Bu
da akla ve ilme aykırıdır.
8- İslam’da hurafe yoktur. Diğer dinlerde ateşe, güneşe, taşa, heykele
tapılır.
9- İslam’da, (Dinde zorlama yoktur) düsturu vardır. Hiç kimse dine
girmeye zorlanmaz. Hıristiyanların dine sokmak için yaptıkları işkenceler ve
mezhep kavgaları meşhurdur.
10- İslam, iç temizliği yanında, dış temizliğe de çok önem verir. Meşhur
Versay Sarayında yıllarca bir hela yoktu.
11- İslam, sömürüyü reddeder. Bunun için kapitalizmi, komünizmi kabul etmez.
İslam hariç, hiçbir dinin ekonomi sistemi yoktur. Bugün Hıristiyan ülkelerde
kapitalizm hakimdir.
12- Müslümanların geri kalışları sebebi, dinlerinin icaplarına
uymamalarındandır. Hıristiyanların maddi refaha kavuşmaları ise, dinlerinden
uzak kalmalarındandır. Müslümanlıkta cahil olan dinden çıkar, Hıristiyanlıkta
ise, âlim olan Hıristiyanlığı bırakır.
13- İslam’da, alkol, uyuşturucu ve kumar haramdır. Zinanın cezası ise, ağır
olduğu için, fuhuş yaygınlaşamaz. Hıristiyan Batı, fuhuş bataklığı içindedir.
14- İslam, en yeni ve en son dindir. Kur'an-ı kerim, günümüze kadar hiç
bozulmadan, bir kelimesi bile değişmeden gelmiştir. Halbuki İncillerin birbirini
tutmadığını herkes bilir.
15- İslam, kadınlara çok kıymet vermiş, onlara en büyük hakları tanımış,
(Cennet anaların ayağı altındadır) buyurmuştur. Diğer dinlerde böyle bir şey
yoktur.
16- İslam dini, bir milletin, bir ırkın değil, bütün insanlığındır. Allahü
teâlâ, Rabbülâlemin’dir, yani bütün âlemlerin Rabbidir.
17- İslam’da, bütün Müslümanlar kardeştir. Allah huzurunda herkes eşittir.
Namaz kılarken; komutan ile er, zengin ile fakir, beyaz ile zenci Müslüman yan
yana durup birlikte secde ederler.
18- İslam’daki ibadet saatleri muayyen olduğundan, Müslümanların hayatları
düzenli ve intizamlıdır. Bunun için, gerçek Müslüman, bir asker gibi
disiplinlidir. Yılda bir ay tutulan oruç, iradenin kuvvetlenmesini sağlar ve
nefse hakim olmayı öğretir.
19- İnsanların öldükten sonra ne olacaklarını, ahiret hayatını, hallerini
hiçbir Hıristiyan din adamı izah edemez. Bazı papazlar, Hazret-i İsa’nın gökte
krallık kuracağından bahseder. Halbuki ahiret hayatını, Cenneti ve Cehennemi, en
güzel ve en mufassal şekilde izah eden din, İslamiyet’tir.
20- İslamiyet’te her şey açıktır. Diğer dinlerde olduğu gibi (sır) kabul
edilen akideler yoktur.
21- İslamiyet, iktisadi bakımdan kapitalist ve komünist düşünceleri
reddeder. Fakiri korumuş, zengini de kötülememiştir. Zenginlerin, fakirlere
zekat ve sadaka vermesini emretmiştir. Ayrıca dünyadaki çeşitli millet ve
ırklara mensup Müslümanları bir araya getirerek Hac gibi, dünyada en mükemmel
sosyal nizamı tayin etmiştir.
22- İslamiyet, temizliğe çok önem veren bir dindir. İbadete başlamadan önce,
vücut temizliğini emreden yegane din, İslamiyet’tir. Diğer dinlerde böyle bir
şey yoktur. İslamiyet’te, ibadetler kısa olduğu için, bunlar günlük hayat
üzerinde aksi bir tesir yapmaz.
23- Hıristiyanların hiçbir zaman yapmadığı hilm, yardım ve merhamet gibi iyi
huylar, yalnız Müslümanlıkta vardır. [İslamiyet’ten uzak yetişen gençler,
beraber yemek yedikleri zaman, Alman usulü olsun, herkes kendi yediğini versin
derler.]
24- İslamiyet, fakirlere, kimsesizlere, misafirlere ve hangi dinden olursa
olsun, yabancılara yardım etmeyi hatta hayvanlara iyilik etmeyi emreden tek
dindir.
25- İslamiyet, ruh ve beden temizliğidir. Bu ikisini eşit tutar.
İslamiyet’te, sevgi, güler yüz, tatlı söz, dürüstlük ve iyilik etmek vardır.
26- İslamiyet, insanları, çalışmaya, faydalı şeyleri öğrenmeye, önce kendi
aklı ve gayreti ile iş görmeye başladıktan sonra, Allah’tan yardım istemeye
davet eder. (Bir saat tefekkür ve faydalı iş görmek, bir sene nafile ibadete
eşittir) diyen başka bir din yoktur.
27- İslam, din, ırk farkı gözetmeksizin mutlak adaleti emreder.
Niçin Müslüman oldular?
(Anarşinin ancak İslam ahlakına sahip olmakla önleneceğine inandım. İçkiyi
bıraktım, tesettüre girdim ve namaza başladım.) Tina Gfanzil (Alman)
(İslam’da, ırk, renk ve dil farkı gözetilmediğini, herkesin eşit olduğunu, namaz
kılarken de rütbe ayrımı yapılmadığını gördüm, Müslüman oldum.) Thomas
Clayton (Amerikalı)
(İslam, en iyi şeyleri ihtiva eder. Hiçbir dinde kardeşlik, İslam’daki gibi
değildir.) Dr. Rolf Freiherr (Avusturyalı)
(İslam, sevgi, doğruluk, temizlik ve güzel ahlakı emrettiği için Müslüman
oldum.) A.Uemura (Japon)
(İslam’ı akla da uygun bulup Müslüman oldum.) Cecilla Cannolly (Avusturyalı)
(İlim Çin’de de olsa alın hadisini okudum. İslam’ın ilme verdiği önemi görünce
Müslüman oldum.) Mr. Board (Amerikalı)
(İslam, israf ve cimriliği yasaklayan, maddi- manevi her hususta en güzel
kaideleri olan dindir.) Albay Ronald Rockwell (Amerikalı)
(İslam dünya ve ahiret mutluluğunu gösterdiği için Müslüman oldum.) B.Karai
(Zengibar)
(Putlara değil de, bir Allah’a ibadet etmeyi, doğruluğu, emanete riayeti,
insanların haklarını gözetmeyi emreden İslamiyet’i kabul ettim.) Necaşi
(Habeş İmparatoru)
Tufeyl bin Amr, usta bir şairdi. Onun gibi şiirden anlayan pek azdı.
Kur'an-ı kerimi okuyunca, onun şiir ve beşeri bir söz değil, ilahi bir kelam
olduğunu hemen anlayıp Müslüman oldu.
Kur’an-ı kerimin (Allah kelamı) olduğuna inandım
Sual: Fransız ilim adamı Kaptan Kusto’nun, İslam dinini tercih etmesine
sebep olan hadise nedir?
CEVAP
Televizyonda yayınlanan, Yaşayan Deniz programı ile okyanusların
sırlarını gözler önüne getiren Kaptan Kusto, İslam dinini tercih
etmesine asıl sebep olan olayın, Atlas Okyanusu ile Akdeniz sularının birbirine
karışmadığını tespit ettikten sonra, bunun 1400 sene önce Kur'an-ı kerimde beyan
buyurulduğunu görmesi olduğunu bildirmiştir.
Kaptan Kusto, özetle diyor ki:
(1962 senesinde Alman ilim adamları, Aden körfezi ile Kızıldeniz’in birleştiği
Mendeb boğazında, Kızıldeniz’in suyu ile Hind Okyanusunun suyunun birbirine
karışmadığını bildirmişlerdi. Biz de, Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in sularının
birbirine karışıp, karışmadığını tetkik etmeye başladık. Evvela, Akdeniz’in
kendine has sıcaklığı, tuzluluğu ve kesâfeti ile ihtiva ettiği canlıları tespit
ettik. Aynı tetkikatı Atlas Okyanusunda tekrarladık. İki su kütlesi binlerce
seneden beri Cebelitarık boğazında birleşiyordu. Bu vaziyette, iki su kütlesinin
karışması ile tuzluluk, kesâfet gibi unsurların birbirlerine müsavi, hiç olmazsa
yakın olması icap ediyordu. Halbuki, her iki denizin en yakın kısımlarında bile
deniz suyu kendi hassasını koruyordu. Yani, iki denizin birleşme noktasında bir
su perdesi iki deniz suyunun birbirine karışmasına mani oluyordu. Bu hâli
anlattığım [İslamiyet'i seçerek müslüman olan] Profesör Maurice Bucaille, bunda
şaşılacak bir şey olmadığını, İslam’ın kudsi kitabı Kur’an-ı kerimin bunu açık
bir şekilde yazdığını söyledi. Hakikaten bu hâl Kur’an-ı kerimde açıklanıyordu.
Bunu öğrenince Kur’an-ı kerimin (Allah kelamı) olduğuna inandım. Hak din olan
İslamiyet’i seçtim.)
Karışmayan denizlerle ilgili âyet-i kerime mealleri şöyledir:
(Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerinin ki tuzlu ve acı iki
denizin arasına bir engel, aşılamaz bir serhat koyan Odur.) [Furkan 53]
(İki deniz, birbirine bitişik iken, [Rabbinizin koyduğu engel ile]
birbirine karışmaz.) [Rahman 19, 20]
(....iki deniz arasına perde koyan...) [Neml 61]
(İki denizden biri tatlıdır, harareti keser, içimi kolaydır. Diğeri de tuzludur,
boğazı yakar.) [Fatır 12]
İslam’ı seçmekle çağı seçtim
Sual: Bazıları İslamiyet’in eskiden geçerli olduğunu, şimdi yeni çağlara
ayak uyduramayacağını söylüyorlar. İslamiyet, her çağa cevap vermez mi?
CEVAP
İslamiyet’i gönderen, her şeye gücü yeten, her şeyi yoktan yaratan Allahü
teâlâdır. Allah için hiç bir zorluk olmaz. Namaz, oruç gibi dinimizin bütün
emirleri, zamana göre değişmez. Hiç biri de çağın şartlarına ters düşmez. Çünkü
dini gönderen Allahü teâlâ, her asırda neler olacağını bilir. Zaten bilmeyen
ilah olamaz.
(İslamiyet her çağa ayak uyduramaz) demek yuvarlak bir sözdür. (İslam’ın şu
hükmü, şu asra uymaz) gibi açık bir şey söylemek gerekir. Dinimizde eksik olan
bir şey yoktur. Var diyen biri çıkarsa, bu şeyin ne olduğunu açıklaması gerekir.
Onların soracakları sorulara âlimlerimiz, asırlar önce cevap vermiştir.
8 Nisan 1983 günü Karyünes Üniversitesinin konferans salonunda bir büyük ilim
adamı, bir büyük yazar Roger Garaudy diyor ki:
Evet, bugün ben Müslümanım. Niçin İslam’ı seçtiniz, diyorsunuz, İslam’ı
seçmekle çağı seçtim.
70 yaşındaki Roger Garaudy ki, yıllarca Fransa’da komünist sistemin ateşli
savunucusu olmuştu. Üniversiteden siyaset kürsülerine kadar Fransızlara ve Batı
dünyasına hep Marksizm’i anlatmış, insanların kurtuluşunu yalnız bu sistemde
bulmuştu. Çağımızda Fransız komünistlerinin en büyük "Düşünce mimarı" durumunda
idi. Nerede komünistlerin düzenlediği bir miting, konferans ve seminer var,
orada Garaudy vardı. Katolik ve Hıristiyanlığa karşı, düşüncesiyle, kalemiyle
hitabetiyle büyük bir mücadele veriyordu.
Fakat, şimdi o bilim adamı hakikatı anladı. Şöyle diyordu:
(İslam, çağları arkasında sürükleyen bir dindir. Diğer dinler ise, çağların
arkasında sürüklendi. Yani, İslam dışındaki bütün dinler zamana uyduruldu.
Reforma tâbi tutuldu. Mukaddes kitaplar zamana göre tahrif edildi. Kur'an-ı
kerim ise, indirildiği günden beri hep zamana hükmetti. O, zamanı değil, zaman
onu izledi. Zaman yaşlandıkça o gençleşti. Bu, çağlar üstü bir olaydır. Bugüne
kadar, bunca savaşların bıraktığı korkunç, sosyal, siyasi ve ekonomik
sarsıntılardan daha büyük bir olaydır. İslam, materyalizme de, pozitivistlerin
görüşüne de, egzistansiyalistlere de hakimdir. Fakat bunlardan hiçbiri, İslam’a
hakim değildir.
Büyük Peygamberimiz, (Yarın ölecekmiş gibi ahirete, hiç ölmeyecekmiş gibi,
dünyaya çalışın) derken, her şeyi anlatmıştır. İslam hem maddeye, hem de
manaya hükmetmiştir. Öyle ise, bunların ikisi birbirinden koparılamaz. Nasıl
koparılabilir ki, İslam, (İlim Çin’de de olsa gidip bulunuz. İlim ve Fen
müminin kaybolmuş malıdır, ara ve bul) diyor. İlmin ve çalışmanın burada
sınırı yoktur. İslam, dünyayı saran bu iki olaya sınır koymadığına göre, dünyayı
sarsmıştır.
İnsanı, mahlukların efdalı ve en şereflisi olarak bildirirken, onun
sömürülemeyeceğini anlatmıştır. İsrafı, gösterişi ve lüksü yasaklayan, kazancı
alın terindeki damlacıklarda arayan, biriken sermayeyi fakire ölçülü ve ahlak
hükümleri içinde aktaran, faizi, tembelliğe sebep olduğu için yasaklayan ve
gayri meşru serveti böylece imha eden bir sistemler manzumesidir.
İslam, halife ile kölenin aynı hakka sahip olmasını mecbur kılmıştır. Deve olayı
vardır ki, bu kralların kılıçlarından daha keskin bir olaydır. Hazret-i Ömer ile
kölesi bir şehirden bir şehire giderken deveye sıra ile binerler. Zaman zaman,
devenin yularını halife çeker, zaman zaman da köle... İşte adalet ve hukukta
İslam’ın devrimidir bu. Marksizm ile kapitalizmin ikisi de, insanı sömüren
sistemlerdir. İslam bunlara karşı, insana prestijini iade eden bir semavi
dindir.)
Müslümanlık ile Hıristiyanlığın mukayesesi
Sual: Hıristiyanlık Müslümanlıkla mukayese edilirse, birinin diğerinden
üstün yönü nelerdir?
CEVAP
Hıristiyanlık o kadar çok değişti ki, dinin hiçbir hükmü kalmadı. Bozdular
ve ortadan kaldırdılar. Hiç bozulmayıp orijinali bile olsaydı, Allahü teâlâ
tarafından yürürlükten kaldırılmıştı, dolayısıyla İslamiyet ile Hıristiyanlık
hiçbir yönden mukayese kabul etmez. Birkaçını bildirelim:
1- Hıristiyanlıkla en küçük bir dernek, bir köy muhtarlığı idare edilemez.
Hiçbir idare şekli, yönetim şekli yoktur. Devletin şekli nasıldır? Devletin
başkanının vasıfları nelerdir, bunu kimler seçer? Ama İslamiyet’te bunların
hepsi detayı ile bildirilmiştir.
2- İslamiyet baştan başa bir hukuk sistemidir. 1960 yılına kadar İsrail bile
İslam dininin kanunları olan Mecelleyi tatbik etmiştir. Her olayın cezası
bildirilmiştir. Hırsızlık edenin, içki içenin, zina edenin, gaspın, adam
öldürmenin insanları yaralamanın, gözünü kulağını çıkarmanın cezaları, hatıra ne
geliyorsa hepsinin cezası bildirilmiştir. Hıristiyanlıkta bunların hiçbirisi
yoktur.
3- Ceza hukukunda olduğu gibi, diğer hukukta da, mesela miras hukukunda,
evlilik hukukunda da her şey inceden inceye detayına kadar bildirilmiştir. Nikah
ve boşanma şekilleri, alış veriş bilgileri, kâr oranları, müşteriyi kandırmanın
cezası, işçi ve işveren hakları, ana baba evlat hakkı, karı koca ve arkadaş
hakkı, komşu hakkı, gayri müslimlerin hatta hayvanların hakları hep
bildirilmiştir.
4- Dinin şartları, imanın şartları bildirilmiştir. Namaz nasıl kılınır, oruç
nasıl tutulur, namazı neler bozar, orucu neler bozar, hac nasıl yapılır, zekat
nasıl ve kimlere verilir. Kimler zekat alabilir, hepsi detaylı olarak
bildirilmiştir. Etek tıraşı nasıl olunur, tırnak ve bıyık nasıl kesilir ve ne
kadar zamanda bir kesilir. Her şey ayrıntılı olarak bildirilmiştir. Bunların
hiçbirisi Hıristiyanlıkta yoktur.
5- Hıristiyanlığın sadece adı kalmıştır hiçbir kaidesi, kanunu yoktur.
Hıristiyanlığı bozuk bir din olarak kabul etmek bile yanlıştır. Yanlış da olsa
ortada hiçbir kural; hiçbir kanun kalmamıştır. Papazlar tarafından yazılan
İncillerde yani Hıristiyanlık konseyinin yüzlerce İncil arasından seçtiği dört
İncilde, birbirini tutmayan yanlış, çelişki bir tarafa böyle şeylerden hiç
bahsedilmez. Baba tanrı böyle dedi, oğul tanrı şuraya gitti, tanrı, kuzusunu
kurban etti, şaraplı ekmek yedi, falanca falancayı öldürdü, falanca zina etti,
hepsi böyle şeylerdir, üstelik bunlar da birbirini tutmaz.
Dediğimiz gibi bütün kaideleri kanunları bile olsa yürürlükten kaldırılmıştır.
İslamiyet ile Hıristiyanlık mukayese edilemez.
Gayri müslimlerin İslamiyet’i inceleyip Müslüman olduktan sonra neler
söylediklerinden yukarıda kısaca bahsettik, yani en tabii mukayeseyi bizzat
gayri müslim iken müslüman olanlar yaptı.
Netice:
Kur'an-ı kerimde mealen şöyle buyurulmaktadır:
(Allah, Resulünü, hidayet ve hak din, İslamiyet’le gönderdi. İslam dinini,
diğer dinler üzerine üstün kıldı. [Muhammed aleyhisselamın hak] Peygamber
olduğuna şahid olarak Allah yeter.) [Feth 28]
(Müşrikler istemese de, İslam dinini diğer bütün dinlerden üstün kılmak için
resulü Muhammed aleyhisselamı, [sebeb-i hidayet olan] Kur'an ve İslam
dini ile birlikte gönderen Allahü teâlâdır) [Saf 9]
(Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Al-i İmran 19]
(Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]
(Kim İslam’dan başka din ararsa, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.)
[Al-i İmran 85]
Dinde zorlama yoktur
Sual: (Dinde ikrah yoktur) ne demektir?
CEVAP
Dinde zorlama yok demektir. Kâfir esir, Müslüman olmaya zorlanamaz demektir.
Kâfir esir isterse zimmi olabilir.