Sual: Yakında evleneceğim. Evlilik, özellikle ilk gece hakkında bilgi
verir misiniz?
CEVAP
Evlenmek isteyenler, eşlerinin dinimizin bildirdiği ahlâka sahip olmalarına
önem vermelidir. Dış görünüşe aldanıp da yanlış karar vermekten sakınmalıdır.
Çünkü evlilik hayatına başladıktan sonra, geri dönmek zordur ve kötü huylu
kimsenin, bundan sonra düzeltilmesi de kolay değildir.
Aradığımız vasıfların çoğu karşı tarafta var ise, karar vermek için yeterli
sayılabilir. Lüzumundan fazla ince eleyip sık dokuyan, kendine bir türlü aday
beğenemeyen, kolay kolay evlenemez.
Müstakbel eşler birbirinde aradıkları vasıfları bulurlarsa, sonraki devreler
için iyi bir başlangıç teşkil eder. Bulunması zaruri lazım olan vasıflar yoksa,
(Ben seviyorum) diyen gençlerin, bu yolda şuursuzca hareketlerle ebeveynlerini
üzmeleri çok yanlıştır. Ana-babalar da, aranan vasıflar var ise sebepsiz yere
mesela maddi menfaatler yüzünden gençlerin evlenmesine mani olmamalıdır.
Aşırılıktan uzak durmak gerekir. Dört dörtlük bir talip bulmak zor, hatta
imkansızdır. Unutmamalı ki, kusursuz dost arayan dostsuz kalır; noksansız eş
arayan eşsiz kalır.
Gençlere tavsiyemiz, salih ana-babanın tavsiyelerine mutlaka uymalıdır!
Ana-baba, oğlunun veya kızının evleneceği kişiye, evlatlarının gözü ile bakmaz.
Acı tecrübelerin verdiği firasetle bakar.
Yeni evliler için faydalı olabilecek aşağıdaki yazıları çeşitli kitaplardan
derledik:
Lüzumlu (ilk) evlilik bilgileri
Nikahtan sonra, zifaf (gerdek) gecesi, evlilik hayatının en mühim bir dönemidir.
Eşler mümkün mertebe temizliğe riayet etmelidir. Temiz ve güzel kıyafet, ilk
gecede etkili olur. Zifaf odası tenha, emniyetli bir yerde olmalıdır. Damadın,
evlilik tecrübesi olan, güvenilir bir sağdıçın tavsiyelerinden istifade
etmesinde mahzur yoktur. Fakat, sağdıç olmasa da olur.
Damat şunu yapmayı ihmal etmemeli:
Resulullah efendimiz, Hazret-i Fatıma’yı Hazret-i Ali’ye tezvic ettiklerinde
buyurdu ki:
(Ya Ali! Gelini kendi evine götürdüğün zaman, çorabını ayağından çıkar.
Ayağını yıka. O suyu evin bütün köşelerine saç. Böyle yapınca, Allahü teâlâ
senin evinden yetmiş türlü fakirliği dışarı çıkarır. Yetmiş türlü bereketi evine
dahil eder. Yetmiş rahmeti sana nazil kılar. O gelin ile ve onun bereketi evin
köşelerine erişir. O gelin, delilikten ve diğer hastalıklardan emin olur.)
[Menakıb]
İlk gecede eşlerin dikkat etmeleri gereken bazı hususlar:
İlişki konusunda çok kimse bilgisizlikten bunalımlara düşmektedir. Bunun için
önce cimanın ne olduğunu iyi bilmek gerekir. İyi bilinmez ve yanlış yapılırsa
huzursuzluk zamanla artarak ailenin yıkılmasına sebep olabilir. Bunun için bu
mahrem bilgileri lüzumu kadar öğrenmek gerekir.
Her şeyden önce, eşler birbirine çok samimi, nazik ve yumuşak davranmalı, sevgi
ve şefkatle yakınlaşmalıdır. Erkek, eşini gerdeğe psikolojik yönden iyice
hazırlamalıdır. Ona cesaret vermeli; endişelerinin yersiz olduğunu, onu da rahat
bir atmosferde konuşturarak izah etmeli. Eşini incitecek küçük davranış, hatta
imadan sakınmalı. Eşinin, özellikle bu gecede sevgi ve şefkat görmeye, iltifat
işitmeye çok ihtiyacı olduğunu bilmeli.
Erkek aceleci ve kaba olmamalı. "Artık evlendik, ona istediğim gibi sahip
olurum" gibi bir düşünce son derece yanlıştır. Cima, sevgi oyunları sırasında
meydana gelen bir olaydır. Temasa her iki tarafın da aktif şekilde katılması
gerekir. Nitekim Resulullah efendimiz de bu hususa dikkat çekerek, erkeğin,
eşinin haklarına da riayet etmesini istemiştir. Cinsi tatmin, kadının da
hakkıdır.
Genç kız da eşinin heyecan ve sevgisini paylaşmalı, kendisini ona tabii ve fıtri
bir şekilde, isteyerek teslim etmeli. Cimanın bir yaratılış vazifesi olduğunu
düşünmeli, mana ve hikmetlerini hatırlamalı, sevgisine ve yaratılış
özelliklerine güvenip, yersiz korku ve endişelerden sıyrılmalı.
Düğünün stresli ve gergin ortamından sonra eşler, uykusuz, yorgun düşebilir. Bu
bakımdan cimaya çoğu zaman hazır olmazlar. Bu durumda, ilk cima tehir
edilebilir. Bunun hiç mahzuru yoktur; aksine çok faydası olabilir.
İlk gece, eşler için en meraklı heyecanların yaşandığı andır. Yıllar yılı
beklenen, hasretle gözetlenen, genç kız ve delikanlının rüyalarını süsleyen,
sevinçli, tatlı ve heyecanlı bir zaman. Daha önce gayrı meşru hayat yaşayan bu
duygudan mahrum kalır.
Damat, tebessüm ve nezaketle içeriye girmeli, geline selam vermeli ve onu tebrik
etmeli. Moral verici sözlerle gelinin gönlü alınmalı, heyecanını yatıştırmaya
çalışmalı. Gelin de ona güler yüzle karşılık vermeli, lüzumsuz somurtkanlık ve
çekingenlik göstermemeli.
Bu gece, iki rekat nafile namaz kılıp dua edilir. Gelinin ayağı bir leğende
yıkanır, odanın köşelerine serpilir. Bugünlere kavuşmanın şükrü ve gelecek
günlerin saadeti için, Allahü teâlâya dua edilir. Bu arada, oturup, bir müddet
sohbet etmeli. Böylece, fazla heyecan atılmaya çalışılır.
Her kız, bu ilk gecede, az-çok ürkeklik ve çekingenlik gösterir, utanır,
sıkılır. İlk defa bir erkekle baş başa buluşmanın, ona açılmanın utancını
hisseder. Bu hâli, gayet tabiidir, hoş karşılanmalı.
Erkek kızı hiç sıkmadan ve zorlamadan, samimi bir yakınlık göstermeli,
ürkekliğini gidermeye çalışmalı. Kız konuşmaktan, ona açılmaktan çekinse bile,
erkek samimi sohbet ve yakınlığı sabırla sürdürmeli, onun gönlüne yavaş yavaş
girmeli. Kızın sessizce dinlemesi ve ara sıra hafif karşılık vermesi de kâfidir.
Bütün mesele, öpüp okşayarak kızı cimaya hazır vaziyete getirmektir! İlk gecenin
değişmez bir ölçü olmadığı unutulmamalı. İlk gece yalnızca bir başlangıçtır. İlk
deneme başarısız olabilir, bu normal kabul edilmeli.
İnancı gereği kadından uzak kalan erkek, çoğu zaman kadını yakından gördüğünde
veya dokunmasıyla hemen boşalabilir. Ümitsizliğe kapılmayıp, yarım saat kadar
sonra ön hazırlıktan sonra, tekrar harekete geçilir. İkinci halde ilk heyecan
geçip hemen boşalma olmayacağı için ön hazırlık daha rahat şekilde yapılabilir.
Bu durum çok önemlidir. Bu durumu bilip kendilerini buna göre ayarlayan eşler
rahat eder. Olduydu olmadıydı endişesine kapılmaz. Çünkü bu normal bir olaydır.
Birkaç saat dinlenilebilir veya ertesi güne tehir edilebilir. Böyle bir durumda
genç kız da durumu kabul etmeli, anlayışla karşılamalı.
Temas başarıyla sonuçlanınca, erkek mutluluk hislerini eşiyle paylaşmalı, ona
teşekkürlerini sunmalı ve bütün bir hayat boyunca saadetlerinin devamı için dua
etmelidir.
Zifaf gecesinde kızda ürkeklik ve çekingenlik görüldüğü zaman, erkek, ilk
karşılaşmanın normal bir neticesi olan bu hâli hoş karşılamalı, lüzumsuz telaş
ve sabırsızlık göstermemeli. İlk geceki kabalıktan doğacak ürkeklik, incinme ve
tatsızlık, daha sonra uzun müddet silinmeyen etkisini gösterir. Bunun gibi, o
gecenin sabır ve nezaketinin mükafatı da sonradan görülür.
İlk olarak bir erkekle buluşmak, yıllarca barındığı ailesinden ayrılıp, yeni bir
aile hayatına girmek, bir kız için elbette çok önemli bir olaydır. O anda,
erkeğin geniş şefkat ve sevgi kanatlarına ihtiyacı vardır. Bir kadın, kendisiyle
buluştuğu ilk erkeği asla unutmaz. Eğer kadın ilk zifaf gecesinde tatlı
heyecanlar yaşamışsa, sevgi, sabır, nezaket ve geniş bir anlayışla
karşılaşmışsa, o erkeğe ömür boyu minnettar kalır. Bu ilk olay, kadın için
unutulmaz bir hatıradır. Hatta o adam o kadını sonradan terk etse, hayal
kırıklığına uğratsa bile, kalbindeki o esrarlı hatıra daima yaşar.
Gerdek gecesi
Erkeklik gösterisi sanılan, "kedinin bacağını ayırmak" gibi kabalık uygun
değildir. Bilhassa bu gece, erkek de çok nazik olmalı!
"Bir kadın, on senedir kocasıyla garip bir şekilde yaşıyor Ancak ayda bir defa
temasta bulunuyor ve bu temas esnasında da kadın tamamen soğuk davranıyor.
Gerdek gecesi, kocası bu kadının kalbini kırmış. (Ne zayıfmışsın, hem de
çirkinmişsin) demiş. Kadın bunu unutamamış. Kadını yaralayacak, zayıfsın,
şişmansın, uzunsun, kısasın, yaşlısın gibi sözlerden uzak durmalı!
Ön hazırlık:
Gerdek gecesinde diğer önemli husus da, ön hazırlığın gelini ürkütecek ve
gönlünü soğutacak bir vaziyette olmamasıdır. Bunun için bir de, soyunma
sırasında dikkatli olmak gerekir. Bir kere damadın gelini kendi eliyle soymaya
kalkması doğru değildir. Gelin ve damat, kendi kendine soyunmalı. Çırılçıplak
soyunmak da uygun değildir. Ekseriya gelin, erkeğin karşısında ilk defa çıplak
olarak görünmekten ve erkeği çıplak olarak görmekten dehşet ve sıkıntıya
düşebilir.
Soyunma sırasında, utanma duygularının korunması için, bu işin de perdelenmesi
gerekir. Bunun için ya lamba söndürülmeli veya az ışıklı gece lambası
bulundurulmalı. Çıplak vücutla ortada görünmenin vereceği sıkıntıyı hesaba
katmalı. Bu durum edebe de aykırıdır. Âişe validemiz, (Ben Resulullahın edep
yerini görmediğim gibi, o da benim edep yerimi görmedi) buyuruyor. Müslüman
da bu sünnete uymaya çalışmalı!
Bazı erkekler, zifaf gecesinde hem kendi vücutlarını teşhir eder, hem de kadını
tamamen soyarak, kaba ve hoyratça davranışlarıyla, gelini sıkıntı içinde
bırakırlar. Bu çok yanlıştır.
Soyunma olayında, ayakta büsbütün soyunmaya kalkışmamalı, yalnız üstteki kaba
elbiseler çıkartılmalı, iç çamaşırları, yorgan altına girdikten sonra
çıkarılmalı.
İlk temas:
Zifaf gecesinde sevgi oyunu önemlidir. Sevgi oyunu nâzikâne, erkeğin gelini
heyecana getirme tekniği mükemmel olduğu zaman, kadın ne kadar utangaç olursa
olsun, yavaş yavaş eşine itimadı çoğalmaya ve rahatlamaya başlar. Ondan sonra
teslimiyet duygusu artar, çekingenlik yerine arzu doğmaya başlar. Birçok gelini
inciten ve ürküten şey, eşlerinin bu gece kaba ve anlayışsız davranmalarıdır.
Henüz mahcubiyet içinde bulunan bir gelini, evlilik hayatına yavaş yavaş
alıştırmalı. Damat, gelinde arzu uyandırma yollarını aramalı, utangaçlık
hislerinden kurtulmasına yardımcı olmalı. Normal bir kadın, belki kocasının
arzusunu tahrik etmek için önce çekingen davranır. Aslında o, fethedilmekten
hoşlanır. Fakat mukavemetin kaba bir şekilde kırılma teşebbüsünü asla hoş
görmez. Bunun için damat, nezâket, sabır ve incelik hususlarını asla gözden uzak
tutmamalı. Gelin de, hayatının belki en heyecanlı anlarını yaşayan eşinin
başarısını baltalayacak davranışlardan, mümkün olduğu kadar kaçınmalı.
Bekâretin izâlesi:
Normal vasıfları taşıyan kız ve erkek için, bunun bir zorluğu olmaz. Yapılacak
iş; sevgi oyunlarıyla temas ortamı hazırlanır, gelin o safhaya geldikten sonra,
yani ilişkiyi kolaylaştırıcı kaygan sıvı gelince, üstten aşağı hafif kuvvette
bir tazyikle zifaf ilişkisini tamamlanır. Kız uyarılamaz, kaygan sıvı gelmezse,
bir merhem kullanılmalı. Cinsiyet organlarına bir miktar vazelin sürmek bu işi
kolaylaştırır. Kızlık zarının yırtılmasında, kanama ve acının hafifletilmesi
için eşlerin yatakta alacakları pozisyon önemlidir. Bunun için, genç kız
bacakları ayrık ve dizleri bükülmüş vaziyette sırt üstü yatmalı; erkek diz ve
dirseklerinin desteğini kullanarak, cinsiyet uzvunu eşinin döl yoluna üst
taraftan ve üst kenarı boyunca, aşağı doğru kaydırarak koymalıdır. Burada
cinsiyet organının hazneye girişinde, eşinin hazne ağzının tabii açıklığı
yardımcı olur. Bu esnada zar gerilir ve yapılan basınçla, umumiyetle iki yerden
ve arkaya doğru yırtılır. İşte, sözü geçen hafif ağrı bu anda, zarın direnci ile
erkeğin cinsi uzvunun yapacağı güçlü tazyik karşı karşıya geldiğinde duyulur.
Böyle bir durumda genç kızın kalçalarını küçük bir hareketle kasarak eşine
yardımcı olması iyi olur. Aslında temas öncesinde, genç kızın cinsi bakımdan
başarılı bir şekilde uyarılması, temasın her iki taraf için de kolayca
tahakkukuna yeterlidir. Cinsi tatmine erişen genç kızın ve erkeğin cinsi
organlarında, girişi kolaylaştıracak kaygan sıvılar ifraz edilir.
Vazelin kullanmak birleşmeyi kolaylaştırır. Ama asıl çözüm, temas öncesi
hazırlığın ideal şekilde yapılmasıdır. Kadın, okşama ve sevişme ile hazır
vaziyete gelmiş olmalı! Bu olursa, başka bir tedbire ihtiyaç duyulmaz.
Tahriş, acıma gibi hallerde, sonraki temaslar için 1-2 gün ara vermek iyi olur.
Ama bu da şart değildir. Karşılıklı istek varsa, ertesi gün veya birkaç saat
sonra temas yapılabilir. Aşırı istek acıyı hissettirmez. Zarın yırtılmasıyla
gelen kan durmazsa telaşa mahal yoktur. Genç kız sırt üstü vaziyette dizlerini
kaldırıp bacaklarını kasarak bitiştirirse, kanama çoğu zaman kendiliğinden durur.
Nadiren de olsa durmayıp aktığı da görülür.
Gerçekten de cinsi temasa her iki tarafın da ruhen ve bedenen çok iyi
hazırlanmış olmaları, erkeğin eşini başarılı bir şekilde uyarması ve her
ikisinin de cinsi heyecan bakımından tatminkâr bir seviyeye çıkmaları hâlinde
neredeyse hiç acı duyulmaz. Aşırı heyecan, aşırı zevk ağrı hissini ortadan
kaldırır. Savaşta ve kavgada yaralanma, neden sonra kan görülmesi ile anlaşılır.
Bu arada, eşlerin birbirine yardımcı olması, bilhassa erkeğin çok sabırlı,
anlayışlı ve şefkatli olması gerekir.
Zifaf gecesinde acı duymak korkusu, yabancı bir erkekle en mahrem buluşmanın
verdiği utanma hissi ve kızlıktan kadınlığa geçiş gibi, çok önemli bir dönüm
noktasında bulunuşu dolayısıyla, kadının göstereceği çekingenliği anlayışla
karşılamalı.
Onu samimiyetle kendisine alıştırdıktan ve ürkeklik hislerini teskin ettikten
sonra, nâzik ve yumuşak bir surette birleşmelerini temin etmek, erkeğin
vazifesidir. Netice olarak; zifaf gecesinin ilk teması ve sonrasında, dikkatli,
sabırlı ve ihtiyatlı olmalı. Bu hususlara dikkat edilmezse, cinsi temastan
kadın, zevk yerine acı ve ıstırap duyabilir. İlk zifaf ilişkisinde, arzulanan
cinsi zevkin bulunamaması tabiidir.
Zifaf engelleri:
Zifaf gecesi, ciddi bir engelle karşılaşıldığı zaman, ilişkinin daha sonraki
gecelere tehir edilmesi gerekir. Mesela kızın hayız hâli devam ediyorsa,
beklemeyi tercih zarureti vardır. Esasen gerdek gecesinin, kızın hayızdan
temizlendiği zamana getirilmesi gerekir. Zifaf ilişkisinin de, illâ ilk gecede
tamamlanmış olması gerekmez. Sabır ve anlayışla hareket edilirse, sonraki
gecelerde güçlük ve engeller ortadan kalkar.
Bazı erkekler, bu gece kapıldıkları aşırı heyecan sebebiyle, geçici
iktidarsızlığa düşebilirler. Gerdek gecesi böyle bir olayla karşılaşılırsa,
teşebbüsü birkaç saat geciktirmek veya sonraki gecelere bırakmak gerekir. Çünkü
bu durum geçici bir başarısızlıktır; bir müddet sonra heyecan ve engellerin
çözülmesiyle geçer. Duruma göre birkaç saat veya birkaç gece sürebilir.
Zifaf engellerinin başlıcaları:
Kızın aşırı ürkekliği:
Bu durum, birçok kızların öteden beri sahip olduğu zifafın çok sıkıntılı
geçeceği gibi bazı yanlış kanaatten dolayı olabileceği gibi, o gece erkeğin kaba
bir "erkeklik" gösterisiyle, sabırsız, nezâketsiz ve hoyrat davranışlarından da
ileri gelebilir.
Erkeğin endişesi:
Bazı erkeklerin, zifafta başarısız kalma endişesinin içlerinde yer etmesi, bu
duygular içinde telaş ve heyecan göstermesi; ayrıca temas esnasında "erken
boşalma" hâliyle karşılaşmaları, geçici bir başarısızlık sebebi olabilir.
Çeşitli etkiler:
Birçok yerlerde görülen zifaf neticesini bekleme âdetlerinin, erkek
üzerindeki psikolojik baskısı, zifaf mekanının elverişsiz, gürültülü ve
görüntülü bir yerde oluşu, o anda kadında beklenmedik tatsız bir hâlin
görülmesi, o kadına karşı duyulan sevgi, şefkat ve hürmet duygularının aşırı
dereceye varması, geçici iktidarsızlık sebeplerine dahildir. İşte bu gibi
hallerle gerdekte cinsi başarısızlığa uğrayan, bunun geçici olduğunu idrak edip,
ilişkisini daha sonraki gecelere ertelemelidir.
Zifaf âdetleri:
Her memleketin, çeşitli ve farklı özelliklerde evlenme ve zifaf âdetleri
vardır. Ekserisi anormal ve lüzumsuzdur. Dinimize aykırıdır.
Zifaf gecesinde, gelin ve güveyin yakınları tarafından dışarıda nöbet tutulması
veya sabahleyin çarşaf kontrolü tuhaf ve kaba bir âdettir. Bazılarında ise,
neticeyi ilan cinsinden silah atma, belli bir işaret ve alamet gösterme gibi
farklı usuller vardır. Bunun doğuracağı zararlardan bazıları şöyledir:
1- Gerdeğe giren eşler, o akşam heyecanlı olur. Erkek, bir kontrol
durumuyla karşılaştığı zaman daha da endişe duyacak, belki bu sebeple o gece
iktidarsızlık gösterebilir.
2- O gece kapı bekleyenler, ilişkinin vaki olmadığını anladıkları zaman, hem
damadın maneviyatı kırılır, hem de yanlış bir kanaatin dedikodusu yapılır. Böyle
bir baskı ve kontrol altındaki ilişkiden, beklenen netice alınamayınca,
gelin-damat ve diğer akrabalar arasında, üzücü ve kırıcı olaylar ve kavgalar
meydana gelebilir.
3- Zifafta bekâret işareti açıkça görülmeyen bazı kızlar da vardır. Bu
görülmeyince yanlış hüküm verebilirler. Böylece evliliğin başında, günahsız bir
kızın, "iffetsiz" olarak ilan edilmesine sebep olurlar. Bu da namuslu bir kız
için, gerçekten çok çirkin bir suçlamadır.
4- Eşler arasındaki mahrem sırlar, çevreye yayılmış olur. Dilden dile
dolaşırken herkes bir şey ilave eder. Yanlış dedikodulara sebebiyet verir.
5- Zifaf gecesinin mahremiyeti, gelin-güvey arasında kalmalı. Şayet gerdek
sonrası, ciddi şüpheler hasıl olup da, erkek müşkül durumda kalırsa, kimseye
ifşa edilmeden, bu meselede tecrübesi olan ebeye veya kadın doktoruna gidip,
gizlice öğrenebilir.
Bekâret özellikleri:
Bâkire kızın zifaf gecesinde, yanlışlıkla haksız bir muameleye uğramamasına
dikkat etmelidir. Bazı kızların zifafında -kızlık zarının özelliğinden dolayı-
yırtılma olmaz, bekâret işareti açıkça görülmez. Bu incelik bilinmezse,
yanlışlıkla töhmet ve hataya düşülebilir. Böyle bir duruma meydan
verilmemelidir. Bekâret hususunda kuvvetli şüphe hasıl olup da, iffetsizlikle
itham durumu ortaya çıkarsa, kadın doktoruna başvurulabilir.
Sayıları, % 5 gibi az da olsa, bazı kızların ilk cinsi temasında, bekâretlerinde
bir değişiklik olmadığı bilinmektedir. Bunlar daha çok "halkalı, hilâlli" kızlık
hâllerinde olur. Bunlardan bir kısmı, ilk doğuma kadar bâkire kalabilir. Tabii
ki bu özelliklere sahip olup da zifaf hâlinde zedelenme olmayan kızlıklardan,
genelde beklenen kan işareti de görülmez. İşte böyle bir durumda, bu işin
inceliğini bilmeyen ve "bâkire" bir kızla evlendiği inancıyla zifafa giren bir
erkek, burada beklediği işareti göremeyince, telaş ve endişeye kapılabilir.
Ortada kesin deliller olmadan, namuslu bir kadını "fâhişe" olarak itham etmek
de, büyük günahtır. Bütün bunlar hesaba katılınca, mutlak bir işaret görülmedi
diye ortalığı karıştırmak da, gerçekten lüzumsuz ve mesuliyetli bir durumdur.
Ne var ki, zifafta eşini bâkire olarak bekleyen bir adam da, aradığını
bulamayınca, en azından vicdanen şüpheli ve huzursuz olacaktır. Bunun
sıkıntısından kurtulmak için: Ya yukarıdaki ihtimalleri düşünerek hüsnü zan
etmek ve bir mesele çıkartmamak; yahut şüphe ve sıkıntıyı atmak için,
gelin-damat arasında, özel bir kontrol ve anlaşmayla, mâkul ölçülerde neticeyi
tatlıya bağlamak; veya lüzum görülürse, bir hekime gösterip işin mahiyetini
öğrenip gereğini yapmak gerekir.
Hassas bölgeler:
Öpüşme; hem cinsel beraberliği başlatır, hem de orgazma varmada
önemli bir rol oynar. Dudaklar ve dil, en duyarlı bölgelerdendir. Özellikle alt
dudakların ve dilin emilmesi, kadınlar için cinsel hazzı artırıcı etki
uyandırır. Bu bakımdan, eşler sevişme ve birleşme sırasında yapacakları
hareketlere çok dikkat etmeli, ilişkiyi bir işkenceye çevirmemelidir.
Esas itibariyle, kadın vücudu duyarlı ve cinsel uyarılmaya açıktır, bu açıdan,
kadın vücudunun hemen her noktası, aynı zamanda bir haz noktasıdır. Ancak,
cinsel zevk açısından bazı bölgeler daha gelişmiştir. Bunların başında
"klitoris" gelir. Bu, kadınlık organının üst tarafında bulunan bir
çıkıntıdır. Bu organ, erkeğin penisi gibi bir yapıya sahiptir ve cinsel uyarma
sonucu kabarır. Kadın vücudunun en duyarlı noktası olduğu için, klitorisi
sürekli uyarmak, üzerine baskı uygulamak yanlıştır ve bu zevkten çok acı
verebilir. Klitorisi, hafifçe okşamalıdır!
Cinsel organ dışındaki haz ve uyarı bölgelerinin başında, göğüsler gelir.
Kadınların meme uçları adeta birer klitoris görevi görür ve uyarılmaları kadına
büyük haz verir. Aynı şekilde, memelerin koltuk altlarına doğru uzanan yan
kısımları ile iki memenin ortası, bir de altlarındaki yuvarlıklar, hassas ve
uyarıya açık bölgelerdir.
Kadın vücudunun geri kalan hemen tüm bölümleri de, kadından kadına değişen bir
biçimde, yüksek duyarlığa sahip olabilir. Bunlar, bacak araları, göbek
yuvarlağı, kulaklar, boyun, ense, sırt.
İlişkiden önce, hassas bölgelerin hafif okşamalarla tahrik edilmesi gerekir. Ama
bu okşamaya da, belirtilen en hassas bölgelerden başlanmaz. Daha az hassas
bölgelerden başlayarak, en hassas bölgelere, merkeze doğru kaydırılan yumuşak
bir okşama idealdir.
Oral seks denilen, erkeklik uzvunu kadının ağzına alması, dini açıdan çok çirkin
ve günah olduğu gibi sağlık açısından o derece tehlikelidir. Yapılan
araştırmalarda, aids hastalığının bu yolla da bulaştığı tespit
edilmiştir. Ayrıca erkeğin kadının organını öpmesi yalaması da aynı derecede
tehlikeli, çirkin ve günah bir harekettir.
İlişki safhası:
Eşlerin ihtiyacına göre uzunca veya kısaca yapılan başlangıç oyunlarından
sonra, şehvet hislerinin iyice uyanmasıyla, kadında birleşmeyi kolaylaştırıcı
mezi denilen sıvı çıkar. Kadın, cinsi his bakımından zayıf olur veya yeterince
tahrik edilmemiş bulunursa, böyle bir sıvı görülmez.
Temas safhasında en önemli mesele, erkeğin acele etmemesidir. Sabırla idare
etmesini bilmek, erkeğe düşen önemli bir vazifedir. Eğer erkek, kadının hâlini
düşünmeden sadece kendi zevki için davranırsa, bir-iki dakika içinde zevkin
sonuna geliverir. Bu durum ise, kadını yarı yolda terk edip, sıkıntı içinde
bırakır. O halde erkek, ihtiyatlı tavırlarıyla, "orgazm" durumuna gelmeyi
geciktirmeli, bu noktada kadınla beraberliği sağlamaya çalışmalı.
Esas itibariyle birleşmenin sorumluluğu da erkeğe düşer. Erkek, birleşmeye doğru
yönelirken, kadının bunu anlayacağını sağlayacak hareketler yaparak onu
hazırlamalı, aynı zamanda da, yavaş hareketlerde bulunarak "birleşme" durumuna
geçmeli. Sevgi oyunları sonucu uyarılmış bir durumda olan kadın, zevk içinde
olduğu kadar, "şefkat" ihtiyacı da içindedir. Bu bakımdan, erkek hangi
pozisyona geçecekse, bu arada hassas yerleri öpmeyi ve vücudunun çeşitli
yerlerini okşamayı ihmal etmemelidir. Birleşme sırasında da, kararlı ama
yumuşak olmaya çalışmalı, yavaş yavaş yaklaşmalı, başlangıçtaki yavaş
hareketlerin temposunu sonra yavaş yavaş artırmalıdır.
Kadının orgazm hâline gelmesi, erkeğe nispetle daha geç ve yavaş olduğundan,
başlangıçta gerekli tahrik oyunlarıyla bu zamanı hızlandırmak ve kısaltmak
gerekir. Erkekle beraber kadının da tatmini için, orgazm devresinin hemen hemen
aynı anda -veya erkekten önce- olması gerekir. Bu da hazırlanış safhasının iyi
tanzimine, devamının sabırla idare edilmesine bağlıdır. Cinsi ilişkinin baştan
sona normal bir bütün hâlinde, 15-20 dakika sürmesine ihtiyaç vardır. Bu müddet,
duruma göre uzayıp kısalabilir.
Orgazmdan sonra genel olarak erkekler, baştakine benzer bir sevgi ve ilgi
göstermeyi ihmal ederler. Kadın ise bu andan sonra da, sevgi kucağında bir
miktar daha eğlenmeyi arzular. Bunu ihmal etmemelidir. Onun cinsi yakınlıktaki
hissesinin önemli bir kısmı da, sonundaki muamelenin güzelce neticelenmesine
bağlıdır. Öyleyse erkek, eşinin bu ândaki haklı arzusunu da ondan
esirgememelidir. Son safhadaki bu arzuya cevap vermek için, yerine göre bir
kendine çekiş, kucaklayış ve okşayış da kâfi gelebilir. Önemli olan, boşalmadan
sonra hemen çekilmeyip, az da olsa bir ilgi gösterilmelidir!
Eşlerin tatmini
Cinsi yakınlıkta erkeğin tatmin olmasında zorluk olmaz. Fakat kadınların
çoğu tatmin edilmemiş, doyuma ulaşamamış durumda kalırlar.
Gerçekte erkeğin cinsi başarısı ve eşini tatmin için, fazla güçlü olmasına
ihtiyacı yoktur. Erkeklik organının küçük olmasının da rolü yoktur. Biraz cinsi
teknik ve normal erkeklik vasfını taşıyan, ilişkilerde gerekli faaliyet gücünü
kendinde bulan her erkek, bunu başarabilir. Kadının zevk bölgesi yüzeye çok
yakın olduğu için erkeklik organı normalden küçük bile olsa, cinsi tatmine engel
değildir.
Evlilik hayatında pek az tatmin olabilen, hatta hiç olmayan kadınlar da vardır.
Sık sık tatminsiz bırakılırsa ve bilhassa iyice duygulanma safhasında temas
kesilirse, kadının huzurunu kaçırır. Bu da, evlilik saadetine zarar verir. Cinsi
tatminsizliğe maruz kalan kadın, sinir gerginliğinin verdiği ıstırapla, çok
zaman uykusuz kalır. Gittikçe erkeğiyle ilişkiden çekinmeye başlar; ona olan
sevgi ve itimadı sarsılır. Neticede sıkıntı, sinir bozukluğuna yol açar. Bu
durum devam ederse, evlilik hayatı tadını kaybeder. Erkeklerin pek çoğu, bu
noktada gaflete düşer. Erkekleriyle geçinemeyen kadınların yüzde doksanı da,
cinsi tatmini bulamayan kadınlardır.
İlişkide kadının boşalması ve tatmini
Sık nefes, mahrem bölgede hafiften kasılmalar ve gevşeyip rahatlama gibi
hâllerden belli olur. Bunlar sezilmiyorsa, onun tatmin olmadığı bilinmelidir.
Kadındaki bu hâlin en önemli sebebi erkeğin sabırsızlık ve dikkatsizliğidir. En
önemli çaresi de, erkeğin ilişki tekniğini gerektiği kadar bilmesi ve dikkat
etmesidir. Bu iş, evlilik hayatında zamanla kazanılan tecrübelerle gelişir. İlk
safhada mükemmellik beklenmez.
Orgazm olayı
En başta gelen problem budur. Bunu beceremeyen istenilen neticeye varamaz.
Bunun için, damdan düşer gibi yapılan bir temas, kadın için büyük hayal
kırıklığı ve tatminsizlik demektir.
Birleşmede orgazma ulaşan kadın sayısı oranı hayli düşüktür. Ömründe orgazm
olmamış kadın sayısı da az değildir. Orgazma ulaşamamanın sebebi, ekseriyetle,
psikolojik gerginliktir.
Cinsi temasın başarısında psikolojik yakınlık ve hazırlığın yanı sıra, uygun yer
ve zamanın da büyük önemi vardır. Kaba olmadan, tatlı bir şekilde yapılan
tembihler mutlaka tesirli olur. Sabır, güven, anlayış, sevgi, şefkat. Bunlar
uzun ömürlü ve mutlu bir evliliğin önde gelen şartlarındandır.
Bu arada sık sık boşalma noktasına gelebilir. Böyle durumlarda, kendisi hareketi
durdurur, eşinin de durmasını, hareket etmemesini söyler ve eşi de ona yardımcı
olursa, erken boşalmayı önlemek mümkün olabilir. Sakinleştikten sonra, tekrar
devam ederler. Sakinleşmenin, boşalmayı geciktirmenin başka bir yolu da, zihni
başka yönlere kaydırmaktır. O anda hanımı ile beraber değil de, başka yerde,
başka işlerle ilgilenmeli, zihnini dağıtmaya çalışmalı. Mesela, yarın yapacağı
işleri düşünür. Geçmişteki hoşlanmadığı olayları hatırlarsa orgazm gecikebilir.
Önce uyarma, sonra gerilimi sona erdirme safhalarından meydana gelen bu metotta,
birbirini takip eden tembih ve durma seansları sırasında, erkek boşalmaksızın
cinsi heyecanın en üst mertebesine çıkmayı öğrenebilir. Bunu geciktirmek,
tecrübeyle zamanla öğrenilir. Bu süre ne kadar uzun sürerse, o kadar iyi netice
alınmış olur, o kadar faydalı olur. Bu esnada erkek boşalsa bile bu
geciktirmeden dolayı organının sertliliği hemen kaybolmaz. Dolayısıyla kadın
orgazm olamamış ise bu sırada o da orgazm olmuş, rahatlamış olur. Kısacası erkek
kendine her ne metotla olursa olsun hakim olup, boşalmayı istediği zaman,
kadının durumuna göre ayarlaması gerekir. Erkek sabırlı davranıp, eşinin hassas
bölgelerini tahrik ederek, onun da cinsi tatmine erişmesi için gayret
gösterirse, zamanla kendi orgazmını geciktirmeyi öğrenebilir. İradesine hakim
olarak, gerekli ayarlamayı yapabilir. Genellikle penisin hazneye girmesi ile 2-3
dakika içinde boşalabilir. Buna meydan vermemek için, erkeğin iradesine hakim
olarak penisi dışarı çekmesi veya hareketsiz durması gerekir. Bu esnada 10-30
saniye kadar derin derin nefes almalıdır. Yarım dakikalık bir duraklama,
genellikle boşalma isteğini geriletir. Bu hususta bir başka tavsiye, sıkma
metodudur. "Tehlikeli" an gelmeden önce, penisin dibi, yani torbaların altı ile
makat arasındaki perine bölgesi sıkılır. İşaret ve orta parmak kullanılarak
yapılacak bu tazyik, boşalmayı geciktirici bir tesir yapar. Şu da
unutulmamalıdır ki, kadının mutlaka orgazm olmasını beklemek de yanlıştır.
Belirtilen şartlarda yapılan bir birleşmede kadın rahatlar. Zaten her defasında
kadının orgazm olması da çok zordur. Her defasında orgazm olması kadını
yıpratır. Bunun için kadın, zaten her beraberlikte bunu beklemez. Psikologlar
mutlaka orgazm demenin yanlış olduğunu belirtmektedir. Orgazm önemli olmakla
beraber dikkati devamlı orgazm üzerine çekmek de yanlış olur. Bu konudaki
zorlama cinsi beraberliğe olumsuz etki edebilir.
Kısacası cinsel birleşme eşittir orgazm demek değildir. Orgazmda önemli olan
bunun önemini bilip kadını bundan mahrum etmemektir.
Pozisyonlar
Evlilik hayatı boyunca cinsi münasebetlerin, şeklen değişmeyen bir vaziyette
devam etmesi bıkkınlığa sebep olabilir. Bunun için, zaman zaman farklı şekil ve
vaziyetleri kullanmaya ihtiyaç görülebilir. Bunun da dinen bir mahzuru yoktur.
Cinsi temasta en uygun pozisyon, kadın sırt üstü yatar, erkek kadına yüzü dönük
olarak üstten yaklaşır
Ay hâlinde iken
Ay hâllerinde, erkekle bir araya gelmemelidir. Büyük günahlardandır. Ay
hâlinde, kadının tenâsül yolları kanla dolgun, rahmin damarlarının ağzı açık, az
çok bereli bir hâldedir. En titiz ve temiz olanlarda bile, bu yollarda sinsi
bekleyen milyonlarca mikroplar vardır. Ay hâllerinde bunlar hemen süratle ürer,
çoğalır, kuvvetlenir; fırsat kollar ve en ufak bir sebeple hemen bereli bulunan
tenâsül uzuvlarını, rahim ve yumurtalıkları sarar. Bu ara vuku bulan cinsi
yakınlık, mikropların her yana yayılmasına sebep olur. Bu hâl kadını hasta eder.
Devamlı olursa fazla kan boşanmalarına, bel ve kasık ağrılarına, ciddi birçok
kadın rahatsızlıklarına sebep olur. Sonra, âdet kanının kendine mahsus ağır bir
kokusu vardır. Bu koku, pek temiz kadınların bile ter ve tenini kaplar. Bu
kokudan kadın kendisi bile tiksinir. Bu sırada vuku bulan cinsi yakınlıkta, bu
ağır koku erkeği de tiksindirir. Kadın bunları bilerek, temizliğe bu zamanda
daha çok dikkat etmeli ve eş oynaşından hep uzak kalmalı, yakınlıkta
bulunmamalıdır. Ay hâlinde ilişki haramdır, büyük günahtır.
Lohusa iken de, yakınlıkta bulunmaktan sakınmalıdır. Bu da haramdır. Zira doğum
esnasında tenâsül uzuvları, bilhassa rahim, hazne berelenir, çok defa yırtıklar
husule gelir. Bu sırada kadınla yakınlıkta bulunmak, kadını pek fena örseler.
Mikropların hemen faaliyete geçmesi birçok önemli kadın hastalıklarının meydana
gelmesine sebep olur. Onun için rahim ufalmadan, kadının tenâsül uzuvları tabiî
hâlini almadan kadına yanaşmamalıdır.
Gebeliğin son üç haftasında ilişki kadın için zararlı olabilir. Fakat dinen
günah değildir.
Tekrarlama zamanı
İlişkiyi tekrarlama zamanı ve miktarı şartlara göre değişik olur. Bundaki
genel ölçü şudur: Kendiliğinden uyanan ve sonunda yorgunluk vermeyen, insana
ferahlık ve zindelik kazandıran ilişkiler, tabii ölçüde demektir.
Hâli ve yaşı müsait kimseler için bunun muayyen bir sınırı olmamakla beraber,
aradan 4-5 gün geçmeden tekrar edilmemesi yerinde olur. Çünkü erkek, boşalttığı
cinsi enerjiyi, ancak bu müddet zarfında kâfi miktar doldurur. İlişkilerin, evli
eşler için kırk yaşına kadar, ortalama haftada iki defası normal sayılırken,
kırkından sonra haftada bir, ellisinden sonra iki haftada bir, altmıştan sonra
ayda bir olması tabii ölçüde sayılmaktadır. Ancak bunlar kesin ölçüler değildir;
her insanın hâl ve şartlarına göre değişiklik gösterir. Kadın haklı olarak,
cazip hâlleriyle erkeğine karşı cinsi arzusunu hissettirince, erkeğin onu ihmâl
etmeden, yakınlıkta bulunması gerekir.
Cinsi ilişkilerin fazla olması, erkeği sıkıntıya sokar. Yorgunluk, hâlsizlik ve
dermansızlık yapar. Hele pek genç yaşlardan itibaren bu yoldaki aşırı
faaliyetlerle yıllarca israfta bulunanlar, zamanla cinsi kudretlerini
kaybedebilirler. Fazlası iyi olmadığı gibi, lüzumsuz cinsi perhiz de iyi
değildir. İlişkinin fazlası bedene zarar verir, azı da ruha zarar verir, insanın
psikolojisini bozar.
Erken boşalma
Gerçekten bir sıkıntı kaynağıdır. Erkeklerin yarıdan çoğu, erken boşalmadan
şikayetçidir. Bu hâlin devam edip gitmesi kadın hakkında tatminsizlik ve
huzursuzluk doğurur. Erken boşalmanın başlıca sebepleri; acelecilik, yanlış
teknik ve heyecandır.
Acelecilik
Normal olarak erkeklerde cinsi boşalma, kadından daha hızlıdır ve birkaç
dakikada gerçekleşir. Bazı kadınların orgazmı da kısa zamanda gerçekleşmekle
beraber, çoğunda 5-10 dakikalık zamanı alır. Eğer erkek bu noktada acele
davranıp, 1-2 dakika içinde orgazm olup ilişkiyi bitirirse, kadın, henüz
arzulanan zevk seviyesine yaklaşmadığı için sıkıntı olur. Bu vaziyetten
kurtulmak için, erkeğin ağır davranması zaruridir. İlk temas başladığı an, bir
müddet bekleyip nefes alınır. Sonraki kısımda ise, ihtiyatlı hareketler ve yer
yer duraklamalarla kendini emniyete alarak, boşalmanın geciktirilmesine
çalışılır.
Yanlış teknik
İlişkinin başında gerekli olan heyecanlandırma oyunları ihmâl edilirse,
normal olarak kadının orgazmı gecikeceğinden, erkek elbette ki ondan önce
boşalma durumuna gelecektir. Bunun için başlangıç oyunlarını gerektiği ölçüde
yerine getirmek suretiyle, aradaki mesafeyi kapatmak mümkündür.
Ayrıca erkekte idrar sıkıntısı varken temasa geçmek de, erken boşalmaya
sebep olur. O hâlde ilişkiden önce abdest bozmak ve avret yerlerini soğuk suyla
yıkamak da, boşalmanın geciktirilmesinde yardımcı olur. Bir de kendini arada bir
sıkmak suretiyle, orgazmın hızlanması önlenebilir.
Heyecan
Lüzumsuz telaş ve heyecan, erken boşalmayı kamçılar. Bu hâl, daha ziyade
zifaf gecesinde ve ilk temaslarda görülür. Merak ve heyecandan itidâlini
koruyamayan erkek, erken boşalmayla o anda bir başarısızlığa düşebilir. Fakat
bundan telaşlanmaya hâcet yoktur. Zifaf bahsinde belirtildiği gibi, bu olay o an
için olağandır ve daha sonra normal dengesini bulacaktır. İlişkiden uzunca bir
zaman uzak kalan eşler de, erken boşalmaya daha müsait duruma gelirler. Bu
yüzden erken boşalma engeline takılan erkek, bir müddet sonra ikinci bir
teşebbüsle de noksanını tamamlayabilir. Boşalmadan sonra bedenleri ayırmadan,
bir süre daha bekleşmek de kâfi gelebilir.
Bu ölçüler içinde sabır alışkanlığına devam edilirse, ilişkileri 20-30 dakikaya
kadar uzatmak ve birkaç ay içinde erken boşalma sıkıntısından kurtulmak
mümkündür.
İktidarsızlık
Esas itibariyle, yaşı geçkin olmayan erkeklerin ereksiyon, yani
organın sertleşme zorluğu çekmeleridir. Bunun bir biçimi de, ereksiyona geçme,
ancak ilişkinin ortasında penisin yumuşamasıdır. Bu bozukluğun bazen penise kan
iletimini düzenleyen prostat bezinden kaynaklanan fizyolojik bir temeli vardır.
Ancak çoğunlukla nedeni fizyolojik değil, psikolojiktir. Bunun ölçüsü de,
erkeğin, her sağlıklı erkekte görülen "sabah erken ereksiyonunda” bulunup
bulunmadığıdır. Bulunabiliyorsa, iktidarsızlığın sebebi fizyolojik değil
psikolojiktir.
Başta kendine güvensizlik, suçluluk duygusu, eşinden bıkma gibi sebeplerle
gelen, ancak çok çeşitli sebeplerin yol açabileceği iktidarsızlığın önemli bir
kaynağı da alkol ve sigaradır. Öte yandan, yaşı ilerledikçe, erkeklerin
penislerinin hem dikelme açısı hem de ereksiyonda bulunabilme süresi, penisi
sertleştiren damarların deformasyonu sonucu azalır.
Erken boşalma aslında fizyolojik bir bozukluk değildir ve birçok durumda, erkek
ile kadın arasındaki orgazm süresinin farkından kaynaklanan bir olgudur. Erken
boşalan erkek, genellikle çok çabuk uyarılabilen ve çok hızlı bir ereksiyona
sahiptir. Aşırı heyecan sonucu, daha soyunmaya bile fırsat bulamadan boşalan
erkekler görülmüştür. Ancak, sahici bir bozukluk olmadığından, eşlerinin de
anlayış göstermesiyle erken boşalan erkekler kendi kendilerini eğitebilirler.
Burada önemli olan, aşırı uyarıcı durumlardan kaçınmak, sakin olmaya çalışmak ve
cinsel birleşmeyi mümkün olduğu kadar yavaş yavaş hareketlerle
gerçekleştirmektir.
Cinsi istekte tutukluk, penisin sertleşmemesi veya sertleşmenin kısa sürmesi,
normal bir cinsi temas devam ederken isteğin aniden kaybolması gibi
iktidarsızlık hallerinin çoğu, psikolojik sebeplere dayanır. Bunun altında
çoğunlukla başaramama korkusu ve yanlış saplantılar yatar. Sağlıklı ve yeterli
bir cinsi eğitim alınamayışından da kaynaklanan bu korku, genç yastaki
erkeklerde geçici iktidarsızlıklara meydan verebilir. Nitekim sinirli,
heyecanlı, hassas ve evhamlı şahıslarda iktidarsızlık çok görülür. Bu gibi
erkekler bir defa başarısız olduktan sonra, korkuları ve heyecanları iyice
artar. Hatta aşağılık kompleksine bile kapılabilirler. Çünkü her ilişkide
hormonlar yeniden faaliyete geçirildiğinden, evlilik hayatında belirli ve
düzenli aralıklarla devam ettirilen cinsi hayat, cinsi iktidarın da uzun ömürlü
olmasını sağlar.
Cinsi gücü arttırmaya dönük ilaçların tesiri bir yere kadardır. Bu gibi ilaçlar
da rast gele kullanılmamalıdır.
İktidarsızlık sebepleri:
1- Uzun müddet, aşırı derecede ilişkide bulunmanın sebep olduğu fazla israf.
2- Sinir yollarını tahrip eden ve vücudu eriten bazı yıpratıcı
hastalıklar.
3- İlmi meseleler üzerinde, fazla çalışma sonucu hasıl olan yorgunluğa bağlı
geçici arıza.
4- Gebeliğe mani olmak için, bazı erkekler tarafından kullanılan
prezervatif.
5- Tiksinmekten doğan nefret, hissi veya aşırı sevgi ve şefkat hâlinde
beliren hürmet duygusu.
6- Çeşitli sebeplerle ortaya çıkan şiddetli korku ve endişeler.
7- Fazla duygulanma ve sinirlenmelere bağlı heyecan ve asabiyet.
8- Yaşlanmaktan dolayı ortaya çıkan tabii iktidarsızlık.
9- Âşık olmaktan ileri gelen duygu veya tatsız hatıralar.
10- Gıdasızlık, vücut yorgunluğu.
11- Alkollü içkiler, keyif verici ve uyuşturucu maddeler.
12- Büyü.
İktidarsızlık arızaları ekseriyetle geçicidir ve hemen hemen hepsinin de çaresi
vardır. Doğru teşhis konduktan sonra, tedavisi zor değildir.
Bedeni tedavi
Bedeni arızalar içindir. Kuvvetli gıda, muntazam uyku ve istirahat, bir
müddet cinsi yakınlıktan uzak kalmak, temiz hava seyahatleri, ılık su, deniz ve
kaplıca banyoları. Ayrıca cinsi arzuyu arttıran kuvvet macunları ve faydalı
ilaçlar da vardır. Fakat ilaçlar son çaredir; mecbur kalmadıkça başvurmamalı,
daha ziyade tabii gıda almalı!
Ruhi tedavi
Ruhi olaylardan dolayı zuhur eden iktidarsızlığın tedavisinde en iyi hekim,
yine o şahsın kendisi sayılır. İktidarsız olduğuna iyice inanan, hakikaten öyle
oluverir. Böyle bir kanaatten sıyrılınca da, bu dertten kurtulur. Bir de
anlayışlı hanım, bu derdin devasında yardımcı olabilir.
İlaç ve besin takviyesi
Beslenme ve vitamin takviyesi yararlıdır. B6 ile birlikte diğer B
vitaminleri, A vitamini, F vitamini, demir ihtiva eden gıda ve ilaçlar,
proteince zengin gıdalar faydalıdır. Padişah macunu diye bilinen gıda ve ilaçlar
genel olarak kalori bakımından zengin ve beslenme yetersizliğinden doğan ciddi
problemleri bertaraf edebilecek vasıftadır. Aynı şekilde bal, pekmez, helva gibi
besinler de faydalı olur.
Beslenmeye ve vitamin eksikliklerine dikkat edilmelidir. Psikolojik faktörlerin
rolünü düşünerek, asabi gerginlik, endişe ve korkulardan uzak durulmalıdır.
Aşırı ve ihtiraslı çocuk isteğinin dahi geçici kısırlık sebebi olabileceği
bilinmelidir. Bilhassa genç kızlar ve kadınlar taş ve rutubetli zeminlerde
çalışmamalı, oturmamalı, ayaklar başta olmak üzere vücutlarını soğuktan
korumalıdır. Banyo, deniz, kaplıca sonrasında ıslak dolaşmamalı, hemen
kurulanmalı. Âdet zamanlarında denize, havuza, kaplıcaya girmemeli, bugünlerde
temizliğe azami dikkat etmelidir. İçi su dolu küvette banyo yapmamalı. Yağmurlu
ve soğuk havalarda ayaklar sıcak tutulmalı, tercihen yün çorap giyilmeli. Naylon
veya sentetik iç çamaşırlarından sakınmalı, yünlü iç giysiler tercih edilmeli.
Âdet günlerinde kullanılan bez, pamuk ve petler sık sık değiştirilmeli. Muayyen
günlerde aşırı yorucu beden faaliyetlerinden kaçınmalı, istirahat etmeli.
Bazı kadınlar, cinsiyet hissi bakımından soğuk olur, ilişkilerden bir zevk
almazlar. Bu durum, kadında üreme uzuvlarının olgunlaşmaması, erkeğin,
ilişkilerde kabalık gösterip kadını hırpalaması, onun cinsi hayatta devamlı
tatminsiz bırakılması gibi çeşitli sebeplerden ileri gelebilir. Bilhassa erkeğin
eşine karşı samimi sevgi ve ilgisinin, bu olumsuz soğukluğu gidermekte önemli
etkisi vardır.
Zinanın sebepleri
Zinanın başlıca sebebinin cinsi değil, ruhi tatminsizliğin büyük önemi
olduğu ortaya çıkmıştır. Öyleyse, ıstırabın kökü buradadır. İnanç zayıflığı
varsa, erkek sevilmediğini veya takdir edilmediğini hissettiği anda, başka bir
kadın arama arzusuna kapılır. Kadın için de aynı şey söylenebilir.
Eğer günlük hayatında karı koca birbirine sevgi ile mukabele ederse, cinsi
ilişkiler de bu sevgiyi aksettirecek ve zenginleşecektir. Şimdiye kadar
keşfedilmiş olan en iyi ilişki tekniği, evlendiği insana karşı sıcak, derin bir
sevgi ve bağlılık göstermektir.
Her şehvetin neticesi, kalbi kararttığı ve bunalttığı halde, meşru olarak
yapılan cima [ilişki], kalbde ferahlık, ruh ve bedende sükunet ve rahatlık temin
eder. Cimadan asıl maksat, nesil üretme gayesidir ve bundaki zevk de, böyle bir
maksada binâen lütf-i İlâhî olarak verilmiştir. Âdâbına riayet ederek cimada
bulunan eşler, bununla ibadet sevabı da kazanır. Nikahlı olarak yapılan ilişkiye
"cima" denir; nikahsız olana "zina" denir.
Kadının meşru mazeretsiz olarak, kocasının talep ettiği ilişkiyi kabul etmemesi
büyük günahtır. Boşalma anında meniyi dışarı atmak, kadının rızasıyla olursa
mubah, ondan izinsiz yapılırsa mekruhtur. İhtiyaç olduğunda, kadın hayz halinde
iken de edep yeri hariç, her yerine dokunulabilir.
Hanıma arkadan yani dübüründen yaklaşmak büyük günahtır. Hadis-i şerifte
(Hanımına, arkadan yaklaşan melundur) buyuruldu. Cimadan sonra bir parça
uyumalıdır.
Cimada müstehap olanlar:
1- Cimaya Euzü Besmele ile başlamalıdır. Niyeti kendini ve hanımını zinadan
korumak ve hayırlı evlat yetiştirmek olmalıdır!
2- Cima başlamadan önce, kadınla kâfi miktar oynaşmak ve kadında kuvvetli
bir arzu belirdikten sonra başlamak gerekir. Böyle bir başlangıç olmadan cimada
bulunmak kadına cefadır.
3- Cima anında acele etmemeli, kadının tatmin olmasını da beklemeli!
4- Cima bitince hemen çekilmemeli, biraz daha birlikte kalmaya çalışmalı.
5- Cimadan sonra tekrar ilişkide bulunmak veya uyumak için, hemen avret
yerlerini yıkamalı. Abdest almak veya gusletmek hemen lazım değilse de iyi olur.
6- Cimanın Pazartesi ve Cuma geceleri olması iyidir. Diğer geceler de
caizdir. [Cuma gecesi, Perşembeyi Cumaya bağlayan gecedir.]
Cimada mekruh olanlar:
1- Cima esnasında kıbleye ayak dönmek.
2- Yorgan ve benzeri bir örtü olmadan, açık olarak çırılçıplak cima etmek.
3- Tam orgazma ererken konuşmak, gülmek, sesi yükseltmek. Bu hâl, çocuk için
konuşma aksaklığına sebep olabilir. Bu konuşmalar, cima zevkini kısar ve
tatsızlık doğurur. Konuşma ve fısıldamalar, başlangıç sırasında olmalı.
4- Eşinin ve kendinin avret uzvuna bakmak mekruhtur; bu görme noksanlığına
ve unutkanlığa sebep olur. İhtiyaç hâlinde karı koca birbirine tepeden tırnağa
bakabilir.
5- Kamerî ayların ilk, orta ve son gecelerinde cima etmemeli!
Eşler arasında geçen cinsi ilişkilerle ilgili mahrem sırların başkalarına ifşâ
edilip yayılması haramdır.
Cima âdâbı
Bazı âdâb kitaplarında, cima vakitleriyle ilgili zamanlardan ve bu
vakitlerin doğacak çocuklar üzerindeki etkilerinden bahsedilmiştir. Bunlar dini
bakımdan uyulması mecbur olan hükümlerden değildir. Fakat bahsedilen vakitlerin
gözetilmesi faydalı olur.
Cima için tavsiye edilen vakitler:
Pazartesi, Salı, Perşembe, Cuma geceleri ve gündüz öğleden önce.
Tavsiye edilmeyen vakitler:
1- Hafta içinde Pazar gecesi ve Çarşamba gecesi,
2- Kameri aylarının birinci, on beşinci ve sonuncu geceleri.
3- Ramazan bayramı ve Kurban bayramı geceleri,
4- Berât gecesi,
5- Yola çıkılacak gece,
6- Gündüz öğleden sonra.
Bunlar da bir tavsiyedir. Şehvetlenip haram işlemek mesela yabancı kadına
şehvetle bakma tehlikesi varsa mekruh olmaz. Bilakis beraber olmak lazım olur.
Güne, zamana bakılmaz.
Cima için uygun görülmeyen hâller:
1- Kadının rızası yoksa,
3- Abdesti sıkışıksa,
4- Fazla tok, hasta ve yorgun ise,
5- Çok soğuk ve çok sıcaksa.
Cimada diğer edebler
Kendini haramdan korumaya, helâl ile yetinmeye niyet etmeli, cima ederken
şeytandan Allahü teâlâya sığınıp, (Bismillâhi Allahümme cennibnâ-ş-şeytâne ve
cennibi-ş-şeytâne mâ razaktenâ) demeli. Bu durumda gebe kalırsa, şeytan ona
zarar vermez.
Resulullah efendimiz, (Cimada Besmele söyle. Cünüplükten temizleninceye kadar
sana sevap yazılır. Bu cimada çocuğun olursa sana, bu çocuğun nefesleri
sayısınca ve onun neslinin nefesleri sayısınca sevap yazılır) buyurdu.
Hanımda şehvet, istek belirinceye kadar onunla oynaşmalı. Bunda bedenin
rahatlığı ve doğacak çocuğun kusursuz olması faydaları vardır. Acele etmemeli.
Hadis-i şerifte, (Erkek hanımı ile cima ederken, horoz gibi, atlayıp inmesin.
Kendisi rahatladığı gibi, hanımı da rahatlayıncaya kadar, karnı üzerinde kalsın)
ve (Kadın rahatlamadan, sen rahatlarsan, o günün kalan kısmı, kadın için
uyuşuk ve tembellikle geçer) buyuruldu.
Geline bir tavsiye:
Gelin ilk günden itibaren yemesine içmesine dikkat etmelidir. Bazı
yiyecekler zararlı olabilir. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Gelin, ilk hafta yoğurt, ayran, sirke, turşu ve ekşi yememelidir! Bunlar
çocuk olmasına engel olabilir. Sirke yiyen kadının hayz görmesi zahmetli olur ve
hayzı düzensiz olur. Ekşi elma yemek hayz kanını keser. Bu da başka bir hastalık
meydana getirir.)
Erkeğe tavsiye:
Hanıma karşı iyi huylu, güler yüzlü olmalı. Onun yanlış hareketlerine, akla
uymayan sözlerine ve işlerine sabretmelidir. Onunla tatlı konuşmalı. Onun
seviyesine ve aklına uymalıdır. Onunla şakalaşmalı, oynamalıdır. Yemede,
giyinmede, gücü yettiği kadar eli açık olmalıdır.
Dinimizde, kadınların bilmesi farz olan şeyleri, elbette öğretmelidir.
Hanımının giyinmesinde, evden dışarı çıkmasında, çok sıkı davranmamalı ve başı
boş da bırakmamalı. Kendini ve hanımını şüpheye, iftiraya düşürecek hallerden
sakınmaya çok önem vermeli.
Hanımını, yabancı erkeklerin bulunduğu yerlere göndermemeli, yabancıları
görmesine mani olmalı.
Ev işleri ile vakit geçirmesi, onun zevki olmalıdır. Ona sert davranmamalıdır.
Şaka olarak da, kızgın olunca da, hiçbir zaman boşamak, ayrılmak lafını ağza
almamalı, bir defa daha evlenmek lafı etmemelidir. Korkutmak için şaka için de
olsa boşama sözlerini hiç kullanmamalıdır. Hatta ayrılmaya karar verilse bile
yine bu kelimeleri kullanmamalı. Daha sonra ayrılmaktan vazgeçilebilir.
Yakınları ile dostları ile istişare edip ayrılmaya kesin karar verildikten sonra
bir talak vermelidir. Hiçbir zaman üç talak birden vermemeli. Zaten üç talak
birden vermek haramdır. Hayat şartları insanı birçok şeye katlanmayı
gerektirebilir. Olmaz denilen şey olabilir. Bir talakla boşama yapılırsa, hem
haram işlenmemiş olur, hem de kapı tamamen kapatılmamış olur. Boşamamak bir risk
getirmez; ancak boşamak hele üç talak vermek çok büyük risktir. Telafisi mümkün
olmayabilir.