Sual: Belkıs kimdir?
CEVAP
Süleyman aleyhisselam, Hacdan sonra Sana’ya gitti. Buradaki bir hüdhüd (ibibik),
Süleyman aleyhisselamın hüdhüdüne Belkıs’ın sarayını anlattı. Bu hüdhüd de merak
edip, Belkıs’ın sarayını gezip geldi. Gördüklerini anlattı.
Hazret-i Süleyman Belkıs’a besmeleyle başlayan (Müslüman ol, isyan etmeden
bana gel!) diye bir mektup yazdı. Hüdhüd, her yer kapalı olduğu için mektubu
pencereden girerek Belkıs’ın yatağına koydu. Belkıs, uyanıp mühürlü mektubu
görünce korktu. Adamlarını toplayıp istişare etti. Süleyman aleyhisselamın
peygamber olup olmadığını öğrenmek istedi. (Peygamberse savaşamayız, teslim
oluruz. Değilse savaşırız) dedi.
Denemek için kız kıyafetinde beşyüz genç erkek, erkek kıyafetinde beşyüz kız,
eğri delikli bir inci, bir bardak, bir taş ve hediye olarak da yakut bir taçla
iki altın kerpiç gönderdi. (Eğer bu adam, peygamberse, erkeklerle kızları
birbirinden ayırır. İnsan ve cinden başka bir mahluka bu taşı deldirir. Bardağa
yerde ve gökte olmayan sudan doldurur. Şu inciye de ip geçirir) dedi.
Hüdhüd gelip bunları Süleyman aleyhisselama haber verdi. O da Belkıs’ın
göndermekte olduğu kerpiçlerin ebadındaki altın kerpiçlerle geniş bir sahayı
döşetti. Hayvanları üstüne saldı.
Belkıs’ın elçileri, her yerin altın kerpiçlerle döşenmiş olduğunu,
hayvanların kerpiçlere pislediğini, altının burada hiçbir değeri olmadığını
görünce, getirdikleri iki altın kerpici hediye olarak vermeye utandılar. Altın
kaplı sahada iki kerpicin yeri boştu. Elçiler (Bu iki kerpici oradan çaldınız
diye itham ederler) diyerek iki kerpici gedik olan yere bırakıp huzura çıktılar.
Belkıs (Bu adam sizi sert karşılarsa peygamber değildir) demişti. Fakat
Süleyman aleyhisselam güler yüzle ve tatlı sözlerle karşıladı. (Hani inciniz
nerede? Getirin ona iplik takalım) buyurdu. İnciyi bir ağaç kurduna verdi.
Kurt, ipliği ağzına alıp bir taraftan girerek öteki taraftan çıktı. Süleyman
aleyhisselam, (Delinecek taşı getirin) buyurdu. Onu da ağaçkakan kuşu
deldi. Kız ve erkeklere yüzlerini yıkattı. Kızlar ibriği sol el ile, erkekler
sağ el ile tuttukları için birbirinden ayırdı. Bardağı da hızlı koşturulan
atların terleriyle doldurttu. Getirilen hediyeleri de kabul etmedi.
Elçileri, durumu gidip Belkıs’a haber verince, Belkıs (Bu zat peygamberdir.
Teslim olmaktan başka çaremiz yoktur) dedi. Teslim olmak üzere adamları ile
yola çıktı.
Süleyman aleyhisselam, Belkıs gelmeden önce tahtını ism-i a'zam duasını bilen
Asaf bin Berhıya’ya getirtti. Belkıs’ın babası cin, anası insan idi. Belkıs’ın
geleceğini duyan cinler, endişeye kapıldılar. (Belkıs gelir, Süleyman
aleyhisselamla evlenir, bir erkek çocukları da olursa, başımız beladan
kurtulmaz. Bu işe engel olalım) dediler. Belkıs’ın aklının bozuk olduğunu,
ayaklarının merkep ayağına benzediğini söylediler. Süleyman aleyhisselam da bu
haberin doğru olup olmadığını öğrenmek için üzeri billur döşeli bir su havuzu
yaptırdı. Belkıs, billuru bilmediğinden suya gireceğini zannederek
ayakkabılarını çıkardı. Süleyman aleyhisselam da ayaklarında kusur olmadığını
gördü. Aklını tecrübe için de tahtında biraz değişiklik yaptırarak kendisine
gösterdi. (Tıpkı benim tahtım) dedi. Süleyman aleyhisselam, onu dine davet etti.
Belkıs kabul etti. Evlendiler.
Allahü teâlâ, kendisine itaat eden salih kullarına dünya ve ahirette çeşitli
nimetler ihsan eder. (E. Aşıkın, Gunye)