Sual: Ramazanın başlamasında hesaba, takvime göre mi hareket edilir,
yoksa hilalin doğmasına, görülmesine mi itibar edilir?
CEVAP
Hesaba takvime göre hareket edilmez. Hilalin doğmasına da itibar edilmez.
Ancak, Hilalin görülmesine itibar edilir.
Hilalin görüleceği günü değil, doğacağı günü doğru olarak hesapla tespit etmek
mümkündür. Nitekim tespit edilmiştir de. Fakat dinimiz, oruca başlamayı, bayram
etmeyi hilalin doğmasına değil, hilalin görülmesine bağlamıştır. Hilal, ya
hesapların gösterdiği günde veya bir gün sonra görülür, hesapta bildirilen
günden önce doğmaz.
Teknoloji asrındayız
Sual: Teknoloji asrındayız. Güneşin ne zaman doğup ne zamana batacağı
bilindiği gibi, hilalin de, ne zaman görüleceği saniyesi saniyesine tespit
edilemiyor mu? Niye her sene bu kargaşa oluyor?
CEVAP
Allahü teâlânın koyduğu nizamda eksiklik, yanlışlık olmaz. Güneşin ve Ayın
hangi saatte doğup, batacaklarını çok önceden hesapla bilmek mümkündür. Hesapla
bildirilen vakitten bir dakika bir saniye önce doğup batmaz. Yeni ayın hilali
hesapla bulunan zamanda doğar, fakat havanın bulutlu olması gibi sebeplerle
bazen doğduğu gün görülmeyebilir. Ramazan ayını tespit için hilali, yani gökte
yeni ayı aramak ve Ayı görmek, eğer görülemezse, Şaban ayını 30 güne tamamlamak
gerekir.
Kargaşanın sebebi, hilal görülmediği halde, falanca ülkede görülmüş diyerek bir
gün önce oruca başlanmasıdır. Neden hiçbir zaman hesaptan sonra gördük
demiyorlar da hesaptan önce gördük diyorlar? Halbuki, hava bulutluydu biz
göremedik deseler, söyleyecek bir şey kalmaz. Vaktinden önce hilal görüldü
demeleri çok yanlıştır, apaçık bir yalandır!
Hilali gözetlemek
Sual: Hilal gözetlemede dinin hükmü nasıldır?
CEVAP
Mustafa Sabri Efendi buyuruyor ki:
(Şaban ayının 29 çektiği hesap ile kesin olarak bilinse, gerçekten de 29 olarak
çekse, Ramazanın girişini tespit için hilal gözetlense, hilal doğduğu halde,
hava bulutlu olduğu için görülemese, Şaban otuz gün olarak kabul edilir. Yine
bunun gibi, Ramazan ayının 29 çektiği hesap ile kesin olarak bilinse, gerçekte
de 29 çekse, hava bulutlu olduğu için Ramazanın 29unda hilal görülmese, Ramazanı
otuza tamamlamak dinimizin emridir. Hadis-i şerifte, (Hilali görünce, oruç
tutun, tekrar görünce orucu bırakın) buyuruldu.) [Meseleler]
Diyanet ne diyor?
Sual: Bu konuda Diyanet yetkilileri ne diyor?
CEVAP
Diyanet yetkilileri özetle dedi ki:
(Dinimiz, rüyeti yani hilalin görülmesi ile oruca başlanacağını emreder. Diyanet
olarak, Ramazan hilalini gözetledik. Bugüne kadar, rasathanenin yaptığı
hesaplara aykırı hiçbir sonuç tespit edemedik. Suudi Arabistan ile aramızdaki
ayrılığın sebebi, onların hilali gözetlemeleri ve bizim de hesaplara göre
hareket etmemiz değildir. Bu ülke, hilali gözetlemekle oruca başlamıyor,
Amerikan almanaklarına göre hareket ediyor. Bir heyetle S. Arabistan’a gittik.
Gelin hilali birlikte gözetleyelim dedik. Rabıta sekreteri Saffet bey,
Biz Amerikan denizcilerinin hesaplarına göre hareket ediyoruz dedi. 6
kişilik bir heyetle Cebel-i Sefaya çıktık. Dürbün kullanmamıza rağmen hilali
göremedik. Zaten hesaplara aykırı olarak görmek mümkün değildi. Akşam olunca,
hilalin görüldüğünü, bayram edilmesi gerektiğini ilan edip milyonlarca
müslümanın oruçlarını bozdurdular. Onların bu hareketlerinin, yalan veya yanlış
bir beyana dayandığı muhakkaktır.)
Bu yazıda da, hesap değil, hilalin görülmesi esas alınmıştır. Biz de her sene
(Hilal görülmeden oruca başlamayın, hilal görülmeden bayram etmeyin) diyoruz.
(Hesaba göre hareket edin) demiyoruz.
Bid’at ehline inanılmaz
Sual: Suudlar hilali gördük deseler bizim inanmamızın dini yönden bir
mahzuru olur mu?
CEVAP
Birincisi, hesaptan önce görülemeyeceği için, onlara inanmak ilmi, tekniği
yani gerçekleri inkâr olur. İkincisi, Vehhabiler Ehl-i sünnet olmadıkları için
sözlerine itibar etmek caiz olmaz. İslam âlimleri buyuruyor ki:
Bid'at sahibi, yani itikadda Ehl-i sünnetten ayrılmış olan 72 fırkanın hepsi,
her ibadeti yaptıkları halde, adil değildirler. Çünkü, ya mülhid olarak,
imanları gitmiş veya Ehl-i sünneti seb ediyorlar ki, bu da büyük günahtır.
(Hadika)
Müslümanı seb ve kötülemek günahtır, adaleti yok eder, şahitliği kabul olmaz.
(Dürr-ül-muhtar)
Vehhabilerin Bâtınilik yolunda birer zındık oldukları, Nimet-i İslam
kitabının nikah bahsinde yazılıdır. Bunun için, Ramazan, bayram ve hac zamanının
gelmesini anlamakta ve bütün din işlerinde, vehhabilerin, mezhepsizlerin
sözlerine uymak caiz değildir.
Farz-ı kifayedir
Sual: Hilali gözetlemek farz mıdır?
CEVAP
Hilali gözetlemek farz-ı ayn değil, farz-ı kifayedir. Aynı manada vacib-i kifaye
de denmiştir. Bazı müslümanlar gözetleyince diğerlerinden sakıt olur.
Nasıl gözetlenir?
Sual: Hilali gözetlemek için nasıl bir yol takip etmelidir?
CEVAP
Teleskop ve dürbün hilalin çıplak gözle görmesini kolaylaştırır. Önce rahat
görebilmek için bu aletlerle hilal aranır, bulunursa çıplak gözle de bakılır.
Görülürse ertesi günün, ayın ilki olduğu anlaşılır. Hesap işi de böyle
faydalıdır. Hilalin semada ne kadar kalacağı, hangi dakikalarda, dünyanın
nerelerinden görüleceğini gösterir. Hesabın, teleskobun faydası inkâr edilemez.
Yoksa hesaba göre bayram ilan edilmez.
Erken başlama ihtimali
Sual: Hilal resmen gözetlenmediğine göre, oruca erken başlama ihtimali
olabilir. Bunun zararı yok mu?
CEVAP
Ramazan ve bayramın, hilali görmekle değil de, takvime göre başlatıldığı
yerlerde, oruca ve bayrama hakiki zamanlarından bir gün önce başlanılmış
olabilir. Ramazanın başlaması, dinin emrine uygun olmuyor. Ramazanın ilk ve son
günü tutulan oruçlar, Ramazana rastlasa bile, şüpheli olduğu için bayramdan
sonra iki gün kaza orucu tutmak gerekir.
Hesaplamak mümkün değil mi?
Sual: Hilalin görüleceği günü, hesaplamak mümkün değil mi?
CEVAP
Hilalin görüleceği gün değil, doğacağı gün doğru olarak tespit edilir. Fakat
dinimiz, oruca başlamayı ve bayram etmeyi hilalin doğmasına değil, hilalin
görülmesine bağlamıştır. Hilal, ya hesapla bulunan günde veya bir gün sonra
görülür, hesapla bildirilen günden önce asla doğmaz. Çünkü Allah’ın koyduğu
nizamda eksiklik, yanlışlık yoktur. Güneşin ve ayın hangi saatte doğup,
batacaklarını çok önceden hesapla bilmek mümkündür. Yeni ayın hilali hesapla
bulunan zamanda doğar, fakat havanın bulutlu olması gibi sebeplerle bazen
doğduğu gün görülmeyebilir. Ramazan ayını tespit için hilali, aramak ve görmek,
eğer görülemezse, Şabanı 30’a tamamlamak gerekir. Hilali görmekle Ramazanın
başlaması, hesapla bulunandan bir gün sonra olabilir. Fakat bir gün önce olamaz.
Çünkü hilalin hesapla bulunan günden önce doğması mümkün değildir.
Hilal kaç günlük?
Sual: Hilalin bir veya iki günlük olduğu nasıl bilinir?
CEVAP
Tecrübesi olan bilir.
Oruçta hilal ve hesap
Sual: Sualimiz hilali görmekle ilgilidir. Ramazan orucunu tutup bayram
etmede üç grup insan var.
1- Bir kısmı herkesle birlikte oruca başlayıp herkesle birlikte bayram
yapıyorlar.
2- Bir kısmı Ramazan orucuna bir gün erken başlayıp, bayramı da bir gün
erken yapıyorlar.
3- Bir kısmı da, usul ile hicri ayları bulma hesaplarına uyarak,
herkesten sonra oruca başlayıp, herkesten sonra bayram ediyorlar.
Bu üç gruptan hangilerinin yaptığı doğrudur?
CEVAP
Birinci grup takvimlere yani rasathanenin hesaplarına uymaktadır. Hesaplar
doğru yapılırsa hilalin doğuşunu tespit etmekte hiç yanlışlık olmaz. Çünkü
Allah’ın nizamında zerre kadar yanlışlık olmaz. Hilal, hesabın bildirdiği saatte
doğar, saniye şaşmaz. İkinci gruptakilerin hesaptan önce oruca başlamaları ve
bir gün önce bayram etmeleri ilme aykırıdır, % 100 yanlıştır. Çünkü hesaptan
önce hilalin görülmesi imkansızdır. Güneşin doğuşu da aynen ayın doğuşu gibidir.
Bir kimsenin güneş doğmadan ben güneşi gördüm demesi elbette yanlıştır. Güneş
ancak takvimlerde bildirilen saatte doğar. Daha önce doğması imkansızdır. Ama
güneş doğduğu halde, hava bulanık olduğu için görülmeyebilir.
Ayların başlamasını gösteren hilal de böyledir. Hilal hesapla bulunan gün ve
saatte doğar. Ancak o gün o saatte görülmeyebilir. Dinimiz hilalin doğmasını
değil, görünmesini esas alır. Hilal görülmedikçe hesapla veya ayları tespit
usulleriyle bulunan günde bayram yapılmaz.
İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
(Ramazanın birinci gününü anlamak için takvimlere göre hareket edilmez. Çünkü
oruç, gökte yeni ayı görmekle farz olur. Peygamber efendimiz, (Hilali görünce
oruca başlayın, hilali görünce bayram edin) buyurdu. Hilalin doğması hesapla
bilinir. Hesap sahih olup, hilal, hesabın bildirdiği gecede doğar, ama, o gece
görülmeyip, bir gece sonra görülebilir ve oruca, hilalin doğduğu gece değil,
görüldüğü gece başlanır. (Redd-ül muhtar 289)
Dinimiz, hilalin görünmesini esas aldığı için, hilal görünmedikçe oruca
başlanmaz. Bu bakımdan ikinci gruptakiler % 100 yanlış yoldadır. Üstelik
bölücülük yaptıkları için fitneye de sebep oluyorlar. Dinimiz fitne çıkarana
lanet ediyor. Bu bakımdan birinci gruptakilerin yaptığı doğrudur. Ancak hilal
görülmeden oruca başlanıp bayram edilmişse, iki gün kaza orucu tutmak gerekir.
Böylece fitne de çıkarılmamış olur.
Üçüncü gruptakilerin yaptığı, usullerle hicri ayın birini bulmak, hesap gibi
kesin değildir. Herkesten ayrı olarak böyle bir şey yapmak ikinci gruptakiler
gibi yanlıştır. Dürer’deki hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Sizin orucunuz, herkesin oruç tuttuğu gündedir. İftarınız da herkesin iftar
ettiği gündedir.) [Tirmizi, Ebu Davud]
Bu hadis-i şerifin Türkçe söylenişi şöyledir:
(Herkes oruca başlayınca siz de başlayın, herkes bayram edince, siz de bayram
edin)
Müslümanların, bayram sanarak Arefe günü kestiği kurbanlar, şer'an sabit olan
bayramı bilmedikleri için sahihtir. Demek ki, birinci gruptakiler isabetlidir.
Netice: Biz ilmi [bilimsel] olarak diyoruz ki, Türkiye Takvimi’nin esas
aldığı, 150 yıldan beri ecdad tarafından uygulanan namaz vakitleri doğrudur,
1983’den beri uygulanan vakitler temkinsizdir. Bizim hesabımız, yanlış olsa
bile, namazı vakti girdikten 5-10 dakika sonra kılmakta ve oruçta da imsaktan
10-20 dakika önceden yiyip içmeyi kesmekte mahzur yoktur. Ecdadın hesabı doğru
ise, namazı vakti girmeden kılanlarınki sahih olmaz.
İki gün kaza orucu
Sual: Ramazan ayından sonra, yanılma ihtimalinden dolayı, niye bir gün değil
de, iki gün kaza orucu tutmak gerekiyor?
CEVAP
Oruç tutulan ayın ilk ve son günleri, Ramazana tesadüf ettiği kesin değilse,
yani hilal görülerek değil de, takvime göre tutulmuşsa, o günler şüpheli olur.
Bu bakımdan, hilali görerek Ramazan ayı tespit edilmeyip, takvimlere göre
başlatıldığı yerlerde, Ramazanın başlaması şüpheli olmaktadır. Ramazan olduğu
şüpheli olan günlerde tutulan oruç, sahih olmadığı için, iki gün kaza tutmak
gerektiği, Bahr, Hindiyye, Kadıhan gibi muteber eserlerde yazılıdır.
Utarit hilal zannedilmiş!
Sual: Körfez ülkelerinde, niye her yıl Ramazan ayına bir gün önce
başlanıyor? Bugün teknik ilerlediğine göre, Ramazan hilalinin görüleceği gün
önceden tespit edilemiyor mu?
CEVAP
Allahü teâlânın koyduğu nizamda eksiklikler, yanlışlıklar olmaz. Güneşin ve
Ayın hangi saat ve dakikada doğup, batacaklarını çok önceden hesapla bilmek
mümkündür. Hesapla bildirilen vakitten bir dakika, bir saniye önce doğup batmaz.
Yeni ayın hilali hesapla bulunan zamanda doğar, saniye şaşmaz. Bu kargaşanın
sebebi, hilal görülmediği halde, falanca ülkede görülmüş diyerek, bir gün önce
oruca başlanmasıdır. Hiçbir zaman hesaptan sonra değil de, hep hesaptan önce
görüldüğünü söylemek, tekniğe çok zıt olduğu gibi, dine de zıttır. Hâlbuki hava
bulutlu idi biz göremedik deseler ve bir gün sonra bayram yapsalar kimse bir şey
diyemez. Vaktinden önce hilal görüldüğünü söylemek çok yanlıştır. Bir öğretim
üyesi, Ramazana erken başlanmasının bilgisizlikten kaynaklandığını, Utarit
yıldızının hilal sanıldığını bildirmektedir. 16 Ekim 2006 tarihli gazetelerde
çıkan habere göre, Birleşik Arap Emirliklerinden El-Ayn Üniversitesi
öğretim üyesi Muhammed Şevket, şunları söyledi: “Suudların ilanına göre oruç
tutan ülkeler, 23 Eylül Cumartesi günü oruca başladı. Oysa Cuma günü hilalin
görülmesi, Ayın o gün Güneşten önce batması, imkânsızdı. O gün Mekke’de Ay,
Güneşin batmasından iki dakika önce battı. Ayın vaktinden önce görülmesi
imkânsızdır.”
Ramazan hangi gün başladı?
Şöyle diyenleri işitiyoruz:
(Hilali gözetlemekle ilgili 20 yıllık birikimim olduğu için bu konuyu iyi
biliyorum.)
CEVAP
70 yaşındayım. Benim de 40 yıllık birikimim var. Buna rağmen, (Bu konuyu
sizden daha iyi bilirim) demem yanlış olur. Bir konu üstünde çok çalışmak,
yaşlı olmak, muhakkak doğruyu bilmek anlamına gelmez.
Yine deniyor ki:
(Suudiler, hilalin görülmesini esas alıyorlarsa da, hesapla hareket
ediyorlar. Türkiye ise hesaba dayanıyor; ama rüyetle hareket ediyor. Her ikisi
de hata içindedir. Cumartesi günü ictima yani kavuşum olacağına göre, Ramazan
orucu Pazar günü başlayacaktır.)
CEVAP
Bu, vehhabilerin hesabıdır. Onlar kavuşumu esas alıyorlar ve Pazar günü
oruca başlamışlardır. Peki, Diyanetinki doğru mudur? Hesap olarak doğru ise de,
önceden ilan etmeleri yanlış olur. Şöyle derlerse doğru olur:
(Hesaba göre, kavuşum şu gün şu saat olacak, ertesi günü hilal şu ülkenin şu
şehrinden veya şu şehirlerden görünebilecektir. Dinimize göre hilalin doğması
değil, görünmesi şarttır. Eğer dünyanın herhangi bir yerinden hilal görülmezse,
Ramazan o gün değil, bir sonraki gün başlayacaktır. Dünyanın herhangi bir
yerinden hilal görülürse, Pazartesi günü oruca başlanacaktır.)
Genelde dünyanın herhangi bir yerinden görülebildiği için hesaplar doğru
çıkmaktadır.
70 yıllık birikimi olan merhum hocamız, bu konuda aşağıdaki hususları
bildiriyor:
(Merakıl-felah)daki hadis-i şerifte, (Ayı görünce oruç tutunuz! Tekrar
görünce, orucu bırakınız!) buyuruldu. Bu emre göre, Ramazan ayı, hilalin
[yeni ayın] görülmesiyle başlar. Hilali görmeden önce yapılan hesapla, takvimle
başlamanın caiz olmadığını, (İbni Abidin) kıble bahsinde ve
(Eşiat-ül-lemeat) ve (Nimet-i islam) sahipleri bildirmişlerdir. Şaban
ayının otuzuncu gecesi, güneş batınca, hilali aramak ve görünce gidip kadıya
haber vermek, vacib-i kifayedir. Takıyyuddin Muhammed ibni Dakik diyor ki:
(İctima-ı neyyireyn)den 1-2 gün geçmeden, hilal hiç görülemez.
Ramazan olması için Şaban’ın 29. günü, güneş battıktan sonra, hilali, yani gökte
yeni ayı aramak ve ayı görmek, eğer görülmezse, Şaban ayını 30’a tamamlamak
lazımdır. Bulutlu havada hilali bir âdil Müslüman kadın veya erkeğin gördüm
demesiyle, açık havada ise, birçok kimsenin şehadet etmesiyle [söylemesiyle],
kadı yani ahkam-ı islamiyyeyi tatbik eden hâkim, Ramazan olduğunu ilan eder.
Kadı bulunmayan yerlerde, bir âdil Müslümanın hilali gördüm demesiyle Ramazan
olur. İki âdil kimsenin gördüm demeleriyle bayram olur. Ramazana ve bayrama
takvimle, hesapla başlamanın caiz olmadığı (Fetava-ı Hindiyye)de de
yazılıdır.
Hilali görmekle Ramazanın başlaması, hesapla anlaşılandan bir gün sonra
olabilir. Bu hesaplar, kameri ayın başladığı vakti bulmak için değildir. Hilalin
görülebileceği geceyi anlamak içindir. İmam-ı Sübki de böyle buyurdu.
İmamın sözünü tersine çevirenlere aldanmamalıdır. (Tahtavi ve Şernblali
haşiyeleri)
İbni Abidin, birinci cilt, 289. sayfada, kıble tayinini bildirirken, diyor ki:
(Ramazan-ı şerifin birinci gününü anlamakta takvimlere güvenilmemeli,
buyurdular. Çünkü oruç, gökte yeni ayı görmekle farz olur. Peygamber efendimiz,
(Hilali görünce oruca başlayınız!) buyurdu. Hâlbuki hilalin doğması,
görmekle değil, hesapladır ve hesap sahih olup, hilal, hesabın bildirdiği gecede
doğar. Fakat o gece görülmeyip, bir gece sonra görülebilir ve oruca, hilalin
doğduğu gece değil, görüldüğü gece başlamak lazımdır. Çünkü İslamiyet böyle emir
buyurmuştur.) [S. Ebediyye, Oruç bahsi]
Yine deniyor ki:
(Yanlış olduğunu bile bile, sırf herkesten ayrılmamak için biz de, Pazar
günü başlamak gerekirken, Pazartesi günü oruca başlayacağız.)
CEVAP
Bu çok yanlıştır. Ramazan ayı Pazar günü başlasaydı, kimseye söylemeden
gizlice oruç tutulabilir. Eğer Pazar günü Ramazan ise, o gün oruç tutmamak haram
olurdu. Ramazanın son günü bayram ise o gün yine oruç tutmak haram olur.
Bir söz vardır: Merd-i Kıbti, şecaat arz ederken sirkatini söyler.
Yani Kıbti’nin merdi, kahramanlıklarını anlatırken, yaptığı hırsızlıkları söyler
demektir. Bunlar da, 20 yıllık birikimleriyle haram işlediğini alenen ilan
ediyorlar. Haram işlemeyi yiğitlik olarak göstermek, kıyamet alameti olsa
gerektir.
Pazar günü oruca başlayıp Ramazanın son günü bayram yapmak, yukarıda açıklandığı
gibi tamamen dine aykırıdır.