Sual: (Peygamberler mucize gösterir, evliyanın kerameti olur, kâfir
sihir yapar demek şirktir, küfürdür) diyen vehhabiler acaba şirk yani kâfirlik
ne demek biliyorlar mı? Onların dini, kitabı başka mı?
CEVAP
Vehhabiliği İngilizler kurdurmuştur. Dolayısıyla bunlar dinimizi
İngilizlerden öğrendikleri için böyle yanlış veya maksatlı konuşmalarının
sebebini iyi anlamak lazım. Şimdi bu hususu kısaca açıklayalım:
İnsanların bütün işleri, âdet-i ilâhiyye içinde meydana gelir. Allahü
teâlâ, âdetini bozarak, sebepsiz şeyler de yaratır. Bunlar Peygamberlerden
meydana gelirse Mucize, evliyadan meydana gelirse Keramet, diğer
müminlerden meydana gelirse Firaset, fasıklardan meydana gelirse
İstidrac, kâfirlerden zuhur ederse Sihir denir.
Kur’an-ı kerim ve Harikalar
Her müslümanın Kur’an-ı kerime inanması şarttır. Bir âyetinden bile şüphe
eden müslüman olamaz. Kur’an-ı kerimde birçok mucize ve keramet bildirilmiştir.
Mesela:
Hazret-i Davud’un elinde demir, hamur gibi yumuşardı. (Sebe 10)
Cinler, kuşlar ve rüzgar Hazret-i Süleyman’ın emrinde idi. Erimiş bakır sel gibi
aktı. (Sebe 12, Neml 17)
Dağlar ve kuşlar Hazret-i Davud’a boyun eğdi. (Enbiya 79)
Hazret-i İbrahim’i ateş yakmadı. (Enbiya 69)
Hazret-i İbrahim’in kestiği dört kuş dirildi. (Bekara 260)
Hazret-i Yunus’u balık yuttuğu halde, zarar gelmeden kurtuldu. (Saffat
139-145)
Firavun, Hazret-i Musa’ya, (Peygamberlik sözünde doğru isen haydi bir mucize
göster) demişti. Hazret-i Musa da, asasını yere bırakınca, hemen bir ejderha
oluverdi. (Araf 106)
Hazret-i Musa’nın asası yılan olup, sihirbazların sihrini bozarak, gösterdikleri
şeyleri yuttu. (Taha 69)
[Kâfirlerin sihir ile harika şeyler yaptığı bu âyetten de anlaşılmaktadır.]
Hazret-i İsa beşikte iken konuştu. Elindeki çamurdan şekle üfleyince, canlı kuş
oldu. Körleri iyi etti. Ölüleri diriltti. (Maide 110, A. İmran 49)
Hazret-i Zekeriyya, Hazret-i Meryem’in yanında yazın kış, kışın ise yaz
meyveleri görürdü. (A.İmran 37)
Hazret-i Süleyman’ın veziri Asaf, iki aylık mesafedeki Belkıs’ın tahtını,
göz açıp kapayıncaya kadar getirdi. Hazret-i Süleyman, (Bu Rabbimin bir
lütfudur) dedi. (Neml 40) [Hazret-i Süleyman’ın veziri peygamber
olmadığı halde, bu kerameti göstermiştir.]
Eshab-ı kehf, yiyip içmeden, 309 yıl uykuda kaldıktan sonra uyanmışlardır.
Kur’an-ı kerimde bu olay için, (İşte bu, Allah’ın âyetlerinden [kudretini
gösteren delillerden biri]dir) buyuruldu. (Kehf 17)
Hazret-i Hızır’ın harikası, sepetteki pişmiş ölü balık canlandı. (Kehf 86)
[Bazı âlimlere göre Hazret-i Hızır, nebi değil velidir. Veli ise, gösterdiği
harikalar mucize değil keramettir.]
Ay ikiye ayrılınca, kâfirler, Resulullah için (Bize sihir yaptı) dediler.
(Kamer 1,2)
Resulullah, Mescid-i Aksa’ya ve bilinmeyen yerlere bir anda gidip geldi. Mirac
hadisesi. (İsra 1)
Mucizeler de Allah tarafından meydana gelir, fakat kâfirler inanmaz. (Enam
25, 109)
Peygamberlerin, elinde meydana gelen mucizelerin yaratıcısı da Allahü teâlâdır.
(Hazret-i İsa, ölüleri diriltirdi) demekle ona yaratıcılık vasfı verilmiş
olmuyor. Yine Allah yaratıyor. Nitekim, Allahü teâlâ, Peygamberlerine verdiği
mucizeleri bildirdikten sonra (Bunları yapan biziz) buyuruyor. (Enbiya
79)
Cin suresinin son âyetlerinin tefsirinde (Allahü teâlâ bazı gaibleri,
gizli sırları Peygamberlerine bildirir, onların gaibden haber vermeleri
mucizedir) buyuruluyor. (Medarik)
Hazret-i Ali anlatır: Resulullah efendimizle gezerken rastladığımız her ağaç ve
her taş, (Esselamü aleyke ya Resulallah) derdi. (Tirmizi)
Bir köylü, yakaladığı keleri Peygamber efendimize göstererek, (Bu hayvan senin
peygamberliğini tasdik etmedikçe, inanmam) dedi. Keler de, şehadet etti.
(Beyheki)
Birçok deve ve geyik konuşup Peygamber efendimizi tasdik etmiştir. (Nesai)
Bir çoban, bir kurdun konuştuğunu duyunca hayret etti. Kurt, çobana, (Ey çoban,
Muhammed aleyhisselam hak peygamberdir) dedi. Çoban, Resulullahın huzuruna
gelip, kurdun söylediklerini anlatınca, (Kurt doğru söyledi, hayvanların
konuşması kıyamet alametidir) buyurdu. (Taberani)
Resulullah efendimizin gelecekten haber veren çok mucizesi vardır. Mesela halife
olacak zatlara, (Emir olunca şöyle yap) ve (Benden sonra, Ebu Bekir’e
ve Ömer’e uyun) buyurdu. (Tirmizi)