Sual: Hoparlör ve aksi seda yani yankı ile namaz kılmak caiz değildir.
Ancak büyük camiler, aksi sedayı kuvvetlendirilecek şekilde yapıldığına göre,
burada yankı nasıl caiz oluyor?
CEVAP
Ses teknolojisi ile uğraşan bilim dalına (akustik) denir. Önce sesin meydana
gelişini inceleyelim:
Boğazdaki ses iplikçikleri [etten iki tel], konuşurken, gerilerek sertleşiyor.
Ciğerden gelen hava, bunları titreştirerek ses hasıl oluyor. Titreşen tellerin
hava moleküllerine çarpması, bu molekülleri titreştiriyor. Bu titreşimler de,
yanlarındaki hava moleküllerini titreştirerek kulağımıza kadar ulaşıyor. Böylece
sesi duyuyoruz. Ses hava içinde, muntazam küreler halinde dalgalarla yayılıyor.
Havanın kendisi gitmiyor. Sesi iletmiş oluyor. Kuru hava, sesi, saniyede 340
metre hızla iletmektedir. Su molekülleri de, sesi iletir. Sesin, sudaki hızı,
saniyede 1500 metre kadardır. Katı cisimler, sesi daha çabuk iletiyor. Sesin
çelik ve camdaki hızı, saniyede beş bin metredir.
Havada, suda yayılmakta olan ses dalgaları, duvar, kayalık gibi sert düz
yüzeylere çarpınca, doğrultularını değiştirerek, tekrar geriye döner. Geri dönen
dalgalar, eşit özellikte, ikinci bir ses meydana getirirler. Bu ikinci sese aksi
seda yani yankı denir.
Bir sesin işitilmesi ile bu sesin bir veya daha fazla yansımasından doğan
yankının duyulması arasında geçen zaman farkına “yankı zamanı” denir. Akustik
yardımı ile sesin yansıma özelliklerinden faydalanılarak deniz derinliklerini
ölçmek mümkün olmuştur.
Yankı zamanı 0,1 saniyenin üstünde ve ses kaynağına uzak olan mesafelerde,
çınlama ve ikinci veya daha fazla sesler meydana gelir. Dağlardan çöllerden ve
başka yerlerden yansıyıp geri gelen seda insanın tabii sesi değildir. İşte bunun
için aksi seda denilen bu ikinci ses, o kişinin ağzından çıkan hakiki ses
değildir. İbadetlerin sahih olması için, suni ses değil, tabii insan sesi olması
gerekir.
Cami, tiyatro, konferans salonu gibi yerlerde sesin en az yankı ve en çok
netlikle dinleyici kitlelere ulaştırılması büyük önem taşır.
Akustik konusundaki çalışmalara daha önceki devirlerde İslam mimarisinde olduğu
gibi, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde de çok rastlanır. Binlerce insanın ibadet
ettiği camilerde yankı özellikleri en ince noktalarına kadar hesaplanmıştır.
İmamın sesinin dört bir köşeden duyulabilmesi için bütün tedbirler alınmıştır.
Mimar Sinan’ın, Süleymaniye camisini yaparken, yankı sesi meydana gelmemesi için
nargile şişesinde su kaynatarak, fokurdama sesi ile ince hesaplar yaptığı
ansiklopedilerde yazılıdır. Mimar Sinan, sesin yayılması esnasında aksi seda ile
ikinci bir sesin meydana gelmemesi için tedbir almıştır.
Maksat sesi yükseltmek değil, ikinci suni ses olan aksi sedayı önleyip, tabii
sesi duyurmaktır. Bir fıkhi kaide şöyledir:
(İmamın sesi yetişmediği zaman, müezzinlerin yüksek sesle, cemaate bildirmesi
caiz ise de, çok bağırmaları namazlarını bozar; çünkü bağırarak okumak, dünya
sözü konuşmak gibidir. İmamın namazda, ihtiyaçtan fazla yüksek sesle okuması,
namazı bozmaz ise de, haramdır.)
Hoparlörden işitilen ses, insanın tabii sesi olmadığı gibi, yankı da değildir.
Hakiki sese benzeyen başka bir sestir.
Ses mikrofona gelince elektrik sinyallerine çevriliyor. Hoparlör ise, elektrik
sinyallerini ses dalgalarına çeviren bir alet yani bir transduserdir.