Sual: Abduhcuların pek methettiği Cemalettin Efgani kimdir?
CEVAP
1838 senesinde Afganistan’da doğup, 1897 de İstanbul'da vefat etti. Din
bilgisi azdı. Zındıkların kitaplarını okuyarak dinden çıkmıştır. Bir aralık
Ruslar tarafından satın alınarak, ana vatanı olan Afganistan’a karşı casusluk
yaptı. Dinine ve vatanına hıyanet etmekten çekinmedi. İngiliz masonları ile de
işbirliği yaparak zengin oldu ise de, Osmanlı Şeyh-ül-İslamı Hasan Fehmi efendi,
onun cahilliğini ve zındıklığını ortaya koydu. 1944 de, kemikleri, İstanbul’dan,
Kabil’e nakil edildi.
Mason idi. Mısırlı Edib İshak, Ed-dürer kitabında, bunun Kahire mason
locası reisi olduğunu yazmaktadır. Bütün masonlar gibi, çeşitli kılıklara
girerek, İslamiyet'i içerden yıkmaya çalışmıştır.
Dr. Muhammed Reşad, dört yüzün üstünde önemli kaynaktan hazırladığı Efgani
Etrafında Makaleler isimli kitabında özetle diyor ki:
Çok önemli bir kaynak olan Sicilli Osmanide Efgani’nin İranlı bir Şii
olduğu belirtilmektedir. Manastırlı Naibi efendi ve o devrin
Şeyh-ül-İslamı, büyük âlim Hasan Fehmi efendi tarafından kâfir olduğuna
fetva verildi. Afganistan hakkında Ruslara casusluk da yapan, dinine ve vatanına
hıyanet etmekten çekinmeyen Efgani, mason olmadan önce de, hiç bir zaman
masonluğu kötülememiştir. Hatta dehrilere [dinsizlere] yazdığı reddiyede
masonluktan hiç bahsetmemesi manidârdır. Gittiği her yerde, sicilli masonlar
tarafından himaye görmüş, İngiliz masonları ile de işbirliği yapmıştır. Birden
fazla mason locasına kayıtlı olan Efgani, Mısır’daki İskoç locasından kovulmuşsa
da, kendisi bizzat mason locası kurmuş, çömezleri bu locaya girmiştir. Edward
Brown, Efgani’nin özel mason eldiveni ile bir resmini neşretmiştir.
Efgani, hem Türkçü, hem İslamcı görünmeyi başarmıştır. Mehmet Emin Yurdakul,
Ziya Gökalp, A. Agayef hep Efgani’den destek görmüştür. Mesela M. Emin
Yurdakul’un, "Ben bir Türküm, dinim cinsim uludur" şiirini Efgani çok beğenmişti.
O zamanki İslamcı Sebilürreşad dergisi, ırkçılığı tenkit eden makaleler
neşrederken, ırkçılar da, Efgani’nin ırkçılığı öven makalesini tercüme edip
yayınlayınca İslamcıların sesleri, solukları kesilmişti. Efgani,
makalesinde diyordu ki: “Irkçılık dışında saadet yoktur. İnsanları birbirine
bağlıyan iki bağ vardır: Biri dil, biri de din birliğidir. Dil birliği, ırk ve
milliyet birliği demektir. şüphesiz, bu birliğin dünyadaki beka ve sebatı dinden
daha devamlıdır.”
Efgani, Mısırda da Arap ırkçısıdır. (Arap ırkının sınırını belirleyecek ölçü din
ve mezhep değil, Araplık ölçüsüdür) demiştir. II. Abdülhamid Han,
hatıratında diyor ki:
(Hilafetin elimde olması İngilizleri hep tedirgin etti. Blund adlı bir
İngiliz ile Efgani adlı bir maskaranın el birliği ile İngiliz hariciyesinde
hazırladıkları bir plan elime geçti. Efgani’yi yakından tanırdım. Tehlikeli bir
adamdı. Bana bir ara Mehdilik iddiasıyla bütün Orta Asya müslümanlarını
ayaklandırmayı teklif etmişti. Derhal reddettim. Bu sefer Blund ile
işbirliği yaptı. Kendisini İstanbul’a çağırttım. Bir daha İstanbul’dan çıkmasına
izin vermedim.)
İstanbul yüksek İslam enstitüsü eski müdürü ve öğretim üyesi Ahmet
Davudoğlu hoca da diyor ki:
1355 numara ile Şarkın Yıldızı Locasına kayıtlı bir mason olan, İslam’a
duyduğu güvensizliği açığa vurmaktan çekinmeyen ve Peygamberlik sanatlardan bir
sanattır diyen Efgani, bir ilim adamı değil, siyasetle uğraşan bir nankördür.
Fesatçılığı sezilince ulema tarafından İstanbul’dan kovulmuş, Mısır’a kaçmıştır.
(Din Tahripçileri)
Prof. M. Kaya Bilgegil, Ziya Paşa isimli kitabında, (Efgani, her mason
gibi İslamiyet’i içerden yıkmaya çalışmıştır) diyor. Mısır’da kurulan mason
localarının başına gelen C. Efgani ve M. Abduh, müslümanlar arasında masonluğun
yayılmasına çok yardım ettiler. (Les franco-maçons s.127)
İngiliz belgelerine göre bir ilaha inanmayı şart koşan İskoç Mason Locası'na üye
iken, buradan ateistlik ithamıyla kovulmuş, o da ateistliğin makbul sayıldığı
Fransız Grand Orient Locası'na reis olmuştur. (Dr. M. Reşad, Efgani Etrafında
Makaleler)
[Bir konferansın ardından
İlim Yayma Cemiyetinde Efgani Efsanesi üzerine bir konferans verildi. Konuşmacı,
Dr. M. Reşad, medya önüne çıkmayı sevmeyen, mütevazı genç bir araştırmacı idi.
Resim çekip konuşmasını gazetede neşredemedik. Efgani Etrafında Makaleler adıyla
bir kitap da neşretmişti.
Konferansı da bu kitabının açıklaması mahiyetinde idi. Bu kitap, 400’ün üzerinde
kaynak taranarak hazırlanmış, ciddi bir eserdir. Aşağıdaki konuşmaların kaynağı
için kitaba bakılabilir. Dr. Muhammed Reşad özetle dedi ki:
Abduh, Efgani’ye diyor ki:
"Azametli mevlâm, siz nefsimizde olanların cümlesini bilirsiniz. Bizi en
güzel bir şekilde yarattın ve resminiz ki yeri, kıble-i salâtımızdır."
Reşid Rıza da Efgani’yi övmekte, Abduh’tan aşağı kalmaz:
"İrfan ağacı, iyilikler ve lütuf Cennetinin efendisi, her alınan nefeste ecri
bulunan büyük İmam, Kendisinde en mükemmel bir biçimde güzellik sırrı tecelli
eden.." diyor.
Renan; (İslamiyet ilme ve felsefeye daima eza etmiş ve nihayet onları boğmuştur.
İnsan zekası için İslamiyet çok zararlı olmuştur) diyor. Efgani, bunca
hezeyan karşısında bir misli hezeyan da kendi ilave edip şunları yazdı:
"İlmin tekamülünde İslam’ın bir mani teşkil ettiği doğru ise de, bu maninin
bir gün ortadan kalkmayacağını söylemek mümkün müdür? Ben Renana karşı
Müslümanlığı değil, cehalette yaşamaya mecbur kalacak yüz milyonlarca insanı
savunuyorum. Müslümanlığın, ilmi ve ilmi tekamülü yok etmek istediği bir
gerçektir." (10 Ekim 1996, Türkiye)]