Sual: Günümüzdeki mezhepsizlerin, mutlak müctehid diyerek övdükleri
Abduh, nasıl birisidir?
CEVAP
(Mutlak müctehid), mezhep sahibi büyük imam, büyük âlim demektir. Halbuki M.
Abduh, İslam âlimlerinin büyüklüğünü, üstünlüklerini bile anlayamayan bir zattır.
Kahire mason locası reisi olan Cemaleddin-i Efgani’nin din adamı perdesi altında
İslam’ı içerden yıkmak propagandalarına aldanmıştır. Müctehidlik bir yana avam
müslüman olarak bile kalamamıştır. 1849 yılında Mısır’da doğup, 1905 de vefat
etti.
Abduh hakkında kitaplardaki bilgiler özetle şöyledir:
Beyrut mason locası başkanı diyor ki:
(Mısır’da Efgani’den sonra mason locası başkanı olan imam Abduh, masonluk
ruhunu yayarak çok hizmet etti.) [Daire-tül-mearif-ül-masoniyye s. 197]
Efgani’den sonra, Abduh da, masonluğa çok yardım etti. (Les franco-maçons
s. 127)
“Salih amel işleyen kâfir de olsa, Cennete girer” diyor. Hayranı Seyyit Kutup
bile, “Üstad Abduh, düşünüşünü nakzeden âyetleri hatırlamıyor” diyerek
tenkit ediyor. [Nisa 124. âyetinin tefsirinde]
Fil suresindeki kuşlara, sivrisinek; attıkları taşlara da mikrop diyor.
Elmalılı Hamdi, tefsirinde buna gerekli cevabı vermiştir. (s. 84, 87)
İslamiyet ve nasraniyyet kitabında, “Bütün dinler birdir. Dış görünüşleri
değişiktir” diyor. Londra’daki papaza yazdığı mektupta, (İslamiyet ve
Hıristiyanlık gibi iki büyük dinin el ele vererek kucaklaşmasını beklerim. O
zaman, Tevrat ve İncil ve Kur'an birbirlerini destekleyen kitaplar olarak her
yerde okunur) diyor. [Yoksa diyalogcular Abduh'un tavsiyesini mi uyguluyorlar?]
Yine İslamiyet ve nasraniyet kitabında, “Bir kimseden, yüz bakımdan
kâfirliği, bir bakımdan imanı bildiren bir söz işitilse, o kimse imanlı kabul
edilir. Herhangi bir filozofun, fikir adamının yüz bakımdan kâfirliği gösterdiği
halde, bir bakımdan imanı göstermeyen söz söylemiyeceğini düşünmek, ahmaklıktır.
O halde, herkes imanlı bilinmelidir. İslamiyet'te zındık kelimesi yoktur.
Sonradan meydana çıkmıştır” demektedir. Küfrü açıkça görülmeyen bir Müslümanın
sözündeki bir iman, onu küfürden kurtarır, kaidesini yanlış anlatarak, bütün
kâfirlere, filozoflara mümin demektedir. Kendi de zındık olduğu için, bu
kelimenin söylenmesini istememektedir.
C. Zeydan, “Abduh, eski âlimlerin koyduğu kuralları beğenmezdi” diyor.
(Medeniyet-i İslamiyye)
Mehmet Sofuoğlu, “Abduh faize helal der, Kur’anı mahluk kabul eder” diyor.
(Tefsir kitabı s.41)
İstanbul yüksek İslam enstitüsü eski müdürü ve öğretim üyesi Ahmed Davudoğlu
Hoca, Din Tahripçileri kitabında diyor ki:
1) Şeyh-ül-islam Mustafa Sabri efendinin Mevkıful akl kitabında
dediği gibi, Abduh, Efgani vasıtasıyla Ezhere masonluğu sokup kadınların
açılmasını destekledi. (s. 81)
2) Ezher Mecellesinde, “Mısır’da ilk mason locasını kuran Abduh’tur” diyor.
(s. 81)
3) Şeytan, Cin gibi şeyleri kabul etmez. Mucizeler, ona göre İslam için
birer kara lekedir. Mesela Hazret-i Musa’nın denizi yarma mucizesine med-cezir
olayı der. (s. 82, 83)
4) Kur'anda bulunan her şeye doğru demek gerekmediğini söyler. (s. 82)
5) Teselsülün bâtıllığına inanmaz. (s. 82)
Büyük İslam âlimi, 14. asrın müceddidi olan seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri
buyuruyor ki:
(Abduh, İslam âlimlerinin büyüklüğünü anlayamamış, İslam düşmanlarına satılmış,
sonunda mason olarak İslamiyet’i içerden yıkan azılı mülhidlerden olmuştur.)
İngilizler, yüzyıllardır İslam ülkelerini binlerce müslümanı ve din adamlarını
aldatarak, mason yapmış, insanlığa yardım, kardeşlik gibi laflarla, dinden
çıkmalarına, dinsiz olmalarına sebep olmuştur. İslamiyet’i büsbütün yok etmek
için, bir çok paşa, maşa olarak kullanılmıştır. Mesela, Mustafa Reşit Paşa, Ali
Paşa, Fuat Paşa ve Mithat Paşa, Talat Paşa gibi masonlar, İslam devletlerini
yıkmakta kullanıldıkları gibi, Efgani ve Abduh gibi masonlar ve yetiştirdikleri
[Reşit Rıza gibi] çömezler de, İslam bilgilerini bozmaya, yok etmeye alet
olmuşlardır. (Faideli Bilgiler)
Abduh da, üstadı Efgani gibi mason olmuş, mucizeleri inkâr etmiş, sahih
hadislere uydurma damgası vurmuş, Kadir gecesi gibi mübarek gecelerin hiçbir
kıymeti olmadığını söylemiştir. Abduh yabancılar tarafından destek görmüştür.
Mısır sömürge valisi Lord Cromer diyor ki:
(Elbette İslami reformist hareketin geleceği Şeyh Muhammed Abduh'un çizdiği
yolda ümit vaad ediyor. Ve o yolun yolcuları Avrupa'nın her türlü yardım ve
teşviklerine layıktır.) [M. Muhammed Hüseyin, Modernizmin İslam Dünyasına
Girişi, Tercüme Sezai Özel]