Sual: Reşit Rıza kimdir?
CEVAP
Reşit Rıza, 1865 yılında Lübnan’da doğdu. 1935’de öldü. Abduh’un talebesidir. (Müncid)
Hocasının dinde reformcu fikirlerini yaymak için Mısır’da El-Menar dergisi çıkardı. (Eldavetü velirşad) medresesinde hocalık yaptı. El-muhaverat kitabında, Ehl-i sünnet mezhebine ve fıkıh kitaplarına saldırdı.

Mezhepsizler kitabında Dr. Hasib Es-Samirai [Ali Nar tercümesinde] diyor ki:

(Reşit Rıza, ne aldıysa, M. Abduh’tan aldı. O da bütün sermayesini, Efgani diye meşhur olan şarkın filozofu Cemaleddinden devşirdi. Yani bu iki zatın özü ve fikri hüviyeti üstadlarına bağlıdır. (s. 45)

Reşit Rıza, Efgani ile karşılaşma imkanı bulamadıysa da, onun fikir mirasçısı ve çömezi Abduhla beraber olmak imkanını elde etmişti. Abduhla buluşma onun fikri hüviyetinin oluşmasının temel unsurlarından biridir. (s. 80)

Reşit Rızanın bariz vasfı veya tavrı ıslahatçılıktır. Mısır’a varınca da Abduh ile tanışmış; yapmayı tasarladığı ıslahatın programını neşr için Menar dergisini çıkarma fikrini ona açarken, peşin olarak bunları açıklamıştı. (s. 85)

Mısır’a göçmesinin esas sebebi de, Efgani’nin halifesi durumundaki Abduhla buluşmak ve din ıslahatı yolunda çalışmaktı. (s. 93)

El-Menar dergisinde Vehhabiler hakkında çeşitli makaleler yayımlayan Reşid Rıza, Vehhabi hareketini yerinde ve lüzumlu görerek şunları söylüyor:
(Bu dönemde toplum cahiliyet devrinden daha kötü bir cehalet içinde idi; ağaca, taşa, hayvana, ölüye, diriye tapar, namaz kılmaz, zekat vermez, başkasının malını gaspeder, adamı öldürmüş olmak için adam öldürürdü. Cenab-ı Allah bu topluma Şeyh Muhammed İbn Abdülvehhab'ı ve hafidini gönderdi, bunlar oralarda selefin akidelerini, esere dayanan tefsiri, hadis kitaplarını ve imam Ahmed b. Hanbel'in fıkhını neşretmek suretiyle İslam’ı yenilediler. Bu hareketin tesiri ile halk dine öyle sarıldı ki memleketlerinde namazı terk eden, zekatı vermeyen, kötülüğü irtikap eden bir kimse kalmadı.) [Prof. Yusuf Ziya Yörükan, "Vahhabilik", A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1953. Sayı 6]

Mucizeyi inkâr
Reşit Rıza, mucizeleri hissi ve akli olmak üzere ikiye ayırır. "Hissi mucize, geçmiş peygamberlerin mucizeleri, akli mucize de Kur'an-ı kerimdir" der. Bu suretle, diğer mucizeleri inkâr eder. Böyle bir taksimle Kur'an-ı kerime, sahih hadislere iftirada bulunur. Çünkü bunu destekleyen herhangi bir sahih haber yoktur. Bu, hakikatten aklın isteğine, meşhur olma hevesine ve işraki felsefeyi körü körüne taklide yönelmektir. (s. 97)

Reşit Rızanın resmini görünce, din gayreti ile şu şiiri yazdım:

Reşid Rızanın resmi, geçtiği an elime,
Neler geçti içimden, neler geldi dilime.

Sakalını kısaltmış, sünnete hiç uymamış,
Kulakları tıkanmış, hak sözleri duymamış.

Doğru yola girmedi, dolaştı hep kenarda,
Ne zehirler kusmuştu, Mecelle-i Menarda.

(Muhaverat) adıyla, düzdü sayısız yalan,
Okuyan afyonlandı, sapıttı nice insan.

Hocası Abduh gibi, ne naneler yemişti,
İslamı kendisine uydurmak istemişti.

Sayısız hurafeler soktu dini İslama,
Haince saldırmıştı mübarek dört imama.

Büyük bir insan diye Firavunu övmüştü,
Hazret-i Musa için (O bir kahin) demişti.

Lakin peygamber dedi, kral Hammurabiye,
Reformu örnek oldu bugünkü Vehhabiye.

Ölçü aldı kendine, mezhepsiz Şevkani’yi,
Büyük bir üstad bildi, farmason Efgani’yi.

Ne kadar sapık varsa, hepsine kucak açtı,
Her mezhebin üstüne, telfîk zehiri saçtı.

Dil uzattı selefe, büyük küçük bilmedi,
Mezhebi bid’at saydı, taklide haram dedi.

Şer’i delil dört iken, ikisini kaldırdı,
İcma ile kıyasa pek sinsice saldırdı.

Mucizelerin hepsi görünmüşken aşikâr,
Kimini tevil etti, kimini ise inkâr.

İnanmadı hadise, mütevatir habere,
Şüphe gözüyle baktı, meşhur Şakk-ul kamere.

Sözde din adamıydı, düşmanlık etti dine,
İctihadlar yapmıştı hiç bakmadan haddine.

Âlimlere küfretti, gayet edepsiz idi,
Ehl-i sünnet düşmanı, koyu mezhepsiz idi.

Sakın aldanmayalım, Mısırlı bu fellaha!
Küfre varan sözünden sığınalım Allah’a!

Reşit Rıza hakiki İslam âlimlerinin bildirdiği doğru yoldan ayrılarak, kendi başına bir yol tutmuş ve asrın ihtiyaçlarını karşılamayı, dinde hurafeler yapmakta arayacak kadar ileri gitmiştir. Bu hâli, yazdığı makalelerde ve kitaplarda açıkça görülmekte hatta kendisi bu vasfından öğünerek bahsetmektedir.

Eserleri incelendiğinde bozuk mutezile fırkasının fikirlerinin hakim olduğu görülür. Reşit Rıza’nın yazdığı eserlerde, yaymaya çalıştığı düşüncelerinden bir kısmı şunlardır:

1-
Mucizeleri kendi düşüncesine göre tevil etmekte ve birçoğunu inkâr etmektedir.

2-
Musa ve İsa aleyhimesselamın peygamberliklerine dil uzatmaktadır. İsa aleyhisselamın diri olarak göğe kaldırıldığı Kur’an-ı kerimde bildirildiği ve Ehl-i sünnet âlimleri bunu açıklayıp izah ettikleri halde, o; “İsa aleyhisselam öldü” demektedir.

3-
Cinlerin varlığını kabul etmeyip, onları bir takım zararlı mikroplar olarak göstermektedir. (Tefsir-i Menar: c.3, s.95, 96) Halbuki cinlerin varlığı ve ateşten yaratıldığı Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmektedir.

4-
Ehl-i sünnetin dört hak mezhebini kabul etmeyip, teyemmüm, vasiyet, talak gibi daha birçok meselede doğru yoldan ayrılmıştır.

Reşit Rıza’nın yazdığı kitaplar, okuyanları ve uyanları felakete sürüklemiştir.
Bu eserlerinden biri Muhaverat kitabıdır. Bu kitabında, üstadı Abduh gibi, dört mezhebi tenkit etmiş, mezhepleri şahsi münakaşalar şeklinde göstererek, “İslam birliğini bozmuşlardır” diyecek kadar ileri gitmiştir. Dört mezhepten birine uyan ve bin seneden beri gelmiş milyonlarca halis Müslümanla adeta alay etmiştir.

Muhaverat kitabında, dört mezhebe çatılmakta, İslam bilgilerinin dört kaynağından biri olan “İcma-ı Ümmet” inkâr edilmekte, herkes; kitaptan, sünnetten kendi anladığına göre amel etmeli denilmektedir. Böylece, İslam bilgilerini kökünden yıkmaktadır.