Sual: Dünya nedir?
CEVAP
Ölümden önce olan her şeye dünya denir. Bunlardan, ölümden sonra faydası
olanlar, dünyadan sayılmaz, ahiretten sayılır. Çünkü dünya, ahiret için tarladır.
Ahirete yaramayan dünyalıklar, zararlıdır. Dünya, dine uygun kullanılırsa,
ahirette faydalı olurlar. Hem dünya lezzetine, hem de ahiret nimetlerine
kavuşulur. İyilik, kötülük, malda değildir. Malı kullanandadır. O halde, kötü
olan dünya, Allahü teâlânın razı olmadığı, ahireti yıkıcı yerlerde kullanılan
şeyler demektir.
Rabbini unutup, nefsine düşkün olan, yolda hayvanın, palanı ile, yemi ile
uğraşıp, arkadaşlarından geri kalan yolcuya benzer. Çölde yalnız kalıp, helak
olur. İnsan da ne için yaratılmış olduğunu unutup, dünya ziynetlerine aldanır,
ahiret hazırlığı yapmazsa, ebedi felakete sürüklenir. Dünyaya düşkünlük ahirete
hazırlanmaya mani olur.
Dünya ile ahiret, doğu ile batı gibidir ki, birine yaklaşan, ötekinden uzak
olur. Bir kimse ibadetini yapmaz ve geçiminde Allahü teâlânın emrini gözetmezse,
dünyaya düşkün olmuş olur. Allahü teâlâ herkesin kalbini bu kimseden soğutur.
Dünya, ahiretin tarlasıdır. Burada tohum ekmeyen, böylece bir tohumdan kat kat
meyve kazanmaktan mahrum kalan, ne kadar zavallıdır. Kardeşin kardeşten, ananın
evladından kaçacağı o gün için, hazırlanmayan, dünyada da, ahirette de aldanmış,
zarar etmiş olacaktır. Akıllı kimse, bu dünyayı fırsat bilir. Bu kısa zamanda,
tohum ekerek, yani Allahü teâlânın beğendiği işi yaparak, kat kat fazla
meyveleri toplar. Cenab-ı Hak, bu kısa zamanda yapılacak, hayırlı işlere ve
ibadetlere sonsuz nimetler ihsan edecektir.
Marifetname’deki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Dünya iki gündür: Biri sevinç, biri üzüntü günüdür. Bunlar geçicidir. Öyle
ise geçici olanı bırakın da daimi olan nimetlerine kavuşmak için çalışın.)
(Dünya için, dünyada kalacağın kadar, ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre
çalış! Allahü teâlâya, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehennem ateşine
dayanacağın kadar günah işle!)
(Dünya bir köprüdür hemen geçin, yalnız tamiri ile uğraşmayın, yolunuza devam
edin!)
(Arzusu ahiret olup, ahiret için çalışana, Allahü teâlâ dünyayı hizmetçi yapar.)
(Yalnız dünya için çalışana, yalnız nasibi gelir, işleri karışık, üzüntüsü çok
olur.)
(Ahiretin sonsuz olduğuna inananın, yalnız bu dünyaya sarılması, çok şaşılacak
şeydir.)
(Dünya sizin için yaratıldı. Siz de ahiret için yaratıldınız! Ahirette ise,
Cennet ve Cehennemden başka yer yoktur.)
(Dünyaya düşkün olmak, insanın ahiretine zarar verir. Ahiretini seven dünyada
haramlardan sakınır. Bu böyle olunca, siz bakiyi fâni üzerine tercih ediniz!)
Dünyanın tatlı şeyleri ve geçici nimetleri ancak, dinimize uymaya yardımcı
oldukları zaman, faydalı ve helal olurlar. Dünya kazancı, ahiret kazancı ile
birlikte olduğu zaman işe yarar. Ahireti kazanmaya yardımcı olmayan dünya
zevkleri, şekerle kaplanmış zehir gibidirler. Dünya zevkleri, bedene, nefse
tatlı gelen şeylerdir. Halbuki insan yalnız bunun için yaratılmadı.
Gerçek zevk yeri
Ahiret ise ruha mahsus olan hakiki zevk ve lezzetlerin de yeridir. Dünya ile
ahiret, birbirinin zıddı, tersidir. Birini sevindirmek, ötekinin gücenmesine
sebep olur. Yani birinde zevk aramak, ötekinde elem çekmeye sebep olur. O halde,
dünyada nimetleri, lezzetleri çok olanlar, bunlara gereken şükrü yapmazlarsa,
ahirette çok korkacak, çok acı çekecektir. Dünyada tehlikelerden sakındığı,
çalıştığı halde çok acı çeken mümin, ahirette çok lezzete kavuşacaktır.
Dünyanın ömrü, ahiretin sonsuzluğu yanında, denize nispetle bir damla kadar bile
değildir. Buna rağmen Allahü teâlâ, merhamet ederek, sevdiklerine sonsuz
nimetlere kavuşmaları için, dünyada birkaç gün sıkıntı çektiriyor. Akıllı kimse;
kendi işinde ve dünyasında hiç üzülmeyen, emellerini kısa tutup, sabaha bile
çıkamayacağını düşünen, ibadetine kuvvet verecek ve doğru yolda yürüyecek
miktardan fazla geçim derdi olmayandır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Dünya hayatı, ancak oyun ve boş şeyle meşgul olmaktır. Ahiret ve nimetleri
daimi olduğundan daha hayırlıdır. Bunların farkını anlamaz mısınız?) [Enam
32]
(Yanınızdaki dünyalıklar geçici, Allah katındaki hazine ve rahmetler ise
daimidir.) [Nahl 96]
(Dünyayı ahirete tercih edersiniz, Halbuki ahiret hayırlı olup nimetleri
daimidir.) [Ala 16, 17]
İbni Mesud hazretleri buyuruyor ki:
Dünyada herkes misafirdir. Yanındaki şeyler emanettir. Misafirin gitmekten,
emanetin ise geri alınmaktan başka çaresi yoktur.
Bu dünya, haramları terk eden için nimet, ibadet eden için ganimet, ibretle
bakan için hikmet, manasını anlayan için selamet yeridir.
İlimler doğru yerde kullanılmazsa
İkinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretleri (kuddise sirruh) buyuruyor
ki:
Yavrum! Bu, pek kötü olduğunu anladığın dünya, nedir biliyor musun? Dünya, seni,
Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyler demektir. Kadın, çocuk, mal, rütbe, mevki
düşüncesi, Allahü teâlâyı unutturacak kadar aşırı olursa, dünya olur. Çalgılar,
oyunlar, (Malayani) ile, yani faydasız, boş şeylerle vakit geçirmek, [kumarlar,
kötü arkadaş, kötü filmler, mecmua ve romanlar], hep bunun için dünya demektir.
Ahirete faydası olmayan ilimler, dersler de, hep dünyadır. Hesap, hendese [yani
matematik ve geometri], astronomi, mantık, eğer Allahü teâlânın gösterdiği
yerlerde kullanılmazsa [yani kâfirlerle mücadele ve onlardan üstün olmak için ve
insanlara hizmet etmek için kullanılmazsa] bunlarla uğraşmak, boşuna vakit
öldürmek olur ve dünya olur. Bu bilgileri bütün derinliği ile, incelikleri ile
okumak, yalnız başına işe yarasaydı, eski Yunan felsefecileri [ve son
zamanlardaki Avrupa’nın, Amerika’nın fen adamları, mütehassısları] saadet yolunu
bulur, ahiretteki ebedi azaptan kurtulurlardı.
Dünyayı ahirete tercih
Akıllı, ahiretin sonsuz kazancını dünyanın geçici kârı ile değiştirmez.
Bütün iyiliklerin, dinin emirlerine uymak ve yerine getirmekte olduğunu bilir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ahiret, dünyaya tercih edilince, La ilahe illallah sözü, Allahü teâlânın
gazabından korur. Dünya kârını, ahirete tercih eden, La ilahe illallah dediği
zaman, Allahü teâlâ, "Yalan söylüyorsun, sözünde sadık değilsin" buyurur.)
[Beyheki]
İlmi, mala ve mevkiye alet etmek uygun değildir. İlim bunu yasakladığı halde,
bildiği halde ilme uymamak büyük vebaldir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Din bilgilerini dünya menfaati için öğrenenlere, ilmini paraya değişenlere
kıyamette ateşten gömlek giydirilir.) [Deylemi]
Allahü teâlânın kıymet verdiği ve her şeyin en şereflisi olan ilmi, mal, mevki
kapmaya ve başa geçmeye vesile edenlere, bu ilim elbette zararlı olur. Halbuki,
dünyaya düşkün olmak, Allahü teâlânın hiç sevmediği bir şeydir. O halde, Allahü
teâlânın kıymet verdiği ilmi Onun sevmediği yolda harcetmek, çok çirkin bir
iştir. Onun kıymet verdiğini kötülemek demektir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki:
(Âlimlerin en kötüsü, insanların en kötüsüdür.) [Bezzar]