Sual: Bazı kimseler, hiçbir İslam âlimi müziğe cevaz vermedi ama,
İmam-ı Gazali hazretlerinin müziğe helal dediğini söyleyerek çalgı dinliyorlar.
Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Hayır, hiçbir İslam âlimi çalgıya, müziğe mubah dememiştir. Hepsi de haram
demiştir. Bazı mütercimler, sima veya sema kelimesini müzik anlamı vererek
tercüme ettiklerinden dolayı bu büyük hataya sebep olmuşlardır. Dört mezhepte de
çalgı haramdır.
Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima [teganni] denir. Çalgı aleti ile birlikte
olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)
Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)
Abdullah-i Dehlevi hazretleri buyurdu ki:
Sima [güzel ses], evliyanın kalbindeki sıkıntıyı rahatlığa çevirir. Gafillerin
sima dinlemesi, fıska yol açar. Hiçbir çalgı caiz değildir. (m. 85)
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Gıybet, veya devamlı ipek giymek, yahut devamlı çalgı dinlemek gibi
günahlara devam etmek kalbin kararmasına yol açar. (K. Saadet s.580)
İçki içmek ve çalgı dinlemek gibi, kul hakkı ile ilgili olmayan günahların
hepsine tevbe etmek gerekir. (İhya 4/65)
Herkes dünyadaki işine göre haşr olunur. İçki içenler, sarhoş olarak, çalgıcı,
çalgı çalarak haşr olunur. (Dürre-tül Fâhire fî-keşf-i ulûm-il-âhıre –
Kıyamet ve Ahiret, s.36)
Çalgı dinleyenin veya ipek giyenin şahitliği kabul edilmez. (İhya 4/41)
Davet edildiği yerde günah bir şey varsa, mesela duvarda canlı resimleri varsa,
yahut çalgı çalınıyorsa, kadın erkek karışık ise böyle bir davete gidilmez.
(K. Saadet s.207)
Ud ve saz çalmak haramdır. (K. Saadet s.231)
Çalgı aletlerinin imalinden kaçınmak, zulümden kaçınmak olur. (İhya 2/218)
Gizli haram işlenen eve girmek yasaktır. Ancak dışarıdan duyulacak şekilde
içeride çalgı çalınıyorsa, bunu duyanların içeri girip çalgıları kırması
caizdir. (İhya 2/802)
Fitne çıkmayacaksa kötü işler yapanlar tehdit edilebilir. Mesela, kötü biri,
namuslu kadına tecavüze yelteniyorsa veya orada çalgı çalıyorsa, arada ırmak
veya duvar gibi bir mani varsa, o kişiye, (Bu işten vazgeç, yoksa seni
öldürürüm) diye tehdit edebilir. Öldürülmez ama tehdit edilir. (İhya
2/815)
Kalbi Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerden birine bağlılığı olanın sima,
tegannili sesleri dinlemesi, haram olup, onun için öldürücü zehirdir.
(K. Saadet s. 321) [Bu sözü delil gösteren cahiller, (Çalgı kötü
kimselere haram, bizim gibi kalbi temizlere haram değil) diyorlar. Halbuki
burada çalgı denmiyor, nağmeli ses deniyor. Çalgı herkese haramdır. Tasavvuf
büyüklerinden Mahmud-i İncirfagnevi hazretleri buyuruyor ki:
(Yüksek sesle zikir yapabilmek için, kalbinde yalan ve gıybet bulunmamak,
boğazından haram ve şüpheli şey geçmemiş olmak, gönlü riya ve gösterişten temiz
olmak lazımdır.) İşte, teganni, sima yalnız böyle kimselere faydalı olur. Fıkıh
âlimleri de, teganninin, böyle olmayanlar için ve çalgının herkes için, haram
olduğunu bildirmişlerdir.]
İnsana zevk veren ahenkli nağmeler, gönüllerde saklı olan güzellik ve
çirkinlikleri açığa çıkarır. Her kaptan içindeki sızar, sima eden kişinin içinde
ne varsa dışına o sızar. Sima kalbe ulaşınca, kalbde galip olan ne ise, onu
harekete geçirir. (İhya 2/675)
Kalbinde haller hasıl olmayan, hasıl olsa da nefsi şehvetten kesilmemiş tasavvuf
yolcularına güzel ses, nağme faydadan çok zarar verir. Ali Hallaç; Şeyh Ebu’l
Kasım-ı Gürgani’nin müridlerinden idi. Sima için izin istedi. (Hiç bir şey yeme,
sonra lezzetli yemekler yersin. O aç halinle simaı yemekten çok istiyorsan, sima
yapman caizdir) buyurdu. Kalb hallerine kavuşmayan, hak yolu, halleri ile
anlayamayan, yahut bazı hallere kavuşup henüz şehvetten kesilmemiş olan
müridlere üstadları simaı yasaklamalıdır. (K. Saadet s.325)
Simaı eğlence ve oyun şeklinde âdet etmek haramdır. Nitekim bazı küçük günahlar
vardır ki, devam edilirse büyük günah olur. Bazı şeyler ara sıra ve az olursa
mubah olur. Çok olunca haram olur. (K. Saadet s.329)
Ses dinlerken, ud, keman, ney, saz, kaval gibi hiç bir çalgı çalmamalıdır. Her
çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Hoş olduğu, hoşa gittiği için haram
değildir. Bir kimse hoşa gitmeyecek şekilde rast gele çalsa da, ustalıkla
çalmasa da yine haramdır. (K. Saadet s.326)
Kalbde helal olan şeyin sevgisi [mesela Allah sevgisi] varsa, sima [ilahi,
kaside gibi nağmeli sesler] onu artırıyorsa o kimsenin teganni dinlemesi helal
olur. Kalbinde, dinimizin yasak ettiği bir şey olanın teganni dinlemesi günah
olur. (K. Saadet s.322)
Bayramlarda ve arada bir olursa [Hazret-i Âişe validemizin seyrettiği zenci
cariyelerinki] oyunlar, teganniler ve bunları seyretmek haram değildir. (K.
Saadet s.322) [Cariyelerin saçını başını açmaları günah olmadığı gibi
nağmeli sesleri de haram değildir.]
Düğünlerde def çalmak ve teganni etmek mubahtır. (K.Saadet s.323)
Teganni, raks, def çalmak, kılıç ve kalkan oyunları ve neşeli günlerde
zencilerin oyunlarını seyretmek mubahtır. (İhya 2/695)
Bayram günü zenci cariyelerin oyunlarını Resul-i ekrem efendimiz kapı üzerinden
Hazret-i Âişe’ye seyrettirmiş ve ikisi beraber bakmışlardır. (İhya 2/827)
Kusurları, azapları bildiren [çalgısız] kasideleri, ilahileri dinleyerek
üzülmek, ağlamak sevaptır. Ancak Allahü teâlânın kaza ve kaderini
beğenmeyip, ona üzülüp, üzüntüsünün artması haramdır. (K. Saadet s.324)
Hacca gidenin, Kâbe, hac, Mekke, Medine şiirleri, ilahileri, kasideleri
dinlemesi ve bunları güzel sesle okuyup para kazanması helaldir. (K. Saadet
s.323-324)
Hacıları uğurlarken Kâbe, zemzem ve diğer mübarek makamları öven ve Arab çölünü
anlatan şiirlerde nefesli ve telli çalgılar yoksa, bunların hepsi caizdir.
(İhya 2/690)
Düşmanlarla savaşmayı ve Allah sevgisi uğruna canını feda etmeyi kuvvetlendiren
kahramanlık şarkılarını [mehter marşlarını] dinlemek mubah olur. (K. Saadet
s.324)
Düğün, ziyafet ve sefer dönüşü gibi sevinmek gereken yerlerde, bayram günlerinde
nağmeli seslerle, teganni ile neşelenmek caizdir. (K. Saadet s.324)
Düğün ve benzeri yerlerde davul, def çalmak haram değildir. Hacılar ve
askerlerin davul, bando çalması caizdir. Ahlakı bozuk gençlerin davul çalması da
haramdır. (K. Saadet s.326)
Çalgı âletleri üçe ayrılır:
1- Haram olanlar. Tambur, düdük, zurna gibi şarkıcılara eşlik eden
aletlerdir.
2- Mekruh olanlar. Bunlar tek başına çalınmadığı halde şarkıcıyı coşturan
kaval gibi aletlerdir.
3- Mubah olanlar. Bunlar da eğlence aleti değil de boru ve harp davulu
gibi haberleşme aletleri ile nikah için çalınan def gibi toplantıya çağırma ve
herhangi bir hususu ilan etmek için kullanılan aletlerdir. (Mükaşefetü´l
Kulub - Kalblerin Keşfi)
Ud, sanc [zil], telli çalgılar, berbed ve benzeri Irak çalgılarının hepsi
yasaktır. İçki içenlerin âdeti olmayan davul ve benzerleri [düğünlerde] yasak
değildir. (İhya 2/685)
İçki âlemlerinde kullanılan trampet, nefesli ve telli çalgılar haramdır. Bu
çalgılar yasak, diğerleri ise mubahtır. Mubah olanlar def, davul, şahin, kadib
gibileridir. (İhya 2/701)
Vezinli güzel ses haram değildir. Şayet kötü sözlerden meydana gelmişse, ister
nağmeli okunsun, ister nağmesiz okunsun haramdır. (İhya 2/686)
Kur'an-ı kerimi teganni ile okumak haramdır. (K. Saadet s.333)
[Tecvide uygun olarak teganni edilirse mahzuru olmaz.]
Mescitlerde Kur’anı teganni ile okuyanları nehy etmek farzdır. (İhya
2/823)
Resulullah efendimiz, Rebi' binti Muavvizin evine geldi. Cariyeler def çalıyor,
şarkı söylüyorlardı. Onu görünce kesip, kasidelerle Resulullahı övmeye
başladılar. [Buhari’nin rivayet ettiği] (Susun, önceki söylediğinize devam
edin) buyurdu. Çünkü onu övmek ibadettir. Oyun eğlence arasında ibadet
olmaz. (K. Saadet s.333)
İmam-ı Gazali hazretlerine ait bu yazıların özeti şudur:
1- İçki içenlerin dinlediği nefesli çalgıları ve bütün telli çalgıları
çalmak ve dinlemek haramdır.
2- Şarkıcının kazancı haramdır. Şahitliği kabul edilmez, hediyesi alınmaz.
3- Belli zamanlarda [düğünlerde, bayramlarda] ve belli şartlarla [ibadete
karıştırmamak, haram şeyler söylememek şartıyla] def, davul gibi çalgılar çalmak
caizdir. Bunlara da diğer nefesli ve telli çalgıları karıştırmak caiz değildir.
4- Hacca gidecek olanın Kâbe, hac, Mekke, Medine şarkılarını dinlemesi,
askerlerin cesaretlerini artırıcı savaş, kahramanlık şarkılarını, [mehter
marşlarını] dinlemesi caizdir. Bayramlarda, düğünlerde, hac yolunda çalınması
mubah olan çalgıları bile, her zaman dinlemeyi ve çalmayı âdet haline getirmek
caiz değildir.
5- Müslümanların bayramlarda sevinmeleri, sevinçlerini göstermeleri caizdir.
Bayramlarda def ile söylenen şarkıyı dinlemek ve içinde kılıç-kalkan oyunu gibi
oyunları seyretmek mubahtır. Bunları âdet haline getirmek, her zaman yapmak caiz
değildir.
6- Kur’an-ı kerim okumak veya Resulullahı övmek [Mevlid] gibi ibadetlere def
dahil hiç bir çalgıyı karıştırmak caiz değildir, yasaktır.
7- Tasavvuf ehli zatların sema [ilahi, kaside gibi nağmeli insan sesi ve
şiir] dinlemesi caizdir. Sema sırasında bunlara çalgı karıştırmak haramdır.
Sema, henüz kalbi tam temizlenmemiş, kalb hallerine kavuşmamış müritlere
yasaktır.
Yukarıda; Peygamber efendimizin ve onun vârisleri olan bütün İslam alimlerinin
çalgıya haram dedikleri kesin delillerle ispat edildi. Çalgının haram olması
konusunda acaba âyet-i kerime yok mu diyenler çıkabilir.
Kur’an-ı kerimin birçok yerinde (Resulüme uyun) buyuruluyor. Eğer Kur’anı
herkes anlasaydı, (Resule uymaya lüzum yok, herkes Kur’andan anladığına uysun)
denirdi. Aksine Kur’anın açıklanması istenerek buyuruluyor ki:
(İhtilafa düşülen şeyleri açıklayasın diye bu kitabı sana indirdik.)
[Nahl 64]
Kur’an-ı kerimde, sadece (Allah’a uyun) denmiyor. Resulüne de
uyulması emrediliyor: (Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.)
[Nisa 80] (Demek ki Resulullaha uymak Allah’a uymaktan ayrı değildir.)
Yine Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]
(Resulüm de ki, "Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!") [A. İmran 31]
(Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız!) [Araf 158]
(Resulümün verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]
(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa
13,14]
(İndirdiğimi insanlara beyan edesin, açıklayasın.) [Nahl 44]
(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf 157]
(O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]
Demek ki Peygamber efendimiz kendiliğinden haram etmiyor, vahye dayanıyor yani
Allah’ın bildirmesine dayanıyor. Bir de bazı âyetler var, onları herkes
anlayamıyor. (İndirdiğim Kur'anı insanlara açıkla) buyuruyor. Bazı
âyetlerde müzik haram edilmiştir. Bunu Resulullah açıklayabiliyor. Biz bakınca
anlayamıyoruz. Mesela müziği haram eden iki âyet:
Lokman suresinin 6.âyetindeki lehv-el hadis ifadesi müzik olarak
bildirilmiştir. Lehv-el hadis, Türkçe olarak boş söz, boş eğlence gibi manalara
gelir. Ama bu boş eğlencenin, yani ahirete fayda vermeyen bu eğlencenin müzik
olduğu bildirilmiştir.
İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti
ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik)
[İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]
(Mevahib-i aliyye) ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle
tefsir ediliyor:
Yalan hikayeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri
dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini
müjdele! (Mevâkib tefsiri)
Bir hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:
(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.) [Deylemi]
Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle
buyuruluyor.
Müfessirler, İsra suresinin 64. âyetinde şeytana, (Vestefziz... bi savtike
[Sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu, bu âyetin, her
çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir. (Şeyhzade)
Müfessirler Enam suresinin 70. âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki
ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir
etmişlerdir.
(Şimdi siz bu söze [Kur’ana] mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da
ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.) [Necm 59-61]
Medarik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu
işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek
şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor.
İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu
söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)
Böyle âyetler olmasa bile Resulullahın bildirdiğini kabul etmemek Allah’ı kabul
etmemek olur. Böyle yapanların da kâfir olduğu yine Kur’an-ı kerimde
bildiriliyor.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine
itaat etmek olduğunu bildiriyor. O halde, Onun Resulüne itaat edilmedikçe, Ona
itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kesin ve kuvvetli olduğunu bildirmek için,
(Elbette, muhakkak böyledir) buyurup, doğru düşünmeyenlerin, bu iki itaati
birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı. Yine Allahü teâlâ, (Kâfirler,
Allahü teâlânın emirleri ile Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak,
bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyerek, iman ile küfür arasında bir
yol açmak istiyorlar. Bu kâfirlerin hepsine çok acı azap hazırladık)
buyurmaktadır. (1/152)