Hızlı ve sinsi bir şekilde dinin içine müzik sokulmaya çalışılıyor. Çünkü
dini bozmanın en kolay yollarından biri budur. Hıristiyanlığı aslından
uzaklaştıran önemli unsurlardan biri de Kiliselere müziğin sokulmasıdır.
İslamiyet’i de Hıristiyanlığın durumuna düşürmek için müziğe ağırlık
verilmektedir. Bir gazete haberi şöyledir:
“Yedikule Zindanları, iftardan sonra zindan duvarlarını sarsacak kadar
tempolu bir konsere tanıklık etti. Mustafa Özcan’ın Kur’an tilavetinden sonra
Avusturya’dan gelen ve daha çok Türk Tasavvuf Musikisi icrasıyla tanınan
Abdurrahman Toprak, soğuktan titreyen kalabalığı kendine eşlik ettirmeye
çalışarak ilahi söyledi. Ardından bir zamanların ‘Yeşil Pop’çuları sahneye
çıktı. Daha sonra heyecanla Yusuf İslam’ın geldiği müjdelendi. Hip Hop
şarkılarıyla İslam çağrısı yapan, ramazan münasebetiyle özel olarak getirtilen
Amerikalı müzik grubu Native Deen (Yerli Din) de sahnede yerini aldı. Her biri
en fazla 20 yaşında üç tane çikolata renkli Afro-Amerikan, başlarındaki beyaz
takkeler ile koşarak sahneye fırladı. Grubun üyeleri Joshua Salem, Naim Muhammed
ve Abdülmelik Ahmed sahnede izleyici ile kurdukları diyalog açısından Yedikule
Zindanlarındaki kalabalığı adeta kendinden geçirdi. En fazla ortaokul öğrencisi
oldukları her hallerinden belli çocuklar, başlarına beyaz namaz takkelerini
geçirmiş sahnenin hemen önünde ‘hip hop’ figürleriyle dans ettiler. Gece, Native
Deen’in genç üyeleri ile öncüleri olan Yusuf İslam’ın birlikte söylediği sazlı
sözlü ‘Taleal Bedru’ ile noktalandı...”
Ramazan aylarında yoğunlaştırılan bu faaliyetler projenin birinci aşamasıdır: Bu
aşamada maksat, dinimizce haram olan müziği meşru hâle getirmek. Daha sonra da,
müziği Hıristiyanlıkta olduğu gibi ibadetin bir parçası haline sokmak. Birinci
aşamada hayli yol alındı.
Ramazanda pek çok otelin kapısında, “Canlı müzik eşliğinde iftar” afişlerini
gördük. İşte İstanbul’da beş yıldızlı bir otelin ilanı: “Zengin bir mönünün
sonunda Çeşmi bülbül Fasıl Grubu eşliğinde her akşam iftar...” Dört kız,
ellerinde tambur, kanun ve ud eşliğinde, “Ben yanarım yane yane”, ”Sordum sarı
çiçeğe...” ilahilerini seslendiriyorlar iftarda. Ardından saz eserleri... Akşama
kadar Allah için oruç tutan, akşam genç kızların seslendirdiği Klasik Türk
Müziği eşliğinde iftar ediyor.
Şapla şeker karıştı. Eskiden saflar ayrı ve netti. Kim ne yaptığını biliyordu.
İçki içen meyhaneye, eğlenecek olan eğlence yerine, ibadet edecek olan da,
camiye giderdi. Haram işleyen de günahını bildiği için üzülürdü. Yaptığını meşru
görmediği için de küfre düşmezdi. Şimdi her şey birbirine karışmış durumda.
İbadet mi yapıyor, eğleniyor mu belli değil. Bütün bunlar müziği ve haramları
meşrulaştırmanın, haramı helali birbirine karıştırmanın yani “Dini sulandırma”
projesinin bir parçasıdır.
Görünüşe bakıldığında bu davranışlar halkın cahilliğine veriliyorsa da, bu o
kadar basit bir olay değildir. Müslümanlar bu hâle planlı bir şekilde, belli bir
proje doğrultusunda getiriliyor. Bu projenin içeride ve dışarıda bayraktarlığını
yapan pek çok kimse var. Rock Müziğin başını çeken Cat Stevens diğer ismi ile
Yusuf İslam’ın takip ettiği çizgi hayli enteresan. Önce İslam âlimlerinin
kitaplarından ve çevresindeki Müslüman kimselerden müziğin haram olduğunu
öğrenip Müslüman olmasıyla beraber müziği de bırakıyor. Daha sonra birden fikir
değiştiriyor. Bu değişikliği de kendince şöyle yorumluyor:
“Başlangıçta müzik konusunda şüphelerim oluşmuştu. Daha sonra Kur’ana ve
hadislere baktım, müzik ile ilgili bir şey göremedim. İyi, faydalı şeyleri
İslamiyet emrediyor. Müzik iyi ve faydalı olduğuna göre, haram olamaz diye
yorumladım. Yeniden çalışmaya başladım...”
Binlerce İslam âlimi, Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere dayanarak müziğin
haram olduğunu söylüyorlar; bu ise, göremedim, diyor. Demek ki bir
yönlendirenler var. Kendisine, “Yedikule’de hip-hop grubu Native Deen ile
birlikte sahneye çıktınız. Bu hip-hop tarzını nasıl buluyorsunuz?” diye
soruyorlar, o da, “Native Deen, gençleri İslam’a ve Allah’a çağırıyor. Albümleri
insanlık adına son derece olumlu mesajlar içeriyor. Bence gayet de başarılı bir
hip-hop örneği ortaya çıkarıyorlar” diyor.
Yani dinimizin haram kıldığı müzik vasıtasıyla gençler İslam’a çağrılıyor. Böyle
çağrılarla gelenlerin İslami anlayışının, yaşayışının ne olduğunu bilmek zor
değildir. (Mehmet Oruç, Türkiye, 2005)