Sual: İslam âlimleri, “Hastalıkta şifa vardır. Beden ne kadar sıkıntı
çekerse, ruh o kadar rahat eder. Bu vücuda rahatsızlık veren her şey insanın
âcizliğini anlamasına, Cenab-ı Hakka dönmesine sebep olur. Bu sebeple kalb için
şifadır” buyuruyorlar. Fakat ben hastalanınca, ruhum çok acı çekiyor, sanki
işkence içinde gibi rahatsız oluyorum. Anlaşılan, hastalıkta şifa olması herkes
için değildir. Öyle değil mi?
CEVAP
Siz ruh ile nefsi karıştırdığınızdan dolayı böyle söylüyorsunuz. İnsanın bir
yeri ağrıyınca, az veya çok hastalanınca, rahatsız olan, keyfi bozulduğu için,
isteklerine kavuşamayacağı için deli divane olan nefsidir. Rahatsızlığımız
oranında onun da rahatsızlığı artar. Kulak, renkten zevk almadığı gibi göz de
sesten zevk almaz. Hepsinin zevki farklıdır.
Nefs, Allahü teâlânın düşmanıdır, hep haram olan şeylerden zevk alır. Ruhun
gıdası namazdır ve diğer ibadetlerdir, haramlar ruhun zehridir. Mesela müzik
nefsi besler. Nefsimiz müzikten hoşlanır. Ruh hoşlanmaz, sıkıntı duyar. Nefsi
ruh ile karıştırmamalıdır. İnsan hastalanınca, günahları affolur. İsa
aleyhisselam, (Hasta olup, musibete, felakete uğrayıp da, günahları
affolacağı için sevinmeyen kimse, âlim değildir) buyurdu. Musa aleyhisselam
da, bir hastayı görüp, (Ya Rabbi, Bu kuluna merhamet et, hastalıktan kurtar!)
dediğinde, Allahü teâlâ, (Rahmetime kavuşması için, gönderdiğim sebepler
içerisinde bulunan bir kuluma, nasıl rahmet edeyim. Çünkü, onun günahlarını, bu
hastalıkla affedeceğim. Cennetteki derecesini, bununla arttıracağım)
buyurdu.
Musibetlere, elemlere sevap olmaz. Bunlara sabretmeye sevap verilir. Fakat,
elemlere sabredilmese de, günahların affına sebep olurlar. Hastalık da
musibettir, sabredilmezse sadece günahlar affolur. Sabredilir, kimseye şikayet
edilmezse, o zaman sevap da alınır. Görüldüğü gibi, hastalık faydalı bir şeydir.