Sual: Her hususta Peygamberimize uymak gerekir mi?
CEVAP
Peygamber efendimizi bazı hususlarda taklit caiz olmaz. Çünkü sadece Ona ait
haram ve farzlar var idi. Bu konuda Mevahib-i Ledünniyye’de buyuruluyor ki:
Yalnız Peygamber efendimize mahsus farzlar ve haramlar vardır. Mesela kurban
kesmek, kuşluk namazı, sabah namazının sünneti ile gece namazı kılması, misvak
kullanması, istişare ile iş görmesi, gördüğü yerde ve zamanda münker bir işi
değiştirmesi, ölen fakir bir Müslümanın borcunu ödemesi, başladığı işi bitirmesi
sadece Peygamber efendimize mahsus farzlardan idi. İnsanlara müdara etmesi [insanlarla
iyi geçinmesi, ahiret için dünyalık vermesi] de farz idi.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Rabbin için kurban kes.) [Kevser 2]
(Geceleri kalk namaz kıl.) [Müzemmil 2]
(Bir iş yapacağın zaman arkadaşlarınla istişare et.) [A. İmran 159]
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Vitir namazı, sabah namazının sünneti ve iki rekat kuşluk namazı bana farz,
sizlere sünnettir.) [İ. Ahmed, Taberani]
(Ümmetime zor gelmeseydi gece namazını onlara da mecburi kılardım.) [Müslim]
(Ben misvak kullanmakla emrolundum.) [İ. Ahmed]
(Borçlu ölen müminin borcunun ödenmesi benim üzerimedir.) [Müslim]
(Farzları yapmam gibi müdara etmem de emredildi.) [Tirmizi]
Peygamber efendimizin, zekat, sadaka alması haram idi. Zengin değildi ama,
zengin de olsa zekat vermesi farz değil idi. Öldürülmesi gereken birinin katline
yahut dövülmesine gizlice işaret etmesi de haram idi. Açıkça söylemesi
gerekirdi. Miras bırakması, yazı yazması, şiir söylemesi, soğan sarmısak gibi
çirkin kokulu şeyleri yemesi de haram idi. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Biz Peygamberler, miras bırakmayız. Bize kimse vâris olamaz. Bizden kalanlar
sadaka [vakf] olur.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]
(Bir dinarım bile vârislerime miras kalmaz. Zevcelerimin ve memurlarımın
nafakasından başka bıraktığımın hepsi sadaka [vakf]dır.) [Buhari,
Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]
(Ben sadaka alıp yemem.) [Müslim]
(Şiir söylemem.) [Ebu Davud] [Ancak atasözü gibi olan hikmetli beyitleri
söylerdi. (Tirmizi)]
(Yanıma melek geldiği için soğan sarmısak yemem.) [Hakim]
(Biz, ümmi bir milletiz.) [Buhari] (Yazı yazmadığı âyetle de sabittir.)
Kendini istemeyen kadını nikahında tutması ve kitap ehli kâfir kadınla evlenmesi
de haramdı. Önceleri, hanımını boşamak caiz idi. Hafsa validemize bir talak
vermiş idi. (Ey habibim, Ona geri dön! Çünkü o çok oruç tutar, çok namaz
kılar. Cennette de senin hanımındır) mealindeki vahiy ile Ahzab suresinin,
(Boşadığın hanımlarından istediğini tekrar nikahlamanda, sana günah yoktur)
mealindeki 51. âyeti üzerine, onu tekrar nikahladı. Daha sonra, hanımlarını
boşaması ve başka kadınlarla evlenmesi de haram edildi. Resulullahın hanımları
müminlerin anneleri olduğu için, Onun hanımları ile evlenmek de Müslümanlara
haram edildi. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Peygamberin hanımları, müminlerin anneleridir.) [Ahzab 6]
(Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen sana helal değildir.)
[Ahzab 52)
(Ey iman edenler, Resulullahı üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını
nikahlamanız asla caiz olmaz, büyük günahtır.) [Ahzab 53]
Sual: Sünnetle farz arasında konuşulmadığı halde, Resulullahın sabah
namazının sünnetiyle farzı arasında konuşmasının hikmeti nedir?
CEVAP
İslam âlimleri, Peygamber efendimizin yaptığı şeyleri üçe ayırmışlardır:
1- Müslümanların da yapması lazım olan şeylerdir. Bunlara, (Sünnet)
denir.
2- Âdete bağlı şeylerdir. Bunları her Müslüman, bulunduğu yerin âdetine
uyarak yapar.
3- Resulullaha mahsus olan, özel şeylerdir. Bunları başkalarının yapması
caiz değildir. Bunlara, (Hasais) denir.
Resulullah, sabah namazının sünnetini evinde kılıp, Hazret-i Aişe ile bir miktar
konuştuktan sonra, farzı kıldırmak için mescide giderdi. Bu hal, (hasais-i
peygamberi)dir. Yani Peygamber efendimize has özel işlerdendir. Aişe
validemizle konuşmadan dışarı çıksaydı, ilahi tecellilerden ve nurlardan dolayı,
yüzüne kimse bakamazdı. (H.L.O. İman)
Peygamberimizin boşaması
Sual: Peygamberimizin Hafsa validemizi boşayıp sonra tekrar aldığı
söyleniyor. Hanımını boşamak Peygamberimize yasak değil miydi?
CEVAP
Önce serbestti, daha sonra âyet-i kerimeyle yasak edildi. Hafsa validemizi
boşaması da, yasak edilmeden önceydi.