Sual: Çocuğu nasıl terbiye etmelidir?
CEVAP
Çocuk, ana baba elinde bir emanettir. Çocukların temiz kalpleri kıymetli bir
cevher olup, mum gibi, her şekli alabilir. Küçük iken, hiçbir şekle girmemiştir.
Temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun mahsulü
alınır. Onun için Ağaç yaşken eğilir demişlerdir. Bunun gibi çocuk da
neye meylettirilirse, oraya yönelir. Eğer hayrı âdet eder, öğrenirse hayır
üzerine büyür. Çocuklara iman, Kur'an ve Allahü teâlânın emirleri öğretilir ve
yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya saadetine ererler. Bu saadete ana-baba ve
hocaları da ortak olur. Eğer bunlar öğretilmez ve alıştırılmaz ise, bedbaht
olurlar. Yapacakları her kötülüğün günahı, ana-baba ve hocasına da verilir.
Müslüman, emri altında bulunanlardan mesuldür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de
evinizde ve emriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara
Müslümanlığı öğretmezseniz, mesul olursunuz.) [Müslim]
(Çocuklarına Kur'an-ı kerim öğretenlere veya Kur'an-ı kerim hocasına
gönderenlere, öğretilen Kur'anın her harfi için, on kere Kâbe-i muazzama
ziyareti sevabı verilir ve kıyamette, başına devlet tâcı konur. Bütün insanlar
görüp imrenir.) [S.Ebediyye]
(Bir çocuk ibadet edince, kazandığı sevap kadar, babasına da verilir. Bir kimse,
çocuğuna fısk, günah öğretirse, bu çocuk ne kadar günah işlerse babasına da, o
kadar günah yazılır.) [S.Ebediyye]
(Çok müslüman evladı, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gidecektir.
Çünkü bunların babaları, yalnız para kazanmak ve keyf sürmek hırsına düşüp ve
yalnız dünya işleri arkasında koşup, evlatlarına Müslümanlığı ve Kur'an-ı kerimi
öğretmediler. Ben böyle babalardan uzağım. Onlar da benden uzaktır. Çocuklarına
dinlerini öğretmeyenler Cehenneme gidecektir.) [S.Ebediyye]
Kendinin yapması haram olan şeyi çocuğa yaptıran kimse, haram işlemiş olur.
Çocuklarına içki içiren, kumara alıştıran, müstehcen neşriyatı okumasına sebep
olan, yalancılık, hırsızlık gibi kötü huylara alıştıran, kıbleye karşı ayak
uzatmasına sebep olan kimse, günah işlemiş olur. Dinimizin temeli, imanı,
farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ, Peygamberleri bunun
için göndermiştir. Gençlere bunlar öğretilmediği zaman, İslamiyet yıkılır, yok
olur. Allahü teâlâ, Müslümanlara Emr-i maruf yapmayı emrediyor. Yani,
benim emirlerimi, bildiriniz, öğretiniz buyuruyor. Nehy-i münker yapmayı
da emrederek, yasak ettiğini bildirdiği haramların yapılmasına razı olmamamızı
istiyor.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Kendinizi ve aile efradınızı
Cehennem ateşinden koruyun!) [Tahrim 6]
Kur'an-ı kerimde, nefslerimizi ve aile efradımızı, yakıtı insan ve taş olan
Cehennem ateşinden korumamız emredilmektedir. Elli-yüz senelik kısa bir hayat
için evladımızı dünya felaketlerinden korumaya çalıştığımız gibi, ebedi felakete
düçâr olmaması için ahiretini de korumamız lazımdır. Bir babanın, evladını
Cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha mühimdir.
Cehennem ateşinden korumak da, imanı ve farzları ve haramları öğretmekle ve
ibadete alıştırmakla ve kötü arkadaşlardan ve zararlı neşriyattan korumakla
olur.
Bütün fenalıkların başı, kötü arkadaştır. Kötü arkadaşları, onun, küstah,
yalancı, hırsız, ve saygısız olmasına sebep olabilir. Senelerce de bu kötü
huylardan kurtulamaz.
Ne zaman çocukta iyi bir hareket görülürse, onu takdir etmeli,
mükafatlandırmalıdır! İnsanların yanında bazen onu övmelidir. Amcası benim
çocuğum böyle yaptı diyerek iyiye teşvik etmelidir. Bir kabahat işler veya
kötü bir söz söylerse birkaç defa görmezden gelmeli, (onu yapma) dememeli,
azarlamamalıdır. Sık sık azarlanan çocuk, cesaretlenir, gizli yaptıklarını
açıktan yapmaya başlar. Yaptığı kötü işlerin zararı, kendisine tatlı dil ile
anlatılmalı, ikaz edilmelidir! Yapılan iş, dine aykırı ise işin zararı, fenalığı
ve neticesi anlatılarak, o kötü işe mani olmalıdır.
Baba, baba olduğunu, büyük olduğunu hissettirmelidir! Anne, çocuğu babası ile
korkutmalıdır!
Her gün bir müddet oynamasına izin vermelidir ki, çocuk sıkılmasın. Sıkılmak ve
üzülmekten kötü huy hasıl olur ve kalbi körleşir. Hiç kimseden para istemesine
müsaade etmemeli, fazla konuşmamasını, büyüklere saygıyı öğretmelidir. İyi
insanların güzel hallerini anlatıp, onlar gibi olmaya, kötü insanların
kötülüklerini anlatıp, onlar gibi olmamaya dikkat etmesi öğretilmelidir.
Çocuğa her istediğini almak ve lüks içinde yaşatmak uygun değildir. Büyüyünce de
her istediğini ele geçirmeye çalışır; fakat bunda muvaffak olamayınca sükutu
hayale uğrar, isyankâr olur. Kendimiz helal yediğimiz gibi çocuklarımıza da
helal yedirmeliyiz. Haramla beslenen çocuğun bedeni, necasetle yoğrulmuş çamur
gibi olur. Böyle çocuklar da pisliğe, kötülüğe meylederler.
Çocuğa, israf etmemesini, kanaatkâr olmasını öğretmelidir. Bazen de yavan ekmek
yemeye alıştırmalıdır. Kötü yerlere gitmesine mani olmalıdır! Çocuk kötülerin
yanında ahlaksız, yalancı ve hayasız olur.
Baba, ne devamlı asık suratlı durmalı, ne de çocukla fazla yüz göz olmalı,
konuşmasının heybetini korumalıdır. Çocuğa babasının malı ile, rütbesi ile
övünmemesi tembih edilmelidir! Tevazu sahibi ve kibar olması öğretilmelidir!
Başkalarından bir şey almanın zillet olduğu, veren elin alan elden üstünlüğü
bildirilmelidir! Cimriliğin çirkinliği öğretilmelidir!
Başkalarının yanında edepli oturması, ayak ayak üstüne atmaması, lâubâli
hareketlerden uzak durması telkin edilmelidir!
Fazla konuşmaktan çocuğu men etmelidir! Fazla konuşmanın hayasızlığa yol açtığı,
çenesi düşüklüğün kötülüğü belirtilmelidir! Çocuk nasıl olsa konuşmasını
öğrenecektir. Maksat, ona icap edince susmasını ve büyüklerin sözünü dinlemesini
öğretmektir.
Doğru da olsa, çokça yemin etmesine izin vermemelidir! Vara yoğa yemin, kötü bir
alışkanlıktır. Büyüklere hürmetin, yerini onlara vermenin ve herkesle iyi
geçinmenin önemi anlatılmalıdır.
Çocuğu daha küçükken namaza alıştırmalıdır. Büyüyünce namaz kılması zor
gelebilir. Başkasının malını çalmayı, haram yemeyi, yalan söylemeyi gözünde
çirkin gösterecek şekilde anlatmalıdır! Böyle yetiştirip büluğa erince, bu
edeplerin inceliklerini ona söylemelidir.
Her işi âdet olarak yapmaması, niyetle, şuurla yapmasının lüzumu anlatılmalıdır.
Mesela, yemekten maksat, kulun Rabbine ibadet etmesi, insanlara, vatanına,
milletine faydalı hizmetlerde bulunması, insanların saadeti için çalışması
olduğu öğretilmelidir. Dünyadan maksadın, ahiret için azık toplamak olduğu, zira
dünyanın kimseye kalmadığı, ölümün çabuk ve ansızın gelebileceği anlatılmalı,
(Ne mutlu o kimseye ki, dünyada iken ahiret azığı elde eder, Cennete ve Allahü
teâlâya kavuşur) demelidir. Küçük yaşında böyle terbiye edilirse, taş üzerine
yazılan yazı gibi olur ve kolay kolay silinmez.
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Bütün çocuklar, Müslümanlığa elverişli olarak dünyaya gelir. Daha sonra
bunları, ana-babaları hıristiyan, yahudi ve dinsiz yapar.) [Taberani]
Hadis-i şerifte Müslümanlığın yerleştirilmesinde ve yok edilmesinde en mühim
işin, çocuklukta ve gençlikte olduğu bildirilmektedir. O halde, her müslümanın
birinci vazifesi, evladına İslamiyet’i ve Kur'an-ı kerimi öğretmektir. Evlat
nimetinin kıymeti bilinmezse, elden gider. Bunun için (Pedagogie), yani çocuk
terbiyesi, çok kıymetli bir ilimdir.
İslam dinine karşı olanlar, bu mühim noktayı anladıkları içindir ki, (Gençliğin
ele alınması birinci hedefimizdir. Çocukları dinsiz olarak yetiştirmeliyiz)
diyorlar. İslamiyet’i yok etmek ve Allah’ın emirlerinin öğretilmesini ve
yaptırılmasını engellemek için, (Gençlerin kafalarını yormamalıdır. Din
bilgilerini büyüyünce kendileri öğrenirler) diyorlar.
Bugün, bütün hıristiyan ülkelerinde, bir çocuk dünyaya gelince, buna bozuk
dinlerinin icaplarını yapıyorlar. Her yaştaki insanlara, hıristiyanlığı
titizlikle aşılıyorlar. Müslümanların imanlarını, dinlerini çalmak ve yok etmek
ve onları da, hıristiyan yapmak için, İslam ülkelerine paket paket kitap, broşür
ve kaset gönderiyorlar.
O halde, müslümanlar din cahillerinin hilelerine, yalanlarına aldanmamalı,
çocuklarımıza sahip olmalıyız. Onlara sahip olmak da, dinimizin emirlerine uygun
olarak yetiştirmekle olur. Ahlakı değiştirmek mümkün olduğu için Peygamber
efendimiz, (Ahlakınızı güzelleştirin) buyurdu. Zaten din, güzel ahlak
demektir. Şu halde dinin emrine uyup yasak ettiğinden kaçan, huyunu değiştirip
güzel ahlaklı olur. Güzel ahlaklı olan da iki cihanda rahat olur.
En vahşi hayvan bile terbiye ile ehlileştiriliyor. Hiçbir zaman elma
çekirdeğinden portakal olmaz. Fakat elma fidanını büyüterek, lüzumlu aşı ve
kültürel tedbirlerle kaliteli elma veren bir ağaç olarak yetiştirmek mümkündür.
Bunun gibi insan tabiatında bulunan bazı arzular yok edilemez, fakat terbiye
edilebilir.
Terbiyede dayak atılmaz
1- Çocuğu dövmek ahlakının bozulmasına, hırçınlaşmasına sebep olur.
2- Dayakla büyüyen çocuk esnek olmaz.
3- Dövülmek, çocukta ana-babaya karşı kızgınlığa yol açar. Çocuk kendi
yaptığının kötü bir şey olduğunu düşünmez, kendini suçlu görmez, kendini döveni
suçlar.
4- Dövülen çocuk, kızdığı zaman, o da şiddete baş vurur, bir başkasını
döver. Böylece dayak, saldırganlığa sebep olur.
5- Sözden anlayacak yaştaki çocuğa dayak atılmaz. Sözden anlamayan çocuğuna
hafifçe vurmak yeter. Başa, yüze tokat atmak, sopa ile dövmek çok zararlıdır. Bu
ancak işkenceciye yaraşır.
Çoluk çocuğu terbiye etmek için dövmek doğru değildir. Ancak yanlış bir iş
yapınca, cezalanabileceği hissini vermek gerekir. Peygamber efendimiz, ev
halkının dövülmemesini emrettiği halde, terbiye edilmeleri için cezalanacakları,
dövülecekleri hissini taşımaları gerektiğini bildirmiştir. Bu husustaki hadis-i
şeriflerden biri şöyle:
(Ev halkınızı terbiye için bastonunuzu onların göreceği yere asın!)
[Taberani]
Çocuklarımızı nasıl terbiye etmeli
Sual: Çocuklarımızı nasıl terbiye etmeli, terbiyede esas olanlar nedir?
CEVAP
Terbiyede, bunu yap, şunu yapma demek yerine, örnek olmak gerekir. Bunun
için, Lisan-ı hâl, lisan-ı kalden entaktır denmiştir. Yani insanın hâl ve
hareketi, sözünden daha etkilidir.
Bir örnek:
Bir ticaret kervanı gelip, gece Medine’nin dışına kondu. Yorgunluktan
uyudular. Halife Hazret-i Ömer, bunları görünce, Abdurrahman bin Avf’a, (Bu
gece bir kervan gelmiş. Hepsi kâfirdir. Ama bize sığınmıştır. Eşyaları çok ve
kıymetlidir. Yabancılar, yolcular bunları soyabilir. Gel, bunları koruyalım)
dedi. Sabaha kadar bekleyip, sabah namazında camiye gittiler. Kervandaki bir
genç uyumayıp, bunları takip etti. Soruşturdu, bu iki kişiden birinin Halife
olduğunu öğrenince, gelip, arkadaşlarına anlattı. Halifenin bu hareketinden,
İslamiyet’in hak din olduğunu anlayıp, hepsi müslüman oldu.
Baba, sigara içiyor, kumar oynuyorsa, çocuğuna bunları yapma demesi o kadar
etkili olmaz. Bunlar kötü olsa babam yapmaz der. İyi şeyler, fedakârlıklar
yapılırsa, örnek teşkil eder. Çocuğa iyilik yapmanın faydası anlatılmalı.
Böylece çocuk bencil olmaktan kurtulur. Bencil yetişenler kendilerini topluma
uyduramaz, hatta örf, âdet ve kanun tanımaz olur.
Terbiyede esas olanlar:
Zeka: Çocuk, ilk gördüğü eşyayı tetkik etme, kurcalama ve sorup öğrenmeye
heveslidir. Onun için çocuklara hep iyi ve güzel şeyler gösterilmeli ve soruları
doğru cevaplandırılmalı. Böyle çocuğun düşünme kabiliyeti gelişmiş olur. [3-6
yaş arası buna çok dikkat etmeli. Bu zaman dilimi, beyin ve zeka gelişmesi için
en önemli devredir.]
Ruh: Hassas ve alıngan çocuklara acı da olsa gerçekleri görmesi ve tahammül
edebilmesi öğretilmelidir. Katı ruhlu çocuklar ise onu duygulandıracak, örnekler
vererek, hassas olmasına çalışılmalı.
İrade: Güçlü iradeye sahip olmasına çalışılmalı. Zayıf iradeli çocukları
biraz serbest bırakıp kendine olan güvenini arttırmalı. İradesi kuvvetli
çocuklarda ise terbiye daha sert olmalı. Ancak yine sevgi ve anlayış göstermek
şarttır.
Terbiyede şunlar önemlidir:
Din: Allahü teâlânın iyi, çalışkan ve dürüstleri sevdiğini, onları
Cennete koyacağını, kötüleri sevmediğini ve bunları da Cehennemde
cezalandıracağını öğretmeli.
Sevgi: Terbiyede sevgi gibi, ciddiyet de çok önemlidir. Ana babanın
geçimsizliği, hele ayrılığı çocuk ruhunda fırtınalar koparır.
Ceza ve mükafat: Bunu yaparsan, şunu vermeyiz, sokağa çıkarmayız gibi bazı
cezalar uygun ise de, kesinlikle dayak atılmamalı. Ceza kalb kırıcı olmamalı,
kimsenin önünde de yapılmamalı. Yerinde yaşına göre oyuncak veya bisiklet almak
gibi mükafat verilmeli. “Bu bisikleti Kuran-ı kerimi hatmettiğim için babam bana
aldı” diyebilmeli.
Oyunlar: Yaşına uygun olarak, çeşitli sporlar bedenin ve zekanın gelişimini
sağlar.
Çevre: Hadis-i şerifte, (Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir)
buyuruldu. İyi çevre ve iyi arkadaş edinmelidir.
En değerli yatırım
Sual: Çocuklar evde tutturdular ki bize her hafta dergi alın. Biz de bir
bakalım dedik, araştırmak için. Çünkü korkuyoruz, yanlış bir şey okuturuz diye,
zira onlar bizim her şeyimizdir. Bize tavsiye edeceğiniz bir yayın var mı?
CEVAP
Gayretiniz için sizi tebrik ederiz. Çünkü bugün insanların en çok konuştuğu
konulardan biri ekonomidir. Birçok sohbetin konusu, arsa, borsa, euro, dolar,
altın, hisse senedi, devlet tahvilleri vs. İnsanlar; en değerli yatırım aracı
hangisi ise, haklı olarak ona yönelmek istiyor. Bu normaldir, yadırganacak
tarafı yoktur.
Unutmamalı ki bu yatırımlardan çok daha önemli bir yatırım daha var. O da çocuğa
yapılan yatırım, insana yapılan yatırımdır. Dünyanın en zor işi insan
yetiştirmektir. Bir insanın yetişmesinde birçok unsur rol alır. Bunlar içinde en
önemlileri; aile, çevre, okul ve medyadır.
Dünyadaki bütün ülkeler, kendi çocuklarının ve gençlerinin dürüst, çalışkan,
güzel ahlaklı, başarılı, kültürlü, topluma faydalı, vatansever, eğitimli ve
kendi öz değerlerine saygılı insanlar olarak yetiştirmek ister. Bunun için çaba
harcar. Bunu başaran ülkelerin, diğer sıkıntıları daha kolay ve daha çabuk
çözülür. Çünkü, her şeyin başı insandır. İnsanın iyi yetişmesi için hiçbir
masraftan ve güçlükten kaçınmayanlar, başarının ve medeniyetin zirvesine
yükseldiler. Osmanlı böyle yaptı. Amerika ve Avrupa şimdi [Osmanlıyı taklit
ederek] böyle yapıyor.
Ülkemiz, yukarıda bahsedilen bir insanın yetişmesinde en önemli rolü üstlenen
kurumlar konusunda yetersizdir. Çocuklarımız, hâlâ kalabalık sınıflarda,
laboratuarsız, bilgisayarsız ortamlarda ders görüyor.
Büyük şehirler başta olmak üzere, çevremiz de pek tekin değil. Yani, dışarısı
tehlikelerle dolu.
Görüntülü ve yazılı medyanın büyük bir bölümü şiddet ve cinsel konulara ağırlık
veriyor...İnsanın edep duygularını zedelediği ve çeşitli kötülükleri cazip hâle
getirdiği için izlenmesi, okunması sakıncalı bir sürü yayın var.
Geriye ne kaldı... Bir tek aile...
Bütün ebeveynlerin biricik derdi, çocukların iyi bir şekilde yetiştirmektir.
Bu konuda kendi gayretleri yeterli değil. Çocukları, kötü arkadaşların,
görüntülü ve yazılı medyanın zararlarından korumak lazım.
Evet, size de tavsiye edeceğimiz, bu konuda yıllardır yüzümüzü ağartan bir yayın
var. Biz ona "En iyi arkadaş" diyoruz. İyi ki var. Çocuklarımızı, birer
hanımefendi birer beyefendi olarak yetiştirmek için gayret sarf
ediyor. Onlara vatan-millet-bayrak sevgisini, ecdada saygıyı, kendi kültürüne ve
değerlerine sahip çıkmayı öğretiyor.
Onlara çalışkan, sabırlı, kibar ve zarif olmayı, başarılı olmanın yollarını
öğretiyor, anne babaya saygıyı öğretiyor. Okuma alışkanlığı kazandırıyor. Onları
eğlendirirken, çok değerli bilgiler veriyor. Zekalarının gelişmesi için özel
bulmacalar, zeka oyunları hazırlıyor. Sözün kısası, ebeveynlerin özledikleri
çocuk modelini Türkiye Çocuk Dergisi yetiştirmeye çalışıyor. Bu konuda
anne babaların yükünü oldukça hafifletiyor. Çocuğunun iyi yetişmesini isteyen;
onu mutlaka Türkiye Çocuk Dergisi ile tanıştırmalıdır.
[Web adresi: www.turkiyecocuk.com.tr]
Tek başına bir çocuğu yetiştirmek de mümkün değildir. İyi bir çevreye
gitmeli, iyi insanlarla komşuluk etmelidir. Türkiye Gazetesi yayınları, Türkiye
Çocuk gibi faydalı eserler okumalı ve okutmalıdır.
Her şeyi, zıddı kırar. Kötü huyları, iyi huylar yok eder. Bu bakımdan kendini
zorla da olsa iyi işler yapmaya alıştırmalı, onları âdet haline getirmelidir.
Çocuk, işleri ve ahlakı iyi olan insanlarla arkadaşlık ettirilirse, güzel huylar
kendiliğinden onun tabiatı olur. Bu esaslar dahilinde çocuklar yetiştirilirse
dünya ve ahiret saadeti elde edilir.
Kıyamet günü, ana baba, çocuğuna öğretmesi gereken ilimlerden mesul olacak,
vazifesini yapmamış ise, yahut kusur etmiş ise cezaya çaptırılacaktır.
Çocuklarını İslam terbiyesi üzerine yetiştirmeyenler, dünya ve ahiret felaketine
maruz kalacaklardır. Ne mutlu çocuğunu İslam ahlakı ile yetiştirenlere...
Huy değişir mi?
Sual: Can çıkar, huy çıkmaz deniyor, kötü huy değişmez mi?
CEVAP
Can çıkar, huy çıkmaz sözü, gazap, şehvet gibi insanın fıtratında
olan şeylerin tamamen yok edilemeyeceğini bildirmek için söylenmiştir. Terbiye
etmek başka, yok etmek başkadır. Nasihat ile insan terbiye edilebilir. Onun için
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Nasihat et, nasihat müminlere elbette fayda verir.) [Zariyat 55]
Huyu değiştirmek mümkün olduğu için, çocuk terbiyesi hakkındaki hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
(Çocuğu güzel terbiye, evladın babasındaki haklarındandır.) [Beyheki]
(Evladınıza ikram edin, onları edepli, terbiyeli yetiştirin!) [İbni Mace]
(Çocuğu terbiye etmek, tonlarla sadakadan daha sevaptır.) [Tirmizi]
Çocuk terbiyesinin önemi
Genç bir yazarın bizzat uyguladığı çocuk terbiyesi ile ilgili hususların
özeti şöyledir:
* Çocuğa dert ve sıkıntılar söylenmemeli, neşe ve sevincimizi anlatabiliriz.
* Çocuğu aileden birisi azarlarsa, diğeri ona arka çıkmamalı.
* Onun yanında hep güler yüzlü olmaya çalışmalı. Üzüntülü isek çocuk hemen
etkilenir.
* Onu başkalarının yanında azarlamamalı.
* Kusurlarını kabul etmesi öğretilmeli. Kusurlarını bilip yapmamaya çalışması
hayatta başarılı olmasına sebep olur.
* Çocuğu yalancılıkla suçlamamalı.
* Kardeşler arasında ayırım yapmamalı.
* Kibrin kötülüğü anlatılıp kibirlenmesi önlenmeli.
* Çocuğun yanlışları olur. Hemen cezalandırmamalı. Yanlışı izah edilmeli, zararı
anlatılmalı.
* ''Sen adam olmazsın'', ''Senden köy kasaba olmaz' gibi suçlamalardan kaçmalı.
Bunlar, çocuğun kendine güvenini azaltır, kişilik sahibi olmasını engeller.
* Çocuk büyükleri taklit eder. Bunun için onlara iyi örnek olmalı.
* Çocuğun sevilmeye, oynamaya sohbete ihtiyacı vardır. Çocuk kendisine soğuk,
sert, kaba ve kırıcı davranan büyüklerinin kendisini sevmediğini zannedip
bunalıma girer. Bu sebeple onlara şefkatli, güler yüzlü davranmalı.
* Çocuğa nasihat vermek yerine bizzat uygulamalı iş yaptırmak daha uygun olur.
Mesela yemekten önce ellerini yıka diye yüz defa demektense, birkaç defa, hadi
ellerimizi yıkayalım diyerek birlikte yapmaya çalışmak daha etkili olur.
* Ona verilen işi takip etmeli, yapıp yapmadığını kontrol etmeli ki, takip
edildiğini bilsin.
* Çocuğun yapmayacağı bilinen şeyleri söylememeli. Yapacağı şeyleri de artık
yapmaz.
* Evliya menkıbelerinin, çocuğun zekasının gelişmesinde ve onlardan alacağı
derste rolü büyüktür. Bunlar hassas şekilde seçilip anlatmalı.
* Yerine getiremeyeceğimiz sözü vermemeliyiz. Bunlar söz verir yapmaz
dedirtmemeli.
* (Kişinin dini arkadaşının dini gibi olur) hadis-i şerifi esas alınmalı,
iyi arkadaş edinmesi sağlanmalı.
* (Çocuktan al haberi) sözünü unutmamalı, sırlarımızı çocuğa duyurmamalı.
* Çocuğa karşı ne kadar sabırlı ve anlayışlı olursak o kadar başarılı oluruz.
* Sözlerine önem verilmeyen veya sürekli eleştirilen çocuk; suskun, içine
kapanık, güvensiz, huysuz ve saldırgan olur.
* Onun yanında başkaları kötülenmemeli.
* Hep şiddet kullanılarak çocuğu yönlendirmeye çalışan ana baba; çocuğun korku
içinde asabi ve saldırgan olmasına, kendi problemlerini şiddet yoluyla çözmeye
çalışmasına sebep olur.
* Çocuğun yüzüne ve başına kesinlikle vurmamalı.
* Çocuğa söylenecek sözden çok ne zaman ve nasıl söylediğiniz önemlidir.
* İyi iş ve davranışları ödüllendirilmeli, kötülerinin ise zararı tatlı dille
anlatılmalı.
* Tenkit gibi aşırı takdir de uygun değildir. Aşırı sevgi ve takdir, çocuğu
şımartabilir.
* Çocuğu suçlamak, lakap takmak, alay etmek, tehdit etmek uygun değildir. Git
gel gibi emir yerine gider misin, gelir misin gibi ifadeler kullanmalı.
* Çocuk edepli konuşmalı. “Lütfen, teşekkür ederim, özür dilerim, peki efendim”
gibi kelimeler kullanmasını öğretmeli.
* Hatalı olunca hatamızı kabul edip özür dilememiz, onun da hatası olursa özür
dilemeyi öğrenmesine yol açar.
Çocuklara dini sevdirmek
Sual: Küçük çocuklara dinimizi nasıl sevdirebilir, nasıl terbiye edebiliriz?
CEVAP
Bunu yap, şunu yapma demek yerine, örnek olmak gerekir. Lisan-ı hâl,
lisan-ı kalden entaktır. Yani insanın hâl ve hareketi, sözünden daha etkili
olur. Kendimiz, hal ve hareketlerimizle güzel örnek olursak, yarı yarıya bu işi
başarmış sayılırız. Daha sonra, Peygamber efendimizin, Eshab-ı kiramın, din
büyüklerinin, Evliyânın sevgisini aşılamalıdır. Bu sevgi verilirse, onların
ismini söyleyerek Allahü teâlâyı anlatmak, dinimizin emir ve yasaklarına
alıştırmak kolay olur. İnsan, sevdiğine benzemek ister; insan, sevdiğinin
sözlerine uyar. Büyükler, talebelerine, önce namazdan, oruçtan, haramlardan
bahsetmezlerdi. Mesela, İmam-ı Rabbani hazretlerini, kendi hocalarını
anlatırlar, bu büyükleri sevdirirlerdi. Ondan sonra, bunlar; karada, denizde,
havada yani her yerde namazı, dinimin emir ve yasaklarını düşünürlerdi.
Büyüklerin sevgisi, her derde ilaç gibidir. Onların sevgisi ve bereketi ile
dinimize uymak çok kolay olur.
Allah sevmez demek
Sual: Çocukları terbiye ederken, hırsızlık edeni Allah taş eder, yalan
söyleyeni Cehennemde yakar gibi sözler söylemek uygun mudur? Yahut bunun tersini
mi söylemek gerekir? Mesela hırsızlık etmeyeni, yalan söylemeyeni Allah sever mi
demek gerekir?
CEVAP
Hırsızlık edeni taş eder denirse, o da hırsızları görünce bunlar niye taş
olmadı diye düşünerek ana babasına itimadı kalmayabilir. Hem Allahü teâlâ,
gerçekte de kötülük edenleri taş etmiyor. Hep şunu yapmazsan Allah seni sevmez
diye devamlı söylenirse, bu sefer de, sevmezse sevmesin diyebilir. İyilik
edenlerin Cennete, kötülük edenlerin Cehenneme gideceğini uygun bir dil ile
anlatmak gerekir. Her yanlış hareketine Allah seni şöyle yapar demek uygun
olmaz. İyilik edince ödüllendirmeli, kötülüklerin ise, bazısını görmemeli.
Kötülüğü de uygun şekilde cezalandırmalı.