Denize düşen, yılana sarılır. İbni Teymiyeci de yalana sarılıyor. Bir âyeti
şöyle değiştirmiş: (Allah semadan bütün dünya işlerini idare eder.) [Secde 5]
CEVAP
Vehhabi meali bile şöyle diyor: (Allah, gökten yere kadar her işi yönetir.)
[Secde 5]
İbni Teymiyeci, gökten yere kadar olanları idare etmeyi, gökten idare diye
değiştiriyor. Bir âyeti de şöyle değiştirmiş: (Üstlerindeki Rablerinden
korkarlar.) [Nahl 50]
Halbuki Diyanet’in mealinde şöyle deniyor:
(Fevklerinde olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.)
[Nahl 50]
Rablerinden korkan kim? Âyette geçen fevk ne demek? Fevk, rütbesi üstün
demektir. Peygamberler insanların fevkindedir. Allah ise peygamberlerin de,
meleklerin de fevkindedir. H. Basri Çantay, (Kahir ve hakim olan Rablerinden
korkarlar) diyor. Muteber tefsirlerde ise şöyle deniyor: Kendi güçlerinin
üstünde olan Rablerinin gücünden korkarlar; çünkü helak edici azap gökten iner.
Melekler, yeryüzünden yukarıda olmalarına rağmen korktuklarına göre yerdekilerin
daha önce korkması lazım gelir. Burada meleklerin olduğunun delili, âyetteki
(emrolundukları şeyleri yaparlar) ifadesidir. Meleklerin hepsi emre uyar,
insanların hepsi emrolunana uymazlar. (Kurtubi)
İbni Teymiyeci gökteki Allah diyerek şu âyeti de yazmış: (Göktekinin sizi yere
geçirmesinden, taş yağmuruna tutmasından emin mi oldunuz?) [Mülk 16,17]
CEVAP
Göktekinin kim olduğunu açıklamadan önce, şunu bildirelim. Nasıl Amerika ile
Türkiye birbirinden farklı yer ise, dünya ile gök, gök ile Arş birbirinden çok
farklıdır. Yedi kat sema vardır. Hepsinin üstünde Arş vardır. Hâşâ Allah Arş’ta
ise, gökte demek doğru olur mu? Gökte denirse o zaman Arş’ta denir mi?
Aralarında muazzam uzaklık vardır. Dünya, gezegenlere göre bile çok küçüktür.
Hele göklere göre nokta bile değildir. Gökte olan bir şey, yerde niye olmasın
ki? Bu tam bir tenakuzdur. Âyette bahsedilen gökteki kelimesi için Vehhabi meali
bile Ehl-i sünnete uygun olarak diyor ki:
(Âlemin tedbiri ile görevli olan meleklere, işaret bulunduğu belirtilmekle
beraber, asıl fiili yaratan ve cezayı veren cenab-ı Allah’tır. Her şey onun izni
ve emri ile meydana gelmektedir.) [S. 562]
İmam-ı Beydavi ise, (Sizi yere batıracak veya sizi taş yağmuruna tutacak olan
Allah’ın bu âlemin tedbirine müvekkel kıldığı melekten emin misiniz?) diye
açıklıyor.
Canımızı ölüm meleği Hazret-i Azrail aldığı halde, âyette buyuruluyor ki:
(Allah, ölümüne hükmettiği kimselerin canını alır.) [Zümer 42]
Allahü teâlâ, bu işi müvekkel kıldığı ölüm meleği ile yapar. İşte âyet meali:
(Öldürmek için vekil yapılmış olan melek sizi öldürüyor.) [Secde 11]
Canımızı alan da, gökten taş yağdıracak olan da Allah’tır. Ama bunu meleklerine
yaptırır. Görüldüğü gibi göktekine Allah demek ne kadar yanlıştır.
İbni Teymiyeci, Firavun’a da sarılarak şu âyeti yazmış:
(Firavun, Ey Haman, bana yüksek bir kule yap; belki göklerin yollarına erişirim
de Musa’nın Tanrısı’nı görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum, dedi.
Böylece Firavun’a, yaptığı kötü iş süslü gösterildi ve yoldan saptırıldı.
Firavun’un tuzağı tamamen boşa çıktı.) [Mümin 36/37]
CEVAP
Firavun’un Allah’ı gökte sanması bir delil mi? Hem âyette, Firavun’un
yaptığına kötü iş, yanlış iş deniyor. Yani Onun zannettiği gibi Allah gökte
değil deniyor. Görüldüğü gibi İbni Teymiyecinin delil getirdiği âyetlerin hiç
birisinde Allah gökte denmiyor. Gökte diyenin kâfir olacağını Ehl-i sünnet
âlimleri açıkça bildiriyor. Bu âlimler, o âyetleri bilmiyor muydu da, Allah’a
mekan ittihaz edenleri tekfir eylediler?