Feraid-ül fevaid kitabında diyor ki:
Allahü teâlânın zâti sıfatları altıdır:
1- Vücud: Ezelden ebede kadar vardır.
2- Kıdem: Varlığının öncesi yoktur, ezelidir.
3- Beka: Varlığının sonu yoktur, ebedidir.
4- Vahdaniyet: Eşi, benzeri ve ortağı yoktur.
5- Kıyam bi-nefsihi: Mekana muhtaç değildir. Madde, mekan yok iken
de, o vardı.
6- Muhalefetün lilhavadis: Yarattıklarına yani hiçbir mahluka
benzemez.
Allahü teâlânın sübuti sıfatları ise sekizdir:
1- Hayat: Diridir, hayattadır.
2- İlim: Her şeyi bilicidir.
3- Sem: Her şeyi işiticidir.
4- Basar: Her şeyi görücüdür.
5- Kudret: Her şeye gücü yeter.
6- İrade: Dilediğini yapıcıdır.
7- Kelam: Konuşur.
8- Tekvin: Yaratıcıdır.
Bu sıfatlar Kur’an-ı kerimde de bildirilmiştir. Allahü teâlâ hiçbir mahluka
benzemez. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Leyse kemislihi şeyün [Onun benzeri hiçbir şey yoktur].) [Şura
11]
Allahü teâlâ, noksan sıfatlardan münezzehtir, sıfatlarının hepsi kâmildir. Zaten
Sübhaneke; Seni noksan sıfatlardan tenzih eder, kemâl sıfatlar ile tavsif ederim
demektir. Bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Sübhanekellahümme [Allah’ım, Seni noksan sıfatlardan tenzih eder, kemâl
sıfatlar ile tavsif ederim].) [Yunus 10]
Âyetlerde geçen Sübhanallah, Sübhanehü, sübhanellezi gibi kelimeler. Allah’ın
hiçbir noksanı olmadığını, her bakımdan tam mükemmel olduğunu bildirir.
Bir kimse, Allah, oturur, iner çıkar, yürür, eli ayağı vardır derse, Allah’ın
bir şeylere muhtaç olduğunu söyleyerek insanlara benzetmiş olur. Müteşabih olan
istiva kelimesi, oturmak anlamında kullanılırsa, hâşâ Allah’a noksan sıfat izafe
edilmiş olur. Arş’a oturdu demekle de, ikinci bir noksan sıfat daha verilmiş
olur. Allah’ın mekana ve oturmaya ihtiyacı olur mu? O yarattıklarına nasıl
benzer?
Allah’ı bir mahluk gibi bildiren âyet ve hadisler var. Bunlar müteşabihtir, hiç
yorum yapmadan öylece kabul edilir. Allahü teâlânın sıfatlarına aykırı olarak
tevil etmek asla caiz olmaz. Nitekim Kur’an-ı kerimde bildiriliyor ki:
(Müteşabih âyetleri, kalblerinde eğrilik olan kimseler, fitne çıkarmak,
kendilerine göre yorumlamaya çalışırlar. Halbuki Onun tevilini ancak Allah
bilir. Ulema-i rasihin, ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındadır, derler. Bu
inceliği ancak akl-ı selim sahipleri düşünüp anlar.) [Al-i imran 7]
(Mevduat-ül-ulum ve Mektubat-ı Rabbani gibi eserlerde müteşabihatı ulema-i
rasihin de anlar buyuruluyor.]
Müteşabih bir âyet olan istiva kelimesini oturdu diye yanlış tevil edenlerin
kalblerinde eğrilik olduğunu bu âyet-i kerime açıkça bildirmektedir. Allah’ı
Arş’a ve oturmaya muhtaç sanmak küfürdür. Hadis-i şerifte de, (Allahü teâlâ
her türlü noksandan münezzehtir) buyuruluyor. (Müslim)
Gökleri altı günde yaratmasının hikmetini bilmeyiz. Bir anda da yaratırdı. Çünkü
Allahü teâlâ, Ol dediği zaman oluverir. Kur’an-ı kerimde bunu açıkça bildiriyor:
Allah bir şeyin olmasını isterse, kün feyekün [OL] der, o da hemen
oluverir. Kün feyekün geçen âyetler. (Bekara 117, Al-i imran 47, Enam 73, Nahl
40, Meryem 35, Yasin 82, Mümin 68)