Sual: Bazı kimseler, para paradır, kağıt parayla niye zekat verilmez
ki diyorlar. Dinimizin bu husustaki hükmü nedir?
CEVAP
Günümüzde herkes, dinden bahsediyor, aklına göre konuşuyor. Niye böyle
olmasın ki, bence bal gibi olur diyorlar. Allah ne emrediyor, Peygamberimiz ne
buyuruyor, din kitaplarımız ne yazıyor demiyorlar. Akla göre ölçü olsa, akıl
sayısı kadar din olur. Onun için dinde nakil esastır. Bazı kimseler, para
paradır, kağıt para ile niye zekat verilmez ki diyorlar. Şimdi bu konudaki
muteber din kitaplarındaki ifadelere bakalım:
Zekat olarak verilecek mallar yerine, bunların kıymetlerini de vermek caizdir.
Kıymet denilince, altın ve gümüş anlaşılır, başka mal, çek, senet veya paralar
anlaşılmaz. Çünkü eşyanın kıymeti altın ve gümüş ile anlaşılır. (Keşfi
rümuz-i gurer)
Fülus [bakır] paraların kıymetleri nisabı bulunca zekat olarak, bu fülusun
değerlerinin kırkta birini gümüş olarak vermek gerekir. (Miftah-üs-seade)
Bakır paranın zekatı, aynı cins bakır paradan verilmez, gümüş olarak verilmesi
gerekir. İmam-ı Ebu Yusuf hazretleri buyurdu ki:
(Toprak sahiplerinden uşur ve zekat olarak, altın ve gümüş yerine, başka geçer
akçe [kağıt para] almak haram olur. Her ne kadar bunlar, herkesin kabul ettiği
damgalı para ise de, altın değil, bakır paradır.) (Redd-ül-Muhtar)
Altın ve gümüş olmayan, tedavüldeki para ile zekat verilmez. Zekat, ya altın
veya gümüş, yahut ticareti yapılan maldan verilir. İmam-ı Nesefi hazretleri
buyuruyor ki:
(Bir zengin, yemek satın alıp fakire yedirse, zekat vermiş olmaz.) (Zahire)
Zekat olarak altın ve gümüş yerine, bunların kıymeti kadar uruz [Ticaret malı]
vermek sahihtir. Elbise tüccarı, ya ticaretini yaptığı elbiseden veya değeri
kadar altın, gümüş verir. (Tahtavi)
Zekat olarak, erkek deve verilmez. Erkek develerin zekatı bile dişi deve olarak
verilir. Dişi devesi yoksa değeri kadar altın veya gümüş verilir. Başka mal
verilmez. (Hindiyye)
Niye dişi deve verilmesi gerektiğini bilemeyiz. Deveye binilir, eti yenir, yük
taşır. Dişi devenin erkek deveden farkı var, süt verir, yavru doğurur. Fakat
dişi deve, erkek deve olmadan yavru doğuramaz. Buna rağmen dinimiz erkek deveyi
zekat olarak vermeyi caiz görmemektedir. Bir bakkal, dükkanında sattığı
mallardan zekat verebilir, konfeksiyon malından zekat veremez. Bir konfeksiyoncu
da, ceket pantolon gibi sattığı mallardan zekat verebilir, pirinç, yağ gibi
bakkalın sattığı mallardan zekat veremez. Bir eczacı ancak, sattığı ilaçları
zekat olarak verebilir. Yahut altın olarak verir. Konfeksiyon veya bakkal
malzemeleri veremez. Halıcı veya mobilyacı ancak ticaretini yaptığı, sattığı
malları zekat olarak verebilir. Halıcı mobilya, mobilyacı halı veremez.
Bazıları (Fakire ne versen alır, yeter ki ver, fakir razı olur) diyorlar.
Evet fakir razı olur. Fakat fakirin rızası önemli değildir, önemli olan Allahü
tealanın rızasıdır. Kumarda da, faizde de, zinada da tarafların rızası vardır.
Ama Allahü teâlânın rızası yoktur. Önemli olan Allahü teâlânın emridir. Niye?,
Niçin? demeden kitaplarda ne yazıyorsa ona uymak gerekir. Aklını kullanarak,
niye altın veya ticareti yapılan maldan zekat veriliyor da, başka maldan ve
kağıt paradan zekat verilmiyor? demeye kimsenin hakkı yoktur.
Dine uygun çare aramak
Hile-i şeriyye, harama düşmemek için kurtuluş çaresini bulmak demektir.
Haramı helal veya helali haram yapmak için hile-i şeriyye yapılmaz. Yahut
birinin hakkına mani olmak veya haksız mal ele geçirmek için hile yapmak caiz
olmaz. Farzdan kurtulmak veya haram işlemek için hile yapmak haramdır. Buna
hile-i şeriyye değil, hile-i bâtıla denir. Bir şey, farz veya haram olmadan
önce, farz veya haram olmasını önlemek caizdir. Buna hile-i şeriyye denir.
Muteber eserlerde buyuruluyor ki:
Haramdan kurtulmak ve helale kavuşmak için hile-i şeriyye yapmak caiz ve iyidir.
Böyle hilenin caiz olmasına senet, Sad suresinin 44. âyetidir. Bu âyet-i kerime,
Eyüp aleyhisselam, hanımına yüz sopa vurmaya yemin edince, bu yemini yapmaktan
kurtulması için yapılacak hile-i şeriyyeyi bildirmektedir. (Hindiyye)
Said bin Sad hazretleri anlatır:
"Babam Sad, Resulullahın yanına, hasta, sarsak birini getirdi. Suçunu söyleyip
ceza verilmesini istedi. Peygamber efendimiz, (Buna üzerinde yüz filiz
bulunan bir dal ile bir kere vurunuz!) buyurdu. Böylece bir vurmakla, yüz
sopa vurulmuş, had cezası yapılmış oldu. (Eşiat-ül-lemeat)
Âyet-i kerime ve hadis-i şerifte bildirilen hususlar da, hile-i şeriyyenin caiz
ve iyi olduğunu göstermektedir. İmam-ı a'zam hazretleri de hile-i şeriyyenin
caiz olduğunu bildirmiştir.
Zaruret olmadıkça; hiçbir sebep ile ödünç para alıp, faiz ödemek caiz değildir.
Zaruret başkadır, ihtiyaç başkadır. Zaruret, kendinin veya nafakası lazım
olanların aç, susuz, çıplak veya sokakta kalarak hasta olması demektir. Zaruret
olunca, yani ölümden veya hastalıkla, bir uzvun yok olmasından korku olunca,
helal yol bulunamazsa, faizle ödünç alınıp, bununla zaruret giderilir.
Nafakaya muhtaç olup, çalışamayan ve faizsiz ödünç bulamayan kimsenin nafaka
için, faiz ile ödünç alması caiz olur ise de, böyle kimsenin, krediyi muamele
satışı yolu ile alması iyi olur. Mesela, on altın alıp, üç ay sonra on iki altın
ödemek isterse, on altını alırken, kalem, defter, kitap gibi herhangi bir şeyi
de iki altına satın alıp, on iki altın borçlanır. Bunun gibi haram işlemekten
kurtuluş yolu aramaya hile-i şeriyye denir. Zarurete düşenin, ibadetini
kaçırmaması veya haram işlememesi için hile-i şeriyye yapması lazım olur.
İslamiyet’e uymaktan kaçmak için çare aramaya hile-i bâtıla denir ki, haramdır.
Zekatı fakire veya vekiline, altın olarak verip sonra bunu kağıt paraya
çevirmek, hile-i şeriyye olur. Zekatı, sadaka-i fıtrı, nezri ve kurbanı, kaza
etmeden fakir olan, hile-i şeriyye denilen kolaylıkla, bunları kaza edebilir.
Eşini üç talakla boşayan müslümanın, nikahı kendi mezhebine uygun, fakat diğer
üç mezhepten birine uygun değil idiyse, o mezhebi taklit ederek yeniden nikah
yapar. Bu da hile-i şeriyye olur.
100 gram bileziği olan muhtaç bir kadın, dinen zengin sayılır. Zekat vermesi ve
kurban kesmesi gerekir. Eğer bu muhtaç kadın, kurban kesmemek için, kurban
bayramında sefere çıksa, bayramdan sonra memleketine gelse, artık kurban kesmesi
vacip olmaz. Zekat vermemek için de, bileziklerinin yarısını çocuğuna hediye
etse, zekat vermekten kurtulur. Fakat zekat farz olmadan önce yapılan böyle
hile, imam-ı Muhammed’e göre mekruh, imam-ı Ebu Yusuf’a göre caiz olur.
Kağıt liraların zekatını vermek için hile-i şeriyye
Bütün kitaplar, (kağıt liraların zekatı, altın olarak verilir. Kağıt olarak
verilmez) diyor. Kağıt liraların zekatını verebilmek için, (Hile-i şeriyye)
yapılır.
Borçlusuna zekat vererek onu borçtan kurtarmak için, (Sana zekat vereceğim.
Fakat, senden alacağımı, vereceğim zekatıma karşılık sayıyorum. Sen de kabul
et!) demek caiz olmaz. Zekatı fakire vermesi, fakirin de aldığını zengine geri
vererek borcunu ödemesi lazımdır. Fakirin geri vermesine güvenemeyen alacaklı
için, Fetava-yı Hindiyye’nin altıncı cildi sonunda diyor ki:
(Alacaklı, güvendiği bir kimseyi borçlusuna göstererek, sana vereceğim zekatı
teslim almak ve sonra senin bana olan borcunu ödemek için, bunu vekil yap der.
Fakir de o kimseyi böylece vekil yapar. O kimse zekatı alınca, aldığı mal,
fakirin mülkü olur. Sonra, bunu zengine geri vererek, fakirin borcunu ödemiş
olur.
İki kimsenin bir fakirden alacakları olsa, bunlardan biri, fakire alacağı kadar
zekat verip, onu kendine olan borcundan kurtarmak istese, fakire o kadar zekat
verir. Sonra, alacağını fakire sadaka eder. Yani helal eder, bağışlar. Sonra
fakir, elindeki zekatı bu zengine hediye eder. Yahut fakir, borcu kadar altını
birisinden ödünç alıp zengine hediye eder. Zengin bunu zekat niyeti ile bu
fakire geri verir. Sonra, fakiri borcundan ibra eder. Yani, ona bağışlar. Fakir,
zekat olarak aldığı altınları, evvelce ödünç almış olduğu kimseye geri verir.
Zekat ile [ve nezr edilen mal ile] hayrat ve hasenat yapılamaz. Yapmak için,
bunları tanıdığı bir fakire verir. Fakir de, bunlar ile o hayırlı işleri yapar.)
Bunlardan anlaşılıyor ki, kağıt para ile zekat verebilmek için, vereceği kağıt
paranın değeri kadar altın lira ağırlığındaki altın ziynet eşyasını hanımından
veya bir tanıdığından ödünç alır. Altınları, tanıdığı veya akrabasından bir
fakire zekat niyeti ile verir. Böylece kağıt paraların zekatı verilmiş olur.
Sonra, fakir bu altınları bu zengine hediye eder. Zengin de alıp, sahibine geri
vererek borcunu öder. Zekatı verilmiş olduğundan, zengin zekat vermek için
ayırmış olduğu elindeki kağıt paraların bir kısmını bu fakire verir. Geri kalanı
her türlü hayrata ve hasenata verir. Ancak, fakir de bu hayratın sevaplarına
kavuşmak isterse, zekat olarak aldığı altınları geri hediye etmez, bu zengine
satar. Sonra, hayırlı işler yapması için zengini vekil edip, kağıt paraları
zengine geri verir.
Dört mezhep ilimlerinde mütehassıs, büyük âlim, seyyid Abdülhakim Arvasi
hazretleri buyurdu ki:
(Kağıt paraların kıymeti, kıymeti itibariyyedir. İtibardan düşünce, kıymeti
kalmadığı için, fıtra ve zekatı, kağıt para ile vermek caiz olmaz. Kağıt ile,
önce verilmiş zekatlar, altın ile devredilerek, kaza edilmeli. Hacdan başka,
diğer mali ibadetlerin kazası devir yolu ile yapılır.) (Cennet Yolu İlmihali)
Bir okuyucunun sualleri
Sual: Zekatı altınla verince fakir de gidip kuyumcuda bozduruyor. Kuyumcu da
bundan % 10 kazanıyor; verdiğimiz zekatın bir kısmı kuyumcuya gidiyor, bu
adaletsizlik değil mi?
CEVAP
Dinin emrinde yanlışlık olmaz. Bir yerden ödünç bilezik vesaire altın
alırsın, zekatı verirsin. Fakire dersin ki eğer istersen bu altını bana sat,
kuyumcu % 10 kâr eder, senin % 10 zararın olur. O da kabul ederse elinde
vereceğin zekat parası ile bu altınları alırsın. Böylece zekat dine uygun
verilmiş olur, fakir de bir kuruş zarar etmiş olmaz, kuyumcu da % 10 almış
olmaz. Ödünç altınları da götürüp sahibine verirsin. Dinimizde yanlış bir şey
yoktur ve olamaz, her şeyin kolayı ve çaresi vardır.
- Ekonomik sistemin ölçütünün altına endeksli olduğu 80-90 yıl öncesine kadar bu
dediğiniz doğru olabilirdi ama şu an bu dediğinize göre herkes zekat verse ödünç
bilezik-altın bulamamak bir yana o vakit Türkiye’de altın fiyatları şişer,
ithalat olur ve döviz kaybından iflas ederiz. TIR’larla altına ihtiyaç olur.
Ekonomiyi iyi bilen bir büyük âlimin ictihadına ihtiyacımız var! Ayrıca parayla
zekat verilebileceğini söyleyen cemaatler de var.
CEVAP
Namaz kılmayan cemaatler var, karısı kızı açık gezen cemaatler var, hiç
zekat vermeyen cemaatler var. Bunlar dinde ölçü olur mu? Biz size dinin hükmünü
bildiriyoruz. Dinde benim veya falanca cemaatin görüşü ölçü olmaz. Ölçü dindeki
kitaplardır. Zekat verirken TIR’larla altına niye ihtiyaç olsun ki? Bu kadar
abartma olur mu?
- Tam müslüman bir toplumda tırlarla altına ihtiyaç olur. Sizin söylediğiniz
yöntem tam müslüman bir ülkenin ekonomisini altüst eder; olmaz demiyorum belki
bir denge sistemi kurulur ama bana zor bir ihtimal geliyor.
CEVAP
Zekat dine uygun verilince bir ülkenin ekonomisinin altüst olacağını söylemek
Allah’ı ve Resulünü cahillikle suçlamak olur. Hâşâ Allahü teâlâ bilmiyor muydu
da böyle bir sistem kurdu?
Ticaret mallarının zekatını altınla vermek gerekmez. Neyin ticareti yapılıyorsa
ondan zekat verilir. Bakkaliye üzerinden ticaret yapan bakkaliye malzemesi
verir, konfeksiyon yapan konfeksiyon verir. Saat satan saat verir.
Hayır ben altınla vereceğim diyen de altınla da verebilir. Ama sadece elinde
kağıt parası olan (yani ticaret malı olmayan, tüccar olmayanlar) altınla verir.
Trilyoner olan adamın dahi elinde TIR’larla altın alacak nakit para bulunmaz.
Çünkü fabrikalar, tezgahlar, evler dükkanlar, atölyeler zekata tâbi değildir.
Bunlar çıkınca adamın elinde ne kalacak ki? Ticaret eşyası olur, onun da
zekatını eşya olarak verir. Hiçbir zengin elinde bu kadar para tutmaz.
Diyelim Türkiye’nin en zenginlerinden birisi, zekat verecek olsa, bakkaliye
malzemesi olarak marketlerine emir verir, her fakire şu kadar yağ, şu kadar
pirinç, şu kadar deterjan verin der. Böylece zekat bir günde verilmiş olur.
Bahsettiğin şekilde zengin olan bir iş adamının, arsaları, daire, villa
projeleri, otomobil fabrikası, ev iş mobilya fabrikaları, halı fabrikası,
tekstil fabrikası, bilgisayar üretimi, beyaz eşya fabrikası vs. çeşit çeşit
üretim dallarında işi ve mamulü vardır. Zekatını illa altın olarak vermesi
gerekmez. Ürettiği bu mallardan, ki hangisinden isterse, hatta satılamayan stoku
birikmiş malı hangisi ise zekatının hepsini ondan da verebilir. Elinde nakit
olarak para bulundurmaz, bulundursa bile, onun da zekatını ticareti yaptığı
herhangi bir maldan verebilir.
Buna rağmen kimse zekatını altın olarak vermez, vermesine de lüzum yoktur. Senin
illa altın olacak mantığına göre hareket edersek, aşağıdaki örnekteki gibi
verir:
Diyelim borçları ve demirbaş malları, arabaları, dükkanları ve ticaret malları
çıktıktan sonra elinde nakit olarak 6 trilyon lirası olan bir zengin, düşünün.
Buna imkan yok, çünkü bu kadar nakit parayı hiçbir zengin elinde bulundurmaz,
bulundurmaz ama sen söyledin diye söylüyoruz. Yaklaşık 400 kilo altın alabilecek
güce sahip demektir. Bunun kırkta birinin zekatını vermesi gerekir ki, bu da 10
kilo altın eder. 110 fakir bulur. Birisine 90 gramlık bir altın verir. Sonra
ondan onu tam fiyatı ile satın alır. Aynı altını başka bir fakire verir, ondan
da tam fiyatı ile satın alır. Böylece 110 kişiye zekatını vermiş olur.
Sanki İslamiyet hayata uymuyormuş gibi bir anlam çıkarmak Allah’ı suçlamak olur.
Zekat dine uygun verilirse, hem dine uyulmuş hem de ekonomiye canlılık
getirilmiş olur. Bir nevi sosyal adalet sağlanır. Devletin yükü de alınmış olur.
Sana göre bana göre din olmaz ki? Sana zor gelen bir husus bana bal gibi kolay
gelebilir. Din akla göre, şahıslara göre değişmez ki. Akıl ve şahıs dine uymaya
çalışır. Bunu ne kadar başarırsa o kadar kıymetli olur. Hem dünyada rahat eder
hem de ahirette.
Sual: Fakire zekât, kâğıt parayla verilse, o da bu parayla kendisine
altın alsa, zekât sahih olur mu?
CEVAP
Evet, sahih olur.
Sual: Kâğıt paranın zekâtı hesaplanırken, altının gram fiyatı nasıl
bulunur?
CEVAP
Kâğıt paranın zekâtı hesaplanırken, Cumhuriyet altını, Hamit lira, Aziz
lira, Reşat lira gibi, piyasadaki basılmış, damgalı altın liraların fiyatı en
düşük olanı esas alınır. Bunlar 7,2 gramdır. En düşüğünün fiyatı 7,2’ye
bölünerek, altının gram fiyatı bulunur. Diyelim ki, Aziz lira en düşük olanıysa
ve fiyatı da 252 liraysa, bir gram altının fiyatı, 252 : 7,2 = 35
liradır.
Sual: 7000 lira param var. Bunun zekâtı nasıl verilir?
CEVAP
Önce altının gram fiyatı bulunur. Mesela gramı 35 liraysa, 7000 lira, 200
gram altın eder. 200 gram altının kırkta biri de, 5 gram altın eder. 5 gram
altın zekât olarak verilir. Tam 5 gram bulunamazsa, 7,2 gram, yani bir altın
lira verilir. Fazla verilen miktar, gelecek senenin zekâtından mahsup
edilebilir.
Sual: 70 gram 14 ayar altınla, 1750 lira parası olan, zekâtını nasıl
verir?
CEVAP
Önce 1750 liranın ne kadar altın alabileceği hesaplanır. Altının gramının 35
lira olduğunu kabul edersek, 1750 : 35 = 50 gram altın eder. Bunu, 70 grama
ilave edince, 120 gram olur. Bunun kırkta biri 3 gram eder. Zekât olarak 3 gram
altın vermek gerekir. Bu 3 gramı 22 ayardan vermek çok iyi olur. 18 ayardan
verilirse de caizdir. Eğer 70 gramını 14 ayardan, kalan 50 gramını da 22 ayardan
vermenin bir mahzuru olmaz. Hepsi 14 ayardan verilirse mekruh olur.
Sual: 35 gram 14 ayar, 25 gram 18 ayar, 40 gram 22 ayar altını olan
zekâtını nasıl verir?
CEVAP
Altınlar toplam, 35 + 25 + 40 = 100 gram ediyor. Bunun kırkta biri yani 2,5
gramı, zekât olarak verilir. Hepsini 22 ayardan vermek çok iyi olur. 18 ayardan
verilirse yine uygun olur; ama 14 ayardan verilirse mekruh olur. Eğer altınların
hepsinin ayarı 14 ise, o zaman 14 ayardan vermek mekruh olmaz. Yani altını hangi
ayardansa, o ayardan veya daha yükseğinden vermelidir.
Nasıl hesaplanır?
Sual: Paranın zekâtı kolayca nasıl hesaplanır? Mesela 40 bin liranın
zekâtı nasıl hesaplanır?
CEVAP
40.000 liranın zekâtını vermek için, önce kırkta biri bulunur. Bu da 1000
lira eder. 1000 liraya ne kadar altın alınıyorsa, o kadar zekât vermek gerekir.
Diyelim ki, altının gramı 33,3 lira ise, 1000 lira, yaklaşık 30 gram altın alır.
Bu 30 gram altın fakire verilirse zekât dine uygun verilmiş olur.