Sual: Bir ateist, “Müslümanlık şekilcilik dinidir. Namazın, orucun,
haccın belli şekilleri vardır. Kâbe etrafında dönmek, şeytan taşlamak, kurban
kesmek tam bir şekilciliktir” diyor. Çağa ayak uydurularak Müslümanlıktaki bu
şekilcilik atılamaz mı? Dinde yeni gelişmelere uyulsa, düşünce sınırlandırılmasa,
herkesin görüşüne uygun bir çözüm getirilemez mi?
CEVAP
Ateistin, şekilcilikten maksadı, dini kurallardır. Dini kurallara şekilcilik
denmez. Kuralsız bir din olamayacağı gibi, kuralsız bir dernek bile olmaz. Hatta
kuralsız oyun bile olmaz. Bir futbol oyununda birçok kural vardır. Mesela
kale olmasa nasıl oynanır? Kuralsız, düzensiz hayat olmaz. Dünyanın dönüşü,
Ay’ın ve yıldızların hareketleri belli bir kurallar içindedir. Kurallara tam
uyana saat gibi çalışıyor deriz.
İnsan ve hayvanların vücudu nasıl bir kurallar zinciri içinde ise, İslamiyet’te
de belli kurallar vardır. Kuralsız ibadet olmaz. Namazların vakti, rekat sayısı,
kıyam, rüku ve secdelerin nasıl yapılacağı, her yerde nelerin okunacağı bir
kural halinde bildirilmiştir. Vakit girmeden namaz kılınamaz. Sabahın farzı
ikidir, üç olarak kılınırsa kabul olmaz. Akşamın farzı üçtür, iki veya dört
rekat kılınırsa kabul olmaz. Dini değiştirdiği için bid’at çıkarmış olur, diğer
ibadetleri de kabul olmaz. Orucun hangi ayda tutulacağı, nelerin orucu bozacağı
bir kural hâlinde bildirilmiştir.
Haccın nasıl yapılacağı, tavafta nasıl dönüleceği, şeytanın ne zaman ve nasıl
taşlanacağı, şükür kurbanının nerede ve ne zaman kesileceği ve ihrama bürünen
hacıların, ihramlı iken neler yapamayacağı bir kural halinde bildirilmiştir.
Zekatta zenginliğin ölçüsü ve ne oranda kimlere verileceği bir kural halinde
bildirilmiştir.
Kimlerin kimlerle evleneceği veya evlenemeyeceği bir kural halinde
bildirilmiştir. Mesela bir kimse mahremleri ile evlenemediği gibi, başkasının
nikahlısı ile de evlenemez. Evlenirse, bir anarşi çıkar.
Dinimizde hangi şeyin haram, hangisinin helal olduğu da bir kural halinde
bildirilmiştir. Şekilsiz, kuralsız din arayan bulamaz. Amirsiz toplum olmaz. Bir
köyde bile bir muhtar bulunur. Hatta bir ailede bile bir aile reisinin bulunması
gerekir. Bir yerde iki reis, iki amir olamaz. Bir âyet meali:
(Allah’tan başka bir ilah olsaydı, kâinattaki nizam bozulur, karmakarışık
olurdu.) [Enbiya 22]
Ateiste verilen bu cevaptan sonra, şimdi sizin sualinize gelelim. (Dinin
bildirdiği şekilciliği dinden çıkaralım) diyorsunuz. Yani, dini kuralları
kendimiz koyalım, beğendiğimizi alalım, beğenmediğimizi atalım demek
istiyorsunuz. Dini biz mi kurduk da, değiştirmeye yetkimiz olsun. Dünya
kanunlarını bile kim yapmışsa, yine aynı kimseler değiştirmiyor mu? Millet
meclisi koymuşsa, yine aynı meclisin değiştirmesi gerekir. Herkese bu değiştirme
hakkını vermiyorlar. Herkes dini değiştirirse, ortaya insan sayısı kadar din
çıkar. Artık bu değişik şekillere de din denmez, felsefe denir. Felsefi
düşünceler, hiçbir zaman kesinlik taşımaz. Din bilgisi ise kesindir,
tartışılmaz. Din ile felsefeyi birbirinden ayırmak gerekir.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:
(Allah’a ve ümmi nebi olan Resulüne iman edin!) [Araf 158]
(Allah’a ve Resulüne itaat edin!) [Enfal 20]
(De ki, ey insanlar, ben, Allah’ın hepiniz için gönderdiği Resulüyüm.)
[Araf 158]
(Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve Peygambere çağırıldıkları vakit:
Müminler, “İşittik, itaat ettik” derler, işte kurtuluşa erenler bunlardır.)
[Nur 51]
(Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi
kendi isteğine göre, tercih etme, seçme hakkı kalmaz.) [Ahzab 36]