Sual: Yazarın birisi; (Her ne kadar hadislerde hayzlı ve nifaslı
kadınlar namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kur’ana dokunamaz deniyorsa da, namaz
kılmasında, oruç tutmasında ve Kur’ana dokunmasında sakınca yoktur. Bu hadisler
dinin ruhuna aykırıdır. Bir de kütüb-i sitte denilen altı hadis kitabında,
kasten orucu bozanlara, ceza olarak 61 gün oruç tutmaları gerektiği
bildiriliyorsa da, bu da Kur’anın ruhuna, dinin temel prensiplerine aykırıdır.
Çünkü ceza işlenen suça uygun olmalıdır. Bir gün oruç yiyene, 61 gün oruç
tutturmak zulüm olur) diyor.
Bahsettiği hususlarda açıklama yapar mısınız?
CEVAP
Dinimizde delil dörttür: Kitab, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı
fukaha. Bir hüküm için bu delillere bakılır. Hem kütüb-i sittedeki
hadislerde var diyor, hem de, bu hadisler dinin ruhuna aykırıdır diyor. Önce
hadis dinde delil midir değil midir, bunu kasten bildirmiyor. Sonra bu hadisler
uydurma mıdır, yoksa sahih midir? Bunları da kasten söylemiyor. Uydurma demesine
imkan yok. Çünkü kütüb-i sitte denilen en kıymetli altı hadis kitabındaki
hadisler, bütün âlimlerce sahihtir. Mezhepsiz olmayan bir kimse, bu kitaplardaki
hadis-i şeriflere uydurma diyemez. Yazar açıkça, Peygamber Kur’anın ruhuna
aykırı konuşmuş demek istiyor. Zaten mezhepsizler, anlayamadığı hadis-i
şeriflere, (Uydurma veya Kur’anın ruhuna aykırı) damgasını
basarlar.
Yazar oruç tutmamakla, kasten orucu bozmayı birbirine karıştırıyor. Kefaret oruç
tutmamanın cezası değildir. Orucu kasten bozmanın cezasıdır. Bir adamı
yanlışlıkla öldürmekle, kasten öldürmenin cezası aynı olur mu? Hatta öldürmek
niyetiyle kurşun sıksa, öldüremese bile, öldürmüş gibi ceza verilir. Ama kazaen
öldürenin cezası hafiftir. Orucu kazaen bozmak ile, hiç niyet etmeden oruç
tutmamak ve kasten niyetli orucu bozmak arasında çok fark vardır.
Sanki yazar, Kur’anın ruhunu, dinin temel prensiplerini biliyormuş gibi
konuşuyor. Kur’an-ı kerimde, imanla ölenlerin yarın ahirette sonsuz olarak
Cennette, imansız ölenlerin ise Cehennemde sonsuz olarak kalacağı
bildirilmektedir. Bir kimse, 50 veya 100 yıl yaşıyor, yüz yıllık iyi işlerine
karşı sonsuz olarak Cennette kalıyor. Bir kimse de 100 yıl günahına ve küfrüne
karşılık bin yıl, milyar yıl, trilyon yıl değil, sonsuz olarak Cehennemde
kalıyor. Bu dinin ruhuna aykırı olmadığına göre, orucu kasten bozmanın cezasının
da 60 gün olması, dinin ruhuna aykırı olmaz. Bir gün orucu kasten bozmanın
cezası 61 değil, 60 gündür. Bir gün de bozarak tutmadığı orucun kazasıdır.
Peygamber efendimizin ve Eshab-ı kiramın hanımları da, yıllarca hayz ve nifas
hâli olmuştur, onlar namaz kılmamış, oruç tutmamıştır. Peygamber efendimiz ve
Eshab-ı kiram, Kur’anın ruhuna aykırı mı hareket ediyorlardı? Hazret-i Âişe’nin
naklettiği hadis-i şerifte, hayzlı iken tutulamayan orucu kaza etmek gerektiği,
kılınmayan namazları kaza etmek gerekmediği bildirilmiştir. (Buhari)
Hadis-i şerifte, (Hayzlı Kur'andan birşey okuyamaz) buyuruldu. (Tirmizi)
14 asırdır gelen yüzlerce müctehidler ve âlimler, bu meseleleri bilememiş de,
birkaç mezhepsiz bunların dinin ruhuna aykırı olduğunu nasıl söyleyebilir ki?
Bu ve benzeri çıkışlar, dini bozarak, yozlaştırarak yıkmak için yapılan sinsi
bir oyundur. 14 asırdan beri din kitapları ne yazıyorsa onlara uymalı,
türedilere itibar edilmemelidir.