Sual: Abduhcu biri, ikinci binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretlerini
şöyle tenkit ediyor. Bu tenkitle ilgili açıklama yapar mısınız?
- İmam Rabbani, "kıyamet alametleri" içinde yer alan İsa'nın gökten inme
olayını klasik itikad kitapları gibi anlatıyor.
CEVAP
Klasik itikad kitapları, demekle İslam âlimlerinin yazdıkları en kıymetli
kitapları kötülemektedir. İtikadın yenisi olur mu hiç? O zaman, Resulullahın,
Eshabının ve onları takip eden âlimlerin itikadları yanlış olur.
- Şeyhi Muhammed Parisa'dan şunu nakleder: "İsa indikten sonra Ebu
Hanife'nin mezhebi üzere amel edecek, helal kabul ettiğini helal, haram kabul
ettiğini haram kabul edecek." Bu cümlede bana göre birden fazla yanlış vardır:
1- Ebu Hanife, Hazret-i İsa'nın üzerinde bir konuma yerleştiriliyor.
CEVAP
Tamamen yanlıştır. Hazret-i İsa da, Hazret-i Mehdi de ictihad edecek ve
ictihadları Hanefi’ye uygun gelecektir. İmam-ı a'zamı Hazret-i İsa'dan üstün
gösteriyor demesi çirkin bir iftiradır.
2- Haram ve helal hükmü koymak şârî'nin [Allah’ın] yetkisindedir. Ebu
Hanife'ye böyle bir yetki tanımak onu şârî [Allah] kabul etmek anlamına gelir.
CEVAP
Hâşâ burada, İmam-ı Rabbani, (İmam-ı a'zama Allah diyor) diyerek onu
kâfirlikle suçluyor. Müctehidin ictihad etme yetkisi yok mudur? Elbette vardır.
Müctehid isabet de eder, hata da eder. Ama hatasına bile sevap verilir.
Müctehidin bu yetkisine itiraz etmek, hâşâ onu Allah yerine koyuyor demek ne
kadar çirkin iftiradır. Bir müctehidin haram dediğine öteki müctehid helal
diyebilir. Nitekim At eti için dört büyük imamdan İmam-ı Malik haram derken,
İmam-ı Şafii ile İmam-ı Ahmed ise helal demiştir. Bu büyük müctehidlerin böyle
yetkisi olmasa haram veya helal der mi hiç?
- Hazret-i İsa’nın, derleyip topladığı ümmetin resmi fıkhı Hanefi mezhebi
mi olacak?
CEVAP
Kendisi ictihad edecek ve ictihadı Hanefi’ye uygun gelecektir. Mezheplerin
birbirlerine uygun düşen ictihadları yok mu?
- Bu, geleneksel ümmet anlayışıyla çelişen bir mezhebi bütün bir ümmete
dayatmaktır.
CEVAP
O anlama sokan kendisidir. Ortada çelişen bir şey yok. Mezhebimizin neresi
ümmet anlayışıyla çelişiyor ki? Kendi kafası ile çelişmek, ümmet ile çelişmek mi
demektir? Yahut farklı ictihadlar çelişki mi demektir?
- İmam Rabbani'nin böylesine zayıf bir bilgiyi kabul etmesi entelektüel
kişiliği ile çelişmektedir.
CEVAP
Yani imam-ı Rabbani hazretleri bunun zayıf bilgi olduğunu bilmiyor da
Abduhcu nereden biliyor? Hemen diyecek ki biz Kur'an ve Sünnete bakarız. Peki
koca imam-ı Rabbani hazretleri, Kur'an ve Sünnete bakmıyor muydu? O Kur'andan
anlamıyor muydu? Ne diye âlimler ona imam ve müceddid demişler? O imam-ı Rabbani
hazretlerine böyle saldırmakla onu büyük bilen bütün âlimleri de eleştirmiş
oluyor. Ehl-i sünnet âlimlerine dil uzatanın dili kurur, bir gün belasını bulur.
- Halbuki, Heratlı Ali el-Kâri, Hazret-i İsa'nın müctehid sıfatıyla
yeryüzüne geleceğini belirttikten sonra bir müctehidin diğerini taklidinin caiz
olmadığının altını çizer.
CEVAP
Bir müctehidin diğer müctehidi taklit ettiği nereden çıkarılıyor ki? İctihad
ediyor, ictihadı Hanefi’ye uygun geliyor. İctihadların bir birine uyması onu
taklit etmek mi oluyor? Bu ne cahillik böyle?
Her ne kadar Aliyyül kâri, burada yanlış bir şey söylememiş ise de, onu
senet gibi alıyor. Aliyyül kâri Peygamber efendimizin mübarek ana
babasına kâfir diyecek kadar ileri gitmiş, bir çok sahih hadise uydurma
demiştir. Kaynağını görüyorsunuz. Zaten her Abduhcu, yamuklardan kaynak
gösterir.