Sual: Bir ilahiyatçı, (Son devir İslam âlimlerinden Abduh ve
talebesi Reşit Rıza’nın, “Son peygamberden sonra yaşayan ve Müslüman
olmayanlardan, Allah’a, ahiret gününe iman eden ve salih amel işleyen kimseler
de kurtuluşa erecekler” sözü savunulabilir) diyor. İmanın şartı altı değil
mi? Sadece Allah var, ahiret var demekle iman olur mu? Bir de, salih amel
deniyor. Amel imandan parça mı da, böyle söyleniyor?
CEVAP
Sicilli mason Abduh’la çömezi mezhepsiz Reşit Rıza, İslam âlimi değil, birer
İslam düşmanıdır. Kahire mason locası reisi olan Cemaleddin Efgani’nin İslam’ı
içeriden yıkma propagandalarına aldanan mason Abduh hakkında önce kısaca bilgi
verelim:
Beyrut mason locası başkanı, (Mısır’da Efgani’den sonra mason locası başkanı
olan imam Abduh, masonluk ruhunu yayarak çok hizmet etti) diyor.
(Daire-tül-mearif-ül-masoniyye s. 197)
Efgani’den sonra, Abduh da, masonluğa çok yardım etti. (Les franco-maçons
s. 127)
(Salih amel işleyen kâfir de olsa, Cennete girer) diyor. Hayranı Seyyit Kutup
bile, (Üstad Abduh, düşünüşünü nakzeden âyetleri hatırlamıyor) diyerek tenkit
ediyor. [Nisa 124. âyetinin tefsirinde]
Fil suresindeki kuşlara sivrisinek, attıkları taşlara da mikrop diyor. Elmalılı
Hamdi, tefsirinde buna gerekli cevabı vermiştir. (s. 84, 87)
(İslamiyet ve nasraniyet) kitabında, (Bütün dinler birdir. Dış
görünüşleri değişiktir) diyor. Londra’daki papaza yazdığı mektupta, (İslamiyet
ve Hıristiyanlık gibi iki büyük dinin el ele vererek kucaklaşmasını beklerim)
diyor. (F. Bilgiler) [Hıristiyanlığa büyük din diyor.]
Mehmet Sofuoğlu, (Abduh faize helal der, Kur’anı mahlûk kabul eder) diyor.
(Tefsir kitabı s.41)
Yüksek İslam enstitüsü eski müdürü Ahmed Davudoğlu, Din Tahripçileri kitabında
diyor ki:
1- Şeyh-ül-islam Mustafa Sabri efendinin (Mevkıful akl) kitabında
dediği gibi, Abduh, Efgani vasıtasıyla Ezhere masonluğu sokup kadınların
açılmasını destekledi. (s. 81)
2- Ezher Mecellesinde, (Mısır’da ilk mason locasını kuran Abduh’tur)
diyor. (s. 81)
3- Şeytan, cin gibi şeyleri kabul etmez. Mucizeler, ona göre İslam için
birer kara lekedir. Mesela Hazret-i Musa’nın denizi yarma mucizesine, med-cezir
olayı der. (s. 82, 83)
4- Kur’anda bulunan her şeye doğru demek gerekmediğini söyler. (s. 82)
5- Teselsülün batıllığına inanmaz. (s. 82) [Sırf bu bile, Abduh’un
küfrünü gösteren bir delildir.]
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:
(Abduh, İslam âlimlerinin büyüklüğünü anlayamamış, İslam düşmanlarına satılmış,
sonunda mason olarak İslamiyet’i içerden yıkan azılı mülhidlerden olmuştur.)
Mezhepsiz Reşit Rıza, hocası mason Abduh’un dinde reformcu fikirlerini yaymak
için Mısır’da El-Menar dergisini çıkardı. (Eldavetü vel-irşad) medresesinde
hocalık yaptı. El-Muhaverat kitabında, Ehl-i sünnet mezhebine ve fıkıh
kitaplarına saldırdı.
Mezhepsizler kitabında Dr. Hasib Es-Samirai [Ali Nar tercümesinde] diyor ki:
Reşit Rıza ne aldıysa, M. Abduh’tan aldı. O da bütün sermayesini, şarkın
filozofu denilen Efgani’den devşirdi. Yani bu iki zatın, özü ve fikrî hüviyeti
üstadlarına bağlıdır. (s. 45)
Reşit Rıza, Efgani’nin fikir mirasçısı ve çömezi Abduh’la beraber olmuştur. (s.
80)
El-Menar dergisinde Vehhabiler hakkında çeşitli makaleler yayımlayan Reşid Rıza,
Vehhabi hareketini yerinde ve lüzumlu görmüştür. [Prof. Yusuf Ziya Yörükan,
"Vahhabilik", A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı 6]
Eserleri incelendiğinde bozuk mutezile fırkasının fikirlerinin hâkim olduğu
görülür. Yaymaya çalıştığı düşüncelerinden bir kısmı şunlardır:
1- Mucizeleri kendi düşüncesine göre tevil etmekte ve birçoğunu inkâr
etmektedir.
2- Hazret-i Musa ve Hazret-i İsa’nın peygamberliklerine dil uzatmaktadır.
İsa aleyhisselamın diri olarak göğe kaldırıldığı Kur’an-ı kerimde bildirildiği
ve Ehl-i sünnet âlimleri bunu açıklayıp izah ettikleri halde o, (İsa
aleyhisselam öldü) demektedir.
3- Cinlerin varlığını kabul etmeyip, onlara zararlı mikroplar der.
(Tefsir-i Menar 3/s.95,96) Hâlbuki cinlerin varlığı, yaratıldığı
Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmektedir.
4- Ehl-i sünnetin dört hak mezhebini kabul etmiyor, mezhepler
birleştirilmeli diyor. Bu konuda yazdığı (Muhaverat) veya (Telfık-ı
mezahib) kitabının propagandası, yandaşları tarafından yapılmaktadır. Bu
kitabında, üstadı Abduh gibi dört mezhebi tenkit etmiş, mezhepleri şahsi
tartışmalar şeklinde göstererek, (İslam birliğini bozmuşlardır) diyecek
kadar ileri gitmiştir. Bin yıldan beri dört mezhepten birine uyan halis
Müslümanlarla alay etmiştir.
Muhaverat kitabında, dört mezhebe çatılmakta, İslam bilgilerinin dört
kaynağından biri olan (icma-ı ümmet) inkâr edilmekte, herkes kitaptan,
sünnetten kendi anladığına göre amel etmeli denilmektedir. Böylece, İslam
bilgilerini ve İslam birliğini kökünden yıkmak istemektedir. Maalesef yandaşları
bu kitabı Türkçeye tercüme ederek bozuk fikirlerini her tarafa yaymaya
çalışıyorlar.
Mezhepsiz Reşit Rıza
Reşid Rıza’nın resmi, geçtiği an elime,
Neler geçti içimden, neler geldi dilime.
Sakalını kısaltmış, sünnete hiç uymamış,
Kulakları tıkanmış, hak sözleri duymamış.
Doğru yola girmedi, dolaştı hep kenarda,
Ne zehirler kusmuştu, Mecelle-i Menarda.
(Muhaverat) adıyla, düzdü sayısız yalan,
Okuyan afyonlandı, sapıttı nice insan.
Hocası Abduh gibi, ne naneler yemişti,
İslamı kendisine uydurmak istemişti.
Sayısız hurafeler soktu din-i İslama,
Haince saldırmıştı mübarek dört imama.
Büyük bir insan diye Firavun’u övmüştü,
Hazret-i Musa için, (O bir kâhin) demişti.
Lakin peygamber dedi, kral Hammurabi’ye,
Reformu örnek oldu bugünkü Vehhabiye.
Ölçü aldı kendine, mezhepsiz Şevkani’yi,
Büyük bir üstad bildi, farmason Efgani’yi.
Ne kadar sapık varsa, hepsine kucak açtı,
Dört mezhebin üstüne, telfik zehiri saçtı.
Dil uzattı selefe, büyük küçük bilmedi,
Mezhebi bid’at saydı, taklide haram dedi.
Şer’i delil dört iken, ikisini kaldırdı,
İcma ile kıyasa, pek sinsice saldırdı.
Mucizelerin hepsi, görünmüşken aşikâr,
Kimini tevil etti, kimini ise inkâr.
İnanmadı hadise, mütevatir habere,
Şüphe gözüyle baktı, meşhur Şakk-ul kamere.
Sözde din adamıydı, düşmanlık etti dine,
İctihadlar yapmıştı, hiç bakmadan haddine.
Âlimlere küfretti, gayet edepsiz idi,
Ehl-i sünnet düşmanı, koyu mezhepsiz idi.
Sakın aldanmayalım, Mısırlı bu fellaha!
Küfre varan sözünden, sığınalım Allah’a!
Şimdi de, Reşit Rıza’nın, (Son peygamberden sonra yaşayan gayrimüslimlerden,
Allah’a, ahiret gününe iman eden ve salih amel işleyenleri de kurtuluşa
ereceklerdir) sözüne cevap veriyoruz:
Amentü’de bildirilen imanın şartı altıdır. Bunlardan birini bile kabul etmeyen
nasıl kurtuluşa erer ki? Peygamber efendimiz, Buhari ve Müslim
gibi en sahih iki hadis kitabında, (Cennete sadece Müslüman olan girer)
buyuruyor. Reşit Rıza, Müslüman olması şart değil diyerek, Resulullah efendimizi
yalanlıyor. Peygamberlere inanma, melekleri inkâr et, kitapları kabul etme,
imanın diğer şartlarını hiçe say ve kurtuluşa er! Bu kadar saçmalık olur mu?
Reşit Rıza’nın amentüsünde, salih amel de geçiyor. Kime göre salih amel?
Kur’an-ı kerimi iman esasları arasından çıkarınca, dört hak mezhepten birine
uymayınca, neye göre salih amel işleyeceksin? Dört mezhepten birine uymadıkça
dine uygun sahih namaz kılınamaz. Sonra, imanı olmayanın amelini, Allahü teâlâ
kabul eder mi?
Mezhepsiz Reşit Rıza’nın böyle saçma inançlarını gündeme getirip savunmak kadar
büyük tehlike var mıdır? Amentü’deki altı esasa inanmayan, mümin olamaz.
İslamiyet’ten başka hak din yoktur. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Âl-i İmran 19]
(Kim İslam’dan başka din ararsa, bilsin ki, o din asla kabul edilmez.)
[Âl-i İmran 85]
(Kimi, ona [Muhammed aleyhisselama] iman etti, kimi ondan yüz çevirdi.
Bunlara da çılgın ateşli Cehennem yetti. Âyetlerimizi inkâr edip kâfir olanları
elbet ateşe atacağız.) [Nisa 55,56]
(Yahudiler Üzeyr’e, Hıristiyanlar da İsa’ya Allah’ın oğlu dediler. Daha önce
kâfir olmuş kişilerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah onları kahretsin.)
[Tevbe 30] (Ehl-i kitap, diğer kâfirleri taklit ettikleri için kötülenmektedir.)
(Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, [İslam
düşmanlığında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan
[kâfir] olur. Allahü teâlâ, [kâfirleri dost edinip, kendine]
zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51] (Ehl-i kitap, kâfir olduğu için dost
olmaz.)
(Sen, onların dinine uymadıkça, Hıristiyanlar ve Yahudiler senden hoşnut
olmaz. De ki: Doğru yol, ancak Allah’ın [bildirdiği İslamiyet] yoludur.)
[Bekara 120] (Yani, Ehl-i kitap, doğru yolda, [Allah’ın yolunda] değildir. Ehl-i
kitabın bozuk dinine girmedikçe, Resulullahtan hoşnut olmazlar.)
Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Beni duyup da, bana inanmayan Yahudi ve Hıristiyanlar, elbet Cehenneme
girecektir.) [Müslim]