Sual: İmamlık yapıyorum. Cemaatten biri, (Hocam, Kâbe gibi mübarek bir
yerde, yüksek sesle âmin dendiği, hatta bu hususta hadis de olduğu halde, niçin
Türkiye’de sessiz âmin deniyor) dedi. Ben de Hanefi mezhebinde, yüksek sesle
söylemek mekruhtur. Vehhabilerin farklı hareketleri bizlere ölçü olmaz) dedim.
Âminin sesli olarak söyleneceğine dair hadis-i şerif var mıdır?
CEVAP
Mezhep ve Mezhepsizlik maddesinde, bizlerin hadislerden hüküm
çıkaramayacağımızı vesikalarla bildirmiştik. Kütüb-i sittenin beşinde bulunan,
(Ateşte ısınmış bir şeyi yiyip içmek abdesti bozar) hadis-i şerifini
nakletmiş, ateşte ısınan şeylerin abdesti bozmayacağını bildirmiştik.
Ayrıca cemaatle namaz kılarken, imam arkasında cemaatin de Fatiha okuması
gerektiği hadis-i şerifle bildirilmiştir. Fakat Hanefi mezhebinde, imam
arkasında Fatiha okumak harama yakın mekruhtur.
Ebu Davud’un bildirdiği hadis-i şerifte, imamın veleddâllin dedikten sonra,
ön safta olanların işiteceği bir sesle âmin dediği bildirilmektedir. Fakat
Hanefi mezhebinde, yüksek sesle âmin demek mekruhtur.
Dürr-ül-muhtardaki (Fatihadan sonra, imam ve cemaat, sessiz olarak, âmin
der. İmam Fatihayı bitirince, cemaatin ve imamın yüksek sesle âmin demesi
mekruhtur. Hafif söylemelidir) hükmü, İbni Abidin c.1, s. 492, [tercümesi
c. 2, s. 270], Halebi-yi kebir s. 309, Halebi-yi sagir s. 233,
Hindiyye s. 258, Mizan-ı kübra s. 249, Mezahib-i erbea s. 250,
Hidaye s.107, Dürer gurer s.127, Nimet-i İslam s. 300
[namazın 80. mekruhu], Ömer Nasuhi Bilmenin ilmihalinin 159. sayfasında
da vardır.
Mevkufatta da, (İmam, veleddâllin dedikten sonra, hem imam, hem de cemaat
âmini gizli olarak söyler. Hadis-i şerifte, (İmam şu üç şeyi gizli söyler:
Euzü çekmek, Besmele okumak ve âmin demek) buyuruldu) denmektedir.
İmam-ı a'zam Ebu Hanife hazretlerinin, (Cemaatle namaz kılarken, imama
uyanlar, Fatiha ve zammı sure okumaz) dediğini duyanlardan on kişi, Hazret-i
imamın huzuruna gelip derler ki:
- İmamın okumasını kâfi görüp, cemaate Kur'an okutmadığını işittik. Halbuki,
Fatihasız namaz olmaz. Elimizde bunu ispat eden kuvvetli deliller vardır. Hakkın
ortaya çıkması için tartışmaya geldik.
Hazret-i imam der ki:
- Ben bir kişi, siz on kişisiniz, hepinizle aynı anda nasıl tartışayım?
- Nasıl tartışmak istiyorsunuz?
- İçinizden en bilgili, âlim olanı seçin, onunla konuşayım. O, kendi ile
birlikte hepinizin adına konuşsun.
- Teklifiniz uygun...
- O beni yenerse, hepiniz beni yenmiş olacaksınız, ben onu yenersem, hepiniz
yenilmiş olacaksınız. Kabul mü?
- Peki kabul ettik.
- Tartışmayı ben kazandım.
- Nasıl olur, daha başlamadık bile...
- Siz, seçtiğiniz âlimin hepinizin adına konuşmasını kabul etmediniz mi?
- Evet...
- Ben de, sizin kabul ettiğinizi kabul ediyor, aynı şeyi söylüyorum. Herkesin
tâbi olduğu imam, kendi adına ve ona uyup, imam kabul edenler adına Kur'an-ı
kerim okur, cemaat okumaz. Anlaşamadığımız bir nokta kaldı mı?
- Evet anlaştık.
Fatihasız namaz olmaz
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Namazda kıraat farzdır ve hadis-i şerifte (Fatihasız namaz olmaz)
buyuruluyor. Neden Hanefilerin, hakiki kıraatı [cemaatin hepsinin
okumasını] bırakıp, kıraat-i hükmiye [İmamın okuyup, cemaatin susmasına]
karar vermelerinin sebebini tam anlayamadım.
İmam arkasında sükut etmeye dair açık bir delil bulamadım. Buna rağmen,
mezhebime uyarak imam arkasında Fatiha okumadım. Çünkü, delili zayıf diye,
mezhebimin hükmü ile amel etmemenin ilhad olduğunu biliyordum.
Nihayet Allahü teâlâ, mezhebe uymanın bereketi ile, Hanefi mezhebinde imama uyan
cemaatin kıraati terk etmelerindeki hakikati izhar eyledi. İmam, sanki cemaatin
dilinden okuyor. Bu şuna benzer:
Bir köy halkı, köyün ortak bir meselesi için, köylünün tamamı kaymakama gitmez.
Birkaç kişilik bir heyet seçerler. Bu heyetin hep bir ağızdan meseleyi
anlatmaları da doğru olmaz. İçlerinden birini, temsilci seçerler. Temsilci,
istekler aynı olduğu için, hepsinin dili ile ihtiyaçlarını arz eder.
Kendilerine temsilci kabul ettikleri bu kimse, onların adına konuşur. Seçilen bu
temsilcinin hepsinin adına ihtiyaçlarını arz etmesi şeklinde olan, cemaatin
hükmi konuşması, onların hakiki konuşmalarından daha iyidir. İmam ile cemaatin
hali de böyledir. (Mebde ve Mead f.30)
Sual: Namazda imam arkasında Fatiha okunur mu?
CEVAP
Bu konudaki üç hadis-i şerif şöyle:
(Fatihasız namaz eksiktir.) [Tirmizi]
(Namazda imam okurken siz de okumayın, Fatihayı hafif okuyun!) [Beyheki]
(Fatihasız namaz olmaz.) [Buhari, Müslim]
Bu hadislere ve başka delillere dayanarak, Şafii âlimleri imam arkasında Fatiha
okumanın farz olduğunu bildirmişlerdir.
Maliki’de ise, imam yavaş okurken müstehaptır. İmam açıktan okuyorsa, Fatiha
okunmaz. Namazda Fatiha okumak Maliki’de farz, Hanefi’de ise, vaciptir.
Hadis-i şeriflere bakalım:
(İmamla namaz kılarken susun, imamın kıraati, cemaatin kıraatidir.)
[Hatib]
(İmamın arkasında olmak hariç, Fâtiha okumadan bir rekat kılan, aslâ namaz
kılmamıştır.) [Tirmizi]
(Ne o, Kur’anda rekabet mi, namazda biri benimle beraber okuyordu.)
[Tirmizi]
Hanefi âlimleri, bu hadislere ve başka delillere dayanarak, (İmam arkasında
Fatiha okumak mekruhtur) demişlerdir.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Hadis-i şeriflerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı
gibi görülen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet
olamaz. Bir Hanefinin, imam arkasında Fatiha okuması mezhepten çıkmaktır,
ilhaddır.) [Müjdeci m. 312, Mebde ve Mead 31]
M. Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
(Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin
bildirdiği hükümdür. Çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin
bir hükmü, âyete, hadise uymuyor gibi görünse de yanlış değildir. Çünkü âyet ve
hadis ictihad isteyebilir, başka bir âyet veya hadisle değişmiş olabilir veya
bilmediğimiz bir tevili vardır.) [Berika s. 94]