Sual: Diyanet İşleri Başkanlığı, İstanbul eski müftülerinden Merhum
Ali Fikri Yavuz, Erzincan eski vaizlerinden Ali Küçüker,
emekli müftülerden Mehmet Emre ve Prof. M. Cevat Akşit,
bayramda kesilen kurbana, adak kurbanı da ilave edilebilir derken, merhum
M. Esad Dilaveroğlu ilave edilemez diyor. Hangisi doğrudur?
CEVAP
Bir sığırı yedi kişiye kadar kimse ortak olarak kesebilir. Bunlara adak
kurbanı da ortak edilebilir. Dilaveroğlu, İbni Âbidin’i yanlış anlamış.
Çünkü Dürr-ül-muhtar’da deniyor ki:
Büyük baş hayvana ortak olan yedi kişiden birisi Hıristiyan olsa veya bir
müslüman sırf et için ortak olsa, onlardan hiçbirisinin kurbanı olmaz. Çünkü kan
akıtmak parçalanmaz. (Hidaye)
Bunu şerh eden İbni Âbidin hazretleri diyor ki:
Kan akıtmak parçalanmaz sözünün illeti [sebebi, hikmeti] şudur: Kurbanın
bazısında kurbet kast edilmemiştir. Yani Allah rızası için, sevap kazanmak için
kesilmemiştir.
Demek ki bir kimse, sırf eti için kurban kesse, sevap beklemediği için o hayvan
kurban olmaz. Ama, akikada, şükür kurbanında, adakta kurbet vardır. Yani Allah
rızası için kesilmektedir. Kurbet olan adak hayvanını Hıristiyan ortağın kestiği
hayvana veya sırf et için kesilen hayvana, yahut geçen yıl kesilemeyip tasadduk
edilmesi gereken hayvana benzetmek çok yanlıştır.
Geçen sene kesilmesi gereken kurban kesilmemişse, artık bu sene kesilmez. Bunu
sahibi kesip yiyemez. Bedelini bir fakire verir. Bir kimse kurban adasa, kurban
bayramı gelince kesmese, artık bunu kesemez, bedelini fakirlere verir. Bir
kimse, (Ben ölünce, benim için kurban kesin) dese, bunun da etini sahibi
yiyemez, fakirlere vermesi gerekir. Bir de kurbanlığın karnından çıkan yavru
yenmez, fakirlere verilir. Bir kavle göre de, fakirin kestiği kurban adak
hükmüne gireceği için sahibi bu etten yiyemez. Sahih olan başka bir kavle göre
etinden yemesi caizdir.
Bu konuda yine İbni Âbidin hazretleri diyor ki:
(Önce nezredilip, bayram günleri geçtikten sonra, tasadduk edilmesi vacib olan
kurbanın eti ile, ölen kimsenin vasiyetiyle kesilen kurbanın etini sahibi
yiyemez. Biz bunu Bezzaziyye’den naklen zikrettik. Bir de kurban almakla
fakirin üzerine vacib olan kurbanın etidir. Ki bu da geçen iki kavilden birisine
göredir. Bir de kurbanlığın doğurduğu yavru. Bunu da Haniye'den naklen
zikrettik. Bir de ortaklardan bazısının kendi hissesiyle geçmiş yılın kurbanını
kaza etmeye niyetlendikleri yedi kişi arasında ortaklı hayvanın eti. Bunu da
Haniye'den naklen zikrettik. İşte saydığımız bu kurbanların hepsinin
etlerinin sarf yeri fakire tasadduktur. Bu yazıyı ganimet bil.) [Redd-ül
Muhtar]
İbni Âbidin’de görüldüğü gibi, adak hayvanı, bayram kurbanı olarak kesilen yedi
kişilik sığıra ortak edilemez diye bir ifade yoktur. Dilaveroğlu’nun, (adak
etinden sahibi yiyemez) ifadesini yanlış yorumlayıp, (ortak olarak yedi
kişilik kurbana, adak hayvanı dahil edilemez) demesi yanlıştır.
Nitekim Ebu Bekir Kaşani diyor ki:
(Ortaklar bayram kurbanı veya diğer kurbanlarla kurbeti [Allah’a yaklaşmayı,
yani sevabını] murat ederlerse onlara bu kurban sahih olur. Kurbanın vacib,
nafile veya bazısına vacib bazılarına vacib olmaması fark etmez. Aynı şekilde
ortakların bazıları vacib olan kurbanına, bazıları ceza kurbanına, bazıları
kefaret kurbanına, bazıları nafile, bazıları Hacc-ı temettü ve Hacc-ı kıran
kurbanına niyet suretiyle kurbet yönlerinin aynı veya farklı olması fark etmez.)
[Bedayı-us-sanayi fi-tertibiş-şerayı]