Sual: Bazı kimseler, gerek Emekli Sandığı, gerek SSK ve gerekse
Bağ-Kur’dan emekli olmanın caiz olmadığını söylüyorlar. Bu hususta açıklama
yapar mısınız?
CEVAP
Bu kimseler delil olarak, Necm suresinin, (İnsana ancak çalışarak [ihlas
ile] yaptığı işler [ahirette] fayda verir) mealindeki âyet-i
kerimeyi gösteriyorlar. Hatta emekli maaşı almayacağım diye gazetelerde ilan
edenler de vardır.
Köşeli parantez içindeki ifadeler, âyet-i kerimenin açıklaması mahiyetindedir.
Bu âyetin devamı olan âyetlerde, çalışmasının karşılığının eksiksiz verileceği
bildiriliyor. Herkes ektiğini biçer demektir. Bu âyet, emekliliğe mani değildir.
Emekli olmak caiz değil diyenlere göre, az şeye çok karşılık vermek veya
karşılıksız bir mal vermek caiz değildir. Halbuki miras, hediye, bir çalışmanın,
alın terinin karşılığı değildir. Hediye de miras da caizdir. Devlet, ihtiyarlara
bir ihsan olarak yaşlılık maaşı bağlamıştır. Aynı şekilde bazı belediyeler,
ihsan olarak ihtiyarlara ücretsiz seyahat hakkı tanımıştır. Bayramlarda da
herkesten seyahat ücretini almıyor, köprüden geçiş ücreti kaldırılıyor. Bunlar
birer ihsandır, hiç mahzuru yoktur.
Devlet, gazilere, asker ailelerine maaş bağlıyor. On çocuğu olana ikramiye de
verebilir. Depremden zarar görenlere karşılıksız yardım edebilir. Yahut sırf
vatandaş olduğu için herhangi bir yardım yapabilir. Devlet bir kimseye böyle
çeşitli yardımlar yaptığı gibi, bir fert de dilediği kimseye, milyonlarca,
milyarlarca yardım yapabilir. Hediye verebilir. Bu paranın muhakkak alın teri
ile alınması gerekmez.
Devlet, bir memuruna, bir işçisine anlaşma gereği, haftada bir gün veya iki gün
izin verebilir. Yılda bir ay, iki ay izin verebilir. Birkaç ay hastalık izni
verebilir. Bu izinli olduğu zamanlarda da maaşından kesmeyebilir. Devlet, 25
yılda emekli ettiği gibi, bunu 50 yıla da çıkarabilir veya on yıla indirebilir.
Çalışamayan hastaları malulen emekli edip, ömür boyu maaş verebilir.
Devlet, emekli memura ölünceye kadar maaş verdiği gibi, Allahü teâlâ da, iman
edenlere sonsuz mükafat vermektedir. İman ettiği için, kuluna sonsuz mükafat
veren Allahü teâlâya, “Niçin sadece iman karşılığı bu kadar nimet veriyorsun”
diye sual edilemeyeceği gibi, belli bir hizmet veya prim karşılığı ölünceye
kadar maaş almaya haram demek çok yanlıştır.
İhsan yani iyilik etmeyi dinimiz tavsiye etmektedir. Kur’an-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki:
(Allah, adaleti, ihsanı ve akrabaya vermeyi emreder.) [Nahl 90]
(Allah sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun!) [Kasas 77]
(İhsanın karşılığı ancak ihsan olur.) [Rahman 60]
(Ana babaya ihsan edin!) [Nisa 36]
(Allah ihsan edenleri sever.) [Maide 13]
(Allahü teâlâ, ihsan edenlerle beraberdir.) [Ankebut 69]
(İhsan edenleri müjdele!) [Hac 37]
(İhsan edenlere Allahü teâlânın rahmeti elbette çok yakındır.) [Araf 56]
(Allah ihsan edenlerin ecrini zayi etmez.) [Tevbe 120]
Hazret-i Yusuf ve Hazret-i Musa’ya verilen nimetler bildirilip buyuruluyor ki:
(İhsan edenleri işte biz böyle mükafatlandırırız.) [Yusuf 22]
İhsan etmekle ve hediye vermekle ilgili hadis-i şeriflerden bazıları da
şöyledir:
(Allahü teâlâ ihsan sahibidir. Öyle ise siz de ihsanda bulunun!) [İ.
Adiy]
(İdarecilerin ihsanını, ihsan olarak kaldığı sürece alın!) [Ebu Davud]
(İhsan ehlinden olun!) [Ebu Davud]
(Ömrü ihsandan gayrisi artırmaz.) [Nesai]
(Ana-babaya ihsan, ömrü uzatır ve kötü ölümden korur.) [Ebu Nuaym]
(Vermeyene ihsanda bulunanı, Allahü teâlâ Cennete koyar.) [Hakim]
(Ana-babanıza ihsan ederseniz, çocuklarınız da size ihsan eder!)
[Taberani]
(Ömrünün uzun ve rızkının bol olmasını isteyen, ana-babasına ihsanda bulunsun ve
sıla-i rahim yapsın!) [İ. Ahmed]
(İhsan kapısını açana, Allahü teâlâ dünya ve ahiret hayrını verir.) [İbni
Cerir]
(Komşuna ihsanda bulun ki, mümin olasın!) [Tirmizi]
(Hediye Allahü teâlâ tarafından gönderilen güzel bir rızıktır.) [Hakim]
(Hediyeyi kabul eden, Allahü teâlânın gönderdiğini kabul etmiş, reddeden de Onun
gönderdiğini reddetmiş olur.) [Ramuz]
(Allahü teâlâ, “Biz malı insana ibadet etmesi için ihsan ettik” buyurdu.)
[İ. Ahmed]
Bir müminin duası ile
Sual: Bir vaiz, “Necm suresindeki âyetten anlaşılıyor ki, emekli maaşı ve
alın teri karışmayan her kazanç haramdır. Yaşlı kimselerin ücretsiz belediye
araçlarında seyahat etmesi de böyledir. Yine aynı âyet gösteriyor ki, ölü için
yapılan dua, sadaka ve diğer iyiliklerin hiç faydası olmaz” dedi.
Faydası yoksa, niçin cenaze namazı kılıyoruz?
CEVAP
Emekli maaşı almak caizdir, bunu yukarıda izah ettik. Alın teri karışmayan
her kazanç haram değildir. Mesela miras ve hediye, bir çalışmanın, alın terinin
karşılığı değildir. Hediye de miras da caizdir.
Ölü için de dua edilir, her türlü hayrat yapılır.
Bir kimse, başkasının yaptığı amelden fayda görmez. Herkesin yaptığı kendinedir.
Mesela bir kimse, sadaka verse, sevabı yalnız sadakayı verene ait olur.
Başkasının bu sevapta hissesi olmaz. Ancak amel işleyen, mesela sadaka veren
kimse, sevabını başkalarına da bağışlayabilir. Onlar da bu sevaptan faydalanır.
Ölülere dua ve istiğfar etmek faydalıdır. İbrahim aleyhisselam, (Ey Rabbimiz,
[kıyamette] hesap için ayağa kalkıldığı gün, beni, ana-babamı ve bütün
müminleri affeyle) diye dua etmiştir. (İbrahim 4)
Bir müminin duası ile diğer müminlerin günahları affediliyor ki, böyle dua
edilmesi emredilmiştir. Yine her gün namazda, (İbâdillâhissâlihin)
diyerek müslümanlara dua ediyoruz. Faydası olmasaydı, her tehiyyatta bunun
okunması emredilmezdi.
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Ölünün mezardaki hâli, imdat diye bağıran, denize düşmüş kimseye benzer.
Boğulmak üzere olan kimse, kendisini kurtaracak birini beklediği gibi, ölü de,
babasından, anasından, kardeşinden, arkadaşından gelecek bir duayı gözler. Ona
bir dua gelince, dünyaya ve dünyada olanların hepsine kavuşmaktan daha çok
sevinir. Allahü teâlâ, yaşayanların duaları sebebi ile, ölülere dağlar gibi çok
rahmet verir. Dirilerin, ölülere hediyesi, onlar için dua ve istiğfâr etmektir.)
[Deylemi]
Günahkâr bir müslümanın cenaze namazını müslümanlar kılarsa, ölünün günahları
affolur. Yani dirilerin duaları sebebiyle ölülere çeşitli hediyeler gider.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Müslümanlardan üç saf, bir müslümanın cenaze namazını kılarsa, ölü Cennete
girmeye hak kazanır.) [Ebu Davud, Tirmizi]
Ölü için dua ve Kur’an-ı kerim fayda verdiği gibi, ölüler için sadaka vermek de
onların günahlarının affına sebep olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allah için nafile sadaka vermek isteyen, bunu müslüman ana-babasının
niyetine verse, ana-babası için birer ecir, onların ecirlerinden eksilmemek
üzere, bir misli de kendisine verilir.) [Taberani, İbni Asakir]
(Ölmüş ana-babası namına hac eden, bu hac hem kendisi, hem de ana-babası için
kabul edilir ve ana-babasının ruhuna müjde verilir.) [Dâre Kutni]
(Ölen müminin her ameli kesilir. Yalnız üç amelinin sevabı devam eder. Bunlar,
sadaka-i câriye, faydalı ilim ve kitap ile salih evladın ettiği dua ve
istiğfarlar.) [Ebuşşeyh] [Sadaka-i câriye, cami, çeşme, yol gibi, faydası
devam eden işlerdir.]
(Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin sevabı
verilir, o çığırda [o yolda] gidenlerin sevabından da hiçbir şey
eksilmez. Dinimizde kötü bir çığır açana da, bunun günahı ile, bununla amel
edenlerin günahı verilir, o kötü yolda gidenlerin günahından da hiçbir şey
eksilmez.) [Müslim]
Tatarhâniyye’de, (Sadaka veren, sevabının bütün müminlere verilmesi için niyet
ederse, kendi sevabından hiç azalmadan, bütün müminlere de sevabı erişir)
buyurulmaktadır. (Redd-ül Muhtar)
Ödünç ve Nema
Sual: Bir kimse, 10 milyon lira ödünç borcunu öderken 30 milyon lira verip,
"fazlası hediyedir" dese, bu fazlalığı almak caiz olur mu? Devlet de
paralarımızdan kesinti yaparak nema adı altında bir fazlalık veriyor. Bu
fazlalığı almak caiz olur mu?
CEVAP
Kâr getiren ödünç, haram olur. Ancak, bir anlaşma yapmadan verilecek 20
milyon lira hediye olur. Almak caiz olur. Devletin verdiği de böyledir. Devlet,
ömür boyu emekli maaşı bağlasa, bu maaşı da almakta mahzur yoktur. Karşılıksız
verilen şeyi de almak caizdir. Az bir şeye karşılık çok şey de verilir. Bunları
da almakta hiç mahzur olmaz. (Redd-ül Muhtar)