Sual: Günahların zararlarından ve kâfirlerin Cehenneme gireceklerinden
bahsedilince (Allah ile kul arasına girilmez, Allah adına karar veremezsin) diye
tepki gösteriyorlar. Dinin emrini bildirmek Allah adına karar vermek midir?
CEVAP
Az da olsa, iyi niyetli bazı kimseler, Allah ile kul arasına girilmez
sözünü, (Müslümanlıkta, Hıristiyanlıkta olduğu gibi, din adamlarının günah
affetme yetkisi yoktur) anlamında kullanıyorlar. Ancak dinsizlerin ve fasıkların
söylediği anlamda, yani dinin emirlerini bildirmeyin, bize hatırlatmayın
anlamında kullanmak dinimize aykırıdır. Öyle olsaydı, Allahü teâlâ, insanlara
dinin emrini tebliğ edici Peygamberler ve kitaplar göndermezdi. Namaz kılmayan,
içki içen, hırsızlık eden ve her türlü kötülüğü işleyenler, kendilerini temize
çıkarmak için (Allah ile kul arasına kimse giremez) sözüne sığınıyorlar. Allah
ile kul arasına girilmesini bizzat Allahü teâlâ kendisi istemektedir.
Kul diye başlayan bir çok âyet vardır. Kul kelimesi, de ki,
söyle ki demektir. Mesela, (içki içmeyin, namaz kılın, kumar oynamayın) gibi
birçok emir vardır. Bir tanesinin meali şöyledir:
(İnanan kullarıma söyle, namaz kılsınlar!) [İbrahim 31]
Peygamber efendimiz de, (Şu günahları işleyen Cehenneme gider) ve
(Namaz kılmayanın ibadetlerine sevap verilmez) buyuruyor. (Ebu Nuaym)
Kimi de, (Namaz kılmadığım ve çeşitli günahlar işlediğim için beni Cehenneme
atamazsınız) diyor. Evet atamayız. Ama Allahü teâlâ, (Şu günahları işleyenleri
Cehenneme atarım. Kullarıma söyle, böyle günahlardan sakınsınlar)
buyuruyor. Dinimizin böyle emirlerini söylemekle suçluyu Cehenneme atmış mı
oluyoruz? Dinin emrini bildirmek din adamlarının görevidir. Kur'an-ı kerimde
mealen buyuruluyor ki:
(Erkek ve kadın bütün müminler, birbirlerinin velisidir [dost ve
yardımcısıdır]; iyiliği emreder kötülükten alıkoyar; namaz kılar, zekat
verir, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah rahmet eder.)
[Tevbe 71]
(Oğlum, namazı doğru kıl, emr-i maruf ve nehy-i münker yap! Bunları yaparken
gelecek sıkıntılara katlan, çünkü bunlar, azmi gerektiren [kesin farz olan]
işlerdendir.) [Lokman 17]
(Onların çoğu, günah, düşmanlık ve haram olan şeyleri yiyip içmekte
yarışıyorlar. Din adamları ve âlimleri onları, günah olan sözlerinden ve haram
olan şeyleri yiyip içmekten vazgeçirmeye çalışmaları gerekmez miydi? Ne kötü iş
bu!) [Maide 62, 63]
Demek ki Allahü teâlâ, dinin emirlerini tebliğ için din adamlarını, âlimleri
mesul tutmaktadır. Namaz kılmayan ve her türlü kötülüğü işleyene, (Allah’tan
kork, namaz kılmamak büyük günahtır) dense, tepkisi artar ve daha fazla günah
işler. Konu ile ilgili birkaç âyet meali:
(Ona [günahkâra] “Allah’tan kork” denilince gururu ona daha çok günah
işletir. [Ceza ve azap olarak] Cehennem ona yetişir.) [Bekara 206]
(Rabbine suçlu olarak gelen, Cehenneme gider. Orada ne ölür, ne de yaşar.)
[Taha 74]
(Gizli açık her günahtan sakının. Çünkü günahkâr, cezasını mutlaka çeker.)
[Enam 120]
(İman edip iyi işler yapan, namaz kılan ve zekat verenlerin ecirleri Rableri
katındadır. Onlara korku yoktur, üzülmezler de.) [Bekara 277]
(Suçlulara, niye ateştesiniz denilince, “Namaz kılmazdık” derler.)
[Müddessir 41-43]
Allah ile kul arasına girmek
Sual: Bir arkadaş, "Hıristiyanlıkta Allah ile kul arasına papazlar giriyor.
Müslümanlıkta Allah ile kul arasına kimse giremez. Benim içkime, zinama,
hırsızlığıma kimse karışamaz" diyor. Bu arkadaşa nasıl bir cevap vermek gerekir?
CEVAP
Dinimizde kul ile Allah arasına girilmez diye bir kural yoktur. Papazlar
günah affetmede Allah adına hareket ediyorlar. Dinimizde böyle bir şey yoktur.
Allah adına günah affetmek yok. Yoksa Allah'ın emrini kullarına tebliğ etmek
vardır. Suç işleyenleri cezalandırmak vardır. Kur'an-ı kerimde bir çok âyet var.
Şu suçu işleyene şu cezayı verin diye. Eğer bu Allah ile kul arasına girmekse
evet dinimizde kul ile Allah arasına girilir. Girilmesini Allah emrediyor.
Din adamı sınıfı
Sual: İslamda din adamı sınıfı var mıdır?
CEVAP
Din adamı sınıfından kasıt ne? Doktorlar, avukatlar, ilahiyatçılar gibi bir
sınıftan mı bahsediliyor? Öyle ise elbette ilahiyatçılar diye bir sınıf vardır.
Ama bunların Hıristiyanlıkta olduğu gibi günah affetme yetkisi yoktur. Sadece
dini tebliğ ederler o kadar. Gerçek âlim olanları da Resulullahın vârisleridir
Sual: Din adamlarının Allah ile kul arasına girmesi, Mekke müşriklerinin,
lat, menat ve uzzaya bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye tapmalarından farksız
değil mi?
CEVAP
Müslüman din adamı, müftüsü vaizi, imamı, Allah ile kul arasına girip de ne
yapıyor? Namaz şöyle kılınır, oruç şöyle tutulur diyor. Bu Allah ile kul arasına
girmek mi? Allah ile kul arasına girmek ise bunun ne mahzuru vardır? Allahü
teâlâ, Peygamberini dini tebliğ etmek ile görevlendirmedi mi? Âlimler
Resulullahın vârisleri değil mi? Dini tebliğ etmek emr-i maruf nehy-i münker
yapmak Allah ile kul arasına girmek mi? Sonra Allah ile kul arasına girip de ne
yapılıyor? Namaz anlatılıyor, hac anlatılıyor, hepsi bu. Bunda gocunulacak taraf
ne? Müslüman din adamlarını müşriklere benzetmek, din düşmanlığından başka
nedir? Din adamı dini öğretiyor, Allah’a yaklaştırmak için kendine mi
taptırıyor? Müslümana müşrik yani puta tapan kâfir diyen, eğer kendisi Müslüman
ise kâfir olur.
Emr-i maruf yapmak
Sual: Maide suresinin, (Ey iman eden kullarım! Kendinize bakın. Kendiniz
doğru yolda oldukça, başkalarının yoldan çıkması size zarar vermez!)
mealindeki 105. âyeti, emr-i maruf yapmamak, kimseye karışmamak ve sadece
kendimizi kurtarmak gerektiğini bildirmiyor mu?
CEVAP
Aksine emri maruf yapmayı emretmektedir, tefsirlerde, bu âyetin (Ey mümin
kullarım! Emir ettiğim işleri, ibadetleri yapar ve emri maruf ve nehyi münker
ederseniz, başkalarının yoldan çıkması, size zarar vermez) anlamında olduğu
bildiriliyor. Kur’an-ı kerim Peygamber efendimize gelmiştir, muhatabı Odur.
Dolayısı ile, Kur’an-ı kerimi tam ve doğru olarak sadece Peygamber efendimiz
anlamış ve hadis-i şerifleri ile açıklamıştır. Bu âyet-i kerimeyi açıklayan
hadis-i şerif şu mealdedir:
(İslamiyet'in emir ve yasaklarını anlatın! Bir kimse ucb eder [kendini
beğenir], sizi dinlemezse, kendi halinizi ıslah edin.) [Berika]
Emr-i maruf ve nehy-i münker yapmanın en güzel yolu, Ehl-i sünnet alimlerinin
kitaplarının yayılmasına maddi ve manevi şekilde yardımcı olmaktır. Hiç değilse,
bu kitapları komşuya, arkadaşa hediye etmelidir. [www.hakikatkitabevi.com
adresindeki kitaplar, ehli sünnet âlimlerinin kitaplarıdır. Onların kıymetli
kitaplarının tercümesidir.]