Sual: Yöneticilerin bozuk olmasında toplumun rolü var mıdır? Onları
protesto için eylemler yapmak uygun mudur?
CEVAP
Elbette toplumun rolü vardır. Onlar başka yerden gelmedi ki. Yönetici, sütün
üzerindeki kaymak gibidir. Süt nasılsa kaymağı da ona göredir. Yani manda
sütünün kaymağı manda kaymağı, Deveninki deve kaymağı olur. Domuz sütünün
kaymağı da, domuz kaymağı olur. Demek ki, süt ne ise kaymağı da öyle olur.
Tavuktan tavuk yumurtası çıkar. Tavuktan deve kuşu yumurtası beklenmez. Her
kaptan içindeki sızar. Bir hadis-i şerif meali:
(Siz nasıl iseniz, öyle idare edilirsiniz.) [Cami-us-sagir]
Yani insanlar iyi ise, iyi idareciler gelir, kötü ise kötü idareciler gelir.
Ortada bir suç varsa toplumda aramalı. Toplum kötü ise, kötü idareciyi
değiştirmekle iş bitmez. Gelen gideni arattırabilir. Onun için dünyadaki kötü
liderlerin toplumları da kötüdür.
Eylem yapmak anarşi çıkarmak olur. Dua ederek sabretmek gerekir. Bir hadis-i
şerif meali:
(Bozuk bir işi düzeltemezseniz, sabredin! Allahü teâlâ onu düzeltir.)
[Beyheki]
Bir âyet meali de şöyle:
(Ey iman edenler, sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah
elbette sabredenlerle beraberdir.) [Bekara 153]
Allahü teâlâya güvenmelidir. Sabreden zafere kavuşur.
Sual: Bir kimsenin emr-i maruf ve nehy-i münker yapmaya gücü yetse, buna
hiçbir mani de bulunmasa, bu kimsenin hakkı, doğruyu bildirmemesi günah olur mu?
CEVAP
Emr-i maruf farz-ı kifayedir. Bir yerde emr-i maruf yapılmazsa, gücü yeten
herkes mesul olur. Emr-i maruf çok mühimdir. Emr-i maruf yapan olmazsa, ilim yok
olur. Cehalet ve sapıklık yayılır. Fitne her tarafı kaplar. Hadis-i şeriflerde
buyuruldu ki:
(Fitne ve fesat yayıldığı, müslümanlar aldatıldığı zaman, doğruyu bilenler,
herkese anlatsın! Anlatmazsa, Allahü teâlânın, meleklerin ve insanların laneti
onun üzerine olsun!) [Ebu Nuaym]
(Ortalık karışır, yalanlar yazılır, âdetler ibadetlere karıştırılır ve Eshabıma
dil uzatılırsa, doğruyu bilenler herkese bildirsin! Allahü teâlânın, meleklerin
ve bütün insanların laneti, doğruyu bilip de, gücü yettiği halde bildirmeyene
olsun! Allah, böyle âlimlerin, ne farzlarını, ne de başka ibadetlerini kabul
etmez.) [Ebu Nuaym]
(Bid'atler yayılıp, sonra gelenler, öncekilere lanet ettiği zaman, doğruyu
bilenler herkese söylesin! Eğer söylemeyip gizlerse, Allahü teâlânın Muhammed
aleyhisselama indirdiği Kur'an-ı kerimi gizlemiş olur.) [İbni Asakir]
(Bid'atler zuhur edip, Eshabıma kötü sözler söylendiği zaman, doğruyu bilen,
herkese söylesin! Söylemezse Allahü teâlâ böyle âlime lanet eder.) [Deylemi]
(Allahü teâlânın yeryüzünde şehitlerden üstün mücahidleri vardır. Bunlar, emr-i
bil maruf ve nehy-i anil münker yapanlardır.) [İ. Gazali]
(Bir yerde bir kötülük zuhur edince, o kötülük men edilmezse, Allahü teâlâ
azabını o kavmin hepsine birden indirir.) [Hakim]
Sual: Bir hayra, bir iyiliğe sebep olanın onu yapmış gibi sevap alacağını
yazdınız. Kötülüğe sebep olan da onu işlemiş gibi günah kazanır mı?
CEVAP
Evet, iyiliğe sebep olan o iyiliği yapmış gibi sevap kazanır. Kötülüğe sebep
olan da o kötülüğü yapmış gibi günah kazanır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kötülüğe delalet eden (yol gösteren) onu yapan gibidir.) [Deylemi]
İbni Mesud hazretleri, "Bir günah işlendiğini duyduğu vakit, o günahın
işlendiğine sevinirse, aynı günahı işlemiş gibi olur" buyurdu. Hadis-i şerifte
de (Doğuda bir adam öldürülür de, batıda olan buna razı olursa, onu öldürme
günahına ortak olur) buyuruldu. (İ. Gazali]
Sual: Önceleri namaz kılarken, uzun süre namazı terk eden eski
arkadaşlarımız var. Üzülüyoruz, hiçbir şekilde mescitte veya başka bir yerde
namaz kılarken görmüyoruz. Bu şekilde düşünmek su-i zan olur mu? Bunlarla
ilişkilerimiz nasıl olmalıdır?
CEVAP
Namaz kılmıyor galiba diye düşünmek insanın elinde değildir. Zannını tasdik
etmek ve o zanna göre karar verip hareket etmek günah olur. Namaz kılmadığı
kesin tespit edilince, diğer insanlar gibi ilişkimiz olur. Başka namaz kılmayan
insanlarla nasıl ilişkimiz oluyorsa bunlarla da öyle olur. Tanıdık olduğu için
ilgilenmek elbette iyi olur. Onları üzmeyecek şekilde ilgilenmek, nasihat etmek,
gazete vermek, kitap vermek, e-mail göndermek, ilgiyi devam ettirmek iyi olur.
Laf söylemekle kimse kolay kolay yola gelmez. Bu nasip meselesidir. Ama e-mail
falan gönderilir. Güzel bir yazı ise, ondan etkilenebilir, siz de bu işe sebep
olmuş olursunuz. Mesela namazın önemi gönderilebilir, namaz kılmayanlar için
bildirilen tehditler yazılabilir. Özel göndermek yerine umuma gönderiyormuş gibi
yapılır. Maksat bir nevi gizlenmiş olur. Sitemizi de tavsiye edebilirsiniz.
Sual: Çevremdekilere örnek teşkil edebilmek için kültürümü artırmam
gerekiyor. Bana bu yolda tavsiye edebileceğiniz müstesna fikirlerinize ihtiyacım
olduğunu hissediyorum ve öğrettiklerinizin her kelimesi için ayrı ayrı Allah
razı olsun diyorum.
CEVAP
Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabını okumanızı tavsiye ediyoruz. Bu kitabı
okursanız yeterli dini bilgiye sahip olursunuz. Ne din düşmanlarına aldanır, ne
de din adına insanlara kötülük edersiniz. Severek okumanızı tavsiye ederiz.
Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli eserlerinden tercüme edilerek hazırlanmış bir
kitaptır. Bu kitabı internetten de okuyabilirsiniz:
www.hakikatkitabevi.com
Sual: "Okuldaki arkadaşlarımdan bazıları dini konularda bilgi sahibi
olmalarına rağmen yaklaşık ayda bir kere içki içiyorlar. Namazı da uzun zamandır
terk etmiş durumdalar. Ben onlara bazen nasihat ediyor bazen de kızıp bağırarak
içki içmekten ve namaz kılmamaktan vazgeçirmeye çalışıyorum. Şimdi ben bunlarla
hiç görüşmezsem onları iyice felaketle baş başa bırakmış mı olurum? Yoksa onları
ikaz etmek maksadıyla görüşmeye devam etmem mi daha uygun olur? Kısaca nasıl
hareket edeyim?
CEVAP
Bağırıp çağırmakla insanlar yola gelmez. Hele aynı yaştaki akran kimseler
birbirinin sözünü dinlemez. Yapılacak iş, onlara doğru kitap, mesela Tam İlmihal
Seadet-i Ebediyye kitabını vermektir. Bu kıymetli eser yüzlerce İslam âliminin
kitaplarından tercüme edilip derlenerek hazırlanmıştır. Ehl-i sünnet âlimlerinin
sözleri olduğu için severek okuyana faydalı olmaktadır. Evliyanın sözünde
rabbani tesir vardır. Nasibi olanlar, bu yazıların etkisiyle kötülüklerden uzak
durabilir. Onları bu kötülüğe kötü arkadaşları sürüklemektedir. Kötü
arkadaşlardan uzak durmak lazımdır.
Sual: Din hakkında konuşmamak mı gerekiyor? Ya siz ne yapıyorsunuz?
CEVAP
Bizim yaptığımız gibi ehl-i sünnet âlimlerinin yazılarını, bildirdiklerini
nakletmek din hakkında konuşmak değildir. Şu kitapta şöyle diyor demekte mahzur
yoktur. Biz sadece ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından naklederiz. Kendi
görüşümüzü din gibi ortaya koymayız. Bence, bana göre böyle demeyiz. Diyenlere
de itibar etmeyiz.
Sual: Dini meselelerde, insanların yanlışları olduğu zaman, onları
uyarmak istiyorum; fakat bu işi devamlı yapmak da uygun olmuyor, bunun ölçüsü
nedir?
CEVAP
Ölçüsü onları üzmeden söyleyebilmektir. Mesela en kolay yolu doğru kitap
vermektir.
Sual: İnsanlara yanlışlarını söylemeli mi? Söylemezsek iki yüzlü olur muyuz?
CEVAP
Eğer söylediğimizi kabul edecekse ona yanlışlarını söyleriz, kabul etmeyecekse
söylemeyiz. Söylemeyince iki yüzlü olmayız.
Sual: Müslüman iken dinsizlerin etkisinde kalan bazı kimseler, dine düşman
olmuşlardır. Bunlara dinimizi yeniden izah etmekte fayda var mıdır?
CEVAP
Bunlara büyük bir sabır ve sebat ile İslam dininin esaslarını onların
anlayacağı bir tarzda telkin etmelidir! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Rabbinin yoluna hikmet ile, güzel öğütlerle çağır! Onlarla en güzel şekilde
tartış! Doğrusu Rabbin, yolundan sapanları daha iyi bilir.) [Nahl 125]
Bildiğimiz iyi ve doğru şeyleri bilmeyenlere en güzel tarzda öğretmek, üzerimize
farzdır, Allahü teâlânın kat’i emridir. Bu vazifeye, Emr-i maruf denir.
Bu bir ibadettir. İlmin zekatı, bilmeyenlere ilmi öğretmekle ödenir. Bu, çok
hayırlı bir iştir. Dinimiz, âlimin mürekkebini, şehidin kanından efdal tutmakta,
hayırlı iş görmeyi, nafile ibadetten üstün saymaktadır.
Hak bir söz, güzel bir öğüt kimden gelirse gelsin, güzel karşılamalı, böyle
güzel bir sözü duyurduğu için Allahü teâlâya şükretmeli, söyleyene değil
söyletene bakmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimse dini hakkında bir öğüt duysa, bu Allahü teâlânın ona ihsan ettiği
bir nimettir. Buna şükretmesi ne iyidir. Şükretmezse, günahı artar, Allahü
teâlânın gazabına sebep olur.) [İbni Asakir]
Sual: İslamiyet’in güzel ahlakını göstermek için, kâfirlere karşı da iyi
huylu olmak ve onları incitmemek gerekmez mi?
CEVAP
Müslümanların kâfirlere karşı da iyi huylu olmaları, onları incitmemeleri
gerekir. Böylece İslam dininin, iyi huylu olmayı, kardeşçe yaşamayı, çalışmayı
emrettiği onlara da gösterilmiş olur. Böylece iyiliği seven insanlar, seve seve
müslüman olurlar. Cihad etmek farzdır. Cihadı devlet topla, silahla yapacağı
gibi, soğuk harp ile, propaganda, neşriyat ile de yapar. Her müslüman da, iyi
huyları ile, iyilik yapmakla cihad yapar. Çünkü cihad etmek, insanları müslüman
yapmaya davet etmek demektir. Görülüyor ki, kâfirlere karşı da, iyi huylu olmak,
onları incitmemek, cihad etmek oluyor. Cihad ise her müslümana gücü nispetinde
farzdır.
Sual: Bir hadiste, (Sizden her kim kötülük görürse onu eliyle
düzeltsin, gücü yetmezse diliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse kalbiyle buğz
etsin. Bu imanın en zayıf derecesidir) deniyor. İmanın en zayıf noktasına
düşmemek için, içki içene, kumar oynayana, insanlara zulmedene ve başka
kötülükleri işleyene mani olmak mı gerekir? Mani olmazsak dil ile hakaret etmek
mi gerekir?
CEVAP
Bizim gibi insanların hadis-i şerifi anlaması, açıklaması ve onunla amel
etmesi caiz değildir. Bunu ancak gerçek İslam âlimleri yapar. Bu hadis-i şerifi
açıklayan Abdulgani Nablüsi hazretleri Hadika isimli kitabında buyuruyor
ki:
(Söz ve yazı ile emr-i maruf, âlimlerin vazifesidir. Kalb ile, dua ederek günah
işleyene mani olmaya çalışmak da her müminin vazifesidir. El ile müdahale ise
devletin vazifesidir.) [Ayrıca Hindiyye c.5, s.352, Kadıhan c.3, s.429,
Bezzaziyye c.6, s.356]
Demek ki bizim vazifemiz, günah işleyenlere dua ederek mani olmaktır. Devletin
işini bizim yapmaya kalkmamız caiz olmaz.
Sual: Zamanımızda en kıymetli amel nedir?
CEVAP
İslam Ahlakı kitabında deniyor ki:
Zamanımızda, amellerin en efdali, yazı ile, medya yolu ile, kâfirlere,
mezhepsizlere cevap vermek, Ehl-i sünnet itikadını yaymaktır. Böyle cihad
edenlere, para ile, mal ile, beden ile yardım edenler de bunların kazandıkları
sevaplara ortak olurlar.
Sual: Filmlerde, piyeslerde İslâm büyüklerini temsil etmek caiz midir?
CEVAP
Talim ve islâma hizmet maksadı ile yapılan filmlerde caiz ise de,
saygısızlığa sebep olabilecek hareketler, çok tehlikeli olduğu için, bunun gibi
şeylerden sakınmak lâzımdır.
Sual: Piyeslerde, bir papazı temsil etmek caiz midir?
CEVAP
Zaruretsiz caiz değildir.
Sual: Herkese açık umumi hamamlarda, avret yerlerini de açanlar olduğu
için, bakmadan yani, günah işlemeden yıkanmak mümkün değildir. Eşim ve kızım,
söz dinlemeyip gidiyorlar. Peşlerini bırakmak, uygun olur mu?
CEVAP
Peşlerini bırakmak, izin vermek demektir. Devamlı emr-i maruf ve nehy-i münker
yapmak vazifemizdir. Buna razı olmamak ve peşlerini bırakmamak gerekir.
Din nasihattir
Sual: Bir hadiste, (Din nasihattir) deniyor. Din, ilahi emir ve
yasakların toplamı değil midir?
CEVAP
Bu hadis-i şerif, dini tarif etmiyor, nasihatin önemini belirtiyor. Din,
nasihatle, emr-i maruf ve nehy-i münker yapmakla ayakta kalır, yani din,
nasihatle devam eder demektir.