Başlık | Yazı |
---|---|
Defekt |
Eksiklik, kusur. |
Defibrilasyon |
Özel bir elektrik cihazı ile kalbe doğru akım vererek kalp kasındaki düzensiz titreşimleri giderip kalbin normal bir şekilde çalışmasını sağlamaya yönelik bir işlem. Bu işte kullanılan cihâza “defibrilatör” denir. |
Defibrinasyon |
Pıhtılaşmamış kanda uygulanacak incelemeleri gerçekleştirebilmek için kanı bazı yöntemlerle fibrinden arındırma işlemi. |
Defjbrilatör |
Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araç. |
Deflorasyon |
İlk tam cinsel ilişkisi sırasında kızlık zarının yırtılması. |
Defn |
Cenâzenin yıkanıp kefenlendikten ve namazı kılındıktan sonra kabre konularak üzerinin toprakla örtülmesi. |
Deformite |
Vücutta ta da vücudun her hangi bir yerinde kalıcı biçimsel değişiklikler. |
Değişiklik yok etmek demektir |
Sual: Bid’at sahiplerini sevmemek hatta buğdi fillah etmemiz lazım ama
iç içeyiz ne yapmamız lazım? |
Değişmekte faiz |
Sual: Faiz çeşitleri çok deniyor. Faiz için birkaç örnek verir misiniz? |
Dehhâk Bin Müzâhim |
Peygamber efendimizin mübârek arkadaşlarının huzurlarında yetişen velîlerden ve meşhûr tefsîr âlimi. Künyesi Ebü'l-Kâsım ve Ebû Muhammed'dir. Gülerdi, güldüğü zaman dişleri görünürdü. Bunun için gülen... |
Dehidratasyon |
Vücudun aşırı su kaybetmesine denir. |
Dehlevî |
Hindistan'da yetişen Çeştiyye evliyâsının büyüklerinden. İsmi Muhammed olup, babasının ismi ise Nasîreddîn Câfer'dir. Aslen Mekkeli olup seyyiddir. Mekkeli olduğu için Mekkî, seyyid olduğu için Hüseynî, Çeştiyye yolunun büy... |
Dehr |
Zaman, devir. Âlemin (varlıkların) varlığının başlangıcından son bulmasına kadar olan bütün zaman. |
Dehr Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin yetmiş altıncı sûresi. İnsan sûresi ve Hel'etâ da denir. |
Dehrî |
Allahü teâlâya :ve âhirete inanmayıp, dehr (zaman) sonsuzdur ve dünyânın başlangıcı ve sonu yoktur, böyle gelmiş böyle gider diyen dinsiz, ateist. (Bkz. Ateist) |
Deja-vu |
Bilinçlilik durumunun ve gerçeği algılamanın bozulduğu, ilk kez gördüğü bir şeyi eskiden görmüş gibi algılanan, yeni yaşanmış bir olayı daha önce yaşandığını zannettiği patolojik durum. |
Dejenerasyon |
Dokuların normal yapılarının bozulup normal fonksiyonlarını yapamayacak hale gelmesi. |
Dekalsifikasyon |
Kemik dokusundan kalsiyum tuzlarının kaybedildiği patolojik bir durum. |
Dekompresyon |
Baskı yapan gücün veya baskının kaldırılması. |
Dekonjessan |
Konjesyonu (şişme) azaltan, dekonjessif. |
Dekstrokardi |
Normalde sol tarafta bulunan kalbin sağ tarafta bulunması. |
Dekubutis |
Yatalak olanlarda hareketsizlik sonucu sırtta ve kalçalarda açılan yaralar. |
Delâlet |
1. İşâret etmek, göstermek. Doğru yolu gösterme. |
Delâlet-i Nass |
Nassın delâleti. Nass'da (Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfte) zikredilen şeyin hükmünün, müşterek (ortak) illet sebebiyle zikredilmeyen şey hakkında da sâbit olduğuna delâlet etmesi. Bâzı âlimler delâlet-i nass'a, kıyâs-ı cel... |
Deli |
Aklı olmayan. (Bkz. Cünûn) |
Deli Birâder (Muhammed bin Durmuş) |
Osmanlı devri âlim ve velîlerinden. 1465 (H.870) senesinde Bursa'da doğdu. İsmi Muhammed bin Durmuş'tur. 1534 (H.941) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti. |
Delîl |
1. Kendisi bilinince başkası bilinen şey. |
Delîl-i Aslî |
Din bilgilerinin kaynakları olan Kitâb, sünnet, icmâ ve kıyâstan her biri. Aslî delîl. |
Delîl-i Fer'î |
Aslî delîllere bağlı ve onlardan elde edilen ikinci derecede delîller. İstihsân, İstishâb, İstislâh, Örf ve âdet, Sahâbî (Peygamber efendimizin arkadaşlarının) kavli (sözü), fer'î delîllerden bâzısıdır. (Bkz. İlgili... |
Delîl-i Kat'î |
Mânâsı açıkça anlaşılan âyet-i kerîme ve tevâtürle bildirilmiş olan hadîs-i şerîf. Bunlar, farzlar ile haramları bildirirler. Kesin delil. |
Delîl-i Şer'î |
Dînî bilgilerin elde edildiği delîl, kaynak. ( Bkz. Edille-i Şer'iyye) |
Delîl-i Zannî |
Mânâsı açıkça anlaşılmayan, tek bir mânâya, delâlet etmeyen âyet-i kerîme ve tek bir Sahâbî tarafından bildirilen, mânâsı açık hadîs-i şerîf. |
Delirium |
Zehirlenmeler, ateşli hastalılar, epilepsi, histeri ve akıl hastalıklarında görülebilen, titreme, halüsinasyonlar ve saldırganlıkla bilincin kaybolmasına verilen isim. |
Delirium Tremens |
|
Delk |
Oğmak. |
Dellâl |
Alıcı ile satıcı arasında vâsıta (aracı) olan ücretli kimse, komisyoncu. |