|
Başlık |
Yazı |
|---|---|
| Gaben |
Aldatma, aldanma, alıcı ve satıcıdan birinin diğerini aldatması. |
| Gaben-i Fâhiş |
Piyasadaki en yüksek satılandan altın ve gümüşte % 2,5 ve daha fazlasına, urûzda yâni ölçülüp tartılan ve taşınabilen mallarda % 5, hayvan için % 10, binâ için % 20'den, ibâdet konularında lâzım olan şeylerde de piyasadaki fiyatından iki misli... |
| Gaben-i Yesîr |
Az aldanma veya az aldatma. |
| Gadab (Gazab) |
1. Hiddet, öfke, kızgınlık. |
| Gadîr-i Hum Hadîsi |
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Mekke-i mükerremeden Medîne-i münevvereye giden yol üzerindeki Gadîr-i Hum denilen vâdide buyurduğu hadîs-i şerîf. |
| Gadir-i Hum hutbesi |
Rafiziler, Resulullah Gadir-i Hum’da Hazret-i Ali’yi yerine vekil etti
diyorlar. |
| Gadr |
1. Verdiği sözde durmamak. |
| Gaffâr (El-Gaffâr) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Günah, kusur ve kabahatları çok bağışlayan. |
| Gâfil |
Gaflette olan. Allahü teâlâyı, emir ve yasaklarını unutan kimse. |
| Gaflet |
Nefsin arzularına uyarak, Allahü teâlâyı, emir ve yasaklarını unutma hâli. |
| Gafletten kurtulmak nasıl olur |
Sual: Gaflet nedir? Gafletten kurtulmak nasıl olur? |
| Gafûr (El-Gafûr) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kulların günâh, ayıb ve hatâlarını pek çok örtüp, bağışlayan. |
| Galibe |
Üstün gelen, yenen. |
| Gâlip |
Hâkim ve üstün. |
| Gamârâ |
Yahûdîlerin Tevrât'tan sonra mukaddes kitab saydıklarıTalmûd'un kısımlarından biri. Talmûd; Mişnâ ve Gamârâ olmak üzere iki kısımdır. |
| Gammaglobulin |
|
| Gamrî |
Evliyânın büyüklerinden ve Şâfiî mezhebî fıkıh âlimi. İsmi, Muhammed bin Ömer bin Ahmed el-Vâsıtî el-Gamrî el-Mahallî, künyesi Ebû Abdullah, lakabı ise Şemsüddîn'dir. 1384 (H.786) senesinde Mısır'ın Gamr bölgesinde... |
| Gamûs Yemîni |
Geçmişteki bir hâdise için, bile bile yalan söyleyerek, yemîn etmek. (Bkz. Yemin) |
| Gangren |
yazılacak |
| Gani |
Zengin. |
| Ganî (El-Ganî) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Hiçbir zamanda, hiçbir mekânda, hiçbir hâlde, hiçbir şeye muhtâc olmayan. Allahü teâlâya, hiçbir şekilde başkasına muhtaç olmayan m... |
| Gani Baba |
Horasan'dan Anadolu'ya İslâmiyeti yaymak için gelen gâzi dervişlerdendir. İsmi Şeyh Abdülganî el-Halveti olup bölgede Gani Baba diye meşhurdur. Bahar aylarında ziyâretçi akınına uğrar. Ziyâretçiler tarafından kurbanlar kesilip, eti fakirlere... |
| Ganîmet |
Harpte düşmandan zorla alınan mal. |
| Garâmet |
Borçlanılan şeyi ödeme. Bir çeşit vergi. |
| Garaz |
1. Kin, içinden düşmanlık yapmak. |
| Garer |
Tehlike, zarar. Sonu belli olmayan şüphe ihtimâli olan satış. |
| Garîb |
1. Yabancı, memleketinden uzakta bulunan, kimsesiz. |
| Garip Hâfız |
Anadolu'da yetişen velîlerden. 1903 (H.1321) senesinde Erzurum'un Cedid mahallesinde doğdu. İsmi, İbrâhim Hakkı'dır. Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin neslindendir. Anne tarafından dedesi HacıMâhir Efendi, Rıfâî tarîkatı şeyhiydi. |
| Garip halim var |
Derdim denmez ağyare, |
| Garip kimse |
Gözleri hep yaşla dolar, |
| Gariplerin kıymeti |
Sual: Garibim diye yüzüme bakan yok. Hâlimi hatırımı soran yok. Aç
mısın susuz musun diyen yok. N’oldu bize böyle? Garibiz diye ölelim mi? |
| Garplı âlimlerin Kur’an hayranlığı |
Sual: Batılı âlimler Kur’an-ı kerim hakkında ne demişlerdir? |
| Gasb |
Başkasının malını izinsiz (rızâsı olmaksızın) zorla elinden almak. Malı alana gâsıb, alınan mala mağsûb denir. |
| Gasîl-ül Melâike |
Melekler tarafından yıkanan; Eshâb-ı kirâmdan Uhud harbinde şehîd olan ve cenâzesini meleklerin yıkadığı Peygamber efendimiz tarafından müjdelenen Eshâb-ı kirâmdan Hanzala hazretleri. (Âdem aleyhisselâmı da melekler yıkamıştır.) |
| Gâşiye Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin seksen sekizinci sûresi. |
| Gasl |
Yıkamak, yıkanmak. Ölünün cenâze namazı kılınmadan ve kefenlenmeden önce teneşir tahtası üzerinde, ayakları kıbleye gelecek şekilde sırt üstü yatırıp, göbeğinden dizlerine kadar bir örtü ile kapatılarak yıkanması. |