Başlık![]() |
Yazı |
---|---|
Habâis |
Kötü, alçak, pis şeyler, haramlar. Habîsin çoğulu. (Bkz. Habîs) |
Habbab |
Seven, sevgili, dost. |
Habbâb Bin Eret |
İlk Müslüman sahâbîlerden. |
Haber |
Herhangi bir konuda alınan yazılı veya sözlü bilgi. |
Haber-i Meşhûr |
Başlangıçta râvîsi (rivâyet edeni, bildireni) sınırlı iken, sonraki devirlerde, daha çok kimse tarafından nakledilen haber, hadîs-i şerîf. |
Haber-i Mütevâtir |
Yalan üzerinde ittifâk etmeleri (birleşmeleri) mümkün olmayan bir cemâat (topluluk) tarafından nakledilen, bildirilen haber, hadîs-i şerîf. |
Haber-i Vâhid |
Bir kişinin ettiği rivâyet, verdiği haber, hep bir kimse tarafınan fakat Peygamber efendimize kadar, rivâyet edenlerden (nakledenlerden) hiçbiri noksan olmayan hadîs-i şerîfler. Buna, haber-i âhad da denir. |
Haberci gelmedi mi? |
* İnsan öleceği zamanı bilseydi, aklı başından giderdi. İyi ki ölüm vakti gizlendi. Eğer gaflet olmasaydı, hiç kimse bir işine bakmazdı. Gaflet ve uzun emel, kötü olduğu kadar aynı zamanda iki büyük nimettir. Eğer bu ikisi olmasaydı, müslüman... |
Habersiz şeker almak |
Sual: Tam İlmihal’de deniyor ki: |
Habîb |
Sevgili mânâsına Muhammed aleyhisselam. |
Habib |
Sevgili, dost, sevilen. |
Habîb Baba |
Aslen Hindistanlıdır. Babası ile birlikte Bitlis'e gelip Uşşâki Ali Baba'ya talebe olmuştur. Kısa zamanda yetişip kâmil bir velî olmuş ve hocasının emriyle önce Şam'a sonra Erzurum'a gelerek insanlara İslâmiyeti anlatmış, dünyâ ve ahiret saâdetine kavuşmaları için ç... |
Habîb Ömerî Karamânî |
Anadolu'da yetişen büyük velîlerden. Şeyh Habîb'in soyu, baba tarafından hazret-i Ömer-ül-Fârûk'a ve anne tarafından hazret-i Ebû Bekr Sıddîk'a ulaşır. |
Habîb-i Acemî |
Evliyânın büyüklerinden. Aslen Acem'dir (İranlıdır). Künyesi, Ebû Muhammed'dir. 738 (H.120)'de vefât etti. Vefât târihi hakkında başka rivâyetler de vardır. Habîb-iAcemî hazretleri, hazret-i Hasan-ı Basrî, hazret-i İbn-i Sîrîn,... |
Habîb-i Râî |
Sekizinci yüzyılda Bağdât'ta yaşayan büyük velîlerden ve Tâbiînden. Koyun otlattığı için Râî diye tanınmıştır. Râî, çoban demektir. Doğum târihi bilinmemektedir. Bahreyn'de doğdu. 748 (H.130) senesinde Bağdât'ta vef... |
Habibe |
Sevgili, dost, sevilen. |
Habibullah |
Bir kimse ki olsa birine âşık |
Habîbullah |
Allahü teâlânın sevgilisi manasına, Muhammed aleyhisselâm. (Bkz. Habîb) |
Habil |
Yumuşak ve temiz huylu. |
Habîr (El-Habîr) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Her şeyin hakîkatini, kâinâtın, varlıkların, görünen ve görünmeyen her şeyi hakkıyla bilen, hiçbir zerrenin hareketi ve hareketsizliği ilminden hâriç olmayan, nefslerin ne... |
Habîs |
1. Kötü, alçak, pis, âdî, bayağı. |
Habitüel |
Alışkanlıklara bağlı. |
Habitüs |
Vücudun dış görünüşü. |
Hablullah |
Allahü teâlânın ipi, Kur'ân-ı kerîm veya İslâm dîni. |
Hac |
İslâm'ın beşinci şartı. Gerekli şartları kendinde bulunduran (bülûğa ermiş yâni ergen, hür, zengin, aklı başında) her müslümanın ömründe bir defâ ihramlı (dikişsiz) bir elbise ile Mekke'ye gidip Kâbe'yi ziyâret etmesi ve Arafât denilen... |
Haç |
Birbirini dik olarak kesen iki doğrunun meydana getirdiği, hıristiyanlık dîninin sembolü olarak kabûl edilen şekil. Buna salîb ve istavroz da denir. |
Hac ayları |
Sual: Kur’anda, (Hac bilinen aylardadır) buyuruluyor. Bilinen
aylar hangileridir ve hac, bu aylarda olmuyor da, niye 5 güne sıkıştırılıyor? |
Hac çeşitleri |
Üç türlü hac vardır: |
Hac ile ilgili çeşitli sorular |
Sual: Hac vakti ne zamandır? |
Hac rehberi | |
Hac Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin yirmi ikinci sûresi. |
Hac yolunda ölen |
Sual: Hacca giderken yolda hastalanıp ölen fakir, hacı olur mu? |
Haç, zünnar vs. |
Sual: Dantelden veya kumaştan yapılmış haç, papaz başlığı vb. şeyleri
süs olarak duvara, perdeye asmakta, haç şeklinde saç tokası kullanmakta veya
haçı kolye olarak takmakta mahzur var mıdır? |
Hacâmat |
Hacâmat bıçağı denilen bir âletle, vücûdun deriye yakın damarlarını keserek kan alma. Kan almaya fasd da denir. |
Hacamat [kan aldırmak] |
Sual: Kan aldırmanın iyi olduğu söyleniyor. Herkesin, her zaman kan
aldırması iyi mi? |
Hacb |
İslâm mîrâs hukûkunda bir vârisi (hisse sâhibini) diğer bir vârisin bulunmasından dolayı kısmen veya tamâmen mîrastan menetmek. Bir vârisi mîrâstan kısmen (payının azalması şekliyle) mahrûm etmeğe hacb-i noksan, mîrastan hi... |