Başlık![]() |
Yazı |
---|---|
Hükmi |
Hüküm sahibi. |
Hükmî Temizlik |
Kadının âdet bitiminden îtibâren on beş gün içinde kan gördüğü halde temiz kabûl edilmesi. Bu on beş gün içinde kan görülen bu kan fâsid kan yâni istihâza kanıdır. (Bkz. Tam Temizlik) |
Hükmiye |
Hüküm sahibi. |
Hukûk-ul-Ibâd |
İnsanlara âit haklar. (Bkz. Kul Hakkı) |
Hukûkullah |
Allahü teâlânın emri ve kulluk borcu olarak yapılan, kimsenin tasarrufta bulunamıyacağı, değiştiremeyeceği şeyler. |
Hul |
Zevceyi mal karşılığında boşamak. |
Huld Cenneti |
Sekiz Cennet'in dördüncüsü. |
Hulefâ-i Erbea |
Dört büyük halîfe. (Bkz. Hulefâ-i Râşidîn) |
Hulefâ-i Râşidîn |
Her bakımdan olgun ve Resûlullah Efendimize uyan yüksek halîfeler mânâsına, Resûl-i ekremden (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra sırasıyla halîfe olan hazret-i Ebû Bekr, Ömer, Osman ve Ali (radıyallahü anhüm) için kullanılan tâbir... |
Hulk (Huluk) |
Huy. |
Hulki |
İyi huy ve ahlak sahibi. |
Hulkiye |
İyi huy ve ahlak sahibi. |
Hulle |
İslâmî nikâh hükümlerine göre üç defâ boşanmış bir kadının, tekrar aynı adam tarafından alınabilmesi için; başka bir erkek tarafından nikâhlanıp, düğün ve vaty olduktan sonra boşanması. |
Hülle nedir |
Sual: Dine saldırmak için hülleyi dillerine dolayıp alay konusu
yapanlar oluyor. Hülle nedir? |
Huluk-ı Azîm |
Kur'ân-ı kerîmin bildirdiği ve Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem sâhib olduğu güzel huylar. |
Hulûl Etmek |
Girmek, yer etmek; bir cismin başka bir cisme girmesi, iki şeyin birleşmesi. Allahü teâlânın kula girmesi sûretiyle onun ilâhlaştığını kabûl edenlerin bozuk ve yanlış görüşü. |
Hulûs |
Dünyâ menfaatlerini düşünmeden bütün iş ve ibâdetlerin yalnız Allah için olması, niyet temizliği. (Bkz. İhlâs) |
Hulusi |
Halis, saf, samimi, candan, içi temiz. |
Hülya |
Kuruntu, hayal. |
Hümayun |
Mübarek, mutlu, padişaha olan. |
Hümeyrâ |
Peygamber efendimizin, hazret-i Âişe vâlidemize verdiği lakab. |
Hümeyra |
Küçük kırmızı. Hazreti Aişenin ünvanı. |
Hümeze Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin yüz dördüncü sûresi. |
Hums (Humus) |
Beşte bir; ganîmetten, mâdenlerden ve bulunan defînelerden beytülmâl denen devlet hazînesine ayrılan beşte bir hisse. |
Humûd |
Durgunluk, uyuşukluk; bir mâni olmadığı halde bekârlığı istemek. Şehvet ve iffetin azlığı. |
Hünsâ |
Erkek ve kadın olduğu belli olmayan, hem erkeklik hem kadınlık uzvu bulunan kimse. |
Hür |
Köle olmayan erkek. |
Hurâfe |
Dîne, fenne, akla uymayan sözler ve işler. |
Hûrî |
Allahü teâlânın îmân edenlere mükâfat olarak yarattığı, nasıl oldukları bilinmeyen Cennet kızı... |
Huri |
Cennet kızı gibi güzel. |
Huriye |
Çok güzel. |
Hurma |
Nahle ağacının meyvesi. |
Hurmet-i Müsâhere |
Erkeğin herhangi bir kadın ile zinâ etmesi veya herhangi bir yerine unutarak ve yanılarak da olsa şehvetle (lezzet alarak) dokunması hâlinde, o kadının neseb (soy) ile ve süt ile olan anası ve kızları ile; kadının da o erkeğin oğlu ve babası ile evlenmesinin ebedî, sonsuz olarak haram,... |
Hürmet-i musahere nedir |
Sual: Yayınlarınızdan bir kitapta, hürmet-i musahereyi okudum. Bunun
mahiyeti nedir? |
Hürmetine diye dua etmek |
Sual: Enbiya, evliya hürmetine veya yağan yağmur hürmetine, günahsız
bebekler hürmetine, şu eşyanın hürmetine diye dua etmek caiz midir? |
Hürre |
Hür kadın. Câriye olmayan kadın. |