Başlık | Yazı |
---|---|
Edhem Çelebi |
Tokat'ta yetişen velîlerden. 1301 yılında Tokat'ta doğdu. Babası Muînüddîn Halil Efendi, annesi Ümmügülsüm Hâtundur. Küçük yaştan îtibâren dayısı olan büyük velî Acepşir hazretlerinden ders almaya başladı. Ondan... |
Edîb |
1. Güzel hasletleri kendinde toplayan, haddini bilen. (Bkz. Edeb) |
Edille-i Şer'iyye |
Din bilgilerinin elde edilmesine esâs olan ve bunlara bağlı bulunan deliller. |
Ef'âl-i İlâhiyye |
Allahü teâlânın işleri. |
Ef'âl-i Mükellefîn |
İslâm dîninde mükelleflerin (dînî vazîfeleri yerine getirmekle yükümlü, sorumlu kimselerin) yapmaları ve sakınmaları lâzım olan emirler ve yasaklar. Ahkâm-ı İslâmiyye (fıkıh bilgileri), din bilgileri. |
Efal-i Mükellefin |
Sual: Efal-i mükellefin ne demektir? |
Efeminasyon |
Kadınsılaşma. Erkekte vücut görünümünün değiştiği patolojik durum. |
Efendime gidiyorum |
Aldım elime başımı |
Efendimiz doğduğu gün |
Putlar devrildi yüz üstü |
Efervesan |
Suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları çıkartarak köpüren, eriyen maddeler. |
Effektif |
Etkili, tesirli. |
Efkan |
Atıcı, yıkıcı. |
Eflatun ve Hıristiyanlık |
Sual: Din kitaplarında, (Allahü teâlâ, Adem aleyhisselamdan beri, her bin yılda, bir Peygamber vasıtası ile, insanlara bir din gönderdi. Bu Peygamberlere Resul denir. Her asırda, en temiz bir insanı Resul yaparak, bunlar ile dinleri kuvvetlendirdi. Resullere uyan bu Peygamberlere... |
Efsûn |
Fen yolu ile tecrübe edilmemiş maddeler ve Kur'ân-ı kerîmden olmayan, mânâsız yazılar kullanmak. Mânâsı bilinmeyen ve îmânın gitmesine sebeb olan şeyleri okumak. Efsûn yapan ve ateş ile dağlayan kimse, Allahü teâlâya tevekk... |
Eğer cahiller susup konuşmasalardı |
* İbadetin tadını alan kimse ibadetten usanmaz. Usanan kimse, Allahü teâlâyı
az tanıdığı için usanır. |
Egoist |
Kendi menfaatini düşünen bencil, hodbîn, enâniyet sâhibi. (Bkz. Enâniyet) |
Eğri Boyun |
Başın bir tarafa eğildiği ve yüzün karşı tarafa döndüğü bir bozukluk. |
Egzama |
Kızarık, şiş, yoğun kaşıntılı ve iltihaplı görünümüyle kendini belli eden, sık görülen bir deri hastalığıdır. |
Egzamatit |
Egzamayı andıran ama egzamaya özgü kabartıları olmayan deri hastalığı. |
Egzostos |
Kemikte gelişen iyi huylu tümör. |
Ehad (El-Ehad) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Hiç bir yönden benzeri olmayan, tek olan, ikilik tasavvur edilmeyen, hiç bir şeye muhtaç olmayan. |
Ehâdîs |
Hadîs-i şerîfler. Peygamber efendimizin mübârek sözleri, işleri ve görüp de bir şey demedikleri, mâni olmadıkları şeyler. Hadîs'in çokluk şeklidir. (Bkz. Hadîs) |
Ehl-i Abâ |
Resûl-i ekrem ile birlikte hazret-i Ali, hazret-i Fâtıma, hazret-i Hasen ve Hüseyn'in hepsine verilen isim. (Bkz. Ehl-i Beyt) |
Ehl-i Beyt |
Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın bütün âile fertleri. Mübârek zevceleri, çocukları, kızı hazret-i Fâtıma ile hazret-i Ali ve bunların mübârek evlâdları olan hazret-i Hasen ve hazret-i Hüseyn'den kıyâmete kadar gelecek... |
Ehl-i beyt Cennetliktir |
Sual: Ehl-i beyt için, Cennetlik demek caiz midir? |
Ehl-i beyt ve Eshab-ı kiram | |
Ehl-i beyti sevmek |
Farzdır her Müslümana, Ehl-i beyte muhabbet |
Ehl-i beytin fazileti |
Ehl-i beyt, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselamın bütün aile fertlerine denir. Mübarek hanımları, kızı Hazret-i Fatıma ile Hazret-i Ali ve bunların evlatları olan Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin, onların çocukları ve kıyamete kadar gelecek torunlarının hepsine de Ehl-i beyt denir. Hatta Peygamberimizin temiz... |
Ehl-i Bid'at |
Bid'at sâhipleri. Peygamber efendimizin ve eshâbının bildirdiği doğru îtikâddan (inanıştan) ayrılanlar. (Bkz. Bid'at) |
Ehl-i Dünyâ |
Âhireti unutup, dünyâya sarılanlar. Dünyâya düşkün olanlar. (Bkz. Dünyâ) |
Ehl-i Gaflet |
Dünyâya dalıp, âhireti unutanlar. Kastedip halkın özüne Toprak doldurup gözüne Ehl-i gafletin yüzüne Gülen dünyâ değil misin? |
Ehl-i Hak |
Doğru yolda olanlar. (Bkz. Ehl-i Sünnet) |
Ehl-i Hâl |
Hâl sâhibi. Mânevî zevklere kavuşmuş kişi. (Bkz. Ehlullah) |
Ehl-i Hevâ |
1. Nefsine uyan, nefsinin arzu ve istekleri peşinde koşan. (Bkz. Hevâ) |
Ehl-i İslâm |
Müslümanlar. Peygamber efendimizin bildirdiklerinin hepsini beğenen, kalbiyle inanıp, diliyle söyleyen müslüman. (Bkz. Müsliman) |
Ehl-i Keşf |
His ve akılla anlaşılamayan şeylerin, kalbine doğduğu velî zâtlar. (Bkz. Keşf) |