Başlık | Yazı |
---|---|
Keratit |
Kornea (saydam tabaka) iltihabı. |
Keratokonjunktivit |
Aynı anda hem kornea, hemde konjiktuva iltihabının görüldüğü göz hastalığı. |
Keratokop |
Korneayı muayene etmeye yarayan alet. |
Keratoma |
Nasır, Derinin genellikle dış etkenler sonucunda kalınlaşması. |
Kerem |
Cömertlik, severek verme. |
Kerem |
Asalet, izzet ve şeref sahibi. Cömert, eli açık. |
Keremşah |
Çok cömert, çok eli açık, çok suylu. |
Kerim |
Keremi bol, ihsan sahibi. Çok cömert, çok şerefli. |
Kerîm (El-Kerîm) |
1. Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kudreti (gücü) var iken affeden, vâd ettiğini yapan, vermesi ve ihsânı (lütfu) bol olan, ümîd edilenin üstünde olan, ne kadar verdiğini ve kime verdiğini hes... |
Keriman |
Kerimin çoğulu, keremi bol, cömert. |
Kerime |
Keremi bol, ihsan sahibi. |
Kerîmüddîn Bâbâ Hasan Ebdâlî |
Hindistan'ın büyük velîlerinden. İsmi Abdülkerîm, lakabı Kerîmüddîn'dir. Kâbil ile Lâhor arasında, Keşmîr'e ayrılan yol üzerinde bulunan, Bâbâ Hasan Ebdâl kasabasına yakın Osman-pûr beldesindendir. B... |
Kerniktarus |
Bilirubin nedeniyle beyinin bazı bölümlerinden beyin hücrelerinin yıkımı. Çocukta zeka geriliği ve spastisite görülebilir. |
Kerotinizasyon |
Boynuzlaşma. |
Kerûbiyân |
Azâb meleklerinin büyükleri. Kerûb kelimesinin Farsça çoğul şeklidir. Arabî çoğul şekli ise Kerûbiyyûn'dur. |
Kesb |
1. İnsandaki seçme hareketi, istek, ihtiyâr. İsteğin uygulama safhasına sokularak ortaya konulması. |
Kesel |
Tembellik, gevşeklik, uyuşukluk. |
Keşf |
1. Açmak, gizli bir şeyi bulmak, ortaya çıkarmak. Bir şeyin üzerindeki kapalılığı kaldırmak. |
Kesikbaş Dede |
Hangi devirde yaşadığı bilinmiyor. Hakkında bulunabilen tek bilgi Isparta'nın fethinde şehid düşen gâzi dervişlerden olduğudur. Isparta'nın Kurtuluş Mahallesinde olan türbesi bölge halkı tarafından ziyâret edilip feyzinden istifâde edilmektedir. |
Keşke demek |
Sual: Keşke demek haram, hatta küfür diyorlar. Keşke demekte mahzur
var mıdır? |
Keşşaf |
Keşfeden, sırları çözen, gizlileri açığa çıkaran. |
Keşşaf Hoca |
Malatya'nın tanınmış velîlerindendir. 1862 yılında Malatya'da doğdu. Babası şehrin en eski ailelerinden Kirişçizâdelere mensup Mustafa Efendi'dir. İlim öğrenmeye küçük yaşta başlayıp 1889'da icâzet almıştır. 1938 yılında vefât edip Aşağıbağlar... |
Ketonemi |
Kanda keton bulunması. |
Ketonüri |
İdrarda keton madde varlığı. |
Kevser |
Allahü teâlânın Kevser sûresinde Peygamber efendimize verdiğini bildirdiği büyük ihsân. Âhirette Cennet'te Peygamber efendimize âit meşhûr nehir veyâ kıyâmet (hesâb) günü Cehennem üzerindeki Sırat köprüsü... |
Kevser |
Madden ve mânen çok nesli kaşabalık. Cennetteki meşhur havuz. |
Kevser Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin yüz sekizinci sûresi. |
Kevserî |
Anadolu velîlerinden. İsmi Hasan Hilmi bin Ali olup, meşhûr Mehmed Zâhir el-Kevserî'nin babasıdır. Kevserî diye meşhûr olmuştur. Kafkasya'nın Sebj (Şebjer) kasabasında doğdu. 1926 (H.1345) senesinde İstanbul'da vefât etti. |
Kevseri ve Şah Veliyyullah |
Sual: Bir arkadaş, Zahid ül Kevseri’nin Şah Veliyyullah Dehlevi’yi
tenkit ettiğini, bu bakımdan Kevseri’yi muhakkak okumak gerektiğini söylüyor. Bu
iki âlim de muteber değil mi? |
Keyfiyyet |
Bir şeyin mâhiyeti, esâsı, içyüzü, nasıl olduğu. "Allah Arş üstündedir" buyurur Rabbimiz Lâkin keyfiyyetini, anlayamaz aklımız. |
Kezban |
Ev kadını. |
Kibar |
Terbiyeli, görgülü, nazik. |
Kibariye |
Terbiyeli, görgülü, nazik. |
Kibir her iyiliğe engeldir |
* Kibirden sakının. Topraktan yaratılıp, yine toprağa dönecek olan bir
varlığın kibirlenmesi, bugün var, yarın yok olan bir varlığın kendini beğenmesi
ne kadar anlamsızdır. |
Kibir ile geldin tevazu ile gidiyorsun |
Hindistan Sultanı Mahmut Gaznevi, Delhi de, orduları ile giderken, bacası
tüten bir kulübe görür, içeriye girer, bakar ki Ebul Hasen Harkani
hazretleri, kitapları ve talebeleri ile ilgilenir, Sultana ilgi göstermez.
Sultan ise, bu duruma çok öfkelenir; fakat belli etmeden der ki: |
Kibir ve ucub |
Sual: Kibretmekle, ucub etmek birbirine çok benziyor. Birinin
diğerinden farkı nedir? |