Başlık | Yazı |
---|---|
Kelime-i tevhidin fazileti |
Sual: İslam Ahlakı kitabında, Kelime-i tevhidin sevabının, bütün günahlardan ağır geldiği bildirilerek, (Mahşer günü bir kişi gelecek, 99 amel defteri olup, her bir defterin yaprağı göz gördüğü kadar geniştir. Hiç birinde iyiliği olmay... |
Kelime-i tevhidin manası |
Sual: Kelime-i tevhidin manası nedir? |
Kelimetullah |
1. Allahü teâlânın ism-i şerifi. Allahü teâlânın dîni. |
Kelîmullah |
"Allahü teâlânın kendisiyle konuştuğu zât" mânâsına Mûsâ aleyhisselâmın lakabı. |
Kellik |
Saçlı deride, mikroskopik mantarların sebep olduğu bir hastalık. Favus veya kel hastalığı veya saçkıran da denir. Hastalığın sebep olan mantarlar kıl diplerinde çanakçık şeklinde arızalara yol açar. Kılsız deri üzerinde de yuvarlak, kırmızı, pullu lekeler görü... |
Keloid |
|
Keloid |
Eski bir kesi veya ameliyat yerinde aşırı nedbe dokusu oluşmasıdır. |
Kemâl |
Olgunluk, mükemmellik, eksiksiz olma, fazîlet. |
Kemal |
Olgunluk, bilgi ve fazilet sahibi. |
Kemâl Sıfatları |
Allahü teâlânın zâtında ve işlerinde hiçbir kusûr, karışıklık, değişiklik ve noksanlık olmadığını gösteren hayât (diri olmak), ilim (bilmek), sem' (işitmek), basar (görmek), kudret (gücü yetmek), irâde (istemek), kelâm (söylemek)... |
Kemâl Ümmî |
Anadolu velîlerinden, şâir. İsmi İsmâil'dir. Kemâl Ümmî lakabıyla meşhur olmuştur. On beşinci asrın başlarında Niğde'de doğdu. Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. KabriNiğde'de Yenice Mahallesindedir. |
Kemâlât |
Olgunluklar, fazîletler, ahlâk ve huy güzellikleri. |
Kemâlât-ı Nübüvvet |
Peygamberliğe âit üstünlükler olup, evliyâlığın çok yüksek makamlarından biri. |
Kemâlât-ı Vilâyet |
Evliyâlığa âit üstünlükler, olgunluklar. |
Kemend-i Mahbûb-i İlâhî |
Allahü teâlânın sevdiklerini kendisine çekmek için gönderdiği sebebler, dert, belâ ve sıkıntılar. |
Kemik |
|
Kemik İltihapları |
Genellikle çocuklarda görülen ve tıpta osteomyelit olarak bilinen bir kemik hastalığı. 12 yaşından sonra az görülür. Yine de vakaların yüzde onikisi, 12 yaşından sonra görülür. Her hastalıkta olduğu gibi kemik iltihabının da ''had'' ve ''müzmin''... |
Kemoterapi |
Vücudu hastalandıran mikropları veya kanser hücrelerini ilaçla tedavi etme metodu. Ondokuzuncu asrın sonunda, Paul Ehrliche tarafından ortaya atılmış bir terimdir. Vücudu istila eden mikroorganizmaları, hastaya zarar vermeksizin öldüren ilaçlarla yapılan detavi şekli... |
Kemoziş |
Konjiktivanın (gözün dış zarı) altında sıvı birikmesi. |
Ken'an Diyârı |
Sayda, Sûr, Beyrût, Filistin ve Sûriye'nin bir kısmını içine alan ve Fenike denilen bölge. Nûh aleyhisselâmın torunu ve Hâm'ın oğlu Ken'an burada yaşadığı için Ken'an diyârı denilmiştir. |
Kendi ayakları üzerinde durmak |
Kapı hızlı hızlı çalınıyordu, Naciye teyze, (Geliyorum, geliyorum) diyerek
koşar adımlarla kapıya doğru yürürken, bir yandan da, kendi kendine konuşuyordu: |
Kendi eliyle ateşini götürmemeli |
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: |
Kendi görüşünü benimsemek |
* En çok korktuğumuz, ürktüğümüz insan, bunu ancak ben yapabilirim diyendir,
kendi görüşünü beğenendir. Bu insanı şirke kadar götürebilir. Üç halde
bulunmamalıdır: |
Kendinden tiksinmeyenin hâli |
Cüneyd-i Bağdadi hazretlerinin talebelerinden birisi, gördüğü rüyalar üzerine,
"Artık ben kemâle geldim. Sohbete lüzum kalmadı" vesvesesine kapılıp, bir kenara
çekildi. |
Kendine böyle bir arkadaş bul |
* Elektrik, ampulde parlayarak belli olur. Aslında ampulde elektrik yoktur, ancak orada varlığı ortaya çıkar. İnsanda da Allahü teâlâ, yürek denilen et parçasında aynen o ampuldeki elektrik gibi kalb denilen görünmeyen kuvveti yaratmıştır. İnsanın içinden, d... |
Kendine güvenmek uygun mu? |
Sual: Kişisel gelişim ile ilgili yazılarda, kitaplarda, (Kendinize
güvenin) deniyor. Kendine güvenmek, uygun mu? |
Kendine hizmetçi istemek |
Kendi için bir hizmetçi istemediği müddetçe kul, kuldur. Kendisi için bir hizmetçi istedi mi, yüksek derecesinden düşmüş ve kulluğun edeplerini terk edip sınırlarını aşmış olur; çünkü başkasının kendisine hizmet etmesini isteyecek kadar nefsini büyük... |
Kendini beğenen kurtulamaz |
* Nefsini aradan çekin. Kimseyi tenkit etmeyin, kendinizi beğenmeyin,
kendinizden iğrenin, kendinden tiksinmeyen kurtulamaz. Yapmadığınızı söylemeyin.
Bir gün öleceğiz ve yaptıklarımızın hesabını vereceğiz. |
Kendini hesaba çekmek |
Sual: Peygamber efendimiz, (Ölmeden önce ölün, hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin) buyuruyor. Kendimizi hesaba nasıl çekeriz? |
Kerâhet |
İğrenme, tiksinme, istememe. Harama yakın olma veya yapılmaması iyi olma. Dinde terk edilmesi iyi olan bir şeyin terk edilmeyip yapılması. Kerâhet, tahrîmiyye ve tenzîhiyye olmak üzere iki kısımdır. (Bkz. Mekrûh) |
Kerâhet Vakitleri |
Namaz kılmak tahrîmen mekruh yâni haram olan vakitler. Güneş doğarken, batarken, gündüz ortasında iken. |
Kerâhet-i Tahrîmiyye |
Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfteki delilinden zan ile anlaşılan yasak. Harama yakın mekruh. (Bkz. Tahrimen Mekrûh) |
Kerâhet-i Tenzîhiyye |
Yasak olmasına kuvvetli ve açık bir delil bulunmayan ancak yapılması iyi olmayan şeyler. Helâle yakın mekrûh. (Bkz. Tenzîhen, Tenzîhî Mekruh) |
Kerâmet |
İkrâm, üstünlük.Hangi peygamberin ümmetinden olursa olsun, velîlerden âdet dışı, yâni fizik, kimyâ ve fizyoloji kânunları dışında meydana gelen şeyler, hâdiseler. |
Keramet |
Kerem, ihsan, evliyada görülen harika. |
Kerami |
Soylu, şerefli. |