Başlık![]() |
Yazı |
---|---|
Kâ’b Bin Züheyr |
Peygamberimizin hırkasını verdigi şâir Sahâbî. |
Kebâir |
Büyük günâhlar. Müfredi (tekili) kebîredir. |
Kebir |
Pek büyük. |
Kebîr (El-Kebîr) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Varlığından önce yokluk geçmemiş olan. |
Kebire |
Pek büyük. |
Kedi Tırmığı Hastalığı |
(Kedi Isırığı Ateşi) İnsanlara kedilerden geçen, akut bir viral enfeksiyon hastalığı. Hastalık sebebi, kesin olarak gösterilmemiş olmakla beraber, bir virüs olduğu tahmin ediliyor. Hastalık ilk olarak 1930'larda Fransa ve ABD'de farkedildi. Bu hastalık dünyanın her yerinde gö... |
Kefâret |
Kefillik. Kefîl olmak. Bir kimsenin, borcunu ödememesi, taahhüdünü (verdiği sözü) yerine getirmemesi hâlinde onun yerine borcu ödemeği, sözü yerine getirme mes'ûliyetini (sorumluluğunu) alacaklıya karşı üzerine almak. |
Kefen |
Vefât eden kimsenin yıkandıktan sonra sarılarak defnedildiği beyaz bez parçaları. |
Kefen-i Farz |
Erkek veya kadının vefât ettiğinde sarılarak örtüldüğü bezlerden bir parçası. Buna kefen-i zarûret (lâzım olan kefen) de denir. |
Kefen-i Kifâye |
Fakir veya çok borçlu olarak vefât etmiş erkek ve kadın için yeterli sayılan ve bedeni örtecek kadar olan kefen. |
Kefen-i Sünnet |
Vefât eden erkek için üç, kadın için beş parça olan bez parçası. |
Kefenim arasına koyduğun mektup ile |
Hazret-i Ömer’in vefatından bir sene sonra oğlu Abdullah onu rüyada görmüştü. Sabahleyin Resulullahın mescidi şeriflerine vardı. Seslenip dedi ki, ey sahabiler, toplanın. Babamın selamını size getirdim. Hepsi toplandılar. Orada Abdullah dedi ki: Dün gece babamı rüyada gördüm. Babamın ahirete irtihal edişi bir sene oldu.... |
Keffâret |
Örtmek. Allahü teâlânın bâzı hususlarda kullarının kusur ve günahlarını affetmek ve örtmek için vesîle yaptığı şeylerden her biri. Çoğulu keffârâttır. Keffâretler, bir bakımdan ibâdet, bir bakımdan cezâ durumundadır. Keffâret, katl... |
Keffâret-i Salât |
Kazâya kalmış namazları bulunan ve bunları îmâ ile dahi kılması mümkün iken kılmayıp ölen kimsenin kılmadığı namazlar için verilen keffâret. (Bkz. İskât ve Devr) |
Keffâret-i Savm |
Ramazân-ı şerîfte bilerek orucu bozmanın cezâsı. (Bkz. Oruç) |
Keffâret-i Yemîn |
Bir işi yapmak veya yapmamak husûsunda Allahü teâlânın ismini söyleyerek yemîn eden kimsenin yemînini bozunca cezâ olarak yapması gerekli olan şey. (Bkz. Yemin) |
Keffâret-i Zıhâr |
Bir erkeğin, hanımını veya onun yüz, baş, ferc gibi bir uzvunu, kendisine nikâhı ebedî haram olan bir kadına veya onun bakılması haram olan yerine benzetmesi yâni "Sen anam gibisin" veya "Senin sırtın anamın sırtı gibidir" demesinin affı ve onunla te krâr m... |
Kefîl |
Başkasına âit bir işi veya borcu üzerine alan, sorumluluğunu yüklenen kimse. Kefîle, dâmin de denir. (Bkz. Kefâlet) |
Kefir |
İnek ve deve sütlerinin mayalanmasından elde edilen tadı keskin alkollü bir içki. |
Kehânet |
Kâhinlik. Gaybı, gizli şeyleri bilirim iddiâsında bulunmak. Bu işi yapana kâhin, falcı denir. (Bkz. Kâhin) |
Kehf Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin on sekizinci sûresi. |
Kekemelik |
|
Kelâm |
1. Allahü teâlânın subûtî sıfatlarından. Cenâb-ı Hakk'ın, âlet, harf ve sese ihtiyaçtan münezzeh (uzak) olarak söylemesi. |
Kelâm-ı İlâhî |
Allahü teâlânın kelâmı. Kur'ân-ı kerîm. |
Kelâm-ı Kadîm |
Ezelî yâni başlangıcı olmayan söz, kelâm; Kur'ân-ı kerîm. (Bkz. Kur'ân-ı Kerîm) |
Kelâm-ı Lafzî |
Kelâm-ı nefsîyi anlatan ve insanın kulağına gelen ve söyleyenin ağzından çıkan harfler topluluğu. |
Kelâm-ı Nefsî |
Allahü teâlânın kelâm sıfatının harf ve ses içerisine sokulmadan yâni kelâm-ı lafzî hâlini almadan önceki hâli. |
Keleş |
Güzel yakışıklı, bahadır. |
Kelime-i İhlâs |
"Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah" sözü Kelime-i tevhîd de denir. (Bkz. Kelime-i Tevhîd) |
Kelime-i Şehâdet |
"Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh" mübârek sözü. Mânâsı şöyledir: "Görmüş gibi bilir ve inanırım ki, Allahü teâlâdan başka, varlığı lâ... |
Kelime-i Tayyibe |
"Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah" sözü. Kelime-i tevhîd de denir. (Bkz. Kelime-i Tevhîd) |
Kelime-i Tehlîl |
"Lâ ilâhe illallah" sözü. (Bkz. Kelime-i Tevhîd, Kelime-i Tehlîl) |
Kelime-i Temcîd |
"Lâ havle velâ kuvvete illâ billah" sözü.ÊMânâsı; "Güç ve kuvvet ancak Allahü teâlâdandır" demektir. |
Kelime-i Tenzîh |
Allahü teâlânın her türlü noksan sıfatlardan temiz ve uzak olduğunu ifâde eden "Sübhânellah" sözü. |
Kelime-i Tevhîd |
"Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah" sözü. Mânâsı şöyledir: Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. Muhammed aleyhisselâm O'nun resûlüdür, peygamberidir. Kelime-i tevhîde; Kelime-i ihlâs,... |
Kelime-i tevhidin fazileti |
Sual: Müslüman olan bir kimseye, ilk önce La ilahe illallah,
Muhammedün resulullah kelimesinin manasını bilmek ve inanmak farz mıdır? |