Başlık | Yazı |
---|---|
Nâsih |
Öğüt veren. |
Nâsiha |
Nasihat eden. |
Nasîhat |
Dînin ve aklın beğendiği şeyleri tavsiye, öğüt. |
Nasihat tutmayanı musibet tutar |
* Her kabdan, içinde olan, dışarı sızar! |
Nasihatin önemi |
Sual: Nasihatin dindeki yeri nedir? |
Nasihatin önemi ve çeşitleri |
Sual: Nasihat nasıl olmalıdır? |
Nasıl yapılır? Niçin yaptın? |
* Dünya hayaldir. Bu hayali o kadar unutmak zor değil, gerçeği konuşmak lazım. Çünkü öldükten sonra iki yer var, Cennet ve Cehennem. Ortası yok. İman ve küfrün de, ortası yok. Burada insanın karar vermesi lazım. İki yol var. Birisi Cennete, diğeri Cehenneme götürüyor... |
Nasılsın demek |
Sual: Alışkanlık halinde nasılsın diyoruz. Maksatsız nasılsın demek
uygun mudur, riya mıdır? |
Nasır |
Derinin boynuzsu tabakasının, uzun süre devam eden basınç veya sürtünme sonucu, belirli bölgelerde kalınlaşması. Tepesi içeri bakan bir piramit şeklindedir. Geniş bölgede meydana gelen sertleşme koruyucudur, fakat küçük olanları genellikle ağrılıdır.... |
Nasır |
Yardımcı, imdada yetişen. |
Nasıra |
Yardımcı, imdada yetişen. |
Nâşize |
Kocasının izni olmaksızın evinden kaçan ve kendisini beyinden haksız yere men eden kadın. |
Nasr Bin Abdürrezzâk |
Hanbelî mezhebi fıkıh ve hadîs âlimlerinin büyüklerinden, vâiz. İsmi, Nasr bin Abdürrezzâk bin Abdülkâdir-i Geylânî el-Bağdâdî olup, künyesi Ebû Sâlih, lakabı İmâdüddîn’dir. Seyyid Abdü... |
Nasr Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin yüz onuncu sûresi. |
Nasrânî |
Îsâ aleyhisselâma inanan. Çoğulu, nasârâdır. Hazret-i Îsâ'nın bildirdiği dîne nasrâniyyet (nasrânîlik) adı verilir. (Bkz. Îsevîlik) |
Nasreddin |
Dine yardım eden. |
Nass |
1.Âyet-i kerîmeler ve hadîs-i şerîfler. Çoğulu nüsûs'tur. |
Nasuh |
Çok nasihat eden. |
Nasûh Çelebi Belgrâdî |
Rumeli'de yaşayan büyük velîlerden. Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin yolunda idi. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. 1573 (H.981) senesinde Belgrat'ta vefât edip, orada defnedildi. |
Nasuh tevbesi |
Kur’an-ı kerimde mealen, (Allah’a tevbe-i nasuh edin!) buyuruldu. (Tahrim
8) |
Nasuhi |
Çok nasihat eden. |
Nasûhî Üsküdârî |
Büyük velîlerden. On yedinci yüzyılın ikinci yarısında ve on sekizinci yüzyılın başında yaşamış olup, Halvetiyye yoluna mensuptur. Kastamonulu Şeyh Şâbân-ı Velî hazretlerinin torunlarındandır. Babası Sipâhî Seyyid Nasûh Beydir. İsmi Muhammed,... |
Natal |
Doğuşa ait. |
Nâtık |
Konuşan, nutuk veren. |
Natrium |
Sodyum. |
Naturel |
Normal, tabii. |
Nausea |
Mide bulantısı. |
Nazal kemik |
Burun kemiği. |
Nazan |
Nazlı, naz eden. |
Nazar |
1. Bakmak. Göz atmak. |
Nazar Ber Kadem |
Nakşibendiyye yolunun temel bilgilerinden birisi olup, tasavvuf yolculuğunda adımdan ileriye bakmak ve adımını baktığı yere atmak. Nazar ber kadem, gönlü perişanlıktan kurtarır ve kendi iç âlemine bağlı kılar. (Mevlânâ Sâfî) |
Nazar boncuğu |
Sual: Nazar boncuğu takmak caiz midir? |
Nazar boncuğu şirk mi? |
Sual: Nazar boncuğu takmak ve Allah’tan başkasına itaat etmek şirk
midir? |
Nazar Değmesi |
Göz değmesi, bâzı kimselerin gözlerinden çıkan zararlı şuâların, canlı ve cansız bir şeye bakıp beğendikleri zaman bozulmalarına sebeb olması. Nazar değmesi haktır. Nazarı değen kimse, hattâ herkes, beğendiği bir şeyi görünce "Mâşâallah" demeli, ondan... |
Nazar duaları |
Sual: Nazardan kurtulmak için hangi dualar okunur? |
Nazar edin |
Şöyle nazar edeler, |