Başlık | Yazı |
---|---|
Şehîd-i Dünyâ |
Allah rızâsı için cihâd etmeye, savaşmaya niyet etmeyip, dünyâ kazancı için harb eden kişi. Dünyâ şehîdi. |
Şehîd-i Tâm |
Allah yolunda savaşırken öldürülen. Dünyâ ve âhiret şehîdi de denir. Tam şehîd. |
Şehidlik derecesine kavuşturan dua |
Sual: Şehidlik derecesine kavuşturan dua var mıdır? |
Şehitler ve âlimler |
Sual: Âlimler mi üstün şehitler mi? Kur'anda şehitlerin ölü olmadığı
bildiriliyor. Peygamberler şehitlerden üstün değil mi? Peygamberlere ölü demek
caiz midir? |
Sehl Bin Hanîf |
Eshâb-ı kirâmın okçularından. |
Sehl Bin Sa'd |
Medîne'de en son vefât eden sahâbî. |
Şehnaz |
Çok nazlı. |
Şehr (Şehir) |
Cemâati, en büyük câmiye sığmayan yer veyâ İslâmiyet'in emrini yapabilecek güçte müslüman vâli ve hâkimi bulunan yer. |
Şehriban |
Şehrin en büyük âmiri, vali. |
Sehv |
Yanılma. |
Şehvet |
Nefsin arzu ve istekleri. |
Şek |
Şüphe, zan. |
Sekar |
Cehennem'i meydana getiren tabakalardan üçüncüsü. Burada İncîl'i değiştirenler azâb görecektir. |
Şekâvet |
Kâfir veya fâsık olma, cehennemlik olma. Seâdetin zıddı. |
Seker |
Hurmadan elde edilen içki, bir nevi şarap. |
Sekerât-ül-Mevt |
Ölüm sarhoşluğu, can çekişmesi hâli. |
Şekil |
hata |
Sekîne |
Rahatlık. Kalb huzûru. |
Sekine |
Gönlü rahat. |
Sekiz maddeli hadis-i şerifler |
Allah’ın buğz ettiği kimseler |
Sekr |
Şuursuzluk, kendinde olmama hâli. Tasavvufta mânevî sarhoşluk. |
Şekûr (Eş-Şekûr) |
1. Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kendisi için yapılan az tâate yüksek dereceler ihsân eden, sayılı günlerde yapılan ibâdete, sayısız mükâfât veren. Allahü teâlâ Kur'... |
Selâm |
Noksan ve ayıptan emin. |
Selâm (Es-Selâm) |
1. Esmâ-i hüsnâdan (Allahü teâlânın güzel isimlerinden). Zâtı ayıplardan (kusurlardan), sıfatları noksanlıklardan ve işleri kötülüklerden uzak, temiz olan. |
Selam olsun |
Bu dünyaya ettik veda |
Selam olsun |
Bu dünyaya ettik veda, |
Selâmet |
Her türlü korku ve tehlikeden uzak olma, kurtulma. |
Selamet |
Sağlık, esenlik, kurtuluş, sâkin olma. |
Selami |
Barış, huzur ve selamet sahibi. |
Selamın sünnet şekli |
Sual: (Hanif selamı ile selam selam derim) diyenler var. Böyle selam
uygun mudur? |
Selamlaşmak ve önemi |
Sual: Selamlaşmanın hükmü nedir? Bir yerden çıkarken de selam verilir mi? CEVAP Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Selam verirken, selamın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye dua etmeye niyet etmelidir! Sünnet olduğu düşünülmeden, alışkanl... |
Selâmün Aleyküm |
İki müslüman karşılaşınca veya ayrılırken birinin diğerine; "Ben müslümanım. Benden sana zarar gelmez, selâmettesin. Dünyâda ve âhirette selâmette ol, sıhhat ve âfiyet üzerinize olsun." mânâsına söylenen söz. |
Selçuk |
Sel gibi akan. |
Selef |
Önce gelenler. Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn (Eshâb-ı kirâmı gören büyükler) ve Tebe-i tâbiîne (Tâbiîn'i gören büyüklere) verilen isim. |
Selef-i Sâlihîn |
Hicrî ilk asrın müslümanları. Eshâb-ı kirâm, Tâbiîn ve Tebe-i tâbiînin büyükleri. |
Selefiyeciler kör ve sağır mı? |
Sual: Selefiyiz diyenler, (Sen ölülere işittiremezsin) âyetini delil getirerek, Resulullah ölüdür, işitmez, şefaat ya Resulallah demek şirktir diyorlar. Ruhun ölmediği, şehitlere ölü denmeyeceği, onların diri oldukları, Allah’ın onları rızı... |