Başlık | Yazı |
---|---|
Mescid-i Şerîf |
Mescid-i Nebî. |
Mesh |
1.Mest denilen ayakkabıyı abdestle giydikten sonra, abdest bozulup, yeniden alırken, ayakları yıkamayıp elleri ıslatarak, sağ elin yaş beş parmağını sağ mest, sol elinkini de sol mest üzerine boylu boyunca yapıştırıp ayak parmakları ucundan bacağa do ğru çekme. |
Meşhûr Hadîs |
İslâm'ın ilk asrında bir kişi bildirmişken, ikinci asırda şöhret bulan, yâni bir kimsenin Resûl-i ekremden, o kimseden de, çok kimselerin ve bunlardan dahî, başka kimselerin işittiği hadîs-i şerîfler. (Bkz. Hadîs) |
Mesîh |
1. Îsâ aleyhisselâmın isimlerinden. |
Mesih ne demektir |
Sual: Mesih ne demektir? Kur’anda Hazret-i İsa’nın Mesih olduğu
yazıyor. Barnabas İncilinde ise İsa aleyhisselam ben Mesih değilim diyor.
Açıklama yapar mısınız? |
Meşîhat-ı İslâmiyye |
Bâb-ı fetvâ (fetvâ kapısı). Şeyhülislâmın bulunduğu yer. |
Meşiyyet |
İrâde, dileme, isteme. (Bkz. İrâde) |
Meskûkât |
Belli ağırlıkta basılmış olan altın ve gümüş paralar. |
Meslek Hastalıkları |
|
Mesleme’ye bir iş ederim ki |
Hicretin yirmiüçüncü senesi idi. Bir gün Hazret-i Ömer’e, (İran tarafında bir
aşiret vardır. Sanatları haramiliktir. Müslümanların yollarını basarlar.
Mallarını alırlar. İmana gelmezler. Müslümanlara karışmazlar) diye bir aşiretin
zulmünden şikayet ettiler. |
Mesnevî |
1.Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin (kuddise sirruh) yirmi altı bin beytten meydana gelen ve altı defter olan meşhûr eseri. |
Meşreb |
Yaratılış, tabiat, huy. |
Meşrû |
Şerîate (İslâmiyet'e) uygun şey. |
Mesrûk Bin El-Ecdâ |
Tâbiînden meşhûr fıkıh ve hadîs âlimi. İsmi Mesrûk bin el-Ecdâ bin Mâlik el-Hemedânî el-Vedâî’ el-Kûfî olup, künyesi Ebû Âişe’dir. Doğum târihi bilinmemektedir. Hazret-i Ali zamânında... |
Mest |
Abdest alırken ayağın yıkanması farz olan yerini yâni topuklarla birlikte ayakları örten deriden yapılmış su geçirmez ayakkabı. |
Mest üzerine mesh |
Sual: Mest üzerine mesh etmek caiz midir? |
Mestan |
Mest olmuş, bayılmış. |
Mestinaz |
Süzgün bakışlı. |
Mestûre |
Örtünmüş, örtülü. |
Meşveret |
Aklı, fikri kuvvetli, ileriyi gören kimse ile bir konu üzerinde fikir alış-verişinde bulunma; danışma. (Bkz. Müşâvere) |
Metâ |
Faydalanılan şey. |
Metabolizma |
|
Metafizik |
Fizik ve akıl ötesi. Beş duyu organıyla ve tecrübeyle anlaşılamayan şeyler. Fizik ötesini araştıran ilim, ilâhiyyât. |
Metânet |
Sağlamlık, dayanıklı olma. |
Metastatik |
Metastaz yapmış lezyona verilen isim (başka bir organdan atlamış tümöral oluşum). |
Metastaz |
(Bkz. Kanser) |
Metastaz |
Herhangi bir organdaki kanser hücrelerinin, vücudun başka bir bölümüne atlamasıdır. |
Metbû |
Kendisine tâbî olunan, uyulan. |
Metbûlî |
Evliyânın büyüklerinden. İsmi İbrâhim, babasınınki Ali’dir. Nisbetleri Ensârî, el-Metbûlî olup, lakabı Burhânüddîn’dir. Doğum târihi bilinmemektedir. 1473 (H.877) senesinde Kudüs’e giderken, yolda Südûd... |
Meteorizm |
Kalınbağırsakta aşırı miktarda gaz bulunması. |
Metin |
Sağlam, dayanıklı, özü ve sözü doğru, i'timat edilir. |
Metîn (El-Metîn) |
1.Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Kudretli, kâmil (kusursuz, noksansız) olan, hiçbir sûrette za'fiyet, âcizlik, güçsüzlük meydana gelmeyen. Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu... |
Metrit |
Dölyatağı iltihaplarını belirten genel terim. |
Metroraji |
Dölyatağından adet kanaması dışında kan gelmesi. |
Metrûkât |
1. Özürsüz, tembellikle kılınmayan, terk edilen namazlar. |
Mevâcid |
Kalbe gelen zevkler, vecdler (mânevî coşkunluk halleri). (Bkz. Vecd) |