|
Başlık |
Yazı |
|---|---|
| Müstehcen konuşmak |
Sual: Bazı kimseler, müstehcen konuşuyor. Ayıp şeyler söylüyor.
İnsanların ayıplayacağı çirkin işler yapıyor. Müslüman olan kimse, böyle şeyler
yapar mı? |
| Müstehlik Evliyâ |
Nihâyete erdikten, maksada kavuştuktan sonra sebepler âlemine indirilmeyen, geri döndürülmeyen evliyâ. Kalbi hep Allahü teâlâya dönük olup, O'ndan başkası ile meşgul olmayan zâtlar. |
| Müstekar |
1. Karar kılınacak, yerleşilecek yer. |
| Müstekîm |
Doğruluk üzere olan, doğru yolda yürüyen. Doğrulukla sıfatlanmış kimse. (Bkz. Sırât-ı Müstekîm ve İstikâmet)
|
| Müstekîm ol |
Hiç usandırma ili, il usandırmaz seni |
| Müşterî |
Satın alan. |
| Müsteşrik |
Doğu memleketlerini, din, dil ve târihleri başta olmak üzere her yönden araştırıp tesbite çalışan batılı ilim adamı. Garplı bilgin, oryantalist, şarkiyâtçı. |
| Müt'a Nikâhı |
Şâhidsiz olarak bir kadına belli miktarda para verip, belli bir zaman için berâber yaşamağı sözleşmek. |
| Mütâbe'at |
Tâbi olmak, uymak. |
| Mutaffifîn Sûresi |
Kur'ân-ı kerîmin seksen üçüncü sûresi. |
| Mutahhar |
Temiz, temizlenmiş mânâsına Muhammed aleyhisselâmın ismi. |
| Mutahhar |
Temizlenmiş, mübarek. |
| Mutahhir |
Temizleyici, temizleyen. |
| Mutarrif bin Abdullah |
Tabiînden hadîs ve fıkıh âlimi, velî. İsmi Mutarrif bin Abdullah bin Eş-Şihhîr bin Avf bin Ka’b bin Vikdân bin Kureyş olup, künyesi Ebû Abdullah’tır. Zamânının âlimleri arasındaki lakabı ise İmâdüddîn (... |
| Mütasarrıfa |
İnsandaki görünmeyen his organlarının beşincisi; his organları vâsıtası ile elde edilen duyuları ve mânâları karşılaştırıp, yeni mânâlar elde etmeye yarayan kuvvet. |
| Mutasım |
Günahtan çekinen, eliyle tutan, yapışan. |
| Müte'âl (El-Müte'âl) |
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (ism-i şerîflerinden). Düşünülebilen, akla gelen, hayâl edilebilen her şeyden başka bunlardan pâk, temiz ve yüce olan. |
| Müteahhirîn |
Sonra gelenler. Kelâm ilminde İmâm-ı Gazâlî ile, diğer İslâmî ilimlerde Şems-ül-Eimme Hulvânî ile başlayıp onlardan sonra gelen âlimler. |
| Müteassıb |
Taassub eden; yanlış bir şeyi müdâfaada körü körüne inât ve ısrâr eden, haksız yere düşmanlık eden. |
| Müteayyin |
Teayyün eden. Belli, âşikâr ve meydanda olan. (Bkz. Teayyün)
|
| Muteber |
Kadri bilinen, kıymetli takdir edilen. |
| Mütehassıs |
İhtisas sâhibi, uzman. Bir işin hakîkatini, iç yüzünü çok iyi bilen, bir ilim dalında veya meslekte mâhir olan. |
| Mütekaddimîn |
Önce gelenler; kelâm ilminde, İmâm-ı Gazâlî'ye, fıkıh ilminde Şems-ül-Eimme Hulvânî'ye kadar gelen İslâm âlimleri. |
| Mütekâmil |
Kemâle erişmiş, olgun, üstün. |
| Mütekavvim Mal |
Kıymetli, kullanılması mubâh ve mümkün olan mal. |
| Mütekebbir (El-Mütekebbir) |
1.Allahü teâlânın ism-i şerîflerinden. Yaratılanların sıfatlarından uzak, vehim ve aklın anlamasından yüksek, azamet ve kibriyâ (büyüklük) sıfatıyla her şeyden ayrılmış olup, her şeyden yüce ve yüksek olan. |
| Mütekellim (El-Mütekellim) |
1. Söyleyici mânâsına Allahü teâlânın isimlerinden. |
| Mütekellimîn |
Kelâm âlimleri. İslâm dîninin îmân bilgilerini, naklî (dînî) ve aklî delillerle îzâh eden, açıklayıp isbatlayan büyük âlimler. |
| Mutemed |
Kendisine itimat edilen, güvenilen. |
| Mütemetti Hac |
Hac aylarında ömre yapmak için ihrâma girip, ömre için tavâf ve sa'y yapıp, traş olup ihrâmdan çıkıp sonra memleketine gitmeyerek, o sene terviye gününde veya daha önce, ihrâma girerek müfrid hacı gibi hac yapma. (Bkz. Hac) |
| Müteşâbih Âyet |
Mânâsı açık olmayan âyet-i kerîme. Çoğulu, müteşâbihâttır. (Bkz. Müteşâbihât)
|
| Müteşabih âyet ve hadisler |
Sual: Müteşabih âyet ve hadisleri tevil etmek gerekir mi? |
| Müteşabih âyet ve hadisler |
Sual: Müteşabih âyet ve hadisleri tevil etmek gerekir mi? |
| Müteşabih âyetleri tevil etmek |
Selefi genç diyor ki: |
| Müteşabih nasların keyfiyeti bilinmez |
Müteşabih olan âyetlerden üçünün meali şöyledir: |
| Müteşabih nasların keyfiyeti bilinmez |
Müteşabih olan âyetlerden üçünün meali şöyledir: |